Bölüm 1015: Kimmiş Şeytan?

avatar
3524 11

Martial God Asura - Bölüm 1015: Kimmiş Şeytan?


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Kharsmi

 

"Bu o." Kadını gören Luo Lian'ın yüz ifadesi hemen değişmişti. Öyle bir şiddetle titriyordu ki neredeyse bayılacaktı. Bu kadından ne kadar korktuğu çok belliydi.

 

Aslında sadece o değil Gizli Kan Kilisesinin çekirdek müritleri bile bu kadına karşı son derece saygılı davranıyordu ve hepsinin de gözlerinde korku vardı. Çünkü güç açısından bakıldığında bu kadın Gizli Kan Kilisesinin müritlerinin en güçlüsü sayılabilirdi. Yedinci seviye bir Dövüş Lorduydu.

 

"Bu o mu? Lil Ru'nun gözlerini oyan?" Kadını gören Chu Feng'in gözlerinden öldürme niyeti fışkırmaya başlamıştı. Luo Lian'dan kadının kimliğini doğrulamasını istemişti.

 

"Evet bu o." Korkmuş olsa da Lil Ru'nun gözlerinin oyulmasını hatırlayan Luo Lian da öfkeden dişlerini sıkmaya başlamıştı. Hâlâ titriyordu ama kafasını kaldırıp kadını işaret edebilmişti.

 

"Luo efendi, siz ikiniz burada durun. Dışarı çıkmayın." Bunu söyleyen Chu Feng avludan çıktı ve bağırdı, "Bunu onlara ben yaptım."

 

"Kimsin sen?"

 

Birden biri belirince ve bu beliren kişi Gizli Kan Kilisesinin adamlarına yaptıklarını itiraf edince Gizli Kan Kilisesinin adamları kaşlarını çatmıştı. Hemen Chu Feng'e saldırmadılar. Bunun yerine geri çekilip Chu Feng'i incelemeye başladılar.

 

Çünkü Chu Feng çok gençti ve yetiştirmesi çok derindi. Hiçbiri Chu Feng'in yetiştirmesini kavrayamamıştı. Chu Feng'in yüzündeki ifadenin kudretini de görünce Chu Feng'in sıradan biri olmadığını anlamışlardı.

 

Ne de olsa Dövüş Sanatı Kutsal Toprakları koskocaman bir yerdi. Burada sayısız dâhi vardı. Gizli Kan Kilisesi şeytaniydi ve vahşiydi belki ama Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarının nasıl bir yer olduğunu iyi biliyorlardı. Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında Gizli Kan Kilisesi okyanustaki damla gibiydi. Gerçekten Gizli Kan Kilisesi güçlü olanlara kıyasla ne kadar da küçüktü.

 

Bu yüzden yabancılara karşı kibirli davranmıyorlardı. Kilisenin kurucusu onları binlerce kez uyarmıştı. Büyük güçleri sinirlendirmemeleri gerekirdi. Bu güçlerin bir müridi bile olsa onu kışkırtmamak gerekirdi.

 

"Ben hepinizi öldürecek kişiyim." Chu Feng gözlerini kıstı ve öldürme niyetini gizledi.

 

"Ne? Bizi mi öldüreceksin? Ne büyük laflar bunlar." Bu sözü duyan Gizli Kan Kilisesinin adamları Chu Feng'e karşı olan korkularını bastırdılar, artık içlerinde bir öfke doğmuştu. Bir bir gözlerindeki öldürme niyetini yaydılar.

 

"Büyük laflar mı? Kim dedi ki laf olduğunu?" Chu Feng hafifçe gülümsedi. Dar gözlerini açtı ve iki parlak hilal belirdi. Yüzünde hâlâ gülümsemesi vardı.

 

"Bu..." Chu Feng'in bakışları parlak ve nazik olmasına rağmen Gizli Kan Kilisesinden bir kişi bile onun gözlerine bakamıyordu . Chu Feng'in bakışlarını görünce hepsi başını eğmiş, yavaş yavaş gerilemişti. Yedinci seviye Dövüş Lordu olan kadın bile aynı durumdaydı.

 

"Ne... Ne oluyor?"

 

Bu manzarayı karşısında en çok şok olan kişi Luo Lian'dı. Çünkü birden aklına Chu Feng'in Zhao Shaoqiu'ya önceden söyledikleri gelmişti.

 

Zhao Shaoqiu Chu Feng'i aşağılıyordu. Hem kaba konuşuyordu hem de kahkahalar atıyordu. Chu Feng'e karşı ettiği hakaretler çok ağırdı.

 

Chu Feng ,Zhao Shaoqiu'ya Gizli Kan Kilisesi karşısında da böyle konuşup konuşamayacağını sormuştu.

 

Zhao Shaoqiu cevap vermemişti. Çünkü Gizli Kan Kilisesi karşısında konuşmaya cüret edemezdi. Ama Luo Lian Zhao Shaoqiu'yu anlıyordu. Ne de olsa Gizli Kan Kilisesinin ne kadar dehşet olduğunu o da görmüştü.

 

Kana susamış öldürme niyetleri, vahşi bakışları... Gerçekten de Gizli Kan Kilisesinin şeytan olduğundan emindi, bu insanların bu dünyada yaşamaması gerekirdi.

 

Ama o sırada Gizli Kan Kilisesinin adamları, o dehşet varlıklar, Chu Feng karşısında ne hâldeydi. Chu Feng karşısında Gizli Kan Kilisesinin adamları artık şeytanları andırmıyordu. Chu Feng'den korkuyorlardı.

 

Luo Lian önceden olsa böyle bir şeye hayatta inanmazdı. Çünkü Chu Feng'i ilk gördüğünde onu küçük görmüştü, Chu Feng Güney Deniz Bölgesinden geliyordu.

 

Bu yüzden de onu birçok kez aşağılamıştı. Chu Feng'den korkmuyordu. Chu Feng kızsa ne olacaktı ki? Chu Feng'in kendisine bir şey yapabileceğine inanmıyordu.

 

Ama şimdi büyük bir hata yaptığını anlamıştı. Ne aptaldı! Sürekli aşağılayıp durduğu Chu Feng dehşet biriydi.

 

Bu dost canlısı ve sevecen delikanlı şeytanları bile korkutabilen biriydi. Şeytanlardan bile korkunç olduğu söylenebilirdi hatta.

 

En azından sakinliğinden ve Gizli Kan Kilisesi karşısında sakinliği korumasından Chu Feng'in ne kadar güçlü olduğu anlaşılabilirdi. Böylesine bir şeyi sıradan biri yapamazdı. En azından Luo Lian yapamazdı.

 

Chu Feng'e karşı büyük bir saygı duymaya başlamıştı. Sonunda önceden ne büyük aptallık yaptığını anlamıştı.

 

"Ne oldu? Gizli Kan Kilisesi ne haltlar yedi de durdu ama görünen o ki bir avuç korkaktan başka bir şey değilsiniz. Önceden söylediğiniz şeyleri kabul edemiyor musunuz?" Diye sordu Chu Feng. Ağır konuşmuştu.

 

"Ben dedim o lafları ben, baban. Ne yapabilirsin ki bana?" Birden kalabalığın içinden bir adam bağırmaya başladı, aynı zamanda göğsüne vuruyordu.

 

Çok öfkelenmiş gibi duruyordu. Çünkü herkesin karşısında Chu Feng tarafından aşağılanmıştı, en çok onuru aşağılanan kendisi gibi hissediyordu. Chu Feng nereden gelmiş olursa olsun yine de çok küçüktü. Ne olursa olsun böylesine genç birinin kendisini böyle aşağılamasına izin veremezdi.

 

Ama adam bu sözleri söyler söylemez pişman oldu. Öyle pişmandı ki neredeyse bağırsakları patlayacaktı . Çünkü sözlerini bitirir bitirmez Chu Feng bakışlarını ona çevirmişti. O nazik ve buz gibi bakıştan tek bir şey anlaşılıyordu: ölüm.

 

"Vuuaa~~~~"

 

Adam birden çığlık atmaya başladı. Çünkü patlamıştı! Her yere doğru bir dalga yayılmış ve adam patlamıştı. Kolu bacağı organları... Geriye hiçbir şey kalmamıştı. Beyaz kemikler dışında geriye sadece kanlı kafası kalmıştı.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr