Çeviri: Calosa Düzenleme: Wandream

"Kötü Ruh, benimle işbirliği yapmaya ne dersin?" Yüce İhtiyar, Kötü Ruh'a bakarken konuştu.

ÇN: Jiang Hanedanlığının en yaşlı insanı = Yüce İhtiyar

“Ne iş birliğinden bahsediyorsun?" Kötü Ruh'tan ürkütücü bir ses geldi.

"Ona karşı bire bir savaşırsan yenmen oldukça zor olacak. Ama öldürmene yardım edebilirim, böylece işin kolaylaşır. Tek bir şartım var, buradan çıkmamı garantiye alacaksın." Yüce İhtiyar konuştu.

"Haha, güzel, anlaştık! Bunu öldürmeme yardım et, ben de senin çıkışını garantiye alayım!" Kötü Ruh delice gülmeye başladı ve saldırıları daha da güçlendi.

"Kardeşim, senin amacın ne? Neden onla işbirliği yapıyorsun!" Jiang Hanedanlığının eski atası şu an şoktaydı.

“Hah, kardeşim mi? Ben senden daha büyüğüm, yeteneklerim senden kötü değil, statü olarak bile senden daha yükseğim. Ama sonuç ne oldu? Babamız sadece sana yoğunlaştı ve böylece gücün benden daha ileriye geldi."

"Bundan dolayı sen hanedanlığın eski atası oldun, ben ise sadece ihtiyar köpeği!"

ÇN: Kendini iyi tanımlıyor he :D

"Senden nefret ediyorum lanet olası. Bana her gün sahte bir şekilde, 'Kardeşim' demenden nefret ediyorum. Beni köpek yerine koymandan nefret ediyorum! Benim her şeyimi almandan nefret ediyorum!"

"Bugün seni bizzat ben öldüreceğim, kendi ellerimle!" Yüce İhtiyar çılgınlar gibi gülüyordu, aynı bir deliye benziyordu. Konuştuktan sonra öldürme niyeti vücudunda ortaya çıktı.

Aynı zamanda alnında altın renkte göz kamaştırıcı bir şekilde, "Kraliyet" yazısı çıktı. Gücü anında arttı.

Aynı zamanda elinde altın bir bıçak ortaya çıktı. Bu bir elit silahtı ama sıradan elit silahlardan daha güçlüydü. O anda Yüce İhtiyar'ın gücü Gök Alemininin dokuzuncu seviyesine yaklaşıyordu.

*Boom* Yüce İhtiyar'da saldırıya başladı ancak Jiang Hanedanlığının eski atası en ufak bir açık vermiyordu.

"İşe yaramaz, Gök Aleminin sekizinci seviyesiyle beni yenebileceğini düşünmek, aptalca!" Jiang Hanedanlığının eski atası o anda Yüce İhtiyarı hor gördü. Aynı zamanda eski atanın gücü gittikçe güçlenmeye başladı ve ikisinden bile daha güçlü bir duruma geldi.

"Çok güçlü, bunun sebebi kan çizgisinin gücü olmalı. Babasının neden onu imparator olarak seçtiği belli. Kan çizgisi çok daha güçlü!"

Chu Feng o anda sarayın çıkışına varmıştı ve mavi formasyonu kırmakla uğraşıyordu. Aynı zaman da savaşa da dikkat ediyordu. Jiang Hanedanlığının eski atasının abisinden daha güçlü olduğunu anlamıştı.

Chu Feng'te mavi renkli bir dünya ruhçusu olsa da bu biraz insanın kendi gücüyle de alakalıydı. Bu yüzden Yüce İhtiyar'ın formasyonunu kırması zaman alacaktı.

Chu Feng o anda formasyonu kırmaktan vazgeçti ve her hangi bir küçük çatlak aramaya başladı. Küçük bir çatlak olsaydı dışarıya haber gönderebilirdi.

*Hmm*

Ama o anda sarayın ortasında göz kamaştırıcı parlak bir ışık ortaya çıktı. Chu Feng neler döndüğünü anlamak için başını çıkardı ve Yüce İhtiyar'ın elinde altın renkte bir lotus çiçeği olduğunu gördü.

Lotus çiçeğinin çok korkutucu bir havası vardı, Elit Silah bile onun havasının yanında sönük kalıyordu. Muhtemelen bu bir Egemen Hazinesiydi.

"Altın Işıklı Lotus Çiçeği! Onu gerçekten bana karşı mı kullanacaksın!"

Bunu gören eski atanın yüz ifadesi değişti ve saldırmayı bıraktı. Hemen geri çekildi ve elini uzattı, avucunda bir parlaklık oluştu, kızıl bir kılıç ortaya çıktı. Bu yüksek seviye bir Elit Silah'tı. Altın Işıklı Lotus Çiçeğine karşı tüm gücünü kullanacaktı.

"Altın Işıklı Lotus Çiçeği, saldırgan türünde bir Egemen Hazinesi. Tüm Jiang Hanedanlığın da sadece tek bir tane var. Dövüş Lordu Aleminin altında ki her hangi birisini kolaylıkla öldürebilecek güce sahip. Babamız sana imparatorluk tahtını devrettiğin de bana bir borcu olduğunu hissetti ve bana bunu kendimi korumam için verdi."

"Kadere bak sen, onun bana verdiği hazineyi en sevdiği oğlunu öldürmekle kullanacağım!"

“Hahahahaha ...”

Yüce İhtiyar delirmiş gibi gülmeye başlamıştı. Ona bakan Kötü Ruh'un gözlerinde bir ışıltı ortaya çıktı ve sadece kendisinin duyabileceği bir sesle konuşmaya başladı, "Heh, aptal insanlar. İkiniz birbirinizi öldürmeye çalışın bakalım, buradan her hangi birisinin gitmesine izin vermeyeceğim."

"Geber!" Yüce İhtiyar daha fazla gereksiz kelimeyle uğraşmadı ve elini salladı, Lotus Çiçeği eski ataya doğru ilerlemeye başladı. Ona doğru ilerlerken anında bölünmeye başladı ve bir ok yağmuruna benzemeye başladı.

*Bom bom bom*

"Kırmızı Ejderha'nın Göksel Kalkanı!"

Eski ata kılıcını salladı ve kocaman bir ejderha ortaya çıktı. Aynı zaman da ejderhanın da önünde kırmızı bir kalkan ortaya çıktı. Aynı zaman da oklar kalkanla çarpıştı.

Altın oklar çok güçlüydü ve kalkanda çatlaklar bıraktı ama gene de kalkanı aşamadı.

“Hıh, seni salak. Babamız onu sana verdi, aynı zaman da bana da ona karşı kendimi nasıl savunabileceğimi de gösterdi. Kırmızı Ejderha'nın Göksel Kalkanı ile kesin bir sonuçla Lotus Çiçeği durdurulabilir." Jiang Hanedanlığının eski atası kayıtsız bir yüz ifadesiyle konuştu.

"Evet, evet, Kırmızı Ejderha'nın Göksel Kalkanı'nın bunu durdurabileceğini farkındayım. Ama Kırmızı Ejderha'nın Göksel Kalkanı'nın iyi yanları olsa da kötü yanları da var. Çok fazla güç tüketiyor ve aynı zaman da sana zarar veriyor."

"Şu anda dışarıya yansıtmıyorsan da içten içe yaralandın ve en azından gücünün yarısını tek sefer de kaybettin." Yüce Yaşlı gülümsedi.

"Sen!" Bu sözleri duyan eski atanın yüz ifadesi soldu. Aynı zaman da güçsüzce dizlerinin üstüne çöküp tüm giysilerini kirletecek şekilde kan kustu.

"Kötü Ruh, bu kadar bekleme, onun tüm gücü senindir." Yüce Yaşlı, Kötü Ruh'a baktı.

"Gagagaga, teşekkürler." Kötü Ruh çılgınca güldükten sonra yavaşça yaşlı atanın yanına geldi ve onu kaldırıp tek seferde yutmak istedi.

"Kırmızı Ejderha'nın Göksel Parçalayıcı Kılıcı!"

Ama o anda eski atanın gücü bir anda zirve noktaya geldi ve kılıcını salladı. Aynı zaman da bir kaç metre uzunluğunda büyük bir ejderha ortaya çıktı ve Kötü Ruh'u parçaladı.