Bölüm 919: Tantai Xue'yle Tekrar Karşılaşmak

avatar
4242 8

Martial God Asura - Bölüm 919: Tantai Xue'yle Tekrar Karşılaşmak


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

Güneyde belli bir yer kıpraşmaya başlamıştı. Kısa bir süre sonra güzel vücutlu biri görüş alanına girdi.

 

Bu bir kadındı. Beyaz bir elbisesi vardı ama yüzü gözükmüyordu çünkü bir duvak takmıştı.

 

"Bu o mu?" Chu Feng şaşırıp kalmıştı çünkü bu kadını tanımıştı. Bu Yanan Cennet Kilisesinde Üçüncü Ölümsüzü yenen gizemli kişi, Tantai Xue'ydi.

 

Chu Feng şaşırmıştı. Tantai Xue'nin neden buraya geldiğini ve neden kendisini kurtardığını anlayamamıştı.

 

Ama buna içten içe sevinmişti. Tantai Xue'nin nereden geldiğini bilmiyordu ama onun çok güçlü olduğunu biliyordu. Belki de Zhan Jiuxiao'yu yenebilirdi.

 

"Kimsin sen?" Diye sordu Tantai Xue'yi ciddi ciddi inceleyen Zhan Jiuxiao.

 

Bu kadının hiç de basit biri olmadığını fark etmişti. Dokuzuncu seviye bir Dövüş Lordu olduğu belliydi ama ses bile çıkarmadan saldırısını durdurmayı başarabilmişti. Bu sıradan birinin yapabileceği bir şey değildi. Sırf bu yaptığı nasıl biri olduğunu anlamaya yeterdi.

 

"Beni öyle geçen biri olarak görebilirsin ama aslında seni öldürecek olan kişiyim." Dedi Tantai Xue. Sözlerini kayıtsız bir tonla söylemişti.

 

"Beni öldürmek mi? Senin gibi bir kız mı öldürecekmiş beni?" Zhan Jiuxiao öfkelenmişti. Bu kişi basit biri değildi belki ama yine de kendisini yenebileceğine inanmıyordu. Ne de olsa altı üstü dokuzuncu seviye bir Dövüş Lorduydu. O ise üçüncü seviye bir Dövüş Kralıydı.

 

Zhan Jiuxiao hemen saldırıya geçti. Dövüş Sanatı gücü bir alanda yoğunlaştı ve vahşi bir yaratık oldu. Bu yaratığın garip bir görünüşü vardı, dağı andıran bir yumruk gibiydi. Yumruk olmasına rağmen dört ayağı ve sivri dişleri vardı.

 

Sıradan bir beceri değildi bu, dokuzuncu seviye bir beceriydi. Bir de Zhan Jiuxiao gibi üçüncü seviye bir Dövüş Kralı tarafından oluşturulmuştu, gerçekten de çok güçlüydü. İçerdiği yıkıcı güçle haritalardan bütün bir bölgeyi silip atabilirdi.

 

Bırakın Chu Feng'i, Qiushui Fuyan bile bu saldırıyı görünce derin bir nefes almıştı. Bu becerinin Chu Feng ve kendisine vurduğu vakit ikisinin de şüphesiz öleceğinin farkındaydı. İmkânı yok hayatta kalamazlardı. Şu hâliyle Piaomiao Hanım bile ölürdü.

 

Tantai Xue ise sakin ve kayıtsızdı. Kaçmak yerine sırıtarak, "Seni kendim öldürmeme bile gerek yok."

 

*hmm*

 

Sözlerini bitirdikten sonra Tantai Xue'nin vücudundan dışarı bir dalgalanma oldu. Bir Ruh Oluşumu kapısı belirdi, bu bir Dünya Ruh Kapısıydı.

 

Ve kapıdan dışarı bir Dünya Ruhu çıktı. İnsana benziyordu ama rçok büyüktü . Bir çiçeği de andırıyordu, dişi bir ruhtu. Tavır ve hareketleri kutsal bir varlığınkileri andırıyordu.

 

Güzel görünüşünden ve bu hal ve tavırlarından bu ruhun Peri Ruh Dünyasından olduğu anlaşılıyordu.

 

Peri Ruh Dünyasından olan ruhlar güzel olmalarına rağmen çok sert ve güçlü ruhlardı. Vücudunda altından bir zırh vardı ve elinde de altından bir çift dişli mızrak vardı. Namağlup, muazzam bir generali andırıyordu.

 

Dokuzuncu beceri fırtına gibi yaklaştığında elindeki çift dişli mızrağı salladı. Çift dişli mızrak beceriyi delip geçmekle kalmadı, onu patlattı.

 

 

"Ne güçlü bir Dünya Ruhu!" Chu Feng ve Qiushui Fuyan da şok olup kalmıştı. Bu Dünya Ruhu hem Peri Ruh Dünyasındandı hem de üçüncü seviye bir Dövüş Kralıydı.

 

Tantai Xue, dokuzuncu seviye bir Dövüş Lordu olmasına rağmen üçüncü seviye Dövüş Sanatı Kralı olan bir Dünya Ruhu vardı.

 

"Nasıl mümkün olabilir bu? Bu... Bu nasıl mümkün olabilir?" Zhan Jiuxiao'nun yüz ifadesi değişmişti. O da bir Dünya Spiritistiydi, Tantai Xue'nin üçüncü seviye Dövüş Kralı olan bir Dünya Ruhu olmasını bir türlü aklı almıyordu.

 

En önemlisi de Dünya Ruhunun kuvvetli baskısını hissetmişti, bu ruh kendisinden de güçlüydü.

 

"Ustama saygısızlık etmeye cüret eden herkes ölür!" Dünya Ruhunun bakışları buz gibiydi. Kan bürümüş gözleri ve elindeki çift dişli mızrağıyla Zhan Jiuxiao'ya saldırdı.

 

Zhan Jiuxiao durup düşünmedi bile. Hemen bileğini çevirdi ve elinde üç metre uzunluğunda bir kılıç belirdi. Kırmızı kılıcın üzeri sembollerle doluydu, bu bir Kraliyet Silahıydı.

 

Kraliyet Silahıyla birlikte Zhan Jiuxiao'nun aurası hemen yükseldi. Sonra da kılıcını salladı ve önünde alevlerden bir deniz oluştu.

 

*buum*

 

Ama Dünya Ruhu gerçekten de çok hiddetliydi. Çift dişli mızrağı salladı ve alevleri ortadan ikiye böldü. Göz açıp kapayıncaya kadar Zhan Jiuxiao'nun önünde belirmişti.

 

"Lanet olsun!" Kraliyet Silahının saldırısının bir işe yaramadığını gören Zhan Jiuxiao kendini kaybetti. Arkasını döndü, kaçmak istiyordu.

 

"Nereye gittiğini sanıyorsun sen? Canın benimdir."

 

Dünya Ruhunda merhamet falan yoktu. Bir adım attı ve etrafındaki hava büküldü, ruh kaybolmuştu.

 

Tekrar belirdiğinde Zhan Jiuxiao'nun arkasındaydı. Elindeki çift dişli mızrağını Zhan Jiuxiao'ya doğru salladı. Gerçekten de canını alacaktı adamın.

 

"Ruh Yıkıcı Muska!"

 

*buum*

 

Ama birden Dünya Ruhunun tepesinde bir muska belirdi ve belirir belirmez de patladı.

 

"Ahh!"

 

Muskanın patlamasıyla birlikte etrafa garip bir şok dalgası yayıldı. Şok dalgası Dünya Ruhunu içine aldığında ruh birden ağır yaralanmış gibi bir feryat kopardı. Birkaç kilometre uçtuktan sonra ancak dengesini sağlayabildi.

 

Dünya Ruhunun geri uçmasıyla birlikte havada biri belirdi. Zhan Jiuxiao'nun arkasında durdu.

 

Genç biriydi bu. Muskalarla dolu bir cüppesi ve boynunda boncuklarla dolu bir ip vardı. Birinci seviye bir Dövüş Kralıydı.

 

Chu Feng bu delikanlıyı tanımıştı, Jiang Qisha'yla aynı tarikattandı. Rüzgârlı Ovalarda gelip de Murong Xun ve Altıncı Ölümsüzü kurtaran gizemli kişilerdi bunlar.

 

"Haha, Efendi bana dışarıda dur da ağdan kaçan balık olursa yakala demişti ama hasatın bu kadar iyi olacağını düşünmezdim, senin ne işin var burada?" Çocuk çok heyecanlıydı ama Chu Feng ve Qiushui Fuyan'a bakmamıştı bile. Parlak gözleriyle Tantai Xue'ye bakıyordu, sanki bir hazine görmüş gibiydi.

 

"Kuang Bainian, nasıl konuşuyorsun sen öyle? Beni yakalamışmış. Ne zaman yakaladın sen beni?"

 

Tantai Xue'nin yüzünde alaycı bir gülümseme vardı. Chu Feng bu konuşulanlardan ikisinin birbirini tanıdığını anlamıştı. Yoksa ismini bilemezdi.

 

"Cadı, konuşma fazla! Hemen onu bana ver ve cesedine zarar vermeyip hızlıca öldüreyim seni." Diye öfkeyle bağırdı Kuang Bainian.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44240 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr