Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

"Murong Xun, ne kadar gururla gülüyorsun öyle? Yoksa Chu Feng'in nişanlın Ya Fei ve kardeşin Murong Wan'a yaptıklarını unuttun mu?" Murong Xun'un alaylarına maruz kalan You Tonghan geri çekilmektense o da ona saldırmaya başladı.

"Çocuk sen ölümüne susamışsın!" Bunu duyan Murong Xun öfkeden kudurdu, You Tonghan yüreğinden asla silinmeyecek bir acıyı hatırlatmıştı. Tüm hayatı boyunca silemeyeceği bir aşağılanma.

Kudurmuş köpek gibi elindeki altın hançeri sallamaya başladı. Altın yarı ay ışıkları You Tonghan'a doğru uçuyordu.

*bam bam bam*

Bu çılgın saldırılar karşısında You Tonghan pasif bir duruma girme durumunda kalmıştı. Xuan Xiaochao ve Fu Fengming ona ellerinden geldiğince yardım ediyor olsa da Murong Xun'un saldırılarını durduramıyorlardı.

"Ah!"

Saldırılardan biri savunmalarını deldi ve You Tonghan'ın feryadı duyuldu.

Ona bakan Xuan Xiaochao ve Fu Fengming'in yüz ifadeleri değişti. You Tonghan'ın yüzü kana bulanmıştı ve alt çenesi kopmuştu, dili bile kopmuştu. Acınası bir durumdaydı.

"Hahahah, demek beni aşağılamak istedin ha? İşte sonun böyle olur!" You Tonghan'ın alt çenesini parçalayıp dilini kesen Murong Xun kahkahalar atmaya başlamıştı.

"Murong Xun, geberteceğim seni!" Xuan Xiaochao ve Fu Fengming You Tonghan'ın kardeşi sayılırdı, böyle bir şeye dayanmaları mümkün değildi. İkisinin de gözleri öfkeden dönmüştü. Tüm güçleriyle Murong Xun'a saldırdılar.

"AHH--" You Tonghan'ın öfkesini tarif edecek kelimeler yoktu. Konuşamıyordu; sadece korkunç bir kükreme duyuldu. Elindeki Noksan Kraliyet Silahı sallayarak Murong Xun'a saldırmak istedi.

*whoosh whoosh whoosh*

Bu öfkeli üçlünün saldırıları hafife alınacak şeyler değildi. Üç Noksan Kraliyet Silahına bir de güçlü beceriler eklendiğinde silahlar gerçekten de kana susamış Azılı Canavarlara dönmüştü. Rüzgârlar, ulumalar ve dehşet bir kudretle Murong Xun'un etrafını sarmışlardı.

Sıradan bir dokuzuncu seviye Dövüş Lordu bile bu saldırılar karşısında yenilirdi; bu üçlünün ne kadar güçlü olduğu ortaya çıkmıştı.

"Hmph." Ancak Murong Xun bu saldırılar karşısında sadece küçümseyici bir şekilde dudağını büktü. Elindeki altın hançeri salladı ve sınırsız bir baskı patlaması oldu.

Bir patlamayla birlikte saldırılar birbirine girdi. Şok dalgaları arasında Xuan Xiaochao, Fu Fengming ve You Tonghan acı içerisinde bağırdı. Ortalık netleştiğinde hepsinin de ağır yaralandığı ve her yerleri kan içerisinde olduğu görüldü. Uçma yeteneklerini kaybetmiş ve yere çakılmışlardı. Yere çakıldıktan sonra hareket etme kabiliyetlerini de kaybetmişlerdi.

"Allahım, Murong Xun üçünü tek başına yendi gerçekten de!"

"Çok güçlü biri! Bu üçü sıradan sekizinci seviye Dövüş Lordu falan değil, bunlar Üç Koruyucunun müritleri! Bunlar on binlerce kişi arasından seçilen dâhiler! Ama el ele vermelerine rağmen Murong Xun'un karşısında duramadılar!"

"Güçlü. Çok güçlü. Murong Xun gerçekten de Doğu Deniz Bölgesinin bir numaralı dâhisi!" Olanları gören kalabalık Murong Xun'un ne kadar güçlü olduğu konusunda hemfikirdi.

Ölümsüz İnfaz Takımadasının adamları ise coşku içerisindeydi. Yumruklar havada hepsi aynı şeyi bağırıyordu:

"Bir numaralı dâhi!"

"Bir numaralı dâhi!"

"Bir numaralı dâhi!"

"Bir numaralı dâhi!"

K.N: Geliyor biraz sabır :D

“...”

Her yerde "bir numaralı dâhi" naraları yankılanıyordu. Gök gürültüsü gibi naralar her yeri sarsıyordu.

Bu tezahüratları duyan Murong Xun da kendini beğenmiş bir gülümsemeyle bağırdı, "Doğu Deniz Bölgesinde, benim neslimden kim benim karşımda, Murong Xun'un karşısında, durmaya cüret edebilir?"

Söylediklerindeki küstahlığı bir kör bile görebilirdi. Gerçekten de küstahlığın sınırlarına ulaşmıştı. Ama yine de ona kaşrı çıkabilen bir kişi bile yoktu. Hatta hepsi ona katılarak kafasını sallıyordu; demin yaptıkları gerçekten de onun bir numaralı dâhi olduğunu gösteriyordu.

"Bir numaralı dâhi ha? Peki ya ben?" Ama tam da o sırada uzaklardan alay dolu bir ses duyuldu.

Aniden duyulan bu ses herkesin dikkatini çekmişti. Cehennem Kutsal Kuş klanının Koruyucuları ve Ateş Kralıyla Su Kralı bile kavgalarına ara verip o tarafa doğru bakmıştı. Böyle bir anda Murong Xun'a meydan okuyabilen kişiyi görmek istemişlerdi.

Sesin kaynağına baktıklarında ufukta birini gördüler. Birçok Dünya Spiritisti bu kişinin beşinci seviye bir Dövüş Lordu olduğunu hissetmişti. Ancak beşinci seviye bir Dövüş Sanatı Lordunun nasıl olup da Murong Xun'a böyle meydan okuyabildiğine anlam veremiyorlardı. Nereden geliyordu bu cesaret?

Bu kişi oldukça hızlıydı da. Küçük vücudu büyüyüp duruyordu ve bu kişinin kim olduğunu gördüklerinde aptala dönmeyen bir kişi bile yoktu.

"Chu Feng? Chu Feng bu!" Hepsi afallayıp kalmıştı. Hepsinin gözleri büyümüş ağızları açık kalmıştı. Dilleri dolanmıştı, hepsi şok içerisindeydi.

Doğu Deniz Bölgesinde Chu Feng'i tanımayan mı vardı?

Chu Feng Ölümsüz İnfaz Takımadasından yüzlerce uzmanı öldürmekle kalmamış Murong Xun'un Kraliyet Silahını da almıştı. Bir de Murong Xun'un nişanlısını elinden almıştı. Ya Fei ve Murong Wan'a tecavüz ettiğini söyleyenler bile vardı! Murong Xun'un nişanlısı ve kardeşi!

Chu Feng'in yaptıkları Ölümsüz İnfaz Takımadasıyla arasında büyük bir düşmanlığa sebep olmuştu. Ölümsüz İnfaz Takımadasının en çok öldürmek istediği kişi olduğu bile söylenebilirdi.

Doğu Deniz Bölgesinde çoktan her yerde aranan bir suçluydu. Onu yakalayana verilecek olan ödüller herkesin rüyalarına giriyordu.

Buna rağmen Chu Feng böyle Ölümsüz İnfaz Takımadasının karşısına çıkmıştı. Nasıl şok olmasınlardı?

"Chu Feng!"

Chu Feng'i görünce insanlar şok olmuştu belki ama Murong Xun ellerini sımsıkı yumruk yapmıştı. Tarifi imkânsız bir öfke ve kana susamışlık hissediyordu. Chu Feng'in yaklaştığını gördüğünde ileri atılıp kafasını koparası gelmişti.

Ama bunu yapamazdı çünkü bu nişanlısına ve kardeşine tecavüz ettiği söylentilerini doğrulamak olurdu. Dayanması lazımdı, en azından şimdilik. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Bir genç efendi gibi dayanması gerekiyordu.

Murong Xun'un öfkesi dışında Altıncı Ölümsüz ve Ölümsüz İnfaz Takımadasının adamları tarifi imkânsız bir korku ve huzursuzluk hissediyordu. Hepsi endişe içerisinde etrafı incelemeye başladı.

Chu Feng böyle kendinden emin Murong Xun'a meydan okuyabiliyorsa hazırlıklı gelmiştir, diye düşünüyorlardı. Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatının destek yollamış olması gayet muhtemeldi.

Ancak dikkatle bakınmalarına rağmen Chu Feng'den başkasını görememişlerdi. Bu yüzden de endişeleri yavaş yavaş azaldı.

Endişenin yerini bir heyecan aldı; Chu Feng ayaklarına kadar gelmişti.