Bölüm 1021: Üç Eşya

avatar
3824 10

Martial God Asura - Bölüm 1021: Üç Eşya


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Kharsmi

 

Chu Feng ve Eggy'nin gözleri sandığa kilitlenmişti. Sandığın içindeki eşyalar dikkatleri üzerine çekmişti.

 

Sandığın içinde üç farklı eşya vardı. Her biri de paha biçilemez şeylerdi. Bu eşyalardan sadece biriyle bile bir şehri yerle bir etmek mümkündü.

 

Birinci eşya bir ceviz boyutunda bir meyveydi. Meyve açık maviydi. Dışı pul puldu. Merkezinde farklı semboller vardı. Semboller parlıyordu.

 

Semboller bu ışıktan başka bir de bir aroma yayıyordu. Çok ağır bir aroma değildi bu. Ama dayanmazı zor harika bir his yayıyordu.

 

Chu Feng bu meyvenin çok güçlü bir doğal enerjisi olduğunu sezmişti. Bu enerji Chu Feng'in eskiden arıttığı Doğal Antikalardan bile daha kuvvetliydi.

 

Ama bu meyve belli ki bir Doğal Antika değildi. Daha çok sıradan bir yetiştirme için kullanılan sıradan şifalı meyveleri andırıyordu. İçindeki doğal enerji ise harikaydı.

 

Bu eşya Chu Feng'in kalbini hızlandırmıştı. Bu meyvenin içindeki enerji miktarı gerçekten de dehşetti. Chu Feng muhtemelen bu meyveyle bir seviye atlayabilirdi.

 

"Eggy, bunun ne olduğunu biliyor musun?" Diye sordu Chu Feng.

 

"Bir fikrim yok. Ama bunun yetiştirmene çok yardımcı olacağını biliyorum."

 

"Bir meyveye benziyor. Şekli biraz karışık ama Doğal Antikalar kadar karışık değil kesinlikle. Doğru tahmin ediyorsam bunun gibi bir sürü meyve vardır. Bir ağaçtan koparılmışa benziyor." Dedi Eggy gözlerini kırparak.

 

"Daha fazla mı?" Chu Feng'in ağzı sulanmıştı. Chu Feng yetiştirmesini yükseltmek için en çok neye ihtiyaç duyuyordu? Yetiştirme kaynaklarına!

 

Bu gizemli meyve Chu Feng'i heyecanlandırmıştı. Bu meyveden daha fazla olması Chu Feng için ne anlama geliyordu?

 

"Galiba bu meyvenin olgunlaşması lazım. Daha olgunlaşmamış. Yarı olgunlaşırsa veya tamamen olgunlaşırse aklın hayalinin almayacağı seviyelere gelir." Diyerek gülümsedi Eggy.

 

"Gulp." Bunu duyan Chu Feng'in ağzı daha da sulandı. Bu meyvenin peşine düşmek istiyordu.

 

"Belki de şu haritada meyvelerin olduğu yer yazıyordur." Dedi Eggy sandıktaki ikinci eşyayı göstererek.

 

Evet. Hazine sandığındaki birinci eşya dehşet seviyede doğal enerjiye sahip olan bir meyveydi. İKinci eşya ise bir haritaydı. En azından bir haritaya benziyordu yani.

 

Çok eski bir haritaydı. Kalın bir kâğıda çizilmişti. Katlı bir şekilde duruyordu.

 

Sonuncu eşya ise koyu altın renkli küçük bir hançerdi. Ama keskin bir kenarı yoktu. Daha çok küçük bir bastonu andırıyordu. Ama bir baston değildi.

 

Çok güzel bir şeydi. Hafif bir parlaklığı vardı. Bir bakışta ne kadar sıra dışı bir hazine olduğu anlaşılıyordu. Ama bu bir silah değildi. Ne işe yaradığı hakkında bir fikri yoktu.

 

Chu Feng kalın kâğıdı açtığında bunun gerçekten de bir harita olduğunu gördü. Çok karışık bir haritaydı bu ve iki farklı versiyonu vardı. Birinci versiyon herkesin görebildiğiydi.

 

Turkuaz Dağı denen bir yeri gösteriyordu. Bu versiyonda büyük bir ağaç vardı. Büyük ağacın üstünde bir sürü meyve vardı. Dikkatli bakılınca bu meyvelerin sandıktaki meyvelerle aynı olduğu anlaşılıyordu.

 

Ayrıca ağacın altına bir silah saplanmıştı. Silahın yanında kocaman bir hazine sandığı vardı. Turkuaz Dağında bir hazine olduğunu gösteriyordu bu. Hem bir sürü yetiştirme kaynağı vardı hem de bir hazine sandığıyla güçlü bir silah vardı.

 

"Bu Turkuaz Dağı mı gerçekten? Bu kadar uzaklarda bulduğum bir hazinenin beni memleketimde bir yere götüreceğini hiç düşünmezdim."

 

Luo Dede de gelmişti. Chu Feng haritayı açınca o da dikkatle haritayı incelemeye koyulmuştu. Hazinenin Turkuaz Dağında olduğunu fark edince çok duygulanmıştı.

 

"Luo efendi bu Turkuaz Dağı bahsettiğin Dokuz Güçten biri değil mi? Bu toprakların en güçlüsü?" Diye sordu Chu Feng.

 

Haritada Turkuaz Dağı çok büyüktü, bu dağ devasa olsa gerekti. Muhtemelen Chu Feng'in hayatında görmediği kadar kocaman bir dağdı.

 

Turkuaz Dağının yeri de çok iyiydi. Birinin burada yaşamıyor olması imkânsızdı. Bu yüzden Chu Feng bu Turkuaz Dağının dokuz güçten biri olan Turkuaz Dağı olduğunu düşünüyordu.

 

"Aynen öyle. Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında sadece bir tane Turkuaz Dağı vardır. Dokuz Güçten biridir." Diye başını salladı Luo Dede.

 

Luo Dedenin dediklerini duyan Chu Feng kaşlarını çatmaya başladı. Haritayı tekrar incelemeye koyuldu. Cennetin Gözlerini kullanarak haritanın diğer kısmına bakıyordu. Bu kısmı Luo Dede göremiyordu. Çünkü bu kısım gizlenmişti.

 

Herkesin görebildiği versiyonda hazinenin Turkuaz Dağında olduğu, gizli olan versiyonda ise hazinenin tam olarak nerede olduğu gösteriliyordu.

 

Chu Feng bu gizli kısmı görebildiği için hazinenin tam yerini anlamıştı. Burada Chu Feng'in aklının almayacağı tuzaklar vardı. Ayrıca bazı şeyler de gizlenmişti.

 

Yani bu gizli versiyon Chu Feng'e ekstradan bilgi vermişti ama yine de bilmediği şeyler vardı. Chu Feng hazinenin yerini bulabilse bile yine de buraya girmesi çok tehlikeliydi.

 

Cennetin Gözlerini kullanan Chu Feng haritayı uzun süre inceledi. Her şeyi aklına kazıdığına emin olduktan sonra avucunda alevler belirdi. Haritayı kül olana kadar yaktı.

 

"Chu Feng kardeş, her şeyi aklına kazıdın mı?" Chu Feng'in yaptıkları Luo Dedeyi çok da şaşırtmamıştı. Çünkü o da aynısını yapardı.

 

Sandığın içindeki üç eşyanın en değerlisi o haritaydı. Bunun hazine haritası olduğu çok belliydi. Hazine haritasını yanında taşımak akıllıca değildi. Bu yüzden haritayı ezberlemek daha mantıklıydı.

 

"Her şeyi ezberledim. Bu hazine göründüğü kadar basit değil." Chu Feng çoktan bastonu andıran eşyayı da kaldırmıştı. Bu eşyanın ne işe yaradığını tam olarak anlayamamıştı. Ama hazineyle bir alakası olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden yanına alması iyi olurdu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr