Bölüm 1013: Hepinizi Yok Edecek Kişi

avatar
3588 14

Martial God Asura - Bölüm 1013: Hepinizi Yok Edecek Kişi


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Kharsmi

 

"Haha. Cahil, hem de kör kütük bir cahil. İşte sen busun Chu Feng kardeş." Zhao Shaoqiu da konuşmaya dahil olmuştu. Luo Lian'ın aksine Zhao Shaoqiu sesli gülmeye başlamıştı. Sözlerindeki küçümsemeyi gözlerinden anlayabilirdiniz.

 

"Gizli Kan Kilisesi karşısında da böyle konuşabiliyor muydun?" Diye sordu Chu Feng ve hafifçe gülümsedi.

 

"Seni..." Chu Feng'in sözleri Zhao Shaoqiu'yu susturmaya yetmişti. Yüzündeki gülümseme bile kaybolmuştu. Yüzü sanki biri zorla bir haftalık çorap koklatmış gibi buruşmuştu.

 

Çünkü Gizli Kan Kilisesi karşısında bırakın Chu Feng'le konuştuğu tarzda tek kelime etmeyi, ağzını açmaya bile cesaret edememişti. Ürkekliği sınır tanımamıştı.

 

"Sen kimsin de Shaoqiu'yu aşağılıyorsun? Gizli Kan Kilisesinden bahsediyoruz burada. Bu insanlar göz kırpmadan cinayet işler. Onlar acımasız, zalim canavarlar!"

 

"Burada olmadıklarından böyle konuşmaya cüret edebiliyorsun. Gizli Kan Kiliseliler gerçekten karşına gelse öyle bir korkarsın ki altını ıslatır, bayılırsın." Chu Feng'in hayran olduğu kişiyi aşağıladığını gören Luo Lian öfkelenmişti. Ağzını açmış gözünü yummuş, Chu Feng'e saydırıyordu.

 

Chu Feng'in sabrının da bir sınırı vardı. Öncesinde Luo Lian'ın söylediklerini takmıyordu, bu sırf yaşlı adama olan saygısındandı. Ama Chu Feng'in tüm iyi niyetine rağmen kadın onunla alay etmeye devam ediyordu.

 

Chu Feng yine de bu fikrinden vazgeçti ve Luo Lian'a bir şey demedi. Çünkü bir şey hissetmişti. Hissettiği şey hiç de iyi değildi. Ama Chu Feng için iyi bir şey olabilirdi.

 

"Hmmm Ne oldu? Bir şey diyemedin bakıyorum? Güney Deniz Bölgesinden gelen bir çöpten başka bir şey değilsin. Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarını anlamıyorsun bile."

 

"Çekil. Kardeşime ne yaptın bakacağım. Ona kötü bir şey olursa seni mahvederim." Chu Feng'in bir şey demediğini gören Luo Lian'ın kendine olan güveni gelmişti. Artık eve girmek istiyordu.

 

"Buum~~~~" Ama tam da o sırada Muhteşem Sırmalı Şehir'den şiddetli bir fırtına esti. Baskın bir kudret uzak ufuklardan onlara doğru geliyordu.

 

"Vaoooo." Bu kudret karşısında Luo Lian anında dengesini kaybetmiş, kıç üstü düşmüştü. Zhao Shaoqiu'nun bile ayağı kaymış, düşmüştü.

 

Ama Chu Feng çok hızlıydı. Hemen düşmeden önce Luo Dedeyi yakaladı. Chu Feng Luo Dedeyi yakalarken dedenin yaşlı gözlerinde bir hayranlık parıltısı belirdi. Chu Feng'e bir kez daha baktığında gözleri ışıl ışıldı. Chu Feng'e karşı yeni bir saygı duymaya başlamıştı.

 

Chu Feng'in koruması sayesinde Luo Dedeye bir şey olmamıştı. Yetiştirmesini kaybetmiş olmasına rağmen düşmeyi bırakın sallanmamıştı bile. Olduğu yerde duruyordu, ona kudret işlemiyordu.

 

Ama bir kişi bile yaşlıdaki değişimi fark etmiyordu. Çünkü Luo Lian ve Zhao Shaoqiu gözlerini ufka dikmişti. İkisi de dehşet içerisindeydi.

 

Kudretin geldiği yerden iki insan figürü hızla onlara doğru geliyordu. Bu iki kişi avlunun dışına indi.

 

Bunlar iki adamdı. İkisi de orta yaşlıydı ve Dövüş Lordu seviyesindeydi. İkisinin de üstünde siyah kıyafetler ve yüzlerinde garip işaretler vardı. Hayalet gibi duruyorlardı. Bir de yüzlerinde şeytani gülümsemeler vardı. Adım adım avluya doğru geliyorlardı.

 

"Hehe küçük güzellik, kardeşlerimiz varken sana bir şey yapamadık. Ama şimdi kaçamazsın." İki adam çoktan avluya girmişti. Bakışlarını Luo Lian'a dikmişlerdi. Bu ikisi Gizli Kan Kilisesindendi.

 

"Ne yapacaksınız siz niyetiniz ne?" Luo Lian aptal değildi, bu sorunun cevabını zaten biliyordu. Ama bunun gerçek olmasını istemiyordu.

 

Çünkü Gizli Kan Kilisesinin ne kadar kötü ve şeytani olduğunu biliyordu. Gizli Kan Kilisesindeki kadınlarının kalpleri akrepler ve yılanlardan farklı değildi. Erkekleri ise hayvanlardan beterdi. Bu sapık herifler kadınların ırzına geçmekten, onların kollarını ve bacaklarını kırıp kadınlarla ölene kadar oynamaktan zevk alırdı.

 

"Bir şey yapmayacağız canım sadece oyun oynayacağız." Diyerek gülmeye başladı adamlardan biri. Bu cevabı duyan Luo Lian çökmüştü adeta.

 

"Shaoqiu ağabey kaçır beni. Hemen kaçır beni." Luo Lian dehşet içerisindeydi. Hemen ayağa kalktı ve Zhao Shaoqiu'nun yanına kaçtı, ona adeta yalvarıyordu.

 

"Mm sizin aranızda bir şeyler var sanki he?" Luo Lian'ın Zhao Shaoqiu'nun göğsüne koştuğunu gören iki adamın gözlerinde bir zalimlik ışıltısı belirmişti.

 

"Hayır tanıdık sayılırız canım başka bir şey değil. Çok samimi değiliz." İki adamın kendisine nasıl baktığını gören Zhao Shaqui o kadar korkmuştu ki pantolonu ıslanmıştı. Kendi başına bir şey gelmesin diye Luo Lian'ı kendinden uzağa itmişti.

 

"Shaoqiu, seni..." Luo Lian, Zhao Shaoqiu'nun bu yaptığı karşısında adeta aptala dönmüştü. Olanları kabul edemiyordu. Bu adam ona ne zamandır şefkatten başka bir şey göstermemişti. Bu adama hayrandı. Böylesine bir şey yapacağı aklının ucundan bile geçmezdi.

 

"Hahahaha ha şöyle. Ama bu yetmez. Yaşamak istiyorsan bize yardım edeceksin." Diyerek gülmeye başladı adamlardan biri.

 

"Ne istiyorsunuz benden?" Zhao Shaoqiu terler içerisindeydi. Konuşurken kekelemeye başlamıştı. Gizli Kan Kilisesinden gelen bu şeytanlardan gerçekten de korkuyordu.

 

"Git de şu kızın kıyafetlerini çıkar, keyfimize bakalım biz de." Dedi adam.

 

Bunu duyan Zhao Shaoqiu daha da beter oldu. Ama yine de ayağa kalktı ve yere çarptığı Luo Lian'ın yanına gitti. Aşkı ve hayatı arasında kalınca bir saniye bile düşünmeden kendi hayatını seçmişti.

 

"Zhao Shaoqiu ne yapıyorsun? İnsan mısın sen? Siktir be ben de seni adam sanmıştım." Zhao Shaoqiu'nun kendine doğru geldiğini gören Luo Lian öfkesinden kudurmuştu.

 

Zhao Shaoqiu ise söylenenleri görmezden geliyordu. Luo Lian'a önce kudretiyle boyun eğdirdi, Lian artık hareket edemiyordu. Sonra da çömeldi ve Luo Lian'ın kıyafetlerine yapıştı. Gerçekten de Luo Lian'ın kıyafetlerini yırtacaktı.

 

"Gizli Kan Kilisesi karşısında böyle mi oluyorsun gerçekten? Düşündüğümden de betermiş." Sonunda Chu Feng'in sesi duyuldu.

 

"Kimsin sen?" Chu Feng'in dediklerini duyan iki adam hemen bakışlarını ona çevirmişti. Sesleri tehditkardı.

 

"Kim olduğumu öğrenmek mi istiyorsunuz? Gelin gelin söyleyeyim size kim olduğumu." Chu Feng'in yüzünde bir gülümseme vardı, eliyle adamlara gelmelerini işaret ediyordu.

 

"Bu velet nereden geldi böyle? Sen eceline susamışsın." Chu Feng'in hâl ve tavırlarını gören adamlar sinirlenmişti. Dövüş Lordu seviyesindeki kudretleriyle Chu Feng'e doğru harekete geçtiler.

 

"Vuooo~~~~"

 

Bu sahneyi gören Luo Lian gözlerini kapadı. Daha fazla izlemeye dayanamayacaktı. Sonrasında garip bir ses duydu ve ürktü. Bu ses sanki Chu Feng'in sesi değildi. Bu daha çok Gizli Kan Kilisesinin adamlarının sesi gibiydi.

 

Bu yüzden biraz umutla gözlerini açtı. Gördüğü ilk şey Chu Feng olmadı. Zhao Shaoqiu'ydu gördüğü ilk şey. Çünkü Zhao Shaoqiu hemen önündeydi.

 

Zhao Shaoqiu Lian'ın kıyafetlerini yırtmayı bırakmıştı. Elleri hâlâ kıyafetleri yırtma pozisyonundaydı ama Luo Lian'ın arkasına bakıyordu. Ağzı apaçıktı, yüzünde hayret vardı.

 

"Tanrım bu.." Bunu gören Luo Lian hemen başını çevirdi. Arkasındaki sahneyi görünce onun da yüz ifadesi hemen değişti. Gözlerinde akıl almaz bir şok vardı.

 

Yerde iki adam yatıyordu. Adamların kol ve bacakları kopmuştu. Kemikleri gözüküyordu... Boyunları da bükülmüştü. Kan gölü içerisinde yatıyordu adamlar, gerçekten de acınası bir hâldelerdi. Bu iki adam Gizli Kan Kilisesinin adamlarıydı.

 

Lian bakışlarını Chu Feng'e çevirdiğinde onun kılına bile zarar gelmediğini gördü. İki adamın karşısında öylece duruyordu. Hatta ayağıyla adamlardan birinin kolunu eziyordu. Yüzünde bir gülümsemeyle Gizli Kan Kilisesinin adamlarına baktı ve "Unutmayın, ben sizi yok edecek kişiyim," dedi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44262 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr