Bölüm 963: Yok Edici

avatar
4176 9

Martial God Asura - Bölüm 963: Yok Edici


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

Kış rüzgârları esiyor, tüm dünyayı sallıyordu.

 

Işıktan kılıçları her yerde uçuyor, uzayın dokusunu bile kesiyordu.

 

Tantai Xue da Jiang Qisha da gerçek birer dâhi gibi duruyordu. Doğu Deniz Bölgesinin dâhilerine kıyasla bu ikisi tanrıları andırıyordu. Güçleri akıl almazdı.

 

Birbirlerine darbeler vurup duruyorlardı, savaş gittikçe daha da hararetleniyordu. Kalabalığın tek görebildiği uluyan kar fırtınası ve hiddetli enerji dolu kılıç darbeleriydi. İkisinin savaşı dışarıdan bulanık duruyordu.

 

Ama gözükmüyor olmasına rağmen becerilerinin kudreti, Kraliyet Silahı ve envai çeşit teknikler herkesin kalbini kıpır kıpır etmeye yetiyordu. Herkes heyecanlı ve korkmuş bir hâldeydi.

 

Heyecanlılardı çünkü iki muazzam dâhinin çarpışmasına tanık oluyorlardı. Korkmuşlardı çünkü böylesine dehşet bir güç karşısında korkmamak mümkün değildi.

 

Tantai Xue de Jiang Qisha da herkese ne kadar güçlü olduklarını kanıtlamıştı. Murong Mingtian bile gerçekten de bu iki canavar gence kıyasla çok zayıf olduğunu kendi kendine kabul etmişti.

 

Ancak iki kaplan kapıştığında elbet yaralanan bir taraf olurdu. İki ejder kapıştığında her zaman bir galip olurdu. Jiang Qisha ve Tantai Xue için de geçerliydi bu.

 

"Ahh!" Birden acı dolu bir feryat koptu. Savaş alanından biri dışarı fırladı ve anında şok dalgaları da kesildi.

 

Bu Tantai Xue'ydi. Her yeri kanla kaplıydı ve sürekli kan kusup duruyordu. Aurası da çok zayıflamıştı. Vücudu da kuvvetle titriyordu. Hâlâ havada durabiliyordu ancak yaşam ve ölümün kıyısındaydı, her an düşecekmiş gibi duruyordu.

 

Jiang Qisha da belirdi. Elinde kırmızı baltalı kargısı vardı ve etrafını hiddetli bir aura sarmıştı.

 

Havaya yükselen aurası alevlerden bile hiddetliydi. Ama en dehşet verici şey çıplak gözle bile görülen aurası değil de yaydığı kana susamışlıktı.

 

"Tantai Xue, canın benim!" Jiang Qisha'nın gözleri kan kırmızısıydı. Bir şeytana benziyordu. Elindeki baltalı kargıyla Tantai Xue'ye doğru uçtu.

 

"Mm-"

 

Tantai Xue hareket etmeye çalıştı. Kaçmak istiyordu ama nafile; istese bile hareket edemiyordu. Bir kez daha öksürdü ve öksürükle birlikte ağzından kan da geldi. Savaşacak gücü kalmamıştı.

 

Tantai Xue devam edemeyecek bir durumda olmasına rağmen Jiang Qisha'nın gözünde bir zerre merhamet yoktu. Elindeki ateş kırmızısı baltalı kargıyı aşağı doğru salladı büyük bir kuvvetle. Tantai Xue'yi ikiye bölecekti.

 

*hmm*

 

Ama tam da herkes Tantai Xue'nin işinin bittiğini düşünürken önündeki uzay kıpırdamaya başladı ve bir yırtılma sesiyle birlikte kömür karası bir kılıç ileri fırladı.

 

Kılıç Tantai Xue'nin önünde yatay bir şekilde durarak Jiang Qisha'nın baltalı kargısıyla çarpıştı.

 

*KLENG --*

 

Çarpışmayla birlikte her yere kıvılcımlar saçıldı. Jiang Qisha'nın bileği de titremişti. Sallanan vücuduyla birlikte geri fırladı. Bu güç onu geri itmişti gerçekten de.

 

"Bu da ne?"

 

Herkes şoklar içerisindeydi. Jiang Qisha'nın gücünü görmüşlerdi, ama gelin görün ki kömür karası kılıç Jiang Qisha'yı geri itmeyi başarmıştı. Nasıl şok olmazlardı?

 

"Bu kılıç... Yoksa?" Murong Mingtian'ın keskin kaşları çatılmıştı. Kalbinde bir huzursuzluk belirdi çünkü bu kömür karası kılıç çok tanıdıktı.

 

"Kim o?" Diye bağırdı Jiang Qisha.

 

"Ne, yoksa çoktan unuttun mu beni?" Uzay tekrar bölündü ve biri yavaş yavaş kalabalığın önünde belirdi.

 

Bu kişinin omuzlarına kadar inen uzun saçları ve elinde de büyük bir kılıcı vardı. Çok yakışıklı değildi belki ama yüzünde bir yiğitlik vardı. Bir de muhteşem bir aurası vardı, sanki kutsal bir varlık gibiydi.

 

En önemlisi de bu kadar genç olan bu adamın aurası dördüncü seviye Dövüş Kralıydı.

 

"Chu Feng? Chu Feng bu!"

 

Herkes hayretler içerisindeydi. Çünkü Chu Feng buraya gelmekle kalmamıştı, dördüncü seviye bir Dövüş Kralı olmakla da kalmamıştı. Bir de Jiang Qisha'yı geri çekilmeye zorlamıştı!

 

"Ne oluyor? Chu Feng Dövüş Lordu değil miydi? Nasıl birden Dövüş Kralı olmuş, bir de dördüncü seviye bir Dövüş Kralı?"

 

"Ne oldu? Chu Feng'in gücü nasıl bu kadar artmış? Elindeki silah neden o kadar tanıdık? Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatının hazinesine benziyor, eski tarikat liderinin Kraliyet Silahı Şeytan Mühürleyen Kılıcı!"

 

"Şeytan Mühürleyen Kılıç mı? Evet, bu Şeytan Mühürleyen Kılıç! Chu Feng mi almış bu kılıcı? Gerçekten de Kraliyet Silahlarının kralını mı almış? Ne oluyor böyle?" Herkes hayretler içerisindeydi ama panik ve korkuya kapılanların sayısı daha da fazlaydı.

 

"Chu Feng!" Chu Feng'i gören Zi Ling ve diğerleri sevinçten havalara uçuyordu.

 

Hepsinin iyi olduğunu gören Chu Feng'in de içi rahatladı. Ama onlarla konuşmaya vakti yoktu, hemen avucunu Tantai Xue'nin alnına koydu.

 

*vuaoo*

 

Avucu Tantai Xue'ye değdiğinde kulakları sağır eden bir feryat koptu. Aynı anda Chu Feng'in vücudundan kırmızı bir aura çıkmıştı ve durmaksızın Tantai Xue'ye doğru akıyordu.

 

Tantai Xue'ye doğru akan bu aurayla birlikte yaraları iyileşmeye başladı, aurası bile düzeliyordu.

 

Bu tekniğin bu kadar mistik iyileştirici etkisinin olması sebebi bunun sıradan bir teknik olmamasıydı; bu bir Gizli Beceriydi, Vermiyon Kuşu Canlandırma Tekniği.

 

"Bu bir Gizli Beceri! Görünen o ki seni hafife almışım. Yetiştirmen senin değil. Özel bir yolla elde ettin bunu, değil mi?" Dedi Jiang Qisha soğuk bir tonla.

 

Ama Chu Feng Jiang Qisha'yı görmezden geldi. Tantai Xue'yi iyileştirmeye devam etti ve ancak onu tehlikeden kurtardıktan sonra rahat bir nefes aldı.

 

"Teşekkürler..." Vermiyon Kuşu Canlandırma Tekniğiyle birlikte Tantai Xue gerçekten de kurtulmuştu. Minnetini belli ettikten sonra gözlerini kapattı ve bayıldı.

 

"Zi Ling, arkadaşlar, siz onunla ilgilenirsiniz." Chu Feng zayıf durumdaki Tantai Xue'yi arkadaşlarına doğru uzattı.

 

"Chu Feng, sen..." Chu Feng'i gören Zi Ling'in yüzü sakindi belki ama kalbinde fırtınalar kopuyordu, hem o hem de diğerleri endişe içerisindeydi. Chu Feng'i iyi tanıyorlardı, bu işin peşini bırakmayacağını biliyorlardı.

 

"Merak etmeyin, düşüncesizce davranmam." Chu Feng hafifçe gülümsedi ve konuşurken de ayağa kalktı. Sonra da öldürme isteği dolu bakışlarını insanlara çevirdi ve umarsızca "Bu savaşı bitirmek istiyorum," dedi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44315 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr