Bölüm 847: Altı Yaşlıyla Savaşmak

avatar
5704 8

Martial God Asura - Bölüm 847: Altı Yaşlıyla Savaşmak


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

"Seni velet, demek Taş Kılıç Tarikatına saldırmaya cüret edersin ha? Senin derini yüzeceğiz!"

 

Taş Kılıç Tarikatının altı üstün yaşlısı göz açıp kapayıncaya kadar Chu Feng'in önünde belirmişti. Hepsi de etrafında ışıklar dönen taş kılıçlarını çekmişti. Konuşurken altıncı seviye Dövüş Lordu kudretleriyle kılıçlarını Chu Feng'e doğru salladılar.

 

"Hmph." Ancak bu altı yaşlının saldırıları karşısında Chu Feng'in gözünde korkudan eser bile yoktu. Dudaklarını büktü, sonra da avucunu açtı ve elinde Kraliyet Silahı, Gümüş Ejderha Mızrağı, belirdi.

 

*buum*

 

Mızrak belirir belirmez kudretiyle herkesi şok etmişti. Hava renk değiştirdi ve şimşekler kükredi. Chu Feng'in yaydığı güç Taş Kılıç Tarikatının başının ve Dokuz-parmaklı İhtiyarın güçlerinin birleşiminden fazlaydı.

 

"Bu bir Kraliyet Silahı mı?" Kraliyet Silahını gören herkesin gözleri parlamıştı, özellikle de Taş Kılıç Tarikatının başının gözleri. Silahı görünce yüzünde bir açgözlülük belirmişti.

K.N: Kuğu eti yemek isteyen kurbağalar :D

 

Kraliyet Silahı; bu silah için efsanelerde görülen bir hazine dense yanlış olmazdı. Doğu Deniz Bölgesinde Kraliyet Silahının kudretini bizzat gören kişi sayısı çok çok azdı. En azından orada olanlardan hiçbiri daha önce böyle bir şey görmemişti.

 

"Bu çocukta böyle bir silah mı varmış? Dikkatsiz olamayız. Oluşum!"

 

Kraliyet Silahının gücünü hisseden altı yaşlı kaşlarını çattı, halbuki öncesinde Chu Feng'i ciddiye bile almamışlardı. Artık dikkatsiz olmaya cüret edemezlerdi.

 

Ellerindeki taş kılıçların yönünü değiştirdiler, katman katman semboller döşeyerek Chu Feng'i içine alan bir oluşum döşediler.

 

Semboller içerisinde kalan Chu Feng'in gücü birazcık da olsa geri itilmişti.

 

"Bu altı yaşlı birazdan ölecek belki ama yine de dövüş güçlerini görmezden gelmemek lazım; özellikle de şu döşedikleri oluşum. Beni bastırmakla kalmadılar bir de aynı anda güçlerini de arttırdılar. Görünen o ki onları hafife almamak lazım."

 

Chu Feng bile hafiften suratını asmıştı. Taş Kılıç Tarikatının bu altı yaşlısının bu kadar iyi olacağını düşünmemişti.

 

Söylemek gerekir, Kraliyet Silahı olan Chu Feng sıradan Dövüş Lordlarını kolaylıkla yenebilirdi. Yedinci seviye bir Dövüş Lorduna bile karşı gelebilirdi.

 

Ama şimdi bu Taş Kılıç Oluşumu denen şeyle birlikte bu altı yaşlının dövüş gücü hiç de basit görülecek bir şey değildi. Chu Feng'in Kraliyet Silahı olmasına rağmen dikkatsiz davranamazdı.

 

"Geber velet!"

 

*whoosh whoosh whoosh*

 

Oluşum döşendiğinde altı yaşlının da kendine olan güvenleri arttı. Hepsi ellerindeki taş kılıçlarla Chu Feng'e saldırmaya başladılar; oluşumun gücü, kusursuz bir koordinasyon ve maharetli kılıç teknikleri vardı.

 

"Maalesef beni öldüremeyeceksiniz bu sefer."

 

Chu Feng karşısındaki bu insanların basit insanlar olmadığını biliyordu ama yine de hiç korkmamıştı. Şu anki gücüyle bu altı yaşlı ona sadece birazcık zorluk çıkarırdı, o kadar. Ama Chu Feng'i yenmeleri imkânsızdı. Chu Feng'i öldürmeyi akıllarından bile geçirmemeleri gerekirdi.

 

*whoosh whoosh whoosh*

 

*bam bam bam*

 

Chu Feng anında Taş Kılıç Tarikatının altı yaşlısıyla savaşa başlamıştı. Kraliyet Silahı ve altı taş kılıç durmaksızın çarpışıyordu, her çarpışmada vahşi şok dalgalarıyla birlikte kıvılcımlar havayı dolduruyordu. Olan biteni izleyenler şok içerisindeydi. Hayranlık içerisinde iç çekiyorlardı, gergin yüzlerinden hayret okunuyordu.

 

"Bu Chu Feng söylentilerdeki kadar varmış! Gerçekten de çok güçlü. Üçüncü seviye bir Dövüş Lordu olmasına rağmen altı tane altıncı seviye Dövüş Lorduna kafa tutuyor! Gözlerimle görmesem inanmazdım böyle bir şeye!"

 

"Haha, bu Chu Feng'in dehşet bir dövüş gücü olduğunu duymuştum, o kadar da değil ha; bir de efsanevi Gizli Becerileri varmış! Asura Ruh Dünyasından bir Dünya Ruhuyla bağ kurmuş ve şimdi görüyorum bir de Kraliyet Silahı varmış. Yakında yenilmez biri olacak!"

 

"Yedinci seviye bir Dövüş Lordu bile onun karşısında duramaz diyorlar! Gördüğüm kadarıyla Taş Kılıç Tarikatının altı canavarı da Chu Feng'e eş değil."

 

"Ah, Taş Kılıç Tarikatının altı yaşlısını hafife alma. Zamanında inzivaya çekilmeden önce Kış Ovalarının en iyi uzmanlarıydı onlar!"

 

"Hepsi muhteşem güçlüydü ve koordine olarak döşedikleri Taş Kılıç Oluşumunu durdurmak da imkânsızdı. Yedinci seviye Dövüş Sanatı Lordlarını öldürdükleri bile söylenir! Yani bu altılı mı yenecek yoksa Chu Feng mi hâlâ belli değil!"

 

Savaş alanındaki ardı arkası gelmeyen kılıç darbelerini ve yıkıcı şok dalgalarını gören kalabalık Chu Feng ve Taş Kılıç Tarikatı arasında gerçekleşen bu inanılmaz kapışma karşısında tekrar iç çekti. Herkes tartışmalara dalmıştı ancak Chu Feng'in gücünün herkesi afallattığı su götürmez bir gerçekti.

 

"Bu çocuğun gücü gerçekten de etkileyici, kendisi dâhi unvanını hak ediyor. Ama gördüğüm kadarıyla bence hâlâ yedinci seviye bir Dövüş Lordunu yenecek seviyede değil."

 

"Böyle olmayacak. Bu Dokuz-parmaklı İhtiyarı hemen yenmem lazım. Ancak onu yendikten sonra Chu Feng'in işini halledebilirim. Altı yaşlıyla bir olursam Chu Feng şüphesiz ölecektir."

 

"Bu Chu Feng'i öldürüp Kraliyet Silahını alırsam benim için muhteşem bir şey olur. Ölümsüz İnfaz Takımadası için çok büyük şeyler yapmış oluruz."

 

Taş Kılıç Tarikatının başı Dokuz-parmaklı İhtiyarla hararetli bir dövüşte olmasına rağmen gözleri hâlâ Chu Feng'teydi.

 

Bunları düşündükten sonra yüzünde soğuk bir gülümseme belirdi. Sonra da avucunu açtı ve bir değil, iki değil üç tane Yasaklı İlaç belirdi avucunda. Ağzını açtı ve hepsini attı ağzına. Sonra da bir kahkaha patlattı ve "Hayatın benim!" dedi.

 

*buum*

 

Yasaklı İlaçları aldıktan sonra Taş Kılıç Tarikatının başının gücünde büyük bir artış olmuştu. Elindeki kılıcı her salladığında sanki gökleri yaracak toprağı kesecek gibi oluyordu.

 

"Lanet olsun! Bu rezil şerefsiz benim ona verdiğim Yasaklı İlacı bana karşı kullanıyor!"

 

Bunu gören Dokuz-parmaklı İhtiyarın yüz ifadesi değişmişti. En başta Taş Kılıç Tarikatının başıyla eşitlerdi. Ancak tarikatın başı üç Yasaklı İlaç kullandıktan sonra bu denge bozulmaya başlamıştı. Bir anda kendini dezavantajlı bir hâlde bulmuştu.

 

En önemlisi tarikat başının demin kullandığı Yasaklı İlacı tanımıştı. Zamanında birçok güçten alınmıştı ve bizzat kendisi ona bu ilacı almasında yardım etmişti.

 

Dokuz-parmaklı İhtiyar aralarındaki dostluktan dolayı bu ilaçlardan bir tane bile almamış hepsini Taş Kılıç Tarikatının başına vermişti. Ama gel gör ki şimdi bu ilaçları bu adam kendisine karşı kullanıyordu. Nasıl öfkelenmesindi?

 

"Haha abartma kendini. Bunları senin için değil, Chu Feng için kullandım. Şimdi, hepiniz öleceksiniz! Hahaha..."

 

Dokuz-parmaklı İhtiyarın söylediklerini duyan Taş Kılıç Tarikatının başı şeytani bir kahkaha patlattı.

 

Dokuz-parmaklı İhtiyar onun niyetini anladı. Hemen Chu Feng'e bağırdı, "Chu Feng kaç! Bırak bizi! Sen önemli bir dâhisin, Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatının umudusun! Bizim önemsiz hayatlarımız için geleceğini feda etme! Bırak bizi ve kaç!"

 

Bunları duyan Chu Feng de Taş Kılıç Tarikatının başının vücudundaki garip güç artışını hissetti. Böyle bir etki çok güçlü bir Yasaklı İlaç kullanıldığında olurdu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr