Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

"Evet. Şu anda Jiang Qisha'ya karşı gelemem ama birkaç gün sonra bu mümkün olabilir," dedi kendinden gayet emin.

Chu Feng'in kalbi titredi. Jiang Qisha'yla arasındaki uçurum çok fazla olmasına rağmen hiç de şaka yapar gibi bir hâli yoktu. Muhtemelen dediğini yapma kapasitesi de vardı.

Çok güçlüydü, akıl almaz bir gücü vardı.

"Merak etme, arkadaşlarına bir şey olmaz. Ben de dahil Doğu Deniz Bölgesine gelen beş kişi var. Diğer dördünün adı Jiang Qisha, Wu Kunlun, Zhao Yuetian ve Kuang Bainian. Dördü de Lanetli Toprak Tarikatının müridi."

"Lanetli Toprak Tarikatında yedi çok özel mürit var. Bunlar Lanetli Toprak Tarikatının bizzat reisi tarafından seçilen müritler. Bu müritlere Lanetli Toprak Yedilisi deniyor."

"Direkt olarak reisin kendi müritleri bunlar. Konumları oldukça yüksek, Lanetli Toprak Tarikatının müritlerinin yaşı kaç olursa olsun, ne kadar güçlü olursa olsun onları gördüğünde saygılarını sunması gerekir. Yaşlılar bile onları sinirlendirmeye cüret edemez."

"Herkes Lanetli Toprak Tarikatının bir sonraki reisinin o yediliden biri olacağını biliyor. Reis olamayanlar da Yaptırım Yaşlısı olurlar, yani yine büyük bir otorite sahibi olacaklar. Lanetli Toprak Tarikatına girdikleri andan itibaren geleceklerinin parlak olacağı belliydi. Lanetli Toprak Tarikatının geleceği onların elinde."

"Jiang Qisha, Wu Kunlun, Zhao Yuetian ve Kuang Bainian Lanetli Toprak Yedilisinin dördü. Lanetli Toprak Tarikatı için Jiang Qisha'nın ne kadar önemli olduğunu anladın değil mi?" Diye sordu Tantai Xue gülümseyerek.

Chu Feng şok içerisindeydi. Jiang Qisha ve diğerlerinin Lanetli Toprak Tarikatından geldiğini zaten biliyordu ama bu kadar yüksek konumlarda olmalarını beklemiyordu. Bu kadar küstah ve güçlü olmalarına şaşmamak lazımdı.

Onlar elitlerin de elitleri, dâhilerin de dâhileriydi. İnsanlar içindeki ejderhalardı.

"Aslında tarikattaki konumları bir yana Kuang Bainian'ın hayatı yine de Jiang Qisha ve diğerleri için önemli. Beraber büyüdüler, birbirlerini çok iyi tanırlar. Birbirlerine çok yakındırlar da."

"Onlar için muhtemelen tüm Doğu Deniz Bölgesinin Kuang Bainian'ın canı kadar değeri yoktur. Yani Jiang Qushan'ı Kuang Bainian'la tehdit edersek düşüncesizce hareket etmez."

"Ölümsüz İnfaz Takımadası da Jiang Qisha oradayken arkadaşlarına bir şey yapmaya cüret edemez. En azından Kuang Bainian elimde olduğu sürece arkadaşların güvende olacaktır." Dedi Tantai Xue. Chu Feng'in Zi Ling ve diğerleri hakkında endişelendiğini görebiliyordu.

"Teşekkür ederim." Chu Feng ellerini birleştirerek Tantai Xue'nin önünde eğildi. Onu en çok endişelendiren şey gerçekten de dostlarının güvenliğiydi. Tantai Xue'nin dedikleri gerçekten de yüreğine su serpmişti.

Tantai Xue'nin kendisini kandırdığını düşünmüyordu. Jiang Qisha'nın Murong Mingtian ve diğerlerini kullandığını zaten anlamıştı. Bu yüzden muhtemelen sırf Ölümsüz İnfaz Takımadası istedi diye Zi Ling ve diğerlerine bir şey yapmazdı.

Özellikle de dostu rehineyken Jiang Qisha onların teline bile dokunmazdı. Tantai Xue'nin dediği gibi, geçici de olsa Zi Ling ve diğerleri tehlike içerisinde değildi.

"İzin verirseniz sorabilir miyim, Lanetli Toprak Tarikatı Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında nasıl bir güç acaba?" diye sordu Chu Feng.

Chu Feng Lanetli Toprak Tarikatıyla düşman olmanın kaçınılmaz olduğunu düşünmeye başlamıştı. Jiang Qisha ve diğerlerinin bu tarikata mensup olması bunun için yeterli bir sebepti. Bu yüzden Lanetli Toprak Tarikatını daha yakından tanıması gerekiyordu.

"Başında Dövüş İmparatoru olan bir tarikat. Nasıl bir güç sence?" Diye soruyu soruyla cevapladı Tantai Xue.

"Ne? Dövüş İmparatoru mu?!" Bunu duyan Chu Feng gerilmişti.

Qiushui Fuyan da iç çekmekten kendini alamadı. Şaşkınlık içerisinde sordu, "Dövüş İmparatoru mu? Yani Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında gerçekten de Dövüş İmparatorları var mı?"

Doğu Deniz Bölgesinde de doğu ülkelerinde de Dövüş İmparatorları sadece efsanelerde duyulan şeylerdi.

İki bölgede de Dövüş İmparatorunun yaptıkları sayısızdı ama bunlar hep efsanelerde anlatılan şeylerdi. Dövüş İmparatorlarını görenler öleli uzun seneler olmuştu. Şimdiki yetiştirmecilerin ulaşmayı aklından bile geçiremeyeceği bir efsaneydi.

Bu yüzden Doğu Deniz Bölgesindekiler için Dövüş İmparatorunun bir tanrıdan farkı yoktu.

Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında böyle tanrı gibi bir varlığın olması doğal olarak insanı şaşırtıyordu.

"Tabii ki Dövüş İmparatorları var ama Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında bile çok fazla yok. Dövüş İmparatoru olan tarikatlar Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarının güçlü tarikatlarıdır."

"Şimdi anlamışsındır herhalde Lanetli Toprak Tarikatının nasıl bir güç olduğunu, değil mi?" Dedi Tantai Xue gülümseyerek ve sözlerine devam etti, "Chu Feng, aklından ne geçiyor biliyorum. Lanetli Toprak Tarikatından intikam almayı düşünüyorsun değil mi?"

Chu Feng suratını astı. Gerçekten de planı buydu ama Tantai Xue'nin bunu tahmin etmesini beklemiyordu. Gittikçe bu kadın ona daha da korkunç geliyordu . Ondan bir şey gizlemek mümkün değildi.

"Yaptıklarını duydum. İntikamını alan biri olduğunu biliyorum."

"Ama ben sana hatırlatayım, Lanetli Toprak Tarikatı Ölümsüz İnfaz Takımadası değil ve Dövüş Sanatı Kutsal Toprakları da Doğu Deniz Bölgesi değil. Doğu Deniz Bölgesinde istediğini yapıyor olabilirsin ama Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında aynısını yapmayı düşünüyorsan önce bir gücünü gözden geçir."

"Doğu Deniz Bölgesinde en parlak yıldız olabilirsin ama Dövüş Sanatı Kutsal Topraklarında senin gibi bir sürü insan var."

"Birçoğu da az biraz hünerine güvenip küstahlaşıyor ve düşüncesizce hareket ediyor, sonları da iyi olmuyor bu yüzden," dedi Tantai Xue sırıtarak. Ses tonu alay doluydu.

"İyi niyetin için teşekkür ederim. Dediklerini aklımda bulunduracağım." Chu Feng yumruklarını birleştirerek kızı selamladı. Tantai Xue'nin dedikleri belki duyması hoş şeyler değildi ama Chu Feng bunun iyi niyetli bir uyarı olduğunun farkındaydı. Bu yüzden sinirlenmemişti ve minnettar bir şekilde sordu, "Merak ettim de... Jiang Qisha ve diğerlerine karşı hamleni ne zaman yapacaksınız acaba?"

"Ne? Bana yardım etmek mi istiyorsun?"

"Gerek yok. Şu anki yetiştirmenle bir işime yaramazsın. Ama gösteriyi izlemek istiyorsan gelebilirsin."

"Bunu yanında taşı. Zamanı geldiğinde seni gelir bulurum." Tantai Xue Chu Feng'e özel bir yeşil taş verdi.

Chu Feng taş sayesinde Tantai Xue'nin yerini bulabileceğinin farkındaydı. Muhtemelen üstünde Tantai Xue'nin işareti vardı. Taşı üstünde tuttuğu sürece onu Tantai Xue her yerde bulabilirdi.

"O zaman sizden haber bekliyor olacağım," dedi taşı cebine atan Chu Feng.

Aslında hâlâ Tantai Xue'ye sormak istediği bir sürü sordu vardı ama daha onu çok iyi tanımıyordu ve durum acildi, muhabbet etmeye vakit yoktu. Tantai Xue'nin onlarla yola devam etmeyeceğini gören Chu Feng merakını bir kenara kaldırdı ve daha fazla soru sormadan hemen oradan ayrıldı.