Bölüm 494: Bir Sır

avatar
9801 8

Martial God Asura - Bölüm 494: Bir Sır


 

Çevirmen Solgera Düzenleme Valheru

 

"Mm, böylece bir sorun kalmış olmamalı." Bu cevaptan sonra, Jiang Hengyuan bakışlarını devasa kuşa çevirdi. Kuşun çevresindeki alevlerin kuşa geri döndüğünü gördü. Artık Chu Feng’in söylediklerine dair bir şüphesi kalmamıştı.

 

Daha sonra, kuşu kontrol edip etrafında bir hazine olup olmadığını bakmaya başladılar.

 

Ama sonunda hiçbir hazine bulamadılar. Yine de Jiang Hengyuan bir görünmezlik formasyonu oluşturarak kuşu gizledi. Dahası Jiang Hengyuan onun yanında uyuyarak kuşu korumayı planlıyordu.

 

Kuşta bir hazine olmasa da kendisi hazine idi. Tüyleri, dişleri ve kemikleri silaha dönüştürülebilirdi. İnanılmaz güçlü silahlara. Bir world spiritistin kontrolünde bunlar gizemli ekipmanların bir tık altında silahlara dönüşürdü.

 

Eti ve organları da yiyen kişiye gençlik sağlardı. İlaca ya da yetişim kaynaklarına dönüştürülebilirdi.

 

Yine de kuş çok güçlüydü. Ölmüş olsa da fiziksel vücudu halen çok dayanıklıydı. Bu işi başarmak oldukça zordu. Bunun için Jiang Hengyuan Jiang Hanedanlığına bir mesaj göndermiş ve uzmanlar talep etmişti.

 

Birkaç gün içinde, Azure Ejder okulunda ikamet eden canavarımsı maymun kral ve Jiang Hanedanlığından uzmanlar gelmişti. Bu uzmanlar buraya alevleri takip ederek gelmişti bu yüzden alevler şoke ediciydi.

 

Ama onlardan başka gelen bir uzman daha vardı. Zi Xuanyuan. Zi Ling'in büyükbabası da gelmişti.

 

"Bu bir İnferno Tanrı kuşu. Doğu Denizi bölgesinden özel kana sahip bir canavarımsı hayvan. Doğu Denizi bölgesinde kendi adası olan bir canlı türü."

 

"Ama bu inferno tanrı kuşu, kuş kralları içinde gösterilebilir. Bir inferno tanrı kuşu yok yere ölemez."

 

Zi Xuanyuan Doğu Denizi bölgesinden geliyordu yani bir bakışta kuşu tanımıştı ve ona bakan gözlerinden korku okunabiliyordu.

 

"Bunun vücudunda birkaç yara mevcut yani savaşarak ölmüş olmalı. Ama hiçbiri ölümcül değil. Yani öldürücü darbe içeriden gelmiş olmalı."

 

"Kıdemli Zi Xuanyuan size göre bu inferno tanrı kuşunun yetişim alemi nedir? Dövüş Lordu seviyesine ulaşmış olabilir mi?" Bunu dedikten sonra Jiang Hengyuan dikkatle Zi Xuanyuan’a baktı.

 

Zi Xuanyuan yalnızca ondan yaşlı değildi, yetişim seviyesi de ondan yüksekti. Zi xuanyuan a denk olabilecek tek kişi canavarımsı maymun kraldı. Yani konuşurken oldukça saygılı idi.

 

"Dövüş Lordu? Bir inferno tanrı kuşunu hafife alıyorsunuz. Bu inferno tanrı kuşu safkan kan bağına sahip. Antik zamanlardan geliyor ve binlerce yıldır yaşamına devam etmişti."

 

"Bir canavarımsı hayvanın gücünü boyutuna bakarak ölçebilirsiniz. Bu boyuttaki bir canavarımsı hayvan muhtemelen kuş kralı seviyesinde olmalı."

 

"Yani bu Tanrı Kuşu Dövüş Lordu seviyesinde değil. Dövüş Kralı seviyesinde." dedi Zi Xuanyuan.

 

"Ne? Dövüş Kralı mı?"

 

Bunu duyunca şoka uğramayan kimse kalmamıştı. Dokuz eyaletin içinde bulunduğu kıtada, tek bir Dövüş Lordu dahi yoktu, yani bir Dövüş Kralı ne kadar korkutucu bir varlık olabilirdi? Ve böylesi güçlü bir inferno tanrı kuşunu öldüren canlının güç seviyesi ne olabilirdi?

 

Ama diğer insanlara kıyasla, Chu Feng yalnızca kaşlarını çattı. İstemsizce o siyah giyimli adamı hatırladı.

 

Bu kuş Dövüş Kralı seviyesindeydi, ve o kıdemli tarafından öldürüldü ise, bu, kıdemliyi en azından bir Dövüş Kralı yapardı.

 

Şu anda Dokuz Eyalete bir Dövüş Kralı gelmişti tam da bu sırada Jiang Hanedanlığı imparator mezarını açmaya hazırlanıyordu.

 

Eğer siyahlı adam imparator mezarının varlığını öğrenirse, kesinlike buraya gelecekti. Sonuçta bir imparator mezarı altın cüppe world spiritist için bile bir cazibe kaynağı idi.

 

Ve siyahlı adam işe karışırsa durum nereye varırdı, işte Chu Feng bunu kestiremiyordu, çünkü siyahlı adamın öldürme arzusu çok büyüktü. Chu Feng bu işin sonunda Jiang Hanedanlığı’nın ayakta kalıp kalamıyacağından emin olamıyordu.

 

Yani Chu Feng tereddüt ediyordu. Siyahlı adamın varlığından Jiang Hanedanlığı’nı haberdar etmelimiydi bilemiyordu. Yine de o ihtiyar çok güçlüydü. Buradan ayrıldı mı ayrılmadı mı Chu Feng bilmiyordu.

 

En sonunda söylememeye karar verdi.

 

"Chu Feng, beni izle. Sana söylemem gereken bir şey var." Aniden Zi Xuanyuan Chu Feng’in omzuna dokundu.

 

"Büyükbaba, ne oldu? Ben de dinleyebilir miyim?" Bunu görünce, Zi Ling hemen gülümseyerek geldi.

 

"Seni ufak şey, sence halen Chu Feng’e zarar verir miyim?" Kendi torununun Chu Feng’i böyle koruduğunu görünce, Zi Xuanyuan kendini çok çaresiz hissetti.

 

"Zi Ling, endişe etmene gerek yok. Hemen döneceğim." dedi Chu Feng gülümseyerek.

 

"O halde tamam." Chu Feng konuşunca Zi Ling itaatkar şekilde başını salladı.

 

"Ahh, seni yıllarca yetiştirdim, ama bir yılda ondan daha düşük seviyeye geldim. Seni ufak kız..."

 

O inatçı torununun Chu Feng’in önünde süt dökmüş kedi gibi olduğunu görünce, Zi Xuanyuan kendini çok çaresiz hissetti, ama yine de suratında bir gülümseme belirdi.

 

Hemen ardından, Zi Xuanyuan göklere yükseldi, Chu Feng de onun peşinden gitti. Bulutların arasına geldiklerinde, Zi Xuanyuan elini salladı ve bir mor formasyon oluşturdu.

 

Aniden, Chu Feng şaşkına dönmüştü. Asla Zi Xuanyuan’ın bir mor cüppe world spiritist olmasını beklemiyordu.

 

Ama detaylıca düşününce sakinleşti. İlk baştan beri bu ihtiyarın sınırlarını ölçemiyordu. Eğer Doğu Denizi bölgesinde altın cüppe world spiritistler varsa, mor cüppelerin oluşu da kabul edilebilir bir şeydi.

 

"Chu Feng, sana, Zi Ling’in dahi bilmediği bir sırdan bahsedeceğim." Zi Xuanyuan en sonunda konuşmaya başladı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr