Bölüm 527 :Gökyüzünde ki Altın Ejder

avatar
9618 11

Martial God Asura - Bölüm 527 :Gökyüzünde ki Altın Ejder


 

 

 

Çevirmen: Çıngıraklı          Düzenleme:XLed5

 

"Küçük Chu Feng'in kaç tane ışık sütunu yakabileceğini gerçekten de merak ediyorum." Jiang Hanedanlığının imparatorunun, on sekiz altın ejderha fenomeni oluşumuyla ilgili dediklerini duyunca, Zhang Tianyi'nin gözlerindeki arzu daha da büyüdü.

 

"Bence kardeş Chu Feng'in doğal yeteneğiyle, benim sekiz ışık sütunumu geçmesi zor olmayacak." dedi Jiang Wushang ve hafifçe gülümsedi.

 

"Tabii ki. Kardeşimin doğal yeteneği son derece güçlü. Eğer bir üst yetişime geçmek istiyorsa, o zaman on ışık sütunu aktif etmesi normal bir şey olur." Maymun Kral ağzını açtı, yüzü kendini beğenmişlik ve gururla doluydu.

 

"Chu Feng'in doğal yeteneği gerçekten de sıra dışı, bundan hiçbirimiz şüphe duymuyoruz."

 

"Biraz açık olacağım, kusura bakma ama Gök alemine ayak basmak o kadar da kolay değil. Bildiğim kadarıyla, bu Chu Feng'in Gök alemine girmeye çalıştığı ilk sefer."

 

"Ayrıca ilk deneyişte seviye atlama şansı neredeyse sıfır. En azından bugüne kadar ilk deneyişinde bunu başarabilen hiç kimseyi duymadım." diye konuştu Jiang Hengyuan, tam o sırada.

 

X.N:Chu Feng kimse değil :D

 

Dediklerini duyduktan sonra, Chu Feng'le araları iyi olan birçok kişi kaşlarını çatmadan edemedi. Jiang Hengyuan'a mutsuz gözlerle baktılar.

 

Ancak, Jiang Hengyuan'ın sözleri biraz uygunsuz olsa da, cidden anlamlıydı.

 

Gök alemi çok zor bir engeldi. Birçok kişi bu aleme geçmek için defalarca deniyordu, hatta birkaç deneyişte başarabilenlerin bile çok iyi doğal yetenekleri olduğu söylenebilirdi. Ne de olsa, İlahi Bedeni olan Zi Ling bile ancak 10'u aşkın denemeden sonra başarabilmişti. Daha önce tek deneyişte başarabilen hiç kimse duyulmamıştı.

 

"Chu Feng'in Gök alemine ayak bastığı ana tanık olamayacak mıyız? Dürüst olmak gerekirse, ben gerçekten de kaç ışık sütunu yakabileceğini görmek istiyorum." dedi hanedanlığın uzmanı, yüzünde biraz pişmanlıkla.

 

Aslında, pişman olan sadece o değildi. Herkes biraz da olsa pişmanlık hissetmişti ama hiç kimse bir yere gitmemişti. Gözlerini bir saniye bile kırpmadan On Sekiz Altın Ejder Fenomeni Oluşumuna baktılar.

 

Ve bu bakış yarım gün kadar sürmüştü. Chu Feng formasyona öğlen girmişti, şu andaysa güneş çoktan batıyordu. Ay çoktan ortaya çıkmıştı, yıldızlar yavaş yavaş gökyüzünü aydınlatmaya başlamıştı.

 

"Çoktan karanlık oldu, bu yüzden herkesi yemek yemeye ve erkenden dinlenmeye davet ediyorum. Ne de olsa, Chu Feng bir üst seviyeye çıksa bile, bu kadar hızlı olması imkansız." dedi aniden, Jiang Hanedanlığının imparatoru.

 

Çoktan herkesi karşılamak için bir balo hazırlamıştı ama hiç kimse Chu Feng'in yetişiminin arttığı anı kaçırmak istemiyordu. En başından sonuna kadar beklemişlerdi. Şu ana kadar hiçbiri hiçbir şey yememişti.

 

"Gök alemine ayak basmak uzun süren bir şey. Chu Feng ilk deneyişinde bunu başarmak istese de, en azından birkaç gün gerekecek."

 

"Birkaç kişiyi burada bırakacağım. Eğer Chu Feng gerçekten de Gök alemine ayak basarsa, hemen herkese haber veririm." dedi Jiang Hanedanlığının yaşlı atası, yüzünde bir gülümsemeyle.

 

Dediklerini duyunca, istemeseler de, gitmek için hazırlandılar. Ne de olsa, Jiang Hanedanlığının atası ve imparatoru haklıydı. Gök alemine ayak basmak zor bir şeydi, Chu Feng'in bunu yapabilmesi nasıl mümkün olabilirdi ki? Burada beklemek sadece zaman kaybıydı.

 

*hmm*

 

Ama tam o sırada, boğuk bir ses yankılandı. Hemen ardından kalabalığın arkasında göz alıcı bir ışık çıktı.

 

Başlarını çevirip baktıklarında herkesin yüzü şaşkınlıkla doluydu çünkü formasyonun kenarında son derece parlak bir ışık sütunu gökyüzüne doğru yükseliyordu.

 

"O, başardı mı?" O anda herkesin yüzü şaşkınlıkla doluydu.

 

Çünkü, ışık sütunu neler olduğunu ortaya seriyordu. Chu Feng bir üste yetişime geçmişti. Ve bunu ilk deneyişinde ayrıca bir günün altında başarmıştı.

 

*hmm hmm hmm hmm hmm hmm...*

 

Sütunlar ardı ardına yanmaya ve gökyüzüne yükselmeye başladı. Göz açıp kapayıncaya kadar on ışık sütunu herkesin gözü önünde dikilmişti.

 

Hepsi bakakalmıştı. Yüzlerinde "şaşkın" kelimesi yazıyordu çünkü o anda ışık sütunları hala gökyüzüne yükselmeye devam ediyordu. 10. ışık sütunu kesinlikle sonuncu değildi.

 

On bir. On üç. On sekiz. Herkesin gözü önünde ışık sütunları gecenin karanlığını aydınlattı, cennetle yeryüzü arasında bir yol oluşturuyorlardı.

 

"Cennetler aşkına! On sekiz! Toplam on sekiz ışık sütunu? Chu Feng on sekiz tane ışık sütunu mu yaktı!?" Tamamen bakakalmışlardı. Özellikle Jiang Hanedanlığından olanlar. Altın gibi parlayan ışık sütunlarına bakınca kendilerini bir rüyada gibi hissetmişlerdi.

 

Çünkü Jiang Hanedanlığında bir efsane vardı. On sekiz ışık sütunu yakabilen biri ortaya çıkar çıkmaz, Jiang Hanedanlığından olan herkesin soyu güçlenecekti.

 

Ve şu anda, efsanelerdeki şey gözlerinin önünde olmuştu. Bu onları gerçekten de heyecanlandırmıştı ve ne yapacaklarını bilmiyorlardı. Bunu hemen kabullenemiyorlardı, hatta buna inanamıyorlardı.

 

*wuaoo~~~~~~~~*

 

Ama tam herkes şaşkınlık içindeyken on sekiz ışık sütunundan, bir ejderhanın kükremesi yükseldi.

 

Kendilerine geldiklerinde on sekiz ışık sütununun değiştiğini gördüler. Normalde gökyüzüne doğru yükseliyorlardı ama şu anda gökyüzünde bir noktaya odaklanmıştı, son derece hızlı bir şekilde küçülüyorlardı.

 

Işık sütunları belirli bir yere kadar küçüldüğünde bir şekil oluştu. Bu bir ejderhaydı. On sekiz ışık sütunu on sekiz altın ejderhaya dönüşmüştü.

 

*houao~~~~~~~~*

 

On sekiz altın ejderha yıkıcı altın bir ışık saçıyordu ve sıra dışı bir auraları vardı. Havada uçuyorlardı ve Jiang Hanedanlığının etrafında dönüyorlardı.

 

O anda hava çoktan kararmıştı. Bu yüzden on sekiz altın ejderhanın yaydığı ışık son derece parlaktı, hatta tüm Jiang Hanedanlığını aydınlatıyordu.

 

O anda Jiang Hanedanlığından olan herkes şaşkına dönmüştü. Gökyüzündeki on sekiz altın ejderhaya bakınca son derece heyecanlanmışlardı. Hatta bazıları diz çökmüş ve secde etmeye başlamıştı.

 

Çünkü, hepsinin aklında Jiang Hanedanlığında yayılan efsane vardı. On sekiz altın ejderha gökyüzünde uçtuğu an, bu Jiang Hanedanlığının dönüşümü demek oluyordu.

 

*bang~~~~~~~~~~~*

 

Tam herkes mutlu bir rüyaya dalmıştı ki, on sekiz altın ejderha uzun bir şekilde kükredi, ve sonra patlayıp altın parçacıklarına dönüştüler. Birer yağmur damlası gibi garip seslerle aşağıya yağmaya başladılar.


"Bu şey de ne?!" Gökyüzünün altın parçacıklarıyla dolu olduğunu görünce Jiang Hanedanlığından olanlar şaşkına dönmüştü ve normalde yüzleri heyecanlı olan herkes panikle dolmuştu. On sekiz altın ejderha parçalara ayrılmıştı. Bu onlar için hiç de iyi bir şey değildi.

 

"Bekle!" Ama altın parçacıkları düştükten sonra toprakla birleşmediler, aksine Jiang klanından olan herkesin vücuduna girmeye başladılar.

 

O anda, Jiang Hanedanlığından olanların yüzleri değişti. Yüzlerinde son derece mutlu ve heyecanlı bir ifade vardı çünkü neler olduğunu açıkça hissedebiliyorlardı.

 

Damarlarının içindeki kan kaynıyordu, resmen alev alacaktı. Sıra dışı soylarının gücü güçlenmeye başlamıştı.

 

Jiang Hanedanlığında kulaktan kulağa geçen efsane doğruydu!

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr