Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

Bir dalga daha saldırı savunma oluşumuna çarpmıştı ve bunun şoku önceki seferden de fenaydı.

Sisli Tepenin içlerinde olan Chu Feng ve Qiushui Fuyan bile oluşumun dayandığı baskıyı ve şok dalgalarını görebiliyordu.

"Chu Feng, ne yapacağını biliyorsundur değil mi?" Oluşumun çatladığını gören Qiushui Fuyan bakışlarını tepedeki adak taşına çevirdi.

"Elimden geleni yapacağım Fuyan Abla." Chu Feng kafasını salladı ve Şeytan Çıkarma Adak Taşı denen yere doğru yürüdü.

Adak taşı dışarıdan çok garip duruyordu, şeytani bir canavarın kafatasını andırıyordu, girişi ise dev canavarın ağzıydı.

Chu Feng içeri girdiğinde buranın dışarıdan da garip olduğunu fark etti. Kara alevler vardı içeride, hafif bir ışık yayan kara alevler. Alevlerin ışığı büyük saraya loş ve korkunç bir hava katıyordu.

Ama Chu Feng bulunduğu seviye sebebiyle alevler olmasa bile içeriyi net görebilirdi. Adak taşının içinin büyük olmasına rağmen boş olduğunu görebiliyordu. Önemli olan şey merkezindeydi.

Adak taşının merkezinde üstünde ayna olan büyük bir platform vardı. Oval şeklindeydi ve bu ayna on metre uzunluğunda vardı. Ayrıca on metre genişliğindeydi. Kendisine bakan dik bir göze benziyordu.

Chu Feng bu ayna aracılığıyla o gizemli varlıkla iletişim kurması gerektiğini biliyordu. Chu Feng aynaya yaklaştı, yarı diz çöktü ve selam durdu.

"Buraya yardım istemeye geldin, değil mi?" Ama Chu Feng daha konuşmadan aynadan yaşlı bir ses geldi. Bu ses Dövüş İşareti Ölümsüz Aleminde duyduğu sesle aynıydı.

Sadece bir ses olmasına rağmen Chu Feng'in yüreği titremişti. Gerçekten de bu güçlü biriydi. Sadece sesinden ne kadar korkunç olduğu anlaşılıyordu.

"Efendi, dışarıda olanları biliyorsanız madem ne diye onları defetmiyorsunuz? Bu insanların huzurunuzu bozmasına izin veriyorsunuz?" Diye sordu Chu Feng kafası karışmış bir hâlde.

Adak taşına doğru giderlerken Qiushui Fuyan kendisine birkaç bir şey söylemişti. Sisli Tepe aslında bir Mühür Oluşumuydu. Oluşumun ustasının kim olduğunu ise kimse bilmiyordu. Piaomiao Hanım bu mühürlenmiş olan gizemli varlığın Sisli Tepenin gerçek efendisi olduğundan şüpheleniyordu.

Yani Chu Feng Dövüş İşareti Ölümsüz Aleminde gördüğü gizemli varlığın çok güçlü olmasına rağmen buraya basit bir sebepten dolayı mühürlenmediğini düşünüyordu. Kimse gerçeği bilmiyordu ama gizemli varlığın kendilerini kurtaracak güce sahip olduğunu biliyorlardı.

Chu Feng'in görevi de ne pahasına olursa olsun gizemli varlığı kendilerine yardım etmeye ikna etmekti.

"Neden bir şey yapayım ki? Buranın muhafızı o kız. Eğer muhafızlık yapamıyorsa yerine başkası gelmiş ne fark eder?" Gizemli ses tekrar duyuldu, seste empatiden eser yoktu.

"Ama Efendim, Piaomiao Hanım, (Ölümsüz Piaomiao Hanım) buraya kaç senedir muhafızlık yapıyor. Her şeyini buraya adadı. Burayı korumaya çalışırken ölmesine göz yumabilir misiniz?" Diye sordu Chu Feng.

"Ölümsüz Hanım mı? Ölümsüz denir mi ona? Buradan hiç yararlanmadı mı sanıyorsun? Sisli Tepede yetiştirme yapıyor olmasaydı o hüneriyle o seviyeye gelebilir miydi, bu günlere kadar yaşar mıydı?"

"Onun buraya muhafızlık yapmasının sebebi beni değil kendini korumak. Eğer onları yenemezse kimse suçlanamaz."

"Ama senin için bir yaşam yolu göstereceğim."

Birden aynanın önünde bir dalgalanma belirdi. Dalgalanmadan tırnak büyüklüğünde bir ışık çıktı ve Chu Feng'e doğru süzüldü.

Işığı dikkatle inceleyen Chu Feng bunun bir sembol olduğunu fark etti, ama kesinlikle basit bir sembol değildi bu. İçerisindeki enerjiyle birçok şey değiştirilebilirdi.

"Al bunu. Sisli Tepeden dokuz bin kilometre uzaklaş, o zaman bu parlayacaktır. Onu ez ve bir oluşum belirecek. Sisli Tepede arkanda kalan herkesi mühürleyecektir. Yirmi saat sonra da etkisiz hâle gelecektir."

"Bu kaçmanıza yeter. Ama bunun için de etraftaki orduyu kırıp geçmeniz gerekir." Ses tamamen kaybolana kadar yavaş yavaş söndü.

Chu Feng gizemli varlığın gittiğini anlamıştı. Ne kadar yakarırsa yakarsın boşa olacaktı.

O varlık Antik Dönemden beri on binlerce senedir yaşıyordu. Kim bilir bugüne dek neler görmüştü, öyle birkaç kelimeyle ikna edilmesi zordu.

Bu yüzden de Chu Feng daha fazla orada vakit harcamadı. Ayağa kalktı ve selam verdikten sonra adak taşından dışarı çıktı.

"Chu Feng, ne oldu? Gizemli varlıkla iletişim kurabildin mi?" Qiushui Fuyan dışarıda bekliyordu. Chu Feng'in dışarı çıktığını görünce hemen yanına gitmişti.

"Fuyan Abla, hemen sana olanları anlatayım. Gizemli varlık cevap verdi ama yardım etmek istemiyormuş. Ama bizi görmezden de gelmeyecekmiş ve bir kaçma şansı verdi bize."

"Bunu verdi." Chu Feng sözlerini bitirdikten sonra gizemli sembolü gösterdi ve ne işe yaradığını anlattı.

"Sana cevap vermiş olması akıl almaz bir şey. Gerçekten de inanılmaz." Olanları duyan Qiushui Fuyan şok içerisindeydi. Ama daha fazla oyalanmadı ve orayı mühürledikten sonra Chu Feng'i girişe geri götürdü.

*buum buum buum buum*

Girişe geldiklerinde Jiang Qisha'nın oluşumunun saldırılarının daha da şiddetlenmiş olduğunu gördüler. Chu Feng yaratıkların patlamalarıyla birlikte savunma oluşumunda beliren çatlakları görebiliyordu. Gerçekten de tehlike yakındı, her an paramparça olabilirdi.

"Fuyan, Chu Feng, ne oldu?" Diye sordu Piaomiao Hanım.

Yüzü bembeyazdı. Savunma oluşumunu ve Ölümsüz Kılıç Oluşumunu ayakta tutmaya çalışırken bayağı bir gücünü harcadığı belliydi.

"Piaomiao Hanım, şunu size vereyim." Chu Feng hemen sembolü Piaomiao Hanım'a verdi ve ona basitçe nasıl kullanıldığını açıkladı.

Ona Sisli Tepenin savunulamayacağını da söyledi. Şu anda hayatta kalmak istiyorlarsa en iyi seçenek ordunun kuşatmasını kırıp geçmekti.

"Chu Feng, madem sana verdi sen kullan." Ama olanları öğrenen Piaomiao Hanım sembolü Chu Feng'e geri verdi.

Sonrasında da parmağıyla yerde bir çember çizdi. Sonra da bakışlarını arkasındaki kalabalığa çevirdi ve bağırdı, "Chu Feng, Fuyan, Chun Wu, Qiu Zhu, Xia Yu, Dong Xue, Zi Ling, Su Rou, Su Mei, Yan Ruyu, Jiang Wushang ve Zhang Tianyi! Hepiniz bu çembere girin. Kırıp geçeceğiz kuşatmayı, kanlı bir yol açacağız kendimize."