Bölüm 833: Bir Yumruğun Gücü

avatar
5440 7

Martial God Asura - Bölüm 833: Bir Yumruğun Gücü


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

"Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı mı?" Bu dört kelimeyi gören Gao Hanedanı üyelerinin kalpleri titremişti. Dehşete düşmüşlerdi. Kalplerine eşi benzeri görülmemiş bir korku yerleşmişti.

 

Doğu Deniz Bölgesi'nden oldukları için Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı'nın neyi temsil ettiğini gayet iyi biliyorlardı. Onlar için bu tarikat gözlerini kırpmadan insan öldüren ve her türlü yöntemi düşünmeden kullanan bir şeytan sürüsüydü. Kızdırmayı akıllarından bile geçirmeye cüret edemedikleri bir oluşumdu bu tarikat ve Ölümsüz İnfaz Takımadasının şantajı olmasaydı zaten buraya da gelmezlerdi.

 

Dışarıdan bakıldığında hanedanları ele geçirmeye gelmiş gibi duruyorlardı belki ama asıl amaçları Chu Feng'den intikam almaktı. Bunu hatırlayınca daha da korktular çünkü Doğu Deniz Bölgesi'ndeki herkes Chu Feng'in Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı'nın bir üyesi olduğunu bilirdi.

 

"Kim bunlar? Ne dehşet bir ordu!"

 

Savaş gemileri yavaş yavaş yaklaşırken gemileri izleyenler daha da şok oluyordu. Dokuz Eyalet'deki birçok insan Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı'nın ne olduğunu bilmiyordu belki ama savaş gemilerinin uzmanlarla dolu olduğunu görebiliyorlardı.

 

On binden fazla Gök alemi uzmanı vardı ve bunlardan en az beş yüzü Gök aleminin zirvesindeydi. Geliştirmelerinde bir adım daha atsalar Dövüş Lordu olacaklardı. Bu uzmanlar arasında ayrıca birkaç Dövüş Lordu olan da vardı.

 

İster sayı üstünlüğü olsun ister güç üstünlüğü, bu gemiler Gao Hanedanı'ndan çok daha üstün duruyordu. Ama bu gelenlerin düşman mı dost mu olduğunu bilmeyen Dokuz Eyalet sakinleri daha da korkmuştu.

 

*whoosh whoosh whoosh*

 

Ama kalabalığı bir endişe sarmışken Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı'nın ordusu gemilerden aşağı atladı ve sanki bu fani dünyayı ziyarete gelmiş kutsal birlikler gibi uhrevi bir havaları vardı. Yerde duran Gao Hanedanı'nın etrafını havadan sardılar.

 

"Onlara doğru mu gidiyorlar? Yani düşman değil bunlar, öyle mi?" Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı'nın Gao Hanedanı'na doğru ilerlediğini gören Dokuz Eyalet halkı geçici bir rahatlama yaşamıştı. Ama dikkatsiz olmaya cüret de edemezlerdi. Ne de olsa karşılarında duran bu insanlar çok dehşetti. Daha önce hiç böylelerini görmemişlerdi.

 

"Ben Gao Hanedanı'nın şefi Gao Kuncheng."

 

"Acaba sizin gibi soylu bir tarikatı kızdıracak ne yapmış olabiliriz, sorabilir miyim?" Bir şeylerin yolunda olmadığını bilse de Gao Hanedanı'nın yaşlısı gülümseyerek tarikata hitap etti, kafası karışmış rolü kesti.

 

Kesinlikle gerekmediği sürece Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı'nı kızdırmak istemezdi. Ne de olsa onlar gibi büyük bir güç karşısında Gao Hanedanı'nın hiçbir şansı yoktu.

 

*whoosh*

 

Sözlerini bitirir bitirmez Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı aniden ikiye ayrıldı. İnsan okyanusu arasında bir yol açıldı ve genç bir adam yavaş yavaş yürüyerek Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı ordusunun önüne çıktı.

 

Bu kişiyi gören Azure Ejderha Kurucusu, Canavar Maymun Kralı ve Jiang Hanedanı'nın yaşlısı ve Dokuz Bölge'nin diğer meşhur insanlarının hepsinin göz bebekleri küçüldü ve yüzlerinde bir şaşkınlık ifadesi belirdi.

 

Gao Hanedanı üyelerinin bile yüz ifadeleri değişmişti çünkü onlar da bu delikanlının kim olduğunu hemen anlamıştı.

 

Bu Chu Feng'di!

 

"Bu Chu Feng! Bu... Neler oluyor böyle?" Chu Feng'i tanıyan Dokuz Eyalet sakinleri hemen sevinçten havalara uçtu ancak ayrıca gözlerine de inanamıyorlardı; özellikle de Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı uzmanlarının ona ne kadar saygıyla davrandıklarını gördükten sonra. Daha da hayrete düştüler, sanki bir rüya görüyorlardı. Gözlerine inanamıyorlardı.

 

Bu orduyu Chu Feng buraya getirmiş olabilir miydi? Ama o kadar güçlüydü ki bu ordu, Chu Feng nasıl... Bunları düşünüyorlardı ve gözlerinin önündeki sahneye inanamıyorlardı.

 

Jiang Wushang ve diğerlerinden Chu Feng'in etkileyici biri olduğunu öğrenmişlerdi. Ama Doğu Deniz Bölgesi'nde bu kadar fazla şey başarabileceğini de düşünmemişlerdi, ne de olsa Doğu Deniz Bölgesi uzmanların topraklarıydı. O kadar güçlenmişti ki yetişiminin kavranamayacak kadar derinleşmesini bırakın bir de kendisine hizmet eden uzmanlar vardı.

 

Dokuz Eyaletliler şok içerisindeyken Gao Hanedanı'nın üyeleri de titriyordu çünkü Chu Feng'in ismi çoktan Doğu Deniz Bölgesi'nin her bir bölgesine yayılmıştı.

 

Daha geçenlerde Chu Feng Çiçek Vadisi'nde Zi ailesini öyle bir kırmıştı ki; Zi ailesinin reisini öldürmekle kalmamış bir de Ölümsüz İnfaz Takımadası'nın iki uzmanını yedinci seviyede olan iki Dövüş Lordunu öldürmüştü. Eğer bu söylenenler doğruysa bu çocuğun gücü Gao Hanedanı'nın yaşlısının gücünün çok üstündeydi.

 

Durumun kötüye gittiğini gören yaşlının da aklına bir fikir gelmişti; aptala yatacaktı. Chu Feng'i tanımıyormuş gibi yaptı, önce saygıyla eğildi ve onu selamladı, sonra da gülümseyerek, "Efendim, aramızda bir düşmanlık olduğunu hatırlamıyorum." dedi.

 

"Düşmanlık yok mu? Memleketimi yok edeceğini, ailemi öldüreceğini söyledin ama şimdi gelmiş bana diyorsun ki aramızda düşmanlık olduğunu hatırlayamıyorum?" Alaycı bir gülümseme belirdi Chu Feng'in yüzünde.

 

"Bu... Ah, efendim, yoksa bu Dokuz Eyalet sizin memleketiniz mi?! Gerçekten bilmiyordum! Bilseydim hiç gelir miydim buralara!"

 

"Cahilliğime verin efendim. Gerçekten de buranın sizin memleketiniz olduğunu bilmiyordum! Sizden af diliyorum!" Yaşlı adam ne kadar da alçak gönüllü takınıyordu. O eski küstah hâlinden eser kalmamıştı.

 

"Haha, gerçekten de kim olduğumu bilmiyor musun sen?" Yaşlı adamın eğlenceli rol kesmelerini izleyen Chu Feng'in kahkahaları daha da kuvvetlendi.

 

"Efendim sizi önceden hiç görmedim, nasıl bilebilirim kim olduğunuzu?" Gao Hanedanı'nın yaşlısı kafasını salladı.

 

"Wushang kardeş, lütfen söyler misin şuna benim kim olduğumu." Chu Feng bakışlarını Jiang Wushang'a çevirdi.

 

Jiang Wushang hâlâ ağır yaralıydı ve Gao Peng'in Dövüş Lordu gücü tarafından havada tutuluyordu. Chu Feng'in geldiğini görünce hemen kahkahaya boğulmuştu, "Sizi korkaklar, kim olduğunu bilmek mi istiyorsunuz onun?  Size hemen söyleyeyim. Bu benim ağabeyim!"

 

"Şerefsiz! Efendiyi tanıyormuş! Hemen bırak da hatanı kabul et!" Gao Hanedanı'nın yaşlısı hemen Gao Peng'e bağırdı.

 

Gao Peng de doğal olarak hemen Jiang Wushang'ı bıraktı ve diz çöktü.

 

Ama Chu Feng beklenmedik bir şekilde hafiften gülümsedi ve "Hatanı kabul etmene falan gerek yok, nasıl olsa ölüm kaçınılmaz sizin için," dedi.

 

*buum*

 

Sözlerini bitiren Chu Feng birden elini uzattı ve bir yumruk salladı. Yumruğundan yıkıcı bir güç yayıldı.

 

Bu güç karşısında Gao Peng bağırmaya bile fırsat bulamadı; saniyeler içerisinde kan gölü olmuştu. Bu saldırı sadece Gao Peng'i değil, Gao Hanedanı'nın birçok uzmanını da etkilemişti. Onlar da hemen patlamıştı ve üç Dövüş Lordu oracıkta ölmüştü.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr