Çeviri: Xanaphia Düzenleme: Kharsmi

Wang Xuanji, bu gencin çizim tekniklerinin kökeninin Göklerin Talihi Krallığı’ndaki hiçbir okuldan gelmediğini hemen fark etmişti. Teknikleri daha karmaşık görünüyordu ve kıyas götürmez şekilde pürüzsüzdü.

“Bu gencin ustasının tarikatının kökü Göklerin Talihi Krallığı’nda değil!” Orta yaşlı adam konuşmuştu.

“Mmm. Ve dahası, eğitim gördüğü okul bizimkilerden çok daha ileri seviyede.”

Rengarenk ışıklar birlikte havaya dağılmıştı. İzleyenlerin gözbebekleri büyümüştü ve ışıklar arkasında parıldayan bir bulanıklık bırakmıştı. Wang Yuhan nefesini tuttu, bu semboldeki ruh gücü ona en zarif ve dikkatli enerji değişikliklerini hissettirmişti.

Bir yazıt sembolü çizerken, kavrama konusunda en zor şey, ruh gücünü her küçük ayrıntı için dikkatle hesaplamaktı; en ufak bir yanlışlık bile mutlak bir başarısızlığa neden olabiliyordu. Ama bu genç adamın elinde, her küçük değişiklik içgüdüsel olarak doğruydu. Becerikli eli altında, sembolü bir ressam gibi çiziyordu, sanki çizdiği şey çiçeklerden ve kuşlardan oluşuyordu ve o kuşlar kanatlarını açmış göğe doğru yükseliyordu.

En başta, Wang Yuhan’ın içinde bu gencin onu geçeceğine dair gizli bir korku vardı. Sınavdan kalmasını bile istemişti. Ama şu aşamada, çoktan hayranlıkla ve şaşkınlıkla büyülenmişti. Şimdi tam tersine, içten içe hiç durmamasını, bu mükemmelliğin sonsuza kadar devam etmesini istiyordu. Kalbinde en ufak bir pişmanlık parçası bile olmazdı.

Bu titiz genç adamın yüzündeki kararlı ifadeyi görünce, Wang Yuhan sonunda yazıt tekniklerindeki gelişiminin neden yavaşladığını anlamıştı. Qin Xingxuan’a kafayı çok takmıştı ve gittiği yolun kendisinden yarım yaş küçük biri tarafından elinden alınacağı korkusuna kapılmıştı.

Ama şimdi, Lin Ming’in kusursuz yazıt tekniğini görünce, bir anda gerçek karşısında aydınlanmıştı. Bu topraklar sonsuz ve sınırsızdı; kendisi gibi sayısız eşsiz yetenekli dahiler vardı. Göklerin Talihi Krallığı’nda  genç nesiller arasında bir numara olması sadece boş bir sıfattı. Qin Xingxuan’ı geçip geçmemesi elle tutulur bir şey değildi.

Hırsı artık Qin Xingxuan’ın gölgesinin peşinde değildi, bunun çok daha üzerindeydi. Peşinde olduğu şey artık Göklerin Talihi Şehri’nin bir numarası olmak değildi. Yazıt konusunda zirveye ulaşmaktı.

Bir dakika bir saniye geçmişti. Lin Ming’in önündeki sembollerin ve rünlerin sayısı artıyordu ve havada parlayarak örtüşmeye başlamışlardı, sanki yaşayan canlılardı ve bir ritmi takip ediyorlardı. Lin Ming ‘Baskın Sembol’ü zaten iyi biliyordu ve çizmesi zor olmuyordu. Beden Dönüşümünün ikinci aşamasının zirvesinde olması, Lin Ming’e tüm aşama boyunca yeterli gerçek öz sağlıyordu; birkaç ay öncesi gibi bunu yapmak için acı çekmiyordu.

Bugün, Lin Ming’in yazıt çizimleri özellikle pürüzsüzdü. Tüm dikkatini sembole adamıştı ve hatta sınav bile aklından çıkmıştı. Düzinelerce renkli ve parlak sembolü tamamlamıştı ve sonra bir ışık parlamasıyla, Lin Ming’in ruh gücü onları bir araya getirdi. Bir alev sembolü karesinin içine yoğunlaşmışlardı.

Bu sefer Lin Ming sembolü kağıt parçasına yerleştirmemişti. Onun yerine masanın üzerindeki uzun kılıcı aldı ve parmağıyla bir fiske vurdu. Sembol uzun kılıcın üzerine düşmüştü ve kendini onunla birleştirmişti. Nihai görüntüsü şiddetli bir aleve benziyordu.

Tamamlama.

Lin Ming’in elindeki kılıcı görünce, Wang Xuanji’nin kalbi mest olmuştu ve sonsuz övgüyle dolmuştu. Gözleri kılıcın bıçak kısmındaydı ve doğal olarak bu alev sembolünün potansiyelini görebiliyordu. Ruh gücünü buna daldırdı ve gerçek özünün nefes alır gibi kolay bir şekilde içinde dolaştığını hissetti.

Wang Xuanji onaylayabilirdi, bu kusursuz bir yazıt sembolüydü. Ama onu çizen gencin gerçek özü İkinci Seviye Beden Dönüşümüne aitti. Bu sembol bir silahın gücünü ne kadar arttırabilirdi?

Yazıt sembolünün ‘gücünü arttırma’ olayı bıçağın keskinliği ile alakalı değildi, gerçek öz akışı ve dolaşımı ile ilgiliydi. Eğer yazıt sembolü bir kağıdın üzerinde olsaydı, kimse ne kadar güç arttıracağına karar veremezdi. Eğer silah gibi bir nadir hazinenin üzerinde olursa, o zaman tecrübeli bir yazıt ustası gerçek özünü bu hazinenin içine daldırıp, gerçek özünün akışının ne kadar etkilendiğini öğrenebilirdi. Bu şekilde nadir hazinenin gücünün yazıt sembolü tarafından ne kadar arttırıldığını söyleyebiliyorlardı.

Wang Xuanji uzun kılıcı aldı ve kaldırdı, gerçek özünü içine yoğunlaştırdı. Gözlerini kapadı ve hassasiyeti hissetmeye çalıştı. Bir süre sonra gözlerini açtı, her ne kadar böyle bir şeyi içten içe bekliyor olsa da gene de şaşırmıştı.

Yazıt sembolünün arttırdığı güç %32’ydi. Bu bir usta seviye için standarttı!

“%32 arttırılmıştı gerçek öz gücü…” Wang Xuanji sesli bir şekilde de açıkladı.

“Oh?” Orta yaşlı adamın kaşları kalkmıştı ve kılıcı eline aldı. Genelde temel başlangıç seviyesindeki bir yazıt ustası %20’yi bile zor başarırdı. Bu genç adam %32’ye ulaşmıştı… Bilinmelidir ki, %20’den sonra daha da arttırmak giderek çok daha zor bir hal alıyordu.

Orta yaşlı adam yıllardır sınav değerlendiricisi olarak çalışmıştı. Yazıt sembollerini ölçmek konusunda Wang Xuanji’den daha hızlıydı ve daha kesin bir sonuca ulaşabilirdi.

“%32 ila %33 arasında.”

Orta yaşlı adam kılıcı masaya bıraktı ve Lin Ming’i baştan aşağı süzdü. Bu çocuk nerelerden gelmişti? Birden ortaya çıkmıştı. Arkadaşları var mıydı? Yoldaşları belki? Yoksa antik bir tarikattaki bir ustanın öğrencisi miydi? Peki öyleyse, neden antik tarikatlardan biri Göklerin Talihi Şehri’ndeki Yazıt Derneği gibi küçük bir yere başvuruda bulunurdu?

“Tebrik ederim Lin Ming. Sınavı geçtin.” Dedi Wang Xuanji.

“Teşekkür ederim Dernek Başkanı.”

“Mm. Göklerin Talihi Şehri Yazıt Derneği’ne katılmaya niyetin var mı?” diye sordu tekrar Wang Xuanji. Ona göre, antik klanların öğrencileri buraya katılmazdı. Eğer o durumdaki on kişiye sorsa onu da geri çevirirdi. Lin Ming kafasını sallayıp, “Evet, istiyorum” diyebileceğini hiç beklemiyordu.

“Oh?” Wang Yuanji’nin tekrar kaşları kalktı. “Bizim Yazıt Derneği’ne mi katılmak istiyorsun?”

“Mm. Sınava bu yüzden katıldım.”

“Bu…” Wang Xuanji’nin zihni garip hissetmişti, Lin Ming’in nedenlerini anlayamıyordu.

“Mm. Dernek Başkanı’na karşı dürüst olmam gerekirse, derneğe katkı puanları kazanmak ve malzeme almak için katıldım.”

Malzeme almak mı? Eğer nadir ve kıymetli malzemelere ihtiyacı varsa o zaman katkı puanları gerekiyordu. Bu malzemeleri de kullanmanın sayısız yolu vardı. Bu çocuk mu onları istiyordu yoksa ustası mı?

Ustası akıl ermez bir yeteneğe sahip biri olmalıydı. Neden böyle biri Göklerin Talihi Şehri gibi küçük bir ticaret birliğine sahip küçük bir yerden malzeme almak istiyordu?

Wang Xuanji bunlar üzerine uzun bir süre düşündü ve sonra biraz çekinerek konuştu, “Sen, bu kılıcı Yazıt Derneği’ne satmana karşılık, malzeme alman için üç bin katkı puanı takas edebilirim.”

Lin Ming biraz şaşırdı ve sonra hemen neşeyle doldu. Sayısız görevi tamamlaması gerektiğinden endişeleniyordu. Wang Xuanji’nin bu kılıca karşılık kendisine üç bin katkı puanı teklif edeceğini hiç düşünmemişti. Öncesinde, değerli malzemelerin listesine bakmıştı ve üç bin hiç de küçük bir meblağ değildi. Gereken malzemeleri alması için yeterliydi.

“Bu Dernek Başkanı muhtemelen kılıcımı alıp üzerinde çalışmak istiyor. Ama yazıt teknikleri çok karışık ve çeşit çeşittir. Yazıt tekniklerinden iyi anlayan biri için bile bu dikkatle harcayacağı çok uzun zaman demektir. Belki de yazıt sembolündeki bazı gizemleri ortaya çıkarıp onları tekrar üretmek istiyordu ama o zaman bu imkansız denecek kadar zor olur. Eğer kılıcı satın alırsa, muhtemelen hiçbir şey bulamayacak.” Bunları düşündükten sonra Lin Ming konuştu, “Teşekkür ederim Derken başkanı, şiddetle katkı puanlarının eksikliğini çekiyordum.”

“Kibar olmaya gerek yok. Eğer bir gün hocan şehre gelirse, lütfen onu da derneğimize onu misafiri olarak davet et.” Wang Xuanji’nin, daha yeni üye olmuşken başta bu güzel teklifi yapmasının iki nedeni vardı. İlki, bu kılıç üzerinde çalışmak istiyordu. İkincisi ise Lin Ming’in dostluğunu kazanmak istiyordu, bu şekilde belki de ilerde Lin Ming’in arkasındaki gizemli tarikatı öğrenme fırsatı olacaktı.

…

“Dördüncü seviye vahşi canavar kanı, 1 jin. 1100 altın tael, 150 katkı puanı.”

“Gök Mavisi Bulut Çiçeği Tohumları, 12. 600 altın tael, 80 katkı puanı.”

“Ejderha Kankökü Suyu, 1 Jin. 600 altın tael, 60 katkı puanı.”

…

Nadir ve kıymetli malzemelerin satışında yetkili olan kişi 40-50 yaşlarında orta yaşlı bir kadındı. Lin Ming’in listesindeki malzemeleri okudukça malzemeler ile eşleştirip her seferinde ücretlerini söylüyordu. Her eşleştirdiğinde ise biraz durup Lin Ming’e bakıyordu. Bu küçük çocuk, çeşit çeşit nadir ve kıymetli şey satın alıyordu, bunlarla ne yapmayı planlıyordu acaba?

Lin Ming düzinelerce malzeme listelemişti ve bazıları nadir ve kıymetliydi. Örneğin dördüncü seviye vahşi canavar kanı, küçük bir şişesi bile nadir bir hazine fiyatındaydı. Eğer bunları dernekten değil de başka pazarlardan alacak olsaydı, en azından üç bin taeli gözden çıkarması gerekirdi ve o para ile bile bulup bulamayacağı belli değildi.

Yarım yıl önce, Lin Ming böyle şeyleri rüyasında bile göremezdi.

Malzemeler için gerekli altın çabucak on bine ulaşmıştı. Ayrıca gerekli katkı puanları da neredeyse iki bin olmuştu. Lin Xiaodong fiyatın arttığını gördükçe, tek duyduğu pop pop ses çıkaran abaküsün sesi olmuştu. Her pop sesiyle bir sonraki malzeme için daha korkak ve endişeli hissettiriyordu ama bir süre sonra bu hisler uyuşmuştu. Sonunda parayı su gibi harcamak deyimini anlar olmuştu.

“Toplam fiyat on bin altın tael ve iki bin yüz katkı puanı. Bu satışı onaylıyor musunuz?” Orta yaşlı kadın abaküsünü indirdi ve Lin Ming’e baktı. Göklerin Talihi Şehri’ndeki, şöhretli ve asil yazıt ustaları bile bu kadar çeşit nadir ve kıymetli malzemeleri bir seferde satın almazdı. Bu küçük çocuk kimdi böyle? Nereden gelmişti ve nasıl bu kadar katkı puanına sahip olmuştu?

“Mm. Evet, bunları almak istiyorum.” Lin Ming altın banknotlarla beraber bir puan kartı da çıkardı. Bu puan kartı, sahip olduğu katkı puanlarını gösteriyordu ve kayıt altına alınıyordu.

“Pekala…”

…

Sonraki Bölümün İsmi: Sıralama Taşı