Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

"Hmm, haklısın. İçerisi tehlikeli de olsa sadece bir testtir. Testten sonra gelecekler senin için çok yararlı olacak."

"Çoktan tüm saraya baktın ve ilginç olan tek şey bu Ruh Gücü İşleme Ocağı. Eğer burada gerçekten de iyi bir şey varsa bu olsa gerek."

"Ne yapacaksın? İçeri mi gireceksin yoksa dönecek misin?" Dedi Eggy gülümseyerek.

"Hehe, buraya kadar geldik denemeden olmaz. Sana da uyar mı?" Dedi Chu Feng yüzünde bir gülümsemeyle.

"Hmph. Tabii ki. İçeri gir. Bence dayanabilirsin." Yumurtacık dudaklarını büktü ve heyecanlı bir arzu belirdi o güzel yüzünde.

"Merak etme. Yanılmıyorum gibi bir his var içimde. Buranın ustası boş yere tuzak kurmaz gibi geliyor. Dediğin gibi en fazla bir testtir bu ve buraya kadar gelmişken bir testten korkmanın anlamı ne?"

Chu Feng de Eggy gibi hafiften gülümsedi ve onun da yüzünde bir arzu belirdi. Sonra da bir adım ileri attı ve Ruh Gücü İşleme Ocağına girdi. Ama daha çok yaklaşmadan Chu Feng görüşünün bulanıklaştığını hissetti ve etrafındaki her şey dönmeye başladı.

Her şey sessizleştiğinde Chu Feng kaşlarını çattı ve gözlerinde ciddi bir ifade belirdi. Kendi kendine "Burada gerçekten de iyi bir şey var ama alması kolay olmayacak. Ama sorun yok. Buna zaten hazırlandım," diye düşündü.

Chu Feng'in böyle düşünmesinin sebebi etrafındaki her şeyin değişmesiydi. Artık sarayda değildi de kübik, orta boylu bir Ruh Oluşumu uzayına girmişti.

İki yanında iki kapı vardı ve ortada da ahşaptan yapılma insanlar vardı: biri beyaz biri siyah.

Zeminde ise bir sıra kelimeler vardı. En üstünde dört kelime vardı: YAŞAM VE ÖLÜM KAPISI

Bu kelimelerin altında da kurallar ve oluşumu etkisiz hâle getirmenin yolu yazıyordu.

İki Ruh Oluşumu kapısı. Biri hayat, biri ölüme çıkar.

İki ahşap insan ve ikisi de hangisinin hayata hangisinin ölüme çıktığını biliyor. Ancak biri sadece doğru söylüyor ve biri sadece yalan söylüyor.

Bunlardan sadece birine sadece bir soru sorabilirsin. Yaşam mı ölüm mü olacağı tanrıların seçeceği bir şey değil. Sana bağlı.

"Nasıl sormalıyız? Biraz zor değil mi bu? En azından bana hangisinin doğruyu hangisinin yalan söylediğini söyleseydin!" Kuralları okuyan Eggy de dudaklarını büzdü.

"Eğer onu söylese çok kolay olmaz mıydı?" Chu Feng kafasını sallayarak gülümsedi, bu işin o kadar kolay olamayacağını biliyordu.

"Ee, ne yapacağız o zaman? Bu ahşap keratalara sormaktansa kendin seç bir tanesini bari? Hangisinin doğru cevabı vereceğini bilmiyoruz zaten. Sadece bir soru sorabilirsin ve ne derlerse desinler inanamazsın da. Sonuçta yine şans işi değil mi?" Dedi Eggy dudaklarını büzerek.

"O öyle olmayabilir." Chu Feng hafifçe gülümsedi ve hiç düşünmeden beyaz ahşaptan yapılma adama doğru yürüdü. Yanına geldikten sonra Chu Feng siyah ahşaptan yapılma adamı gösterdi ve "Eğer ona hangisi ölüm kapısı diye sorsam, nasıl cevaplardı?" diye sordu.

*hmm*

Chu Feng konuşur konuşmaz beyaz ahşaptan yapılma adamın vücudu hafiften titredi. Sonra da hafif bir yaşam aurası yayarak soldaki kapıyı gösterdi ve sert ve garip bir ses tonuyla "Ölüm kapısı odur." dedi.

"Teşekkürler." Chu Feng gülümsedi ve beyaz olanın gösterdiği ölüm kapısına doğru gitti.

"Ey, Chu Feng, çıldırdın mı sen? Adam ölüm kapısı o dedi!" Chu Feng'in yaptığı Eggy'yi dehşete düşürmüştü.

Ama Chu Feng sanki Eggy'nin dediklerini duymuyormuş gibi yürümesine devam etti ve ölüm kapısından içeri adımını attı.

*hmm*

Chu Feng adımını atar atmaz etrafındaki her şey bir değişim geçirdi. Her şey normale döndüğünde Chu Feng saraya dönmüştü ve görünmez Ruh Oluşumunu geçmişti. Ruh Gücü İşleme Ocağının önünde duruyordu.

"Vaay, çıkmışız! Chu Feng, nasıl yaptın onu?" Eggy donakalmıştı. Chu Feng'in nasıl doğru olanı bildiğini anlayamamıştı ve bir de "ölüm kapısından” geçmişti!

"Heh, zeki kraliçemizin bu kadar yavaş düşüneceğini hiç beklemezdim!" Dedi Chu Feng kendini beğenmiş bir şekilde.

"Ehh... Kes bakayım. Düşünmeye üşendim de ondan. Şimdi söyle çabuk nasıl yaptın!" Diye sordu Yumurtacık sabırsızca.

"Çok basit aslında. Siyah olanı gösterip beyaz olana sordum ölüm kapısını sorsam hangisini gösterir diye."

"Eğer beyaz olan doğruyu söylüyorsa ve siyah olan yalan söylüyorsa o zaman beyaz olan hayat kapısını gösterip bunun ölüm kapısı olduğunu söylerdi." dedi Chu Feng.

"Neden? Beyaz olan doğruyu söylüyor, ne diye yalan atsın?" Yumurtacığın kafası daha da karışmıştı.

"Çünkü ben ona siyah olan nasıl cevaplardı diye sordum. Yani yalan söyleyecek ve hayat kapısını bana ölüm kapısı diye gösterecek."

"Beyaz olan da doğruyu söylediğine göre beni kandırmayacak ve siyah olanın vereceği cevabı söyleyecek bana," diye açıkladı Chu Feng.

"İyi de beyazın doğru söylediğini, siyahın yalan söylediğini nereden biliyorsun ki?" Diye sordu Yumurtacık tekrar.

"Şapşal şey seni, beyaz yalan söylüyor ve siyah doğruyu söylüyor olsaydı o zaman da siyah olan bana hayat kapısını gösterirdi. Ama beyaz olan da yalan söyleyeceği için siyah olanla aynı cevabı veremeyecekti, çünkü siyah olan doğruyu söylüyor. Bu yüzden de bana yanlış cevabı söyleyecekti," diye açıkladı Chu Feng.

"Ah, anlıyorum! Yani hangisinin doğru hangisinin yalan söylediğini tahmin etmedin, soru sayesinde doğru cevabı anladın . Cevabı ne olursa olsun yanlış cevabı vereceklerdi sana ve bu yüzden de diğer kapıya gitmen gerekiyordu!"

"Haha, cidden zekiyim he!" Bunu duyan Eggy, kraliçe, sanki cevabı kendi bulmuş gibi sevinmişti. Aklındaki soruları cevapladığı için mutlu olduğu belliydi.

Eggy'nin bu tepkisini gören Chu Feng gülümsedi. Böyle garip olmak onun doğasında vardı ama böyle yaptığında bayağı bir tatlı oluyordu.

Ancak şu anda Chu Feng'in Eggy'nin tatlılığına hayran olacak zamanı yoktu çünkü görünmez Ruh Oluşumundan geçtikten sonra Chu Feng yakından Ruh Oluşumu İşleme Ocağının ne kadar fevkalade bir şey olduğunu daha iyi anlamıştı.