Bölüm 994: Cennet Yolunun Kralı

avatar
4028 8

Martial God Asura - Bölüm 994: Cennet Yolunun Kralı


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

"Lanet olsun!" Diye küfretti Chu Feng ancak çok geçti. O şeytani ses yankılanır yankılanmaz sınırsız bir baskı Chu Feng'i yuttu.

 

Çok güçlüydü, o kadar güçlü ki Chu Feng karşı koyamıyordu bile. Dehşet gücünü hissedebiliyordu; aleminin zirvesinde olan bir Dövüş Kralı, Dövüş Sanatı İmparatorluğundan bir adım uzakta.

 

Böylesine bir baskı karşısında Chu Feng'in eli kolu bağlanmıştı. Kaçma fırsatı yoktu. Birkaç tane devasa canavar Chu Feng'in yanına gelip etrafını sarmıştı. Bir tanesi ellerini uzatıp keskin tırnaklarıyla Chu Feng'i yakasından tutup kaldırmıştı.

 

Sanki bir dev karıncayı kaldırıyordu. Canavar sadece güçlü değildi, devasaydı da. Onun karşısında Chu Feng sadece bir kelimeyle tasvir edilebilirdi: minik.

 

Chu Feng'i yakaladıktan sonra canavar onu aldı ve Tantai Xue'nin yanına fırlattı. Onunla "savaşan" canavarlar durdu ve geriledi.

 

Aynı anda kana susamış canavarlar katman katman Chu Feng ve Tantai Xue'nin etrafını sarmıştı. Hepsi garip garip kahkahalar atıyordu. Sanki iki insana değil de iki oyuncağa bakıyorlardı.

 

Chu Feng endişe içerisinde bu çirkin canavarlara bakarken gözlerini Tantai Xue'ye çevirdi. Ancak o zaman kızın göğsünün yukarı aşağı indiğini ve dengesiz aurasını fark etti. Önceki savaşta oldukça ağır bir bedel ödemişti. Chu Feng'in de düşündüğü gibi bu canavarlar için Tantai Xue'yi öldürmek işten değildi. Onunla oynuyorlardı.

 

"Tantai Xue, ne bunlar?" Diye sordu Chu Feng zihinsel mesajla.

 

"Ne bileyim ben?" Diye soğukça cevapladı Tantai Xue. Kendisiyle oynadıklarını biliyordu ve bu yüzden sinirli ve öfkeliydi.

 

"Ne olduklarını bilmiyor musun? O zaman Cennet Yolunun testi olmadıklarını ne biliyorsun?" Diye sordu Chu Feng.

 

"Çünkü Cennet Yolundaki tüm testlerin birer illüzyon olduğunu biliyorum. Bu canavarlar belli ki illüzyon değil," diye sabırsızca cevapladı Tantai Xue.

 

"Tantai Xue, sence bu canavarlar Cennet Yoluna önceden girenler tarafından bırakılmış olabilir mi?" Diye sordu Chu Feng.

 

Bir tahmini vardı. Cennet Yolunda bu kadar garip yer olduğuna göre ve o da Cennet Yolundan olduğuna göre içinde farklı varlıkların olması da gayet doğaldı.

 

Tantai Xue Cennet Yolunu daha iyi anlıyor gibiydi ve Chu Feng de tahmininin doğru olup olmadığından emin olmak istiyordu. Belki de bu umutsuz durumdan çıkmanın bir yolunu bile bulabilirlerdi.

 

Bu soru Tantai Xue'yi dondurup bırakmıştı. Sonra da düşünmeye başladı. Ama sonunda Chu Feng'e soğuk bir bakış attı ve "Ne diye bu kadar soru soruyorsun? Madem soru sormayı bu kadar seviyorsun, onlara sorsana?" dedi.

 

"Evet, neden onlara sormuyorum ki?" Chu Feng gülümsedi ve sonra da umursamaz bakışlarını canavarlara çevirerek, "Nereden geldiniz siz?  Neden bizi durdurdunuz?" diye bağırdı.

 

"Kukukuku..." Canavarlar tekrar şeytani bir şekilde gülmeye başladılar.

 

Hemen sonrasında devasa grup ikiye bölündü. Chu Feng'in önünde diğerlerinden farklı bir canavar belirdi.

 

Aslında bu canavar diğer canavarlardan çok da farklı değildi ama daha büyüktü ve kaslıydı. Gücü ise diğer canavarlardan çok daha fazlaydı.

 

Bu dokuzuncu seviye bir Dövüş Kralıydı. Varlığı Chu Feng'e baskıdan başka bir şey hissetmiyordu. Canavarın hâl ve tavrından bu milyon tane canavarın lideri olduğu anlaşılabiliyordu.

 

Canavarlar çok fazla olduğu için ve çok büyük oldukları için çok fazla yer kaplıyorlardı. Bu sebeple lider hâlâ Chu Feng'den bir hayli uzakta duruyordu. Yavaş yavaş Chu Feng'e yaklaştıkça baskısı da kuvvetleniyordu.

 

Baskısını kasıtlı olarak güçlendiriyordu; Chu Feng'e ne kadar güçlü olduğunu göstermek istiyordu. Chu Feng'in karşısında titremesini istiyordu.

 

Ama sekizinci seviye Dövüş Lordu olan Chu Feng daha önce sekizinci seviye bir Dövüş Sanatı Kralını yenmişti. Şu andaki gerçek yetiştirmesiyle değildi belki ama yine de bu deneyime sahipti.

 

Bu yüzden rakibi çok güçlü olsa da Chu Feng hiç korkmamıştı. Çok sakindi.

 

"Sss--"

 

Bu dokuzuncu seviye Dövüş Kralı canavarın suratını asmıştı. Biraz şaşırmıştı da, Chu Feng'in tepkisini sevmediği belliydi.

 

"Velet, benden korkmuyor musun?" dedi canavar. Sesi kalın ve kuvvetliydi, gök gürlemesinden bile kuvvetli. Ancak sesinde ahlâktan eser yoktu. Hatta bu şeytani bir sesti.

 

"Neden korkacakmışım senden?" Diye gülümsedi Chu Feng. Daha sakin olmasına imkân yoktu.

 

"Velet, kim olduğumu bilmek mi istiyorsun?" Canavarın moralinin bozulduğu belliydi.

 

"Senin kim olduğunu bilmek istemiyorum, bizi neden durdurduğunu bilmek istiyorum. Yaptıklarının Cennet Yolunun kurallarına aykırı olduğunu biliyor musun?" Chu Feng hiç korkmamıştı. Hatta sesini daha da yükseltmişti.

 

Etrafındaki canavarlar Chu Feng'in bu tavrına çok sinirlenmişti. Kaşlarını çattılar, memnuniyetsizliklerini belirttiler. Zehir dolu bakışları ve sıktıkları dişleriyle Chu Feng'i canlı canlı yemek istedikleri belliydi.

 

"HAHAHAHAHA--" Ama tam da o sırada dokuzuncu seviye Dövüş Sanatı Kralı canavar kahkahalara boğuldu. Kahkahası kulakları sağır edecek kadar sesli ve şeytaniydi. Hatta kahkahası görünmez ses dalgaları ve kuvvetli rüzgârlar oluşturmuştu.

 

Öncekinden çok farklı bir kahkahaydı. Bu kahkahanın içinde öfke ve öldürme niyeti vardı. Chu Feng'in sözleri canavarı öfkelendirmişti.

 

"Lanet olsun, sinirlendirdin!" Dedi Tantai Xue soğuk bir tonla.

 

"Sinirlendirdim evet ama sinirlendirmesem ne fark edecekti?" Diye cevapladı Chu Feng.

 

Chu Feng'in dediği Tantai Xue'yi susturmuştu. Gerçekten de Chu Feng'in dediği gibi şu anda kaplanın ağzındaki koyundan bir farkları yoktu. Bu canavarlar nazik varlıklar değildi. Ellerine geçtikleri anda ölecekleri belliydi .

 

Çoktan ölmüşlerdi, sadece bekliyorlardı. Bunu hatırlayan Tantai Xue de sakinleşti ve Chu Feng'i suçlamaktan vazgeçti.

 

"Velet, dinle beni. Cennet Yolundan geçtin mi geçmedin mi umurumda değil. Nereden geldiğin umurumda değil. Ancak ben buradayken buradan geçmeyi aklının köşesinden bile geçirme."

 

"Burada, ben seni hayatta görmek istersem yaşarsın. Ölmeni istersem de ölürsün. Neden biliyor musun? Çünkü biz Cennet Yolunun krallarıyız." Canavarın sesi buz gibiydi. Muhteşem muazzam bir sesti bu, krallara yakışır bir ses.

 

O sırada Chu Feng dışarıdan sakin gözüküyor olsa da içten içe biraz ürkmüştü. Biraz vakit kazanmak istiyordu ki kaçabilmek için bir fırsat doğsun, ancak bu canavarların böyle bir şeye izin vereceğinden emin değildi. Kuvvetli kana susamışlıklarını hissedebiliyordu.

 

*hmm*

 

Ancak tam da bu anda görünmez bir dalga Chu Feng ve diğerlerinin içinden geçti. Aynı anda canavarların arkasında gözleri kör eden bir ışık parladı.

 

Bu çok güçlü bir ışıktı. Zifiri karanlık Cennet Yolunu tamamen aydınlatmıştı. Işık o kadar kuvvetliydi ki kimse gözlerini açmaya cesaret edemiyordu.

 

Bu ışık karşısında Chu Feng ve Tantai Xue daha iyi bir durumdaydı ancak canavarlar acı içerisinde kükremeye başlamıştı, sanki işkence görüyorlardı.

 

Daha da önemlisi Chu Feng canavarlardan etrafa yayılan korkuyu hissediyordu. O eski küstahlıklarından eser yoktu, korkmuşlardı.

 

Işığın geldiği taraftan kadim bir ses yükseldi .

 

"Siz mühürleri kaldırılmış pislik muhafızlardan başka bir şey değilsiniz. Bir de kendinize Cennet Yolununun kralları dersiniz ha?"

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr