Çeviri: Xanaphia Düzenleme: Kharsmi

Lin Ailesi’nin zengin bir soyu olsa da, eğer aile uzun süre ayakta kalmak istiyorsa finansal kaynaklara yoğunlaşmalıdır. Aile işi sadece ana soya geçiyordu, aksi takdirde iş yıllar geçtikçe daha da küçük parçalara bölünürdü ve bir süre sonra sadece ailenin adı kalırdı.

Lin Min ailenin başka bir dalında doğmuştu, kendi ailesinin aile işinden pay verilmesi imkansızdı; ancak yönetimden mesul olabiliyorlardı. Doğduğundan beri Lin Ming hiç Lin Ailesi’nin ana soyunun gençleri ile iletişime geçmemişti, yani karşısındaki bu abi-kardeş çiftini tanımıyordu.

Lin Wu konuştu, “Daha sadece birkaç gün önce öğrendik ki giriş sınavını birincilik ile aşmış olan kişi Lin Ailesi’nin gençlerinden biriymiş, gerçekten şok olmuştuk. Daha da ender rastlanan şey ise, ailenin yan dallarından olman. Ana aileden kaynak ya da destek almadan böyle bir şeyi başarabilmişsin; gerçekten kendi adıma utanıyorum ve mahçup hissediyorum."

Lin Fengyuan da lafa girdi, “Genç kuzen, giriş sınavında birinci olduğun haberi çoktan aileye ulaştı; ailenin başı bile paniğe kapıldı! Bu gerçekten dikkat çekici bir başarı! Ailenin başı kuzenin ebeveynlerinin yönettiği restoranı ziyaret etmiş ve orayı onlara hediye etmiş. Anne-babana Lin Ailesi’nde böyle bir yetenek yetiştirdiği için teşekkür etmiş. Genç kuzen geri döndüğünde, Lin Ailesi’ndeki herkes seni karşılamak için bir hoş geldin yemeği düzenleyecek.”

İki kardeşin söyledikleri karşısında Lin Ming’in nutku tutulmuştu. Böylesi olayların yaşanacağını hiç düşünmemişti. Lin Ailesi konusunda ise hiçbir zaman bir bağ ya da aidiyet hissetmemişti. Hoş geldin yemeği konusu da ilgisini çekmemişti.

Ancak Lin Ming aynı zamanda biliyordu ki, ailesinin en büyük rüyası ve umudu, kendisinin şan ve şeref kazanmasıydı. Hangi aile çocuğunun zenginlik ve onur ile birlikte eve dönmesini ve hayatını yaşamasını istemez ki?

Dahası, ailesinin güçlü bir gelenek duygusu vardı ve her zaman atalarını onurlandırmayı istemişlerdir. Yedi Derin Savaşçı Evi giriş sınavında birinci olmak, Lin Ailesi’ne birkaç nesil boyunca övünebileceği bir malzeme çıkarmış oldu. Göklerin Talihi Krallığı’nın nüfusu 70 ila 80 milyon arasındaydı. Yedi Derin Savaşçı Evi sınavında birinci olmak, tüm bu insanların önünde olmak demekti. Böylesi bir olay için bir anıt dikmek bile abartı olmazdı.

Bunların farkında olan Lin Ming derin bir tatmin duygusu hissetmişti. Tüm çocuklar doğal olarak ailelerini mutlu etmek isterdi.

Lin Ming gülümsedi ve konuştu, “Buraya ilk geldiğimde herkese karşı yabancıydım. Şanslıyım ki ailemden bir abi ve abla ile karşılaşabildim. Özellikle ablam çok nazik. İlerde de size emanetim.”

“Haha! Kuzen çok kibarsın. Eğer ilerde bir zorlukla karşılaşırsan sadece söylemen yeter. Benim gücüm sınırlı ve zayıf olsa da, yine de ailemiz Göklerin Talihi Şehri’nde bazı kaynaklara sahip.”

“Teşekkür ederim.”

İki olan birbirleriyle Ses İletim Tılsımı bilgilerini paylaştı. Bundan sonra sınıf sessizleşmişti. “Kıdemli Profesör geldi.” Diye bir ses duyuldu.

Lin Ming yukarı baktı ve beyaz cüppeli yaşlı bir adamın Dövüş Eğitimi Salonu’na girdiğini gördü. Elinde kalın ve eski bir cilt kitabı kavramış sahneye doğru ilerliyordu.  Gerçek özündeki dalgalanmalar, Muyi ile kıyaslandığında zayıftı. Muhtemelen Nabız Yoğunlaştırma Aşamasındaydı.

Yeşil Dut Şehri’nde, Nabız Yoğunlaştırma Aşaması’ndaki uzmanlara oldukça nadir rastlanılırdı. Ama Yedi Derin Savaşçı Evi’ne girdikten sonra, her yerde bu aşamadaki uzmanlara rastlayabiliyordunuz. Görünüşe göre tüm eğitmenler ve profesörler en azından Nabız Yoğunlaştırma Aşaması’na ulaşmış kişilerden oluşuyordu.

Yaşlı adam elindeki kalın kitabı, uzun ve dar masaya koyduktan sonra yavaşça konuştu, “Bugünden itibaren sizlere ders vermekten sorumluyum. Bu derse, beden teknikleri, kılıç teknikleri, saldırı becerileri, savunma becerileri, kaçış becerileri ve en temel gerçek öz ile dövüş sanatları becerileri dahil olacaktır. Eğer sorunuz yoksa başlayalım.”

Yaşlı adam kısa ve öz bir açılış yaptıktan sonra, anlattığı konulara giriş yaptı. Basit hareket yetenekleri ile ilgili büyük bir bilgiyle konuşuyordu. Gücün nasıl korunacağı, nasıl onarılacağı, saldırıların ne zaman ve nasıl savuşturulacağı gibi birçok faydalı bilgiyi özetleyebiliyordu. Örneğin, havadayken bedenin nasıl zorla tersine döndürüleceği ya da rakip tarafından baskı altındayken nasıl bir karşı saldırı yapılabileceğini anlatmıştı.

Bu becerilerin kılavuzları yoktu ama bir dövüş sanatçısı bunları kullanarak savaş yeteneklerini epey arttırabilirdi. Bu deneyimli bir emektar ile bir acemi arasındaki farktı. Tabii ki bu anlatılanları kullanmak ve anlamak için gerçek bir çarpışmaya girmek gerekliydi.

Yaşlı adam bir saat boyunca böyle konular üzerine konuştuktan sonra masasını topladı ,”Ders bugünlük burada bitiyor. Yeni öğrenciler burada kalıp gerçek öz taşını alabilir.”

“Gerçek öz taşı mı?” Lin Ming şaşırmıştı. Gerçek öz taşları ile ilgili bazı şeyler durmuştu. Bu taşlar, doğal bir biçimde gerçek öz barındırıyorlardı ve büyü dizilimlerini aktif etmek gibi birçok kullanım alanları vardı.

Lin Wu cevapladı, “Genç kuzen, bu gerçek öz taşları gerçekten iyi birer kaynaktır. İçinde gerçek öz barındırıyor, kişinin gelişimini hızlandırabilen şeylerdir ve aynı zamanda çok saf olduklarından kolayca özümsenebilir.”

“Genç kuzen, adaylar arasından birinci olduğundan, on tane gerçek öz taşı alabilirsin.” Lin Fengyuan da lafa girmişti ve sesinde birazcık kıskançlık hissediliyordu.

“Oh? Bu taşlar o kadar değerli mi yani?”

“Mm. İşin aslı, Göklerin Talihi Krallığı’nda dünya dolusu bu taşların çıkarılabileceği madenler var, ama onları Yedi Derin Vadi’ye vermek zorundalar. Büyük tarikatların elinde çok fazla gerçek öz taşı var ama sadece bazıları bunları halka sızdırıyor. Göklerin Talihi Krallığı’nda satın alınabilecek şekilde bu taşlardan az vardır.”

Yüz binlerce millik alanda, Kraliyet Ailesi, Yedi Derin Vadi’nin otoritesine boyun eğmek zorundaydı. Her şeyin ölçütü güçtü; o yüzden bu da şaşırtıcı bir şey değildi.

“Genç kuzen, acele et ve git. Daha sonra Sıralama Taşı’nda kendini gösterip her ay daha fazlasını alabilirsin.”

Lin Ming kalktı ve on gerçek öz taşını aldı. Gerçek öz taşı, kuvarz taşı gibi üzeri lekeliydi ve hiç de şeffaf değildi.

Kesim işlemlerinden sonra, bir gerçek öz taşının ağırlığı bir tael kadar oluyordu. Lin Ming ruh gücünü taşın içine gönderdi ve gerçekten taşın içindeki saf gerçek özü hissetmişti.

Lin Ming’den sonra, Wang Yanfeng de gerçek öz taşlarını aldı ama sadece beş tane alabilmişti. Geri kalan Toprak Salonu öğrencileri ise sadece iki tane almıştı. İnsan Salonu öğrencileri ise bir tane aldı. Dahası, eğer ilerde Toprak Salonu’na giremezlerse, bu taşlardan daha fazla alamayacakları da söylenmişti.

Lin Wu konuştu, “Genç Kuzen, beraber birkaç bardak bir şeyler içmek ister misin?”

Lin Ming biraz çekindi ve sonra özür diledi, “Çok üzgünüm ama Sıralama Taşı testi başlamadan önce olabildiğinde gücümü arttırmak istiyorum. Abimi ve ablamı başka bir gün bir şeyler içmek için davet edeyim.” Yazıt tekniği pratiği çok zaman isteyen bir şeydi. Buna ek olarak derse girmesi ve dövüş sanatları çalışması yapması da gerekince, birçok şey üst üste gelmişti ve hepsi zaman alan şeylerdi. Lin Ming uykusundayken bile nefes kontrolünü çalışmak zorundaydı.

“Haha, Genç Kuzen gerçekten de gelişimin konusunda gayretlisin. Bu genç yaşında böyle başarılara imza atabilmene şaşmamalı. Güzel o zaman başka bir toplanırız.”

Lin Ming, Lin Wu ve kız kardeşi ile vedalaştı. Dersten sonra Dövüş Eğitimi Salonu’nundan yalnız başına ayrıldı yolda bir çatala geldi. Orada Wang Yanfeng ve iki benzer görünüşlü adamın beraber durduğunu gördü. Wang Yanfeng somurtuyordu; belli ki bu ikiliyle ilişkisi hiç de iyi değildi.

“Hey! Bu Wang Ailesi’nin muhteşem dahisi değil mi? Haha, çok yazık! Yuelu Şehri’nin seçkin turnuva birincisi, ‘Gerçeğin Dokuz Yolu’ ustası. Çok muhteşem ve güçlü olduğunu düşünüyordum ama gidip Beden Dönüşümü İkinci Seviye’deki küçük bir çocuğa karşı kaybettin. Gerçekten de biz Yuelu Şehri gençlerinin yüz karası oldun.” Genç adam alaycı bir şekilde konuşuyordu. 18-19 yaşlarındaydı ve Beden Dönüşümü’nün Üçüncü Seviyesi’nin zirvesindeydi. Uzun kılıcıyla kibirli bir görünüşü vardı.

Wang Yanfeng’in teni solmuştu, “Liu Mingxian, Liu Ailesi’nin ucuz bir çocuğusun ve buna rağmen önümde boşboğazlık ediyorsun! Onca hazine ve ilacın vardı ama buna rağmen giriş sınavında ilk ona bile giremedin! Liu Ailesi’nin bir domuzuna bile onca yatırımı yapsan senden iyi bir sıralama yapardı!”

“Ha? Bana domuz mu diyorsun? Çok güzel, o zaman bir kapışmaya ne dersin? Görelim ayağının altına alabiliyor musun beni.” Liu Mingxian denilen kişinin yüzünde küçümseyici bir gülümseme vardı.

Wang Yanfeng konuşmayı bıraktı ve yumruklarını sıktı. Diğer adam da Beden Dönüşümü Üçüncü Seviye’nin zirvesindeydi. İkisi de iki yıldır Yedi Derin Savaşçı Evi’nde çalışıyordu. Bunlara kıyasla büyük ihtimalle sonu hüsran olacaktı.

Ancak, işler böyle yürüyordu. Wang Yanfeng geri çekilmek istemedi, biliyordu ki bugün bu meydan okumayı kabul etmese, Liu Mingxian bu haberi her yere yayardı ve kendisinin sefil bir fare olduğunu söylerdi. “Gerçeğin Dokuz Yolu her yerde ünlü. Liu Mingxiang neyin ne olduğunu gerçekten bilmiyorsun! Yeteneğin benimkinin aşağısında, bu yüzden yaşının getirisini mi kullanıyorsun? On sekiz yaşında biri on beş yaşındakine karşı öyle mi? Güzel! Çok güzel!”

“Şaka mı yapıyorsun?! Savaş alanının ortasında ölürsen de karşısındaki adam senden büyük diye şikayet mi edeceksin? Boş konuşmayı kes, karşıma çıkacak kadar taşaklı mısın?”

“Hem de öyle taşaklıyım ki!” Wang Yanfeng soğukça homurdandı. Her ne kadar bu adam yüzünden başının belaya gireceğini biliyor olsa da, kibirli fıtratı yüzünden meydan okumayı kabul etmişti. Eğer geri çekilseydi o zaman ruhu kaybetmiş olacaktı ve dövüş sanatları kalbi kırılmış olacaktı.

“Güzel. O zaman burasının kurallarına göre kapışacağız. Savaşacağımıza göre o zaman ortaya bir şeyler de koymak gerekli değil mi? Az önce beş gerçek öz taşı aldın sanırım. Onlar üzerine bahse girelim.”

Wang Yanfeng dişlerini sıkıyordu. Aptal değildi, Liu Mingxiang’ın bugün gelmesini ve kendisini kışkırtmasının nedenini hemen anlamıştı. Gerçek öz taşlarının peşindeydi!

Güzel düşünülmüş bir plandı bu!

Ama bunu bilmesine rağmen Wang Yanfeng geri çekilemedi. Beş taşı kaybetmeyi göze alabilirdi ve kazanma şansı da olabilirdi!

“Bahis istiyorsan öyle olsun!”

Lin Ming uzaktan olanları izlerken sadece başını iki yana sallayabilmişti. Diğer grup belli ki Wang Yanfeng’in karakterindeki kusurları kavramıştı ve bunları bilerek kışkırtmıştı. Eğer Wang Yanfeng ürkek davranıp geri çekilseydi, o zaman kaybı daha fazla olacaktı. Eğer dövüşten kaçıp bu hakaretleri sineye çekseydi, o zaman dövüş sanatları gelişiminde bugün kara bir gün olacaktı!

Dövüş sanatlarındaki gelişim sadece Beden Dönüşümü’nü kapsamıyor, aynı zamanda zihin gelişimini de kapsıyordu. Zihnini geliştirmeye, kişinin gerçek doğası ile özgürce yaşaması da dahildi. Eğer biri hakaretler üstüne hakaretleri kabul ederse, gelişimi de durabilirdi.

Belki de Wang Yanfeng kaybedecekti. Bu iki uzman, Beden Dönüşümü’nün Üçüncü Aşaması’nın zirvesindeydiler ve uzun süredir Yedi Derin Savaşçı Evi’ndeydiler. Savaş yetenekleri, dördüncü aşamadan biri ile kıyaslanabilirdi. Bu güce sahip olduklarından, Lin Ming bile tamamen özgüvenle duramazdı.

“Bu Liu Mingxiang fazla coşmuş kibirlinin teki, ama gerçekten de uzman. Yanındaki genç daha da fena. Bu iki rastgele insan karşısında bile kazanma şansım yok. Yedi Derin Savaşçı Evi gerçekten de çömelmiş bir kaplan, gizli bir ejderha.” Lin Ming bunun normal olduğunu düşünmüştü. Yedi Derin Savaşçı Evi’ne girebilmiş herkes yetenekliydi. Kendisinden büyük dahiler vardı ve buradaki kaynakların keyfini sürüyorlardı. Uzun süredir çalışıyorlardı, eğer yeni bir öğrenciyi yenemeyecek olsalardı, tüm bu eforları boşa gitmiş olurdu.

Bu mesele Lin Ming ile alakalı değildi. Arkasını dönüp birkaç adım atmışken arkasından bir ses duyuldu. Adımlarını durdurdu. “Yo! Bu birinci sıradaki adayımız değil mi? Lin Ming! Ne şanslı bir buluşma ama, gerçekten talihliyiz.”

Kelimeler hoş olsa da, kelimelerin arkasında yatan kışkırtıcılık barizdi. Lin Ming kaşlarını çattı. Arkasını döndü ve konuşanın Lin Mingxian ile Wang Yanfeng’in yanındaki diğer genç olduğunu gördü. Bu genç adamın gücü ölçülemez bir derinliğe sahipti.