Bölüm 1022: Dokuzuncu Seviye Dövüş Lordu

avatar
8059 12

Martial God Asura - Bölüm 1022: Dokuzuncu Seviye Dövüş Lordu


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Kharsmi

 

 

Chu Feng'in yaptığını Luo Dede de onayladı. Ne de olsa en başında hazine sandığını Chu Feng'e vereceğini söylemişti.

 

Zaten bu eşyalar kendisinin bir işine yaramazdı. Bunları alsa bile boşuna olurdu. Hatta insanlar bu eşyalar yüzünden gelip kendisini öldürmeye çalışabilirdi. Bu yüzden kendi elinde boşuna gitmesindense Chu Feng'in eşyaları alıp kullanması daha mantıklı olurdu.

 

Ama Chu Feng öyle bir şey yaptı ki dede şaşırıp kaldı. Hayretler içerisindeydi. Çünkü Chu Feng gizemli meyveyi ağzına koymuştu.

 

"Chu Feng kardeş ne yapıyorsun? Bu bir meyveye benzeyebilir ama bir meyve kadar basit bir şey değildir. İçindeki enerji çok dehşet verici. Doğrudan yutarsan patlayıp ölebilirsin." Diye araya girmeye çalıştı Luo Dede.

 

Şeytan Mühürleyen Kılıcı tarafından duvara saplanmış Gizli Kan Kilisesinin başının da gözleri kocaman açılmıştı. Chu Feng'in yaptığı şeyi görünce şok olmuştu. Ama Chu Feng'i durdurmaya çalışmıyordu. İçten içe seviniyordu.

 

Yetiştirme kaynaklarını arıtmak için her zaman adım adım ilerlemek gerekirdi. Chu Feng'in yaptığı şey eceline susamak, hayatını çöpe atmaktı. Bu yüzden o da Luo Dede gibi Chu Feng'in cahil olduğunu meyvenin görünüşüne kandığını düşünüyordu.

 

Chu Feng'in hatasının devamını getirmesini bekliyordu. Chu Feng'in patlamasını ve ölmesini istiyordu. Bu olduktan sonra oradan kaçabilirdi. Ayrıca gizemli meyvenin dışında Chu Feng'in sahip olduğu her şey de onun olurdu.

 

Ama Chu Feng onu hayal kırıklığına uğratacaktı. Chu Feng, Luo Dede'nin dediklerini görmezden geldi. Gizemli meyveyi komple yuttu. Sonra da gözlerini kapadı ve meditasyon yapmaya başladı.

 

"Bızz."

 

Chu Feng meyveyi yedikten kısa bir süre sonra değişimler yaşamaya başladı. Güçlü dövüş sanatı enerjisi kasırga gibi Chu Feng'in etrafında hızla dönüyordu. Chu Feng'in kıyafetleri dalgalanıyordu, Luo Dede gerilemek zorunda kalmıştı. Eggy, Chu Feng'in kudretini bastırmasa Luo Dede ölürdü.

 

"Tanrım ne oluyor böyle?" Luo Dede aptal değildi. Chu Feng'de gerçekleşen değişimleri görünce şok olmuştu. Çünkü Chu Feng seviye atlamak üzereydi. Seviye atlamak üzere olanlar böyle bir durumda olurdu.

 

Ama Chu Feng'in nasıl bu kadar hızlı seviye atlayabildiğini anlayamıyordu. Yetiştirmeciler sonraki seviyelere ilerledikçe seviye atlamaları çok zor olurdu. Chu Feng Dövüş Kralı olmasa da yine de bir Dövüş Lorduydu. Böylesine bir aşamada böylesine hızlı seviye atlaması mümkün değildi.

 

"Panik olmana gerek yok. Ne diye endişelendiğini biliyorum. Gizemli meyve Chu Feng'e zarar verir diye korkuyorsun değil mi?"

 

"Sana şunu söyleyeyim bak. Chu Feng düşündüğün kadar zayıf biri değil. Gizemli meyvenin içindeki doğal enerji çok kuvvetli olsa da Chu Feng'e zarar veremez. Ona ancak yardım eder." Luo Dedenin kalp krizi geçirmek üzere olduğunu gören Eggy ona durumu açıkladı.

 

"Ne? Gizemli meyve ona yardımcı mı olacak?" Eggy'nin dediğini duyan Luo Dedenin aklı daha da karışmıştı. Eggy'nin dediğine göre Chu Feng gizemli meyveyi tamamen arıtabilme yetisine sahipti. Yoksa nasıl bu gizemli meyvenin enerjisini alabilirdi ki?

 

"Bızz."

 

O sırada Chu Feng'in etrafındaki sınırsız dövüş sanatı gücü yoğunlaşmaya başladı. Terse doğru akan bir nehir gibi Chu Feng'in içine girdi. Sonrasında Chu Feng gözlerini yavaş yavaş açmaya başladı.

 

Chu Feng gözlerini açtığında gözlerinde üç çeşit şimşek parlıyordu. Aurası tamamen değişmişti. Chu Feng'in artık dokuzuncu seviye Dövüş Lordu yetiştirmesi yoktu. Dövüş Kralı olmuştu. Birinci seviye bir Dövüş Kralıydı.

 

"Bu nasıl mümkün olabilir? Gizemli meyveyi arıtmakla kalmadın bir de yetiştirmeni mi yükselttin? İmkânsız! Bir insan böyle bir şey yapamaz! Nesin sen?! Nesin sen?!" Chu Feng'in durumunun iyi olduğunu ve seviye atladığını gören Gizli Kan Kilisesinin başı çıldırmıştı. Bunu kabul edemiyordu.

 

"Chu Feng kardeş Dövüş Kralı mı oldun sen?" Sadece onun değil Luo Dedenin de gözünde bir şok vardı. Artık Chu Feng'in yetiştirmesini sezemiyordu ama gösterdiği kudretten seviyesini anlayabiliyordu.

 

Bunu gören Chu Feng gülümsedi ve giydiği Yıldırım Zırhını çıkardı. Yetiştirmesi tekrar dokuzuncu seviye Dövüş Lorduna düştü. Sonra da "Luo efendi evet seviye atladım. Ama Dövüş Kralı olmadım. Sekizinci seviyeden dokuzuncu seviye Dövüş Lorduna yükseldim."

 

"Önceki dokuzuncu seviye Dövüş Kralı yetiştirmem özel bir yöntemden dolayıydı. Yıldırım Zırhını kullandığımda yetiştirmemi bir seviye yükseltebiliyorum. Dokuzuncu seviye Dövüş Lordu olsam da Yıldırım Zırhını kullandığımda hemen birinci seviye Dövüş Kralı oluyorum."

 

"Chu Feng kardeşim sen gerçekten de harika bir dahisin, harika." Chu Feng'in dediğini duyan Luo Dede Chu Feng'e artık daha da kafası karışmış bir şekilde bakıyordu. Bakışlarında şaşkınlık ve hayranlık vardı.

 

Chu Feng'in ne kadar güçlü biri olduğunu daha iyi anlamıştı, Chu Feng kesinlikle sıradan biri değildi. Bu çocuk bir yetiştirme dahisiydi. Yoksa böylesine muhteşem becerileri ve yetenekleri olmazdı.

 

"Luo efendi, sözünü verdiğiniz ödülleri aldım. Bu yüzden bana verdiğiniz görevi bitirimenize yardımcı olma vakti geldi." Chu Feng bunu dedikten sonra avucunu açtı ve hazine sandığını toza çevirdi.

 

Sandık açılmadan önce gizemli ve yok edilmesi imkânsız bir şeyi andırıyordu. Ama açıldıktan sonra normal bir eşyaya dönmüştü. Yine de sıradışı bir kökeni vardı. Bu yüzden onu etrafta taşımaktansa yok etmek daha iyiydi. Nasıl olsa bir işe yaramıyordu.

 

Sandığı yok eden Chu Feng Gizli Kan Kilisesinin başının yanına geldi ve Luo Dedeye "Luo Dede, nasıl ölsün?" diye sordu.

 

"Öldürme beni, öldürme. Luo kardeş, verdiğimiz sözü hatırlıyor musun? Bana bir kardeş gibi bakacağını söylemiştin, hatırlıyor musun? Birlikte ne geceler geçirdiğimizi, yaşadığımız maceraları hatırlıyor musun?"

 

"Bir insan için en önemli olan şey nedir? Sen kardeşlik demiştin. Bir hata yapsam bile beni affedeceğini söylemiştin."

 

"Luo kardeş, ben yaptığım hatalarımın farkındayım. Lütfen bana bir şans daha ver. Beni öldürmezsen hatalarımı kabul edeceğim ve yeni biri olacağım. Daha fazla rezil işler peşinde koşmayacağım." Chu Feng'in kendisini öldürmek istediğini gören Gizli Kan Kilisesinin başı hemen ağlaya ağlaya Luo Dededen af dilemeye başlamıştı.

 

Elinden bundan başka bir şey gelmiyordu. Chu Feng genç olsa da acımasız biriydi. Bu velet onu affetmezdi. Yaşamak istiyorsa uzun zaman önce ihanet ettiği dostundan af dilemesi gerekiyordu.

 

"Yetiştirmesini sakatla ama bırak yaşasın." Gizli Kan Kilisesinin başının söylediklerini duyan Luo Dede uzun bir süre düşünmüştü. Sonra da gözlerini kapatıp kararını açıkladı.

 

"Luo efendi affedin beni dediğinizi yapamayacağım. Bu adamı nasıl öldürmemi isterseniz öyle öldürürüm ama onun hayatını bağışlayamam."

 

"Bu adam çok fazla masum öldürdü. İşlediği günahlar çok fazla. Onu öldürmezsek öldürdüğü onca masum insan ve çocuk huzur içinde yatamaz."

 

"Siz onu öldürmeye kıyamıyorsanız bırakın ben yapayım."

 

Luo Dede onu öldürmemesini istemesine rağmen Chu Feng'in Gizli Kan Kilisesinin başını bağışlamaya niyeti yoktu. Chu Feng birden Şeytan Mühürleyen Kılıcı çekti ve aşağı doğru salladı. "Bam." Kılıç darbesiyle Gizli Kan Kilisesinin başının kellesi uçmuştu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr