Bölüm 1009: Seyyahı Ziyaret

avatar
3994 12

Martial God Asura - Bölüm 1009: Seyyahı Ziyaret


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Kharsmi

 

Chu Feng Zhao Ailesi Konağına geldiğinde bilerek aurasını gizledi. Zhao Ailesi Konağındakiler ise onu büyük bir sevinçle karşıladı. Ama Chu Feng Düşen Yapraklar Bambu Ormanının nerede olduğunu sorduğunda, Chu Feng'i karşılayan kişi bir süre beklemesini söyledi.

 

Kısa bir süre sonra adam tekrar belirdi. Bu sefer genç bir adamı takip ediyordu.

 

Bu genç adamın kalın kaşları, büyük gözleri ve açık renkli bir teni vardı. Yakışıklı bir çocuktu. Kıyafetleri ise son derece şatafatlıydı. Otuz yaşında yoktu. Bir de yetiştirmeciydi bu genç, Gök aleminin birinci seviyesindeydi.

 

"Ben Zhao Ailesi Konağının genç efendisi Zhao Shaoqiu. Acaba sizin isminiz nedir kardeşim?" Genç adam Chu Feng'e yaklaşırken yüzünde ışıl ışıl bir gülümseme vardı.

 

"Ben Chu Feng." Dedi Chu Feng saygıyla.

 

"Chu Feng kardeş. Chu Feng kardeş duydum ki Düşen Yapraklar Bambu Ormanına gitmek istiyormuşsun?" diye sordu Zhao Shaoqiu.

 

"Aynen öyle." Chu Feng kafasını salladı.

 

"Düşen Yapraklar Bambu Ormanını bilmiyorum açıkçası. Ama bu dünyanın birçok yerini iyi bilen bir adam tanıyorum. O kadar fazla şey bilir ki Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında tanımadığı yer yoktur. Eğer Chu Feng kardeş isterse onu bu adamla tanıştırabilirim." Dedi Zhao Shaoqiu.

 

"Oh? Dövüş Sanatı Kutsal Toprakları kocaman değil mi? Demek her yerini bilen biri var? O zaman genç efendi bu tanıdığınız adam gerçekten de muhteşem biri demek. Kimdir acaba bu şahıs?" Diyerek gülümsedi Chu Feng. Adamla tanışmak için acele etmiyordu, oturmuştu hatta.

 

Chu Feng sayısız insan görmüştü. Bir bakışta bu Zhao Shaoqiu isimli Genç Efendinin iyi biri olmadığını anlamıştı. Aklına Zhao Shaoqiu'nun kendisine bir numara oynamaya çalışabiliyor olduğu gelmişti. Bu yüzden de onu biraz daha izleyip dediğinin doğru mu yanlış mı olduğunu anlamaya karar verdi.

 

Doğruysa ne güzeldi. Ama eğer yanlışsa o zaman Chu Feng Zhao Shaoqiu'ya bunu ödetirdi. Ne de olsa Chu Feng kandırılmayı hiç sevmezdi.

 

"Chu Feng kardeş sen de bir yetiştirmecisin değil mi? Acaba hangi seviyedesin merak ettim?" Diye sordu Zhao Shaoqiu, soruyu cevaplamamıştı.

 

"Evet bir yetiştirmeciyim. Ama yetiştirme seviyem yüksek değil, bahsini etmeye değmez." Dedi Chu Feng ve hafifçe gülümsedi.

 

"Doğru. Doğru tahmin ediyorsam yetiştirmen en fazla Kaynak alemdedir. Ama yetiştirmeni gizleyen hazinelerin olsa gerek çünkü yetiştirmeni hissedemiyorum." Dedi Zhao Shaoqiu ve garip bir şekilde güldü.

 

"Genç Efendi sakın sahip olduğum şeylerle ilgili aklından garip şeyler geçiyor olmasın?" Chu Feng'in yüzünde hâlâ bir gülümseme vardı. Ama gülümsemesi hâlâ sakindi.

 

"Chu Feng kardeş onlar nasıl sözler öyle. Zhao Ailesi Konağı çok zengin ve prestijli bir yer olmayabilir ama yine de Muhteşem Sırmalı Şehrin önde gelenlerinden sayılırız. Zhao Ailesi Yetiştirmeyi gizleyen küçük bir hazineye gözünü dikecek değildir."

 

"Ben sadece bu tanıdığım adamın ne sıra dışı biri olduğunu paylaşmak istedim. Sıradan bir yetiştirmeci değildir. Gerçekten de güçlü bir yetiştirmecidir, bir Dövüş Kralı kendisi." Bunu diyen Zhao Shaoqiu küçümseme dolu gözlerini Chu Feng'e çevirmişti.

 

Sonra da "Dövüş Kralı seviyesini hayal bile edemezsin. Ancak çok yetenekli insanların ulaşabildiği bir mertebedir. Ayrıca Dövüş Kralı seviyesine ulaşmak için kişinin sayısız acı çekmesi ve çok şanslı olması gerekir." dedi.

 

"Chu Feng kardeş seni küçümsüyorum falan sanma. Ama geldiğin yeri düşünürsek herhalde hayatında bir Dövüş Kralı bile görmemişsindir değil mi?"

 

"Haha..." Zhao Shaoqiu'nun dediklerine karşı çıkmadı Chu Feng. Omuzlarını silkip güldü sadece. Yaptıklarının anlamını ancak Chu Feng bilebilirdi.

 

Zhao Shaoqiu tabii ki Chu Feng'in niyetini anlayamamıştı. Şehre gelen bir garibanla konuşuyor gibi konuşuyordu artık. Chu Feng'e baktı ve "Muhteşem Sırmalı Şehrimizin şanlı bir tarihi vardır. Ama şehrimizden yine de sadece birkaç Dövüş  Kralı çıkmıştır. O bahsettiğim kişi ise Muhteşem Sırmalı Şehrinden çıkan son Dövüş Kralıdır. Ondan sonra Muhteşem Sırmalı Şehrimizden bir Dövüş Kralı bile çıkmadı."

 

"Dövüş Kralları güçlüdür ama yine de tüm Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarını bilemezler, değil mi?" Diye sordu Chu Feng.

 

"Dediklerin de asıl konuya geldi. Dövüş Krallarının güçlü olduğu doğrudur. Ama tüm Dövüş Kralları Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarını içli dışlı bilmez. Ne de olsa Dövüş Sanatı Kutsal Toprakları gerçekten de devasadır. İnsan buradaki yer ve bölge isimlerini bile ezberlemekte güçlük çeker."

 

"Ama bu Dövüş Kralı sıradan bir Dövüş Kralı değil işte. Onun hedefi sıra dışı bir yetiştirmeci olmak değil Onun hedefi bir seyyah olmak. Dövüş Kralı seviyesine ulaşmak için çektiği acıları sırf Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarını dolaşabilmek için çekti."

 

"Yüz sene içinde Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında gitmediği yer kalmamıştır. Biz ona Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarının Canlı Haritası deriz. Bahsettiğin yer Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarındaysa ve ismini doğru biliyorsan o adam sana yerini söyler." Dedi Zhao Shaoqiu.

 

"O zaman Genç Efendiyi zahmete sokacağım." Chu Feng Zhao Shaoqiu'nun yüzünü dikkatle inceliyordu, yalan söylese anlardı. Zhao Shaoqiu'nun dedikleri doğruydu gerçekten de. Zhao Shaoqiu gerçekten de böylesine sıra dışı birini tanıyordu.

 

"Chu Feng kardeş bu dünyada beleşe aş da olmaz ama değil mi?" Chu Feng'in sabırsızlandığını gören Zhao Shaoqiu sırıttı ve avucunu Chu Feng'e doğru uzattı. Belli ki vereceği bilginin karşılığını istiyordu.

 

"Genç efendi, Zhao Ailesi Konağı hani kişinin derdini bedel olmadan çözerdi? Bu yaptığın ne oluyor şimdi?" Chu Feng şaşırmış gibi davrandı.

 

"Chu Feng kardeş sana bahsettiğim adam Zhao Ailesinden değil." Diye arsızca cevapladı Zhao Shaoqiu.

 

"Pekâlâ öyleyse. Ne kadar istiyorsun bakalım?" Diye sordu Chu Feng.

 

"On Gök Boncuğu. Yarım boncuk bile eksik olursa seni götürmem." Zhao Shaoqiu fahiş bir fiyat biçmişti.

 

"Woosh." Ama yine de Chu Feng hemen çıkarmıştı Gök Boncuklarını ve adamın avucuna koymuştu.

 

"Bu..." Avucundaki Gök Boncuklarını gören Zhao Shaoqiu'nun gözleri hemen küçülmüştü. Şok ifadesi geçtikten sonra Chu Feng'e garip bir yüz ifadesiyle baktı.

 

"Genç Efendi, istediğin şeyi verdim. Eğer sen bana istediğim şeyi vermezsen bunun sorumluluğunu alırsın." Dedi Chu Feng gülümseyerek Gök Boncuklarını verdikten sonra.

 

"Haha merak etme merak etme. Söz veriyorum memnun kalacaksın. Takip et beni Chu Feng kardeş." Sözlerini bitiren Zhao Shaoqiu Chu Feng'i tuttu ve uçmaya başladı.

 

Bir süre sonra Muhteşem Sırmalı Şehrin dışında, küçük bir tepenin ucunda durdular. Tepede birkaç tane yıkık dökük ev vardı. Evlerin dışında ahşaptan çitler vardı. Çitler küçük bir avlu oluşturmuştu. Avlunun içinde birkaç tane tavuk ve civciv vardı.

 

"Bahsettiğin adam burada mı yaşıyor?" Chu Feng hayretler içerisindeydi. Çünkü çoktan tüm alanı Ruh Gücüyle araştırmıştı.

 

Chu Feng küçük avluda üç kişinin aurasını hissetmişti. Bunlardan biri altı yedi yaşında küçük bir kızdı. Diğeri ise Kaynak alemin dokuzuncu seviyesinde olan bir genç kadındı. Üçüncü kişi ise yaşlı bir adamdı. Bedeni çok zayıftı ve yetiştirmesi yoktu.

 

"Evet öyle. Eskiden çok güçlüydü. Şimdi durumu farklı." Dedi Zhao Shaoqiu.

 

"Nasıl yani?" Diye sordu Chu Feng.

 

"Bir defasında bir yere gitmiş ve kızdırmaması gereken insanları kızdırmış. Onlar da yetiştirmesini sakatlamış." Diyerek güldü Zhao Shaoqiu ve sözlerine devam etti, "Sen beni burada bekle. Ama unutma senden Gök Boncuğu aldığımı söyleyemezsin. Eğer sorarsa sana iyilik olsun diye yardım ettiğimi söyle."

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44258 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr