Çeviri: Wolfcobain 

Chu Feng, Gizli Kan Kilisesinin başını öldürdükten sonra sunaktaki çocukları serbest bıraktı.

"Teşekkürler, teşekkürler."

Çocuklar gerçekten de zekiydi. Chu Feng'in onları kurtardığını biliyorlardı. Serbest kaldıktan sonra hâlâ ağlayan çok küçük olanların dışında hepsi Chu Feng'in etrafına toplanıp ona ne kadar minnettar olduklarını belirtmeye başladılar. Hepsi Chu Feng'e sıkı sıkı yapışmıştı, tekrar şeytanların eline düşmekten korkuyorlardı.

Dünya büyüktü, her yerde şeytanlar kol geziyordu. Ama karşılaşmadıkları şeyler konusunda onlara Chu Feng bile yardım edemezdi. Ama bugün böyle bir şeyle karşılaşmışlardı madem, Chu Feng bu konuda yardım edebilirdi. Chu Feng onları kurtardıktan sonra öylece geride bırakamazdı. Bu yüzden hepsini evlerine götürmeye başladı.

Evlerinin nerede olduğunu unutan çocuklara bile yardım ediyordu Chu Feng; özel bir yöntem kullanarak hafızalarını kuvvetlendiriyordu.

Üstüne bir de kurtardığı çocuklara maddi yardımda bulunuyordu. Chu Feng için çok önemsiz yardımlardı bunlar ama çocukların ailelerine bir ömür yeterdi, artık kıyafet ve yemek konusunda endişelenmelerine gerek yoktu. Chu Feng'in yardımıyla zengin bile sayılabilirlerdi.

"Luo Efendi, sözünüzü dinlemediğim için umarım beni affedebilirsiniz." Çocukları evine götüren Chu Feng Luo Dedeyi evine geri götürmüştü.

"Ah. Gerçekten de utanıyorum. Kalbim bir anlığına yumuşadı. Çocukların ailelerini gördükten sonra gerçekten de pişman oldum. Lin Xingde ölmeyi hak ediyordu."

"Neyse ki Chu Feng kardeşimiz benden akıllı da dediklerimi dinlemedi. Yoksa sonumuz kötü olurdu. Kim bilir kaç masum aileye daha zarar verirdi o adam." Luo Dedenin yüzünde utanç vardı. Gerçekten de pişmandı.

"Luo efendi öyle şeyler deme. Sonuçta kalp bu, taş değil. İyi birisin sen, Gizli Kan Kilisesinin başının kafanı karıştırmış olması normal." Chu Feng, Luo Dedeyi daha da zorlamak istemiyordu. Gülümseyerek onu teselli etti.

"Ah..." Ama Luo Dede deneyimli biriydi, yaptığı hatanın farkındaydı. Derin bir ah daha çekti ve konuyu kapattı. Sonra bir soru sordu: "Chu Feng kardeş şimdi ne yapacaksın? Turkuaz Dağına mı gideceksin yoksa?"

"Luo efendi açıkçası bendeki yetenek özel bir şey, İrsi Soya benziyor. Yetiştirmemin yükselme hızı doğrudan yetiştirme kaynaklarına bağlı."

"Bu yüzden o hazine benim için çok önemli. Turkuaz Dağına gitmem lazım." Chu Feng planlarını gizlememişti.

"Chu Feng, Turkuaz Dağını bilir misin?" Diye sordu Luo Dede.

"Hayır." Chu Feng kafasını salladı. Turkuaz Dağının ismini Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarına geldikten sonra duymuştu. Turkuaz Dağının Lanetli Toprak Tarikatı gibi bir Dövüş Sanatı İmparatoru tarafından yönetildiğini ve Dokuz Güçten biri olduğunu biliyordu.

"Turkuaz Dağında bir milyardan fazla dışarıdan gelen mürit vardır. İçerideki müritleri ise on milyonlarcadır. Çekirdek müritler, asıl üstün olanlar bile bir milyon tane vardır."

"Bir de bu sadece müritler. Turkuaz Dağında elli yaşının üstüne çıkanlar mürit sayılmaz artık. Yaşlı sayılırlar."

"Turkuaz Dağı antik bir güç olduğundan ve hayatlarını uzatabildiklerinden Turkuaz Dağındaki yaşlıların sayısı müritlerden katbekat daha fazladır. Turkuaz Dağının ne kadar güçlü olduğunu hayal edebiliyorsundur herhalde?" Diye sordu Luo Dede.

"Yani Turkuaz Dağında müritler ve yaşlılardan milyarlarca var öyle mi?" Chu Feng şaşırmıştı. Tek bir grupta bu kadar insan vardı demek... Bir de Turkuaz Dağına girmeden önce bir sürü katman olsa gerekti.

O kadar seçmeden sonra bu kadar insanın kalmış olması gerçekten de hayretler uyandırıcıydı. Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarının zirve güçleri gerçekten de akıl almazdı.

"Milyarlar, evet, sıfr abartı. Turkuaz Dağında uzman, çölde kum. Gizli Kan Kilisesi gibi küçük bir güç onlarla kıyaslanamaz bile."

"Gizli Kan Kilisesi içinde küçük balıkların yüzdüğü bir akvaryum gibi. Turkuaz Dağı ise dibi görünmeyen bir okyanus. Orada ejderhalar yetişir."

"Ayrıca Turkuaz Dağındaki rütbelerin sınıflandırılması da çok katıdır. Elli yaşından önce başardıkların doğrudan geleceğindeki pozisyonunu etkiler. Tüm müritler çekirdek mürit olmak ister. Çekirdek mürit olanlar Turkuaz Dağının ileri gelenleri arasına katılabilir. Çekirdek müritlerden biri yaşlı olduğunda birinci sınıf yaşlı olur."

"Önceden bedeninde özel bir yetiştirme hızı olduğundan ve bunun sahip olduğun yetiştirme kaynaklarıyla alakalı olduğundan bahsetmiştin. Eğer dediğin doğruysa gerçekten de Turkuaz Dağına gitmen gerekir."

"Çünkü Turkuaz Dağında kaynaktan bol bir şey yoktur. Eskilere uzanan bir geçmişi vardır, on binlerce senedir bu topraklarda yaşıyorlar. Turkuaz Dağı Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarındaki en antik güçlerden biridir."

"Turkuaz Dağındaki kaynaklar sonsuz dense yeridir. Ama bu kaynakları elde edebilmen gerekir. Yani yeterince yeteneğe sahipsen Turkuaz Dağında kaynaklara kolaylıkla ulaşabilirsin." Dedi Luo Dede.

"Gerçekten mi? Gerçekten de o kadar fazla yetiştirme kaynağı var mı orada?" Chu Feng şok olmuştu. Luo Dedenin şaka yapar gibi bir hâli yoktu. Chu Feng'in ihtiyaç duyduğu kaynak miktarı gerçekten de çok fazlaydı. Bu kadar şok olmasının sebebi buydu.

"Dövüş İmparatorları tarafından yönetilen güçlerin hangisi basit olabilir? Chu Feng, Dövüş İmparatoru nedir biliyor musun? Bu insanlar yetiştirme aleminin zirvesinde duranlardır. İmparator sınıfında dövüş gücüne sahiptirler."

"Dövüş Sanatı Kutsal Toprakları kocamandır, içinde her türden insanı bulabilirsin. Göklerin nimeti olan Kutsal Bedenler bir yana, dört İmperiyal Klanın hepsinde İmperiyal Soy vardı. Ama bunlardan kaçı Dövüş İmparatoru olabildi? Birkaç bin yılda bir Dövüş İmparatoruna rastlamak bile nadirdir." Dedi Luo Dede ciddi ciddi.

"Gerçekten de." Chu Feng de kafasını sallayarak ona katıldı. Luo Dedenin dediklerinden Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında Dövüş İmparatorlarının nadir bulunduğunu, herkesin bu insanlara hayran olduğunu anlamıştı. Dövüş İmparatorları Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında bile efsanevi varlıklardı.

"Yeteneklerini düşünürsek Turkuaz Dağına girdikten sonra çekirdek mürit olman çok da zor olmaz. Ama Turkuaz Dağı tam bir cadı kazanı. Gerçekten de orada çok fazla uzman var. Arkası sağlam olan insanlar da çok fazladır."

"Ne kadar yetenekli olursan ol Turkuaz Dağından özel muamele görmezsin. Çünkü dâhi eksikliği falan çekmiyorlar. Bildiğim kadarıyla Turkuaz Dağında birçok Kutsal Beden de var. Senin gibi özel yeteneği olanlardan da çok var."

"Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında senin tanıdığın kimse yok. Turkuaz Dağına aceleyle gidersen büyük engellerle karşılaşabilirsin. İstediğin kaynaklara kavuşmayı bırak çekirdek mürit olmakta bile zorlanabilirsin."

"Ne de olsa bu hayatta hiçbir şey bedava değil. Çekirdek müritler kendi çıkarları için ailelerinin güçlerini sonuna kadar kullanır. Arkanda biri yoksa orada hayatta kalman zor olur." Dedi Luo Dede.

"Luo efendi ne tavsiye edersin peki?" Chu Feng, Turkuaz Dağının ne kadar sıra dışı bir yer olduğunu anlamıştı. Ama Luo Dede deneyimli ve zeki biriydi, bir tavsiyesi olsa gerekti. Yoksa bütün bunları Chu Feng'e boş yere anlatmazdı.

"Bence yolunu biraz uzat." Dedi Luo Dede.