Bölüm 1033: Katliam

avatar
2914 11

Martial God Asura - Bölüm 1033: Katliam


 

Çeviri: Wolfcobain

 

 

"Tanrım, bu, bu..." Sadece siyah saçlı yaşlı değil, kalabalık da Chu Feng'in yaptıkları karşısında afallayıp kalmıştı. Chu Feng'in yaptıkları Han ailesinin yaşlılarına ders vermekten öteye geçmişti. Adamı sekiz parçaya bölecekti.

 

Chu Feng gerçekten de adamı sekiz parçaya bölecekti. Öfkelenen Chu Feng'den her şey beklenirdi. Siyah saçlı yaşlı bir de Li Lei'yi ciddi bir şekilde yaralamıştı. Chu Feng buna dayanamazdı.

 

Siyah saçlı yaşlının bedeninden kan akıp duruyordu. Adam gittikçe parçalara bölünüyordu.

 

Chu Feng sonunda yere indiğinde siyah saçlı yaşlının geriye sadece gövdesi ve kafası kalmıştı. Kolları ve bacakları kopmuştu. Her yerinden beyaz kemikleri görünüyordu. Dehşet bir sahneydi bu.

 

"Ne, ne yapmayı düşünüyorsun sen?"

 

Siyah saçlı yaşlı artık tanınmayacak hâle gelmiş olmasına rağmen yüzünde sinirli bir ifade yoktu. Yüzündeki korkuydu. Çünkü Chu Feng altın kılıcını tekrar kaldırmıştı. Keskin kılıçın hedefinde siyah saçlı yaşlının enerji merkezi vardı.

 

"Lütfen yapma! Yaşlı öldürmek ağır bir suçtur. İdam edilebilirsin." Chu Feng'in siyah saçlı yaşlıyı öldürmeyi planladığını görenler iyi niyetli uyarılarda bulunuyordu.

 

Ama Chu Feng onları dinlemedi... Kılıcını kaldırdı ve siyah saçlı yaşlının baskın kudretini kısıtlayarak, "Bu yaşlı, müritleri için adaleti sağlamıyor. Kanunu keyfine göre değiştirip akrabalarını kolluyor ve diğer müritleri dövüp tehdit ediyor. Hatta müritlerini öldürmek istiyor," dedi.

 

"Yaptıkların için cezalandırılmalısın, öldürülmelisin..."

 

"Woosh."

 

Sözlerini bitiren Chu Feng elindeki büyük altın kılıcı birden aşağı indirdi. "Puchi." Kılıç, siyah saçlı yaşlının enerji merkezine girdi. Sonrasında büyük altın kılıç titredi ve katman katman vahşi enerji dalgası yaşlının bedenine girdi. "Bam." Bir patlama sesi duyuldu. Her yere kan sıçradı. Siyah saçlı yaşlı, vahşi bir şekilde ölmüştü.

 

“Ahhhh~~~, seni lanet piç kurusu! Han ailesinden birini öldürmeye nasıl cüret edersin?! Geberteceğim seni!"

 

Siyah saçlı yaşlının gözleri önünde öldürüldüğünü gören Han ailesinin dört yaşlısı öfkeden kudurmuştu. Gözleri kıpkırmızı olmuştu, yüzleri etrafa dehşet saçıyordu. Kan çanağı gözlerinden yayılan güçlü bir öldürme niyeti vardı. Yapabilseler Chu Feng'i oracıkta bakışlarıyla öldürürlerdi.

 

"Gerçekten de ölmesi gereken insanlar var. Ama ölecek olan ben değilim, sizsiniz."

 

Dört yaşlının tehditleri karşısında Chu Feng sadece güldü. Sonra da gözlerinde soğuk bir ışıltı parladı. "Bam, bam, bam, bam." Dört patlama sesi duyuldu. Tehditler savuran dört yaşlı dört el tarafından paramparça edilmiş, ezilmişti. Hepsi anında ölmüştü.

 

Han ailesinin beş yaşlısını öldüren Chu Feng avucunu meydana çevirdi. Avucundan dışarı vahşi bir çekim enerjisi yayıldı. Kafası kan içerisinde olan Li Lei'yi kendine çekti ve omzuna attı.

 

Sonra da Chu Feng harekete geçti ve çıkışa doğru uçmaya başladı. Chu Feng, başına büyük bir bela açtığını bilyordu. Bu yüzden en başından kendisini Güney Turkuaz Ormanını terk etmeye hazırlamıştı.

 

"Kaçmayı aklından bile geçirme. Han ailesi bu işten sıyrılmana izin vermez." Chu Feng iki adım atmışken ardından biri bağırdı.

 

Kafasını çevirip de bakan Chu Feng konuşanın Han Shi olduğunu gördü. Han Shi'nin yüzü hâlâ kan içerisindeydi. Ancak Chu Feng'in dağıttığı çenesi iyileşmişti. Arkasında ise genç erkek ve kadınlardan oluşan bir grup vardı.

 

Bunlar Han ailesinin fertleriydi. Chu Feng'e hâlâ küfürler edebiliyor olmalarının tek açıklaması buydu. Belli ki yaşlıların ölümünü görünce hepsi öfkelenmişti.

 

"Ölmek istiyorsunuz." Han Shi'nin yüzünü gören Chu Feng sırıttı. Sonra da avucunu kaldırdı ve sınırsız dövüş sanatı gücünü yaydı. "bam bam bam bam bam bam" Her yerde patlama sesleri duyuldu. Han Shi ve Chu Feng'i tehdit edenlerin hepsi kan gölüne dönmüştü. Chu Feng hepsini öldürmüştü.

 

"Han ailesinin başka ferdi var mı? Hepsini öldüreceğim." Diye bağırdı Han Shi ve diğerlerini öldüren Chu Feng. Chu Feng bakışlarını havadaki insan figürlerine çevirmişti.

 

“Hualalala.”

 

Chu Feng sözlerini bitirince herkes şok olmuştu. Chu Feng'in buz gibi öldürme niyeti karşısında ister yaşlı olsun ister mürit herkesin beti benzi atmıştı. Dudakları titreye titreye hepsi geriledi.

 

Chu Feng'in yöntemlerini gördükten sonra kim Han ailesinden olduğunu söyleyebilirdi ki? Kimse ağzını açıp da bir şey demeye cesaret edemiyordu.

 

Han ailesinden olduğunu itiraf eden herkesi Chu Feng şüphesiz öldürecekti.

 

Ne de olsa on kişiyi öldüren bir kişiyi de öldürürdü. Yüz kişiyi öldürmek, on kişiyi öldürmek ya da bir kişiyi öldürmek de öldürmekti. Chu Feng'in acımasız yöntemleri düşünüldüğünde orada bin kişi bile olsa herhalde Chu Feng gözünü kırpmadan hepsini öldürebilirdi. Bir insan değildi sanki bu çocuk, kana susamış bir şeytandı.

 

"Çöp tenekeleri sizi." Korkak kalabalığı gören Chu Feng sırıttı. Kalabalığın içinde Han ailesinin fertleri olduğundan emindi. Ancak ölümle karşı karşıya gelince hiçbiri bunu itiraf edememişti.

 

Chu Feng orada daha fazla vakit harcamamaya karar verdi. Ne de olsa Güney Turkuaz Ormanında uzmandan bol bir şey yoktu. Eğer çekirdek bölgenin yaşlıları bu haberleri alırsa Chu Feng ne kadar güçlü olursa olsun kaçması çok zor olurdu. Chu Feng'in bu yüzden oradan hemen kaçması gerekiyordu.

 

"Hum." Ama tam da Chu Feng kaçmaya karar verdiğinde hiç yoktan güçlü bir baskı belirdi. Her şey aydınlandı ve altından bir ruh bariyeri belirdi. Göz açıp kapayıncaya kadar bariyer Chu Feng'i kıstırmıştı.

 

Güçlü baskı ve ruh bariyeri belirdikten sonra heybetli bir ses belirdi. "İstediğin gibi gel istediğin gibi çık. Sen Güney Turkuaz Ormanı ne sandın?"

 

Sesin geldiği yere bakanların yüz ifadesinde büyük değişiklikler oldu. Özellikle de Han ailesinin fertlerinin yüzü değişmişti. Hepsi heyecan içindeydi. Çünkü bu ses gri saçlı yaşlı bir adamın sesiydi. Üstelik bu adam lacivert bir cübbe giyiyordu. Bu cübbe, idari yaşlıların sembolüydü.

 

Bu idari yaşlının yetiştirmesi aslında çok yüksek değildi. Yetiştirmesi Han ailesinin yaşlısından bir seviye yüksekti; dördüncü seviye Dövüş Kralıydı. Ancak baskın aurası ve mizacı siyah saçlı yaşlıya kıyasla çok farklıydı. Gerçekten de bir uzman havası vardı.

 

İdari yaşlıların gücü böyleydi. Güney Turkuaz Ormanında gerçekten de birçok idari yaşlı vardı. Ancak idari yaşlı olmak kolay bir şey değildi.

 

Bu yüzden idari yaşlı ortaya çıktığında herkes Chu Feng'in sonunun fena olacağını düşünüyordu.

 

"Beyaz Kaplan Katleden Tekniği."

 

Ancak yaşlılar ve müritler, idari yaşlı da dahil hepsi Chu Feng'in kaçamayacağını düşünürken Chu Feng yaşlıya göz ucuyla bile bakmadan Beyaz Kaplan Katleden Tekniğini kullandı.

 

Beyaz Kaplan Katleden Teknik, üstün kalite bir Gizli Beceriydi. Gücü çok hiddetliydi. Özellikle de Chu Feng'in yetiştirmesi Dövüş Kralına çıktığında gücü daha da artıyordu. Üstün kaliteli gizli becerinin gücünü aşmak neredeyse imkânsızdı.

 

Ayrıca Beyaz Kaplan Katleden Teknik, tüm engelleri aşabilen ve yolundaki her şeyi parçalamasıyla bilinen bir teknikti. Sözde ruhani bariyerlerin Beyaz Kaplan Katleden Teknik karşısında hiçbir şansı yoktu.

 

Beyaz Kaplan tüm kudretiyle belirdi ve gökyüzünü kaplayan altın renkli ruh bariyerini parçaladığında her yer sallandı. Altın renkli Ruh Oluşumundan bariyer paramparça olmuştu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr