Çeviri: Xanaphia Düzenleme: Kharsmi

Yedi Derin Savaşçı Evi’nde, Lin Sen, Ta Ku ve Zhuang Guanyu otoritesi mutlak üç varlıktı. Birçok çekirdek öğrencinin ünü ve itibarı bile onların yanında sönük kalıyordu. Yedi Derin Savaşçı Evi’ne girdikten sonra, üçüncü yıldan itibaren bu üç kişi sıralama taşında ilk üçe girmişti ve bunu korumuştu. Onları bu konumlardan bastırmaya muktedir olmuş henüz bir kişi bile çıkmamıştı.

Sıralama taşı kişinin sadece sırasını gösteriyordu, skorlarını göstermiyordu. Bu yüzden bu ilk üçteki dahilerin, dördüncünün ne kadar puanla üzerinde olduklarını kimse bilmiyordu. Zhuang Guanyu’nun dördüncü sıradakinden on bin puan fazlası olduğu söylentileri vardı ama bu söylentiler gerçek mi yalan mı kimse bilemezdi.

Kısacası, Ling Sen, Ta Ku ve Zhuang Guanyu, ölçülemez derecede derin ve güçlü olan üç kişiydi. Yine bazı söylentilere göre, Beden Dönüşümü’nün Beşinci Aşaması’na yarım adımını atmış Ling Sen bazı Nabız Yoğunlaştırma Aşaması’ndaki dövüş sanatçılarıyla kıyaslanabilecek bir güce sahipti!

Bu kadar baskın ve saygı uyandıran kişilerin dikkatini kim çekmişti ki?

Zhang Cang ya da Liu Mingxiang olamazdı. İkisi de güçlü olsalar da son iki yılda Sıralama Taşı’nda ilk 100’e girmeyi başaramamışlardı. Kesinlikle Ling Sen ya da Ta Ku’nun dikkatini çekebilecek kişiler değillerdi. Wang Yanfeng de olamazdı. Üstün Dördüncü Seviye yeteneği olmasına rağmen Ling Sen ve Ta Ku’nun gözünde, ilk sıralama savaşında 180’e giremeyen iz bırakamamış bir isimdi. Sadece acınasıydı. Yani geriye tek kalan isim Lin Ming oluyordu!

Lin Ming’e bakmak için gelmiş olmalıydılar. Katıldığı ilk On Bin Öldürme Dizilimi’nde 126. Sıraya ulaşmayı başarmıştı. Zhang Guanyu bile bu konuda onun altında kalıyordu. Sadece bu genç adamın kim olduğuna bakmaya gelmiş olabilirlerdi!

Bu sırada kalabalığa, Zhang Cang ve Liu Mingxiang da ulaşmıştı. Ama Ling Sen ve Ta Ku da orada olduğundan, spot ışıkları kendi üzerlerinden tamamen alınmıştı. Kimse bahis maçı için gelmiş olan bu ikiliye dikkat etmiyordu.

Zhang Cang, Ling Sen ve Ta Ku’nun kendisini izlemeye geldiğini düşünecek kadar narsisistik biri değildi. Kesinlikle Lin Ming’e bakmaya gelmişlerdi. Zhang Cang bunu fark ettiğinde, kalbi iyice rahatsız hissetmişti. Kazansa bile Ling Sen ve Ta Ku’nun dikkati kendi üzerinde olmayacaktı!

“Humph! Beni nasıl küçük görürsünüz! Düşüncenizin yanlış ve aptalca olduğunu size göstereceğim!” dedi Zhang Cang, aynı zamanda yumruklarını da sıkıyordu.

Liu Mingxiang da dişlerini gıcırdatmıştı, “Zhang Cang, sadece kazanmamız yetmeyecek, bu zaferi kusursuzca ve temizce almalıyız. Beş adımda bu kaygısız veletleri ayağımızın altına almalıyız, yoksa diğerleri gerçekten beş para etmez çöpler olduğumuzu düşünecek!”

“Hıh. Lin çocuğun vücudunda kendimden bir hatıra bırakacağım. Bu bahis maçına tutuştuğu için ömür boyu pişmanlık duyacak!” Zhang Cang bunu söylerken ince bıçağının kabzasını sıkmıştı, soğuk gözleri parlıyordu. Bu aynı zamanda Zhu Yan’ın bir isteğiydi; sadece dövüş sanatları için atan yüreği yaralanmayacaktı, aynı zamanda ciddi bir yara bırakıp gelecekteki gelişimine engel olacaktı.

Lin Ming ve Wang Yanfeng de gelmişti. Bugün Lin Ming siyah kıyafetler giymişti ve sırtında sekiz feetlik koyu mor mızrağını taşıyordu. Lin Ming bu 820 jinlik Gökkuşağı Delen yüzünden biraz olsun bile eğilmiyordu. Aynı mızrak gibi dimdik duruyordu!

Her ne kadar gelişimi yalnızca Beden Dönüşümünün Üçüncü Aşaması’nda olsa da, kalın gerçek özü bu otoriter görüntüsü ile birleşince, insanlarda kendisinin sarsılamayacağına dair bir his uyandırıyordu!

“Bu Lin Ming iyiymiş!” Ta Ku ağzını açmıştı. “Taşıdığı mızrağın sapı görünüşe göre benim asam gibi Koyu Mor Elastik Demir’den yapılma. Böylesi bir sap ile mızrağın ağırlığı kesinlikle 800 jinden fazladır. Mızrak sapı korkutucu bir güç taşıyor. Eğer bu silahı kullanacaksa, kendi gücüne olan güveni epey fazla olmalı.”

Ta Ku’nun silahı bir asaydı. Çok az dövüş sanatçısının kullandığı bir silahtı. Mızrak da az rastlanır bir silah olsa da, orduda görebilirdiniz. Ama bir asanın orduda kullanımı yoktu. Sadece bazı tapınaklarda, öldürmekten bahsetmeyenler kullanıyordu.

Asa askerler arasında erdemli olarak bilinirdi. Ta Ku’nun asası 860 jindi ve gövdesi koyu mor elastik demirden yapılmıştı. İki ucu altın şeritli, bulut demir dövme demir ile kaplıydı. Bir hazine olmasa da bu şeyin bir insana vuruş gücü gerçekten feciydi.

Asalardan ve sopalardan bahsetmişken, ‘Vurursa yaralar, dokunursa öldürür.’ Diye bir sözden bahsetmek gerekir. Bu söz asanın gövdesinin korkutucu bir ezici güce sahip olmasından geliyor! Eğer isabet ederse yaralar, eğer doğrudan döverse, demir bir zırh bile patlayıp açılır!

Mızrak da bazı konularda asa kadar harikadır ama stili daha karmaşık ve çeşitlidir.

Asa kullanan Ta Ku, Lin Ming’in mızrak kullandığını görünce Lin Ming’e biraz ısınmıştı. Sonuçta iki silah da oldukça nadirdi.

“Çok yazık. Karşısında Zhang Cang var. Lin Ming’in durumunu göremeyeceğim. Gelecekte göğe mi yükselecek yoksa yığınlar arasında kayıp mı olacak bilemem. Ama şu an Zhang Cang’ın dengi değil. Sence bu Lin Ming, Zhang Cang’ın birkaç hamlesine karşılık verebilecek mi?” Ta Ku dönüp Ling Sen’e sordu.

Ling Sen ise Ta Ku'ya baktı ve bir soru ile karşılık verdi, “Lin Ming’in kaybedeceğine mi karar verdin?”

“Oh? Gerçekten Lin Ming’in kazanabileceğini mi düşünüyorsun?” Ta Ku çoktan Lin Ming’e fazlasıyla değer biçtiğini düşünmüştü. Yeteneğini yok sayarsa, muhtemel bir rakipti. Ama Ling Sen’in kendisinden daha da fazla değer biçeceğini düşünmemişti!

Ling Sen’in, Lin Ming’e dikkatini vermesinin sebebi, daha ilk sıralama savaşında 126. sıraya ulaşmış olmasıydı, ama aynı zamanda Lin Ming dövüş sanatları kalbi testi olan Rüya Testi’nde kendi rekorunu kırmıştı! Bu Lin Ming’in dövüş sanatları için atan kalbinin, kendisini çoktan geçtiğinin göstergesiydi!

Ling Sen’in en içten hisleri ve düşünceleri, demir gibi sert ve kararlıydı. Hiç arzusu yoktu ve aynı zamanda adildi. Ama bu kusurları olmadığı anlamına gelmiyordu. Kusuru öldürücü kalbiydi. Ling Sen’in kana susamışlığı çok fazlaydı, ölümcül aurası çok ağırdı ve kalbindeki kötülükleri ortadan kaldırması onun için çok zordu.

Tabii Lin Ming’in de kusuru vardı. Bu dünyada kalbinde hiçbir kusuru olmayan bir insan yoktu, yani iş kimin kusurunun daha küçük olduğuna bağlıydı.

Ling Sen’in yeteneği aşağı dördüncü seviyeydi. Dahilerin toplandığı Yedi Derin Savaşçı Evi’nde bu yetenek sadece uygun olarak düşünülebilirdi. Yedi Derin Savaşçı Evi’nde bir şeyler başarırken asıl güvendiği şey dövüş sanatları için atan müthiş kalbiydi. Şimdi kendi gölgesinde Lin Ming’i görmüştü ve ona bir göz atıp mucizeler yaratıp yaratmayacağını görmek istemişti.

Ling Seng konuştu, “Lin Ming kazanır mı kazanmaz mı emin değilim, ama bildiğim şey Lin Ming, On Bin Öldürme Dizilimi’nde iken Beden Dönüşümü İkinci Aşama’nın zirvesindeydi. Şimdi çoktan Üçüncü Aşamaya geçmiş.”

“Hmm? Öyle gözüküyor.”

Aralarındaki fark çok uçuk olmadığı sürece, bir dövüş sanatçısı diğerlerinin gelişimini bir bakışta görebilirdi. Doğal olarak Zhang Cang ve Liu Mingxiang da Lin Ming’in gelişmesini görmüştü.

“Bu oğlandaki şans köpek boku şansı resmen. Tam da böyle bir zamanda sonraki aşamaya geçmiş!”

“Bunun nedeni Kırmızı Altın Ejderha İliği Hapı ve Altın Yılan Kızıl Hapı’dır. Eğer bu iki mucizevi hapı birlikte yuttuysa, ilacın etkisi bedenine yavaş yavaş yayılır. Sonraki aşamaya geçmiş olması çok garip bir şey değil, aksi takdirde sıralama taşında 126. sıraya ulaşması imkansız olurdu. Zhang Cang, dikkatli olmalısın. Dikkatsizlik edip kaybetme.”

“Humph. Onun hakkında fazla iyimsersin. ‘Temel Mızrak Tekniği’ ve ‘Temel Hareket Tekniği’ geliştiren biri bu. Bu becerilerin hiçbir derinliği yok. Bu ikisini de Büyük Başarı aşamasına kadar çalıştıysa bile, gücü olmaz. Sadece kendine güvenmeyen gerizekalı biri bu iki kılavuzu seçerdi. Bıçak becerim hızlıdır. O hantal mızrağıyla kıyafetlerime bile dokunamayacak!”

Güneş saatinin gölgesine göre öğlene çeyrek vardı. Vakit gelmişti!