Bölüm 1019: Gizli Kan Kilisesini Dümdüz Etme

avatar
3574 11

Martial God Asura - Bölüm 1019: Gizli Kan Kilisesini Dümdüz Etme


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Kharsmi

 

"Ühüü~~~”

 

Sunaktaki çocuklar ağlıyordu. Ağlamaktan hepsi bitap düşmüştü. Parlak hançerleri görünce daha da kuvvetle ağlamaya başlamışlardı.

 

Ama bu sahne karşısında Gizli Kan Kilisesinin ileri gelenlerinin yüzünde bırakın acımayı bir heyecan belirmişti. Yerlerinde duramıyorlardı, sanki önlerinde bir ziyaret varmışçasına dudaklarını yalayıp duruyorlardı.

 

"Aaaa~~~”

 

"Buum buum buum buum~~~”

 

Onlar ziyafete hazırlanırken birden sunağından dışından patlama ve çığlık sesleri geldi. Sesin geldiği yere baktıklarında gördükleri tek şey sınırsız bir dalgalanma oldu. Dalgalanma bir kasırga gibi etrafı birbirine katıyordu.

 

Kasırganın geçtiği yerdeki Gizli Kan Kilisesi müritleri savruluyordu. Kasırganın vurduğu binalar da toz oluyordu. Kasırga yoluna çıkan her şeyi mahvediyordu. Gizli Kan Kilisesinin yarısı yok olmuştu.

 

"Bu da ne?" Bu manzarayı gören Gizli Kan Kilisesinin ileri gelenleri paniklemişti. Bu dalgalanmanın ne kadar güçlü olduğunu fark etmişlerdi. Ve şimdi bu kuvvetli dalga kendilerine doğru geliyordu.

 

"Kim o? Neden Gizli Kan Kilisesine saldırıyorsun?" Sonunda Gizli Kan Kilisesinin başı konuştu. Ama saldırmamıştı. Karşısındaki manzarayı, dehşet kasırgayı ve müritlerinin ölmesini izliyordu.

 

Çünkü bu birden beliren kişinin kim olduğundan emin olamamıştı. Ama deneyiminden biliyordu ki böylesine güçlü ve cesur biri sıradan biri olamazdı. Bu yüzden dikkatli olması lazımdı.

 

"Hulalala" Gizli Kan Kilisesinin başı sözlerini bitirene kadar dalgalanma sunağa gelmişti. Gizli Kan Kilisesinin ileri gelenleri önünde yavaş yavaş dağıldı.

 

Herkesin önünde iki kişi belirmişti. Bu Chu Feng ve Luo Dedeydi.

 

"Lin Xingde, beni tanıdın mı?" Diye bağırdı Gizli Kan Kilisesinin başını gören Luo Dede. Gözleri öfkeyle yanıp tutuşuyordu. Yaşlı bedeni bile titriyordu.

 

"Luo Wancheng, seni bir daha göreceğimi düşünmezdim." Luo Dedeyi gören Gizli Kan Kilisesinin başının da gözleri parladı. Yüzündeki endişe kayboldu ve kahkahaya boğuldu sonra da. "Ne oldu intikam almaya mı geldin? Gerçekten de cesursun. Bir de yanına küçük bir çocuk almış." dedi.

 

"Sekizinci seviye Dövüş Lordu. Kötü bir yetiştirme değil. Gizli Kan Kilisesinin en iyi müritlerinden bile iyi. Ama ne yazık ki ölecek."

 

"Hahahaha..." Gizli Kan Kilisesinin başının bu dediklerini duyan Gizli Kan Kilisesinin ileri gelenleri de gülmeye başladı. Chu Feng'e küçümseyici gözlerle bakıyorlardı.

 

Yetiştirmeleri zayıf değildi. Chu Feng de o sırada yetiştirmesini gizlemiyordu. Hepsi bu yüzden hangi seviyede olduğunu anlamıştı. Luo Dede ise yetiştirmesiz biriydi. Bu yüzden artık Chu Feng ve Luo Dededen korkmuyorlardı. Chu Feng'in önceden yaptıklarını bir gösteriş olarak görüyorlardı artık.

 

"Lin Xingde, bugün buraya benden zamanında çaldığın şeyi geri almaya geldim." Dedi Luo Dede dişlerini sıkarak.

 

"Oh? Geri mi alacaksın? Gel de al. Yanındaki küçük çocuğu yolla. Hazine sandığı da ben de buradayım. Almak istiyorsan bunları gel de al. Bilmem yapabilir misin?" Gizli Kan Kilisesinin başı kollarını açmış da konuşuyordu, çok küstahtı.

 

Gizli Kan Kilisesinin ileri gelenleri de kilise başının önüne geçmişti. Niyetleri belliydi. Chu Feng liderlerine bir şey yapmak istiyorsa önce onları geçmesi lazımdı.

 

"Seni..." Gizli Kan Kilisesinin başının yaptığını gören Luo Dede daha da sinirlendi.

 

"Pat." Chu Feng avucunu yavaşça Luo Dedenin omzuna koydu. Sessizce, "Luo efendi sinirlenmene gerek yok. Sen bu rezilleri bana bırak. Lin Xingde'yi sana bırakacağım. İstediğin gibi işkence edersin. Ben de sana yardım ederim," dedi.

 

Chu Feng'in dediğini duyan Luo Dede biraz da olsa sakinleşmişti. Bir şey demedi ve iki adım geriledi. Chu Feng'in ne kadar sakin olduğunu hissetmişti.

 

Bu genç adama olan güveni sonsuzdu. Her şeyi halledebileceğine inanıyordu. İntikamını alabilecek gibi duruyordu.

 

"Bızz."

 

Chu Feng sözlerini bitirdikten sonra önünde bir kapı belirdi. Kapı yavaş yavaş açıldı. Kapı açıldıktan sonra siyah bir etek giyen, beyaz tenli bir kadın belirdi. Esniyordu. Manken gibi yürüyerek Dünya Ruhu Kapısından çıktı.

 

"Bu da ne?"

 

Karşılarında böylesine güzel bir kadını görenlerin gözleri parlamaya başlamıştı. Eggy'nin sadece güzelliği değil, yaydığı özel aura da onları çarpmıştı. Sanki bu aura sonsuz bir karanlığın dibinden geliyordu. Kan kokan bu insanlar böylesine bir auranın yanında sönük kalıyordu. Bu aura gerçek karanlıktı.

 

"Eggy, Luo efendiyi korumama yardım et." Dedi Chu Feng ve üstünde Yıldırım Zırhı belirdi. Bir saniye içerisinde sekizinci seviyeden dokuzuncu seviye Dövüş Lorduna yükselmişti.

 

"Yo? Yıldırım Zırhını hemen kullanacak mısın?" Chu Feng'in yaptığını gören Eggy'nin yüzünde bir gülümseme belirmişti.

 

"Bu rezillerle harcayacak vaktim yok."

 

"Buum." Chu Feng hemen harekete geçti. Bir ışık huzmesine döndü ve keskin bir kılıç gibi sunaktakilerin arasına daldı.

 

"Ahhh~~~” Chu Feng'in geçtiği her yerde acı dolu çığlıklar yükseliyordu. Gizli Kan Kilisesinin ileri gelenlerinin yetiştirmesi ne kadar yüksek olursa olsun Chu Feng'in kudretine dayanamıyorlardı ve bu kudret karşısında kemikleri eziliyordu. Bilinçleri bile sönüp gidiyordu. Gerçekten de ölüyorlardı.

 

"Ne oluyor?" Kendisini koruyan müritlerinden Chu Feng tarafından bir bir öldürüldüğünü gören Gizli Kan Kilisesinin başının o eski sakinliğinden artık eser yoktu.

 

Chu Feng'in ne kadar güçlü olduğunu anlamıştı artık. Dedikleri gibi insanı dış görünüşüne göre yargılamamak lazımdı. Bu delikanlı için de aynısı geçerliydi, dış görünüşüne kanmamak lazımdı.

 

Ama Gizli Kan Kilisesinin başı ne olsa ikinci seviye bir Dövüş Kralıydı. Bu yüzden de Chu Feng kendisine doğru on binlik bir ordunun bile dayanamayacağı kudretiyle gelirken avucunu açtı ve hilal şeklinde bir hançer çıkardı.

 

Hançer kan kırmızısıydı. Hançerde bir sürü sembol ve işaret vardı. En önemlisi de hançer belirince Gizli Kan Kilisesinin başının kudreti bir anda katbekat artmıştı. Üstünde durduğu zemin bile titremeye başlamıştı.

 

Bir Noksan Kraliyet Silahı çıkarmıştı!

 

“Woosh woosh woosh woosh.” Noksan Kraliyet Silahını çeken Gizli Kan Kilisesinin başının kendine güveni tekrar gelmişti. Geriye çekilmekten vazgeçip elindeki hançeri Chu Feng'e sallamaya başlamıştı.

 

"Dövüş Sanatı Kutsal Toprakları düşündüğümden farklıymış. Gizli Kan Kilisesinin başında bile ancak böyle bir silah var."

 

Kan kırmızısı ışık huzmelerinin gökyüzünü kapladığını ve ikinci seviye Dövüş Kralının kudretini gören Chu Feng hiç korkmamıştı. Hatta yüzünde alaycı bir gülümseme belirmişti.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44307 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr