Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

"Aslında benim ustam çok güzelmiş. Onun gençliğinden bir resmini gördük, gerçekten de güzelmiş. Qiushui'den bile güzelmiş."

"Ama o Murong Mingtian ustamın yüzünü mahvetmiş. Bir de atamın Yasaklı İlacını kullanmış ki ustam yüzünü düzeltemesin diye."

"Ustamın bu yüzü sahtedir. Gerçek görünüşü mahvolmuş durumda." Chun Wu sessizce ağlıyordu.

Chu Feng ellerini sıkı sıkı sıktı. Kalbinde tarifi imkânsız bir öfke hissediyordu. Piaomiao Hanım'ın güçlü olmasına rağmen neden kendine sıradan bir yüz tercih ettiğini anlamış gibiydi.

Güzelliğinin yok olmasından sonra belki de kafa yapısı değişmişti, güzel ve incelikli bir yüze sahip olmaktansa sıradan bir yüze sahip olmanın daha iyi olduğunu düşünüyor olmalıydı.

"Aslında Murong Mingtian ustamın yetiştirmesini de yok edecekmiş ama neyse ki atam uyanmış."

"O kadar müridinin öldüğünü, ustamın güzel yüzünün mahvolduğunu görünce kudurmuş. Murong Mingtian'a eziyet etmeye başlamış ve güçlü bir mühürle Murong Mingtian'ın erkeklik organını kesmiş ve vücudunda kalıcı bir hasar oluşturmuş.

"Ama özel bir yöntem kullanan Murong Mingtian kaçmış. Ağır yaralıymış, bu yüzden ustam da atam da onun öleceğini düşünmüş. Bu yüzden onu aramakla uğraşmamışlar."

"Ama hem hayatta kalmış hem de Ölümsüz İnfaz Takımadasını kurmuş."

"Aslında altıncı seviye bir Dövüş Kralı olduktan sonra bu kadar yaşayamaması gerekir. Sebebi muhtemelen Sisli Tepeden aldığı bir şeydir."

"Bir de şerefsiz gelmiş kendisini büyüten yere saldırmaya cüret ediyor! Bunun gibi aşağılık birini görmedim ben." Chun Wu öfkeden titriyordu.

Sonunda neler olduğunu öğrenen Chu Feng de içinde bir öfke hissetmeye başlamıştı. Bakışlarını, kana susamış bakışlarını Murong Mingtian'a çevirmişti.

Piaomiao Hanım'a yaptıkları bir yana, Ölümsüz İnfaz Takımadasının gerçek lideri o olduğundan Zi Ling'e Cennet Tutan Hapı vermelerini emreden de o olmalıydı.

Gerçekten de bu adam gaddar biriydi. Bağışlanması söz konusu bile değildi.

"Kesin sesinizi! Kimsiniz siz de Sisli Tepeyi düz edeceksiniz? Burası beni büyüten yer! Beni büyüten yeri mi dümdüz edeceksiniz?" Ama kim beklerdi ki Murong Mingtian'ın bir anda Ölümsüz İnfaz Takımadasını azarlamaya başlamasını?

Tabii ki Ölümsüz İnfaz Takımadalılar hemen ağızlarını kapattı ve bir kelime bile etmedi. Bu görmedikleri atalarının ordu arasında nasıl bir korku yaydığı belliydi.

"Ne Ölümsüz İnfaz Takımadası ama. Ölümsüz İnfaz... Ölümsüz İnfaz... Bu iki kelime ne kadar da anlamlı! İsmini koyarken bile bugünü planlamışsın anlaşılan."

[Y.N: Piaomiao Hanım'ın unvanı Ölümsüz Hanımdır.]

“Chu Feng bir bahane sadece, asıl amacın Sisli Tepeden öcünü almak değil mi?" Diye sordu Piaomiao Hanım.

"Efendi, ne diye öyle kötü bir şeymiş gibi söylüyorsun? Senin ve benim aramda problemler olabilir ama Sisli Tepeyle aramda bir şey yok! Dediğim gibi, burası beni büyütmüş, yetiştirmiş olan yerdir. Buraya minnetlerimi sunmaya geldim," dedi utanmaz bir yüzle Murong Mingtian.

"Minnetini sunmak için bu kadar adama gerek mi var?" Piaomiao Hanım'ın yüzünde alaycı bir gülümseme vardı.

"Bu kadar adam getirmesem beni içeri almazdın diye korktum!" Dedi Murong Mingtian.

"Hah, seni içeri alırsam korkarım benim çıkmam gerekir. Bence buraya minnetini sunmaya falan gelmedin, sadece ölmek üzeresin. Tepelerin gücüyle ömrünü uzatmak istiyorsun," dedi Piaomiao Hanım.

"Heh, efendi gerçekten de zekisin. Madem biliyorsun ne diye sorularla uğraşıyorsun? Savunma oluşumunu kaldırıp bizi içeri alırsan olanları unuturum."

"Beni oluşumu kırma durumunda bırakırsan yaptığım katliam için beni suçlayamazsın." dedi Murong Mingtian.

"Oluşumu kırmak mı? Buna gücün yeter mi bakalım." Piaomiao Hanım'ın yüzü buz gibi oldu ve gözlerini kapattı. Sonra da hızla ellerini hareket ettirerek bağırdı, "Ölümsüz Kılıç Oluşumu etkinleş!"

*whoosh whoosh whoosh whoosh whoosh whoosh*

Altın ışıklarla parlayan sayısız devasa kılıçlar savunma oluşumundan dışarı fırlamaya başladı. Her bir kılıç onlarca metre uzunluğundaydı ve dehşet güçlüydü.

Aşağı yukarı on milyonlarca altın kılıç vardı. Sanki bir ordu gibi dönerek şehri koruyorlardı. Kılıçların arasından su bile sızamazdı. Güçlü bir aurası vardı, sanki hiçbir şey bu kılıçları yok edemezdi .

"Ustamdan Ölümsüz Kılıç Oluşumunu duymuştum ama hiç görmemiştim. Bugün yeni bir şey görmüş oldum." Murong Mingtian milyonlarca kılıcı görünce suratını astı.

"Atam, bu Ölümsüz Kılıç Oluşumu çok güçlü. Zorla geçmeye çalışırsak korkarım başarılı olamayız," dedi Murong Niekong. Herkes bu oluşumun gücünü hissetmişti.

Ölümsüz Kılıç Oluşumu normal bir altıncı seviye Dövüş Kralından çok daha kuvvetliydi. Zorla geçmeye çalışmaları imkânsız gibi duruyordu.

"Dün altıncı seviye Dövüş Kralı olmadık herhalde. Sisli Tepeye gelmememin sebebi Piaomiao Hanımdan korkmam değildi, bu oluşumdan korkuyordum."

"Oluşumun gücü muhafızın gücüne bağlı. Piaomiao Hanım benim kadar güçlü olabilir ama Ölümsüz Kılıç Oluşumu onun kontrolündeyken karşısında duramam," dedi Murong Mingtian.

"Atam, ne yapalım? Üç Muhteşem Canavar Klanını buraya getirmek için çok uğraştık ve Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı şu an ana merkezime saldırabilir. Elimiz boş dönmeyeceğiz, değil mi?" Diye endişeyle sordu Murong Niekong.

Buraya gelen ordu gerçekten de tüm güçleriydi. Arkada sadece birkaç uzman bırakmışlardı. Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı bu fırsattan istifade saldırırsa merkezleri muhtemelen dayanamazdı.

"Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatının lideri öldü, bizim için bir problem değiller. Üç Muhteşem Canavar Klanıyla ittifak olduk. Onları kolayca öldürürüz. Doğu Deniz Bölgesinde artık Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı diye bir şey yok!"

"Ana merkezimizi de bırakırız ne olacak. Sisli Tepe Antik Dönemden kalma bir şey. Doğu Deniz Bölgesinin en kutsal yeri. Eğer burayı alırsak yeni merkezimiz olur," dedi Murong Mingtian.

"Ama bu Ölümsüz Kılıç Oluşumu çok güçlü! Nasıl geçeceğiz?" Murong Niekong'un kafası karışmıştı.