Bölüm 456: Doğal Felaket

avatar
8842 10

Martial God Asura - Bölüm 456: Doğal Felaket


 

Çeviri: Calosa Düzenleme: Meloonia

 

 


Sui eyaletinde kara bulutlar ortaya çıktı ve o bulutlardan sonra korkunç bir patlama tüm dokuz il kıtasında duyuldu.


Bu patlama tüm dokuz il kıtasını sarstı hatta başka kıtadaki insanlar bile bunu duydu. Sui eyaletindeki insanlar ise Kılıç Tanrısı Vadisinin olduğu yönden göz kamaştırıcı mavi ve altın renkli ışıklar gördü.


Göz kamaştırıcı ışıktan sonra Kılıç Tanrısı Vadisi tamamen yok oldu. Daha detaylı anlatmak gerekirse Kara bulutların kapladığı tüm alan büyük bir çukura dönüştü.


Bu olay tüm kıtayı şok etti, bizzat Jiang Hanedanı bu olayı incelemesi için üst düzey bir uzman gönderdi.


Jiang hanedanı bile tek bir sonuca vardı oda doğal felaket olmasıydı. Ancak doğal felaketin neden orada çıktığını onlar bile anlamadı.


Bu sonuçtan sonra bazı insanlar o büyük çukuru görmek için bizzat Kılıç Tanrısı Vadisinin olduğu bölgeye gitti. O çukuru gören insanlarda Jiang hanedanının söylediği gibi doğal felaket olduğunu düşündü.


Çünkü bir insan asla böyle bir yıkım yapamazdı, en azından dokuz il kıtasında bunu yapabilecek yoktu.


Zaman hızlıca geçti, büyük çukurun ortaya çıktığından beri iki ay geçmişti. Buna rağmen insanlar hala heyecanla bu konuyu tartışıyordu.


İki ay içinde o çukurun olduğu bölgede köklü değişiklikler oldu. O çukur sayesinde yeraltındaki su tekrar yüzeye çıkmaya başladı ve bazı göllerin yolu o çukurla birleşmeye başladı.


İki ay içerisinde o gölde çok fazla su birikmeye başladı aynı bir göle benzemeye başlamıştı. Bu yüzden insanlar ona,'Doğal Afet Gölü' dedi.


Doğal Afet Gölünün sürekli dolmasıyla insanlar yavaş yavaş bin yıllık tarihe sahip olmasına rağmen, yok olan Kılıç Tanrısı Vadisini unutmaya başlamıştı.


Azure Eyaletinde, Bin Kemik Mezarlığında Su Mei ve Su Rou'nun formasyonunun yanında olan bir yatağın üstünde Chu Feng yatıyordu. Zi Ling'te onun yanında endişeli bir şekilde ona bakıyordu.


"Yenge, Chu Feng ne durumda?" Zhang Tianyi yavaşça onlara doğru yürümeye başladı.


"Azure Ejderha Kurucusu gelip kontrol etti ve oldukça iyi durumda olduğunu söyledi." Zi Ling gülümsemiş olsa da gözlerindeki tedirgin bakışlar anlaşılıyordu.


"Bu harika, o gün Chu Feng olmasa muhtemelen ölecektim." Zhang Tianyi iki ay önceki hatırladı ve anlamlı bakışlarla Chu Feng'e baktı.


Çünkü iki ay önce o patlama sesi duyulduğunda onun Yasaklı Tekniği bile korkmuştu.


Binlerce kilometrelik etrafa kara duman yayıldı ve o dumanın içerisinde tek bir yaşam izi bile yoktu. Zhang Tianyi her zaman kibirli birisi ve güçlü birisi olduğunu düşünmüştür. Ancak dünyada Chu Feng gibi yok edici güce sahip birisi olacağını düşünmemişti. İki ay önce Chu Feng'in yaptığı şeyleri hatırladıkça ürperiyordu.


"Kıdemli Zhang,  olan şeyleri kimseye söylemedin değil mi?" Zi Ling sakin bir şekilde sordu.


"Tabi ki söylemedim böyle bir şey başkalarına söylenir mi? O gün olanları Chu Feng dışında sadece senle ben biliyoruz. Bizim dışımızdaki herkes öldü zaten."


"Aslında dikkatli düşününce o zaman orada kurtulmamız tamamen mucizeydi." Zhang Tianyi gülümsedi.


"O anda aslında Chu Feng kendini tamamen kaybetmemiştir. Eğer kendini tamamen kaybetse muhtemelen yaşamıyor olurduk." Zi Ling gülümsedi.


"Doğru.." Zhang Tianyi başını salladı, Chu Feng'e biraz daha baktıktan sonra oradan ayrıldı.


Chu Feng'in vücudundaki güç ortaya çıktığında Zhang Tianyi'yi geç Zi Ling bile öyle bir güce sahip olduğunu bilmiyordu.


Böyle bir güç başkaları tarafından bilinemezdi çünkü böyle bir gücün iyi mi kötü mü olduğu bilinmiyordu.


Zi Ling dedesinin daha önce Doğu Denizi Bölgesinde başka insanlar başkasının gücünü alıp kendine aktarabildiğini söylemişti.


Bu güçler çok kötü niyetli olsa da kimse onları kışkırtamıyordu. Onlar bölgenin hükümdarıydı.


Bu yüzden Zhang Tianyi ve Zi Ling bu konuyu kimseden bahsetmemeye karar verdi. Hatta Chu Feng'in kendi ailesi olan Chu ailesine bile.


Aslında Zi Ling önce Zhang Tianyi'yi öldürmeyi düşündü çünkü en güvenli yöntem buydu.


Ancak Zhang Tianyi'den daha güçsüzdü ve onu bir şekilde öldürebilse dahi Chu Feng'in bu konu yüzünden ona kızacağını düşündüğü için bir şey yapmadı.


O olayın ardından Chu Feng çok güçsüz düşüp bilincini kaybetmişti. Bu yüzden Chu Feng'i hızlıca buraya getirmiştiler.


İki ay geçmesine rağmen Chu Feng hala tepki vermiyordu.


Bir kaç gün daha geçti ve Zi Ling hala onun yanından ayrılmadı. Chu Feng iyi görünüyor olsa da Zi Ling endişeli bir şekilde ona bakıyordu.


"Mm ~~~~~~" Chu Feng'in göz kapakları titredi ve ağzından bir inilti duyundu.


"Chu Feng, Chu Feng, uyan! Sakın uyuma!" Zi Ling hemen ona konuşmaya başladı, Chu Feng'in tekrar uyumasından korkuyordu.


Zi Ling'in tatlı sesini duyan Chu Feng yavaşça gözlerini açtı. Karşısında Zi Ling'i görünce mutlu oldu ancak etrafına bakınca şok oldu.


"Zi Ling, nasıl olurda Bin Kemik Mezarlığına geliyoruz? Kılıç Tanrısı Vadisinde olmalıydık."


"Chu Feng, neler oldu hatırlamıyor musun?" Chu Feng'in şaşkınlığını gören Zi Ling ona sordu.


Chu Feng gücünü ortaya çıkardığı zaman bedeni gerçekten çok güçsüz düşmüştü. O kadar güçsüz düşmüştü ki Zi Ling hıçkıra hıçkıra ağlamıştı.


Çünkü her an ölebilecek bir zayıflığa düşmüştü ve o zayıflığın yan etkisinin olmasından korkuyordu.

 

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr