Bölüm 1020: Gizemli Hazine Sandığı

avatar
3599 11

Martial God Asura - Bölüm 1020: Gizemli Hazine Sandığı


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Kharsmi

 

"Seni küstah velet, kilisemin silahıyla dalga geçmeye nasıl cüret edersin? Sana silahımın kudretini göstereceğim."

 

Gurur duyduğu silahının aşağılandığını gören Gizli Kan Kilisesinin başı öfkelenmişti. Elindeki hilal hançeri sağa sola sallamaya başladı, Dövüş Kralı kudreti her yere yayılıyordu. Dövüş Kralı gücü binlerce kan kırmızısı renkli ışık huzmesine döndü ve kurtlar gibi Chu Feng'e doğru saldırmaya başladılar.

 

Bu bir Dövüş Sanatı Becerisiydi. Bu beceri hem çok derindi hem de şeytani bir güce sahipti, Noksan Kraliyet Silahının gücüyle sahibinin gücünü birleştirmişti.

 

Ama Chu Feng yine de korkusuzdu. Saldırıdan kurt ulumaları ve hayalet ağlamaları gelmeye başladığında avucunu salladı. Elinde büyük bir kara kılıç belirdi.

 

"Buum~~~”

 

"Aoo~~~”

 

Kara kılıç belirdikten sonra birden etrafta rüzgarlar esmeye başladı. Gizli Kan Kilisesinin saldırısı anında yok olup gitmişti. Bu büyük kılıç Kraliyet Silahlarının kralı Şeytan Mühürleyen Kılıçtı.

 

Şeytan Mühürleyen Kılıç belirince Chu Feng'in aurası tamamen değişmişti. Gerçek bir Savaş Tanrısını andırıyordu artık. Elinde tuttuğu Şeytan Mühürleyen Kılıç ise her şeyi yutabilecek bir ejderhayı andırıyordu. Yenilmez kudreriyle Şeytan Mühürleyen Kılıç Gizli Kan Kilisesinin başının göğsüne doğru harekete geçti.

 

"Lanet olsun."

 

Gizli Kan Kilisesinin başı ise her şeyiyle bu saldırıya karşı savunma yapmaya çalışıyordu. Ama elindeki Noksan Kraliyet Silahının sarsıldığını, titrediğini fark etti. Direnme gücü kalmamış, kontrolü kaybetmişti.

 

"Puchi." Gizli Kan Kilisesinin başı bir saniyeliğine durup düşündüğünde Chu Feng'in Şeytan Mühürleyen Kılıcı çoktan göğsüne girmişti bile...

 

"Ahh." Göğsüne kocaman bir kılıç girince Gizli Kan Kilisesinin başı acı içerisinde bağırmıştı. Bir çivi gibi duvara çakılmıştı.

 

"Sen.. Sen.. Kimsin sen?" Gizli Kan Kilisesinin başı paniklemeye başlamıştı. Chu Feng, Şeytan Mühürleyen Kılıcı çıkardığında onun sıradan biri olmadığını hemen anlamıştı.

 

Çünkü Chu Feng'in çıkardığı Şeytan Mühürleyen Kılıç bir Kraliyet Silahıydı. Kudretinden bu Kraliyet Silahının önceden gördüğü Kraliyet Silahlarından çok farklı olduğunu da anlamıştı. Noksan Kraliyet Silahını bastırışı normal Kraliyet Silahlarının yapamayacağı bir şeydi.

 

Bu yüzden kilisenin başı Chu Feng'in arkasında bir güç olduğunu düşünmüştü. Yoksa bu yetiştirme ve yaşıyla böylesine kıymetli bir silahı nasıl olabilirdi?

 

"Luo efendi, bu rezil herife nasıl işkence etmek istersin?" Chu Feng, Gizli Kan Kilisesinin başının dediklerini umursamıyordu. Bakışlarını Luo Dedeye çevirmişti.

 

"Bu..." Luo Dede Gizli Kan Kilisesinin başından iliklerine kadar nefret ediyordu ama konu işkenceye gelince durup düşünmeye başlamıştı.

 

"Önemi yok, tüm işkenceler aynıdır. Ben size yardım ederim." Chu Feng gülümseyerek Luo Dedenin cevap vermesini beklemedi. Gizli Kan Kilisesinin başı hâlâ duvara çakılıyken Chu Feng iki elini uzattı. İki kıskaç gibi Gizli Kan Kilisesinin başını kıstırmaya başlamıştı.

 

“Ahhh~~~~~~”

 

Chu Feng'in elleri çok güçlüydü. Kıstırdığı her yeri kırıyordu. Kıstırdığı yerlerdeki etler kopuyor, kemikler kırılıyordu. Göz açıp kapayıncaya kadar Chu Feng Gizli Kan Kilisesinin başının tüm vücudunu mahvetmişti. Kilisenin başının her yeri kan içindeydi.

 

Gizli Kan Kilisesinin başına bu kadar acıyı çektiren Chu Feng burda da durmadı. Elini kaldırdı, bir hançer belirmişti. Chu Feng çılgınlar gibi Gizli Kan Kilisesinin başını hançerlemeye başladı. Hançer o kadar keskindi ki Chu Feng, Gizli Kan Kilisesinin başının etlerini sıyırıyor, organlarını deliyordu.

 

"Ah~~~~~ Dur, dur. Yeter artık. İstediğin hazine Evren Kesemde. İstiyorsan al. Altı üstü açılamayan değersiz bir şey zaten. İstemiyorum, al senin olsun al."

 

"Lütfen bağışla beni. Luo kardeş benhatalıydım. Lütfen bağışla beni."

 

Chu Feng'in işkencelerine daha fazla dayanamayan Gizli Kan Kilisesinin başı af dilemeye başlamıştı. Chu Feng'e yalvarmanın işe yaramadığını görünce de bakışlarını Luo Dedeye çevirmişti.

 

Chu Feng'in Gizli Kan Kilisesinin başına böylesine işkence ettiğini gören Luo Dede o kadar şey görmüş olmasına rağmen yüzünü asmıştı. Alnından soğuk terler boşalıyordu. Yaşlı biri olduğu için artık böylesine acımasız şeyler görmeye dayanamıyordu. Bu yüzden, "Chu Feng durabilirsin artık. Hazineyi al da bir bak. Bakalım dediği doğru mu. Ne de olsa hayatı benim hazinem kadar etmez," dedi.

 

Luo Dedenin dediklerini duyan Chu Feng işkence etmeyi bıraktı. Gizli Kan Kilisesinin başının Evren Kesesini aldı. Biraz baktıktan sonra içinde gerçekten de sıra dışı bir şey olduğunu keşfetti.

 

Chu Feng'in gözleri parlamaya başlamıştı. Çünkü bu eşya o hazine sandığıydı.

 

Sandık ahşaptandı. Siyaha kaçan mor renktendi. İlk bakışta dandik bir şeye benziyordu. Ama deneyimli insanlar bunun bir hazine sandığı olduğunu anlayabilirdi.

 

Bu Antik bir sandıktı. Üstündeki işaret ve semboller ise çok derindi. En önemlisi de sandığı elinde tutanlar sandığın içinde akan bir enerji hissedebiliyordu. Bu da sandığın içinde sıra dışı şeyler olduğu anlamına geliyordu.

 

"Vay be gerçekten de bir hazine sandığıymış. Chu Feng hemen aç da içindekine bakalım." Eggy de heyecanlanmıştı. Hemen Chu Feng'in yanına koşmuştu.

 

"Haha hazineyi açmak mı? O zor işte. Hazineyi aldıktan sonra senelerce üstünde çalıştım. Ama açamadım." Gizli Kan Kilisesinin başı sırıtıyordu.

 

"Heh..." Gizli Kan Kilisesinin başının dediklerini duyan Chu Feng küçümseyici bir şekilde güldü. Hazine kutusunu hemen açmaya çalışmadı. Bunun yerine Cennetin Gözlerini kullandı. Chu Feng dikkatle hazine sandığının tasarımını inceliyordu.

 

Bir süre inceledikten sonra yerde majestik altın ruhani enerjisiyle benzersiz bir açılım oluşumu yaptı. Sonra da sandığı oluşumun yanına yerleştirdi ve oluşumu etkinleştirmeye başladı.

 

"Bızz." Oluşum etkinleştikten sonra ışık her yeri kapladı. Katman katman güçlü semboller kuvvetli ordular gibi sandığa saldırmaya başlamıştı. Böylesine bir saldırı karşısında sandık ezilmeye başlamıştı. Sandığın üstündeki semboller de yanıp sönmeye başlamıştı. Sonunda bir açılma sesi duyuldu. Sandık açılmıştı.

 

"İmkânsız. İmkânsız bu. Ben seneler boyunca açmaya çalıştım, sen nasıl hemen açtın?"

 

Hazinenin açıldığını gören Gizli Kan Kilisesinin başı çıldırmıştı. Deli gibi Şeytan Mühürleyen Kılıcın gücünden kurtulmaya çalışıyordu. Gözlerini aç gözlülük bürümüştü . Hazine sandığının içindekileri ne kadar istediğini anlamak zor değildi.

 

Sadece onun değil Luo Dedenin de gözünde bir şok vardı. O kadar duygulanmıştı ki titremeye başlamıştı. Gizli Kan Kilisesinin başı bu sandığa senelerini vermişti belki ama Luo Dede onlarca senesini vermişti.

 

Onca sene hazine sandığını açmaya çalışmıştı da başaramamıştı ama Chu Feng sandığı anında açmıştı. Nasıl duygulanmazdı?

 

Bir şeyi fark etti ikisi de. Açılması zor olan hazine sandığı değildi. Sadece sandığı açmak için kullandıkları yöntemler çok düşük seviyeliydi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44226 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr