Bölüm 1034: Şok Edici Değişim

avatar
2888 11

Martial God Asura - Bölüm 1034: Şok Edici Değişim


 

Çeviri: Wolfcobain

 

 

"Tanrım, çocuğa bak idari yaşlının ruhani oluşum bariyerini parçaladı."

 

"Çok güçlü bir beceri kullandı. Tabu Dövüş Sanatı Becerisi ya da sıradan bir Dövüş Sanatı Becerisi değildi o. Neydi? Ne kadar da kudretliydi."

 

Chu Feng'in yaptıkları kalabalığı tekrar hayretler içerisinde bırakmıştı. Hem yaşlıları hem de müritleri afallatmıştı. Hiçbiri, idari yaşlının Defansif Ruh Oluşumunun Chu Feng'in bir darbesiyle parçalanacağını düşünmezdi.

 

En azından şu ana kadar Güney Turkuaz Ormanında böyle bir şey yapmayı başarabilen bir mürit çıkmamıştı. En güçlü müritler bile böyle bir şey yapamazdı. Ancak, kimsenin tanımadığı bir mürit olan Chu Feng bunu yapabilmişti. Nasıl şok olmasınlardı?

 

"Bu his... Acaba bir Gizli Beceri mi?" Sadece kalabalıktakiler değil, gri saçlı idari yaşlı da şok olmuştu. Gözlerinde hayranlık parıltısı vardı.

 

"Atılgan Azure Ejderha Tekniği."

 

Kalabalık, Chu Feng'in Beyaz Kaplan Katleden Tekniğine hayranlıkla bakarken Chu Feng'in ayaklarının altında turkuaz bir ışık belirdi. Işık daha sonra canlı gibi duran devasa bir Azure Ejderha oldu.

 

“Aouuu~~~~~”*

Ç.N: Çinlilerin ejderha kükremesi tasviri.

 

Atılgan Azure Ejderha Tekniği belirince dünyayı bir ejderha kükremesi salladı. Ejderha kükrerken ileri geri sallanıyordu. Kalabalığın görebildiği tek şey turkuaz rengi ışıktı. Chu Feng çoktan uzaklara uçmuştu. Atılgan Azure Ejderha Tekniği gerçekten de çok hızlıydı.

 

"Bu... Bu başka bir Gizli Beceri. Çocuğa bakın iki tane Gizli Beceri öğrenmiş." Gri saçlı idari yaşlı bilgili biriydi. Beyaz Kaplan Katleden Teknik ve Atılgan Azure Ejderha Tekniğinin ikisinin de Gizli Beceri olduğunu anlamıştı.

 

Şok içerisindeydi. Chu Feng'in yaşlıları ve müritleri öldürdüğünü unutmuşa benziyordu. Güçlü bir Dövüş Sanatı Becerisi kullanarak Chu Feng'in peşine takıldı ve ardından bağırdı, "Dostum, adını öğrenebilir miyim?"

 

Gri saçlı yaşlının dediklerini duyan Chu Feng yavaşlamadı. Ancak kafasını çevirdi ve gri saçlı yaşlıya dönüp "Adım Chu Feng" diye bağırdı.

 

Sözlerini bitiren Chu Feng tekrar döndü ve Atılgan Azure Ejderha Tekniğini hızlandırdı. Güney Turkuaz Ormanın girişine doğru gidiyordu. Amacı, Li Lei'yle birlikte buradan olabildiğince hızlı bir şekilde kaçmaktı.

 

"Gerçekten de sen misin?"

 

Gri saçlı yaşlı Chu Feng'in yüzünü görünce yüz ifadesinde büyük bir değişiklik olmuştu. Yüzünde tasviri zor bir neşe ifadesi belirmişti. Yüzündeki ifade fakir birinin bir çuval altına verdiği tepkiye benziyordu. Gerçekten de muhteşem bir ifadeydi bu.

 

O kadar duygulanmıştı ki aklı asıl meseleden uzaklaşmıştı. Chu Feng'in ardından kovalarken bağırdı, "Chu Feng kardeş kaçmayı bırak lütfen. Olanlar sadece bir yanlış anlaşılmaydı. Güney Turkuaz Ormanı sana bir açıklama yapmak istiyor."

 

"Gitme dostum. Dostum gitme!" Chu Feng'in durmadığını ve tüm hız kaçmaya devam ettiğini gören gri saçlı yaşlı daha da coşmuştu. Ne yapacağını bilemiyordu. Ses tonu neredeyse yalvarır gibiydi.

 

"Hahaha, bu yaşlı adam gerçekten de ilginç biri. Böylesine alçak yöntemlerle seni durdurmak istiyor. Seni aptal mı sandı acaba?" Gri saçlı yaşlıdaki değişimi gören Eggy bayağı bir eğleniyordu; hatta kahkaha atmaya başlamıştı. Gri saçlı yaşlının yöntemleri ona çocukça gelmişti.

 

"Yaşlının aklından ne geçiyor kim bilir. Bir garip hissettim. Yüzümü gördüğünde şok olmuşa benziyordu. Acaba beni tanıyor mu?"

 

Chu Feng ise düşüncelere dalmıştı. Gri saçlı yaşlının yüz ifadesindeki değişimi bizzat görmüştü. Chu Feng'in oradan ayrılmasından korkuyor gibi bir ifadesi vardı. Sanki numara yapmıyordu da Chu Feng'in gerçekten kalmasını istiyordu.

 

"Dostum Chu Feng, Güney Deniz Bölgesinden geldiğini biliyorum. Güney Turkuaz Ormanının kurduğu ruh oluşumu testini de geçtin. Güney Turkuaz Ormanının lideri senin çok yetenekli olduğunu biliyor. Sırf bizim dikatsizliğimizden dolayı seninle tanışamadık."

 

"Liderimiz bu yüzden öfkeden çıldırdı. Bize seni bulmamız için 10 gün verdi. Eğer seni on gün içinde bulamazsak sonumuz fena."

 

"Kaç gündür her yerde seni arıyoruz. Gel gör ki seninle Güney Turkuaz Ormanında karşılaştık. Ama daha bunu yeni öğreniyoruz tabii. Gerçekten de büyük dikkatsizlikler yapmışız."

 

"Chu Feng dostum bugün buradan gidersen ve liderimiz bunu öğrenirse o zaman gerçekten ağır cezalar alırız. Kafamız bile alınabilir."

 

"Chu Feng dostum sana yalvarıyorum biz ihtiyarlara bir şans daha ver. Lütfen kal." Chu Feng'in umursamaz tavırlarını gören gri saçlı yaşlı neden kalmasını o kadar istediğini açıklamaya koyulmuştu.

 

"Vay canına, yaşlı adamın dedikleri kulağa mantıklı geliyor. Chu Feng, sence doğru mu diyor?" diye sordu Eggy.

 

"Bu yaşlı bir idari yaşlı. Güney Turkuaz Ormanında ona büyük saygı duyulur. Ayrıca Han ailesinden gibi de durmuyor. Beni yakalamak için bu kadar çabalaması için bir sebep yok. Bence doğru söylüyor," dedi Chu Feng.

 

"Madem öyle burada kalacak olursak hedefine hemen ulaşamaz mısın? Liderlerinden seni doğrudan Turkuaz Dağına yollamalarını istersin?" Chu Feng'in dediğini duyan Eggy neşelenmişti. Ne de olsa gerçekten de bu büyük bir sürpriz olmuştu. Her şey tatlıya bağlanmıştı işte.

 

"Dediği doğru olsa bile başıma bela açtım. Önce işleri iyice öğrenmeliyim." Chu Feng yine de yavaşlamamıştı. Yüksek bir sesle sordu,

 

"Güney Turkuaz Ormanına buranın namını duyduğum için geldim. Burası için kötülere karşı gelen iyi bir güç deniyordu. Ama buraya geldiğimde bunun doğru olmadığını gördüm."

 

"Han ailesinden bir adam herkesin içinde Güney Deniz Bölgesinden bir kadını taciz etti. Tüm kanunları çiğnedi ve müritleri ezdi geçti. Ama beni en çok rahatsız eden şey Güney Turkuaz Ormanının yaşlılarının bunu bilmesine rağmen parmaklarını kıpırdatmamaları oldu. Adamın istediğini yapmasına göz yumdular."

 

"Ben de durup izleyemezdim bunu tabii ki. Ona bir ders vermek istedim. Ama gelin görün ki Han ailesinin yaşlıları başıma bela oldu. Bana saldırdılar, beni öldürmek istediler. Kendimi savunmasam şimdiye çoktan ölmüştüm."

 

"Ve şimdi bir de sen, idari bir yaşlı, gelmiş beni kovalıyorsun. Burası nasıl bir yer, ben size nasıl güveneyim? Nasıl böyle bir yerin üyesi olabilirim?" Chu Feng'in sözlerinde suçlama ve hoşnutsuzluk vardı. Sanki Güney Turkuaz Ormanına olan güvenini kaybetmişti.

 

Gri saçlı yaşlının bunları duyunca beti benzi atmıştı. Ancak Chu Feng'in dediklerinde haklı olduğunu biliyordu. Güney Turkuaz Ormanındaki herkes Han ailesini bilirdi. Gerçekten de açıklanabilecek bir tarafı yoktu.

 

Çaresizce, "Chu Feng kardeş, Güney Turkuaz Ormanımızın lideri adaleti sağlamasıyla bilinir. Bugün yaşadıkların tamamen bir yanlış anlaşılmaydı. Bu durumu liderimize bildiririz. Bence liderimiz adaleti sağlayacaktır." dedi.

 

"Dediklerin hoş güzel. Ama ne olursa olsun Güney Turkuaz Ormanının yaşlılarını ve müritlerini öldürdüm. Güney Turkuaz Ormanının beni kolay kolay bırakacağını sanmam." Dedi Chu Feng. Yüzünde şüphe vardı. Bu sözleri söylerken birden hızını artırdı ve gri saçlı yaşlıyla arasındaki mesafeyi iyice çoğalttı.

 

"Chu Feng kardeşim eğer gerçekten dediğin gibi Han ailesi ilk yanlışı yapmışsa sen onları öldürmüş olsan bile sen haklı olursun. Kötülüğe karşı verdiğin savaşta liderimiz seni nasıl suçlayabilir?" dedi gri saçlı yaşlı.

 

"Dediklerine nasıl güvenebilirim? Yalan söylüyor olabilirsin. İleride başka bir şey demeyeceğini ne bileyim?" Dedi Chu Feng. Ayağının altındaki Azure Ejderha da sanki gri saçlı yaşlının dedikleriyle alay ediyor gibi hırladı.

 

"Chu Feng kardeşim eğer dediklerime inanmıyorsan yapabileceğim bir şey yok. Ancak umarım ki bizimle kalırsın. Bizzat liderimiz senin Güney Turkuaz Ormanının umudu olduğunu söyledi."

 

Chu Feng'in Güney Turkuaz Ormanından çıkmak üzere olduğunu gören yaşlı endişelenmeye başlamıştı. Panik halindeyken Chu Feng'i kovalamayı bile bırakmıştı. Adeta havada diz çökmüş Chu Feng'e yalvarıyordu.

 

Bağırarak "Chu Feng kardeşim bak bu ihtiyar sana yalvarıyor," dedi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr