Bölüm 822: Mucize

avatar
5844 7

Martial God Asura - Bölüm 822: Mucize


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

*swish*

 

Gecenin karanlığında, beyaz bulutların üstünde havada hızla seyahat eden beyaz bir ışık vardı. Bu, sıradan Dövüş Lordlarının kavrayamayacağı bir hızdı, çıplak gözle baktıklarında sadece bir ışık görürlerdi.

 

Bu tabii ki Chu Feng ve diğerleriydi. Chu Feng tüm gücünü ilerlemek için kullanıyordu ve nereye gitmek istediği de belliydi; iyi saklanabilecekleri bir yer. Chu Feng nereye gideceğini buraya gelmeden önce kararlaştırmıştı.

 

Neden peki? Çünkü Chu Feng'in gözü gittikçe daha da kırmızılaşıyordu. Kan kırmızı şekiller sadece zırhta değil Chu Feng'in vücudunda da belirmeye başlamıştı. Eggy Chu Feng'e bu kadar fazla güç vermişti vermesine ama bu güç aynı zamanda Chu Feng'in vücuduna da zarar veriyordu.

 

Chu Feng Zi Ling'i kurtarmak için hayatını ortaya koymuştu. Başarılı olmuştu olmasına ama bunun bedeli de ağır olmuştu. Uzun bir süre boyunca Zi Ling'i koruyamayacağını biliyordu. Bu yüzden bilinci hâlâ yerindeyken Zi Ling'i güvenli bir yere götürmesi gerekiyordu.

 

"Ah!" Chu Feng'in yüz ifadesi birden değişti. Ağzını açtı ve kanlar fışkırmaya başladı. Bu kan çok garipti; siyahtı. Çok sıcaktı; kaynayan bir kara suya benziyordu.

 

*whoosh*

 

Aynı anda Chu Feng ileri düştü. Altındaki Azure Ejderha kayboldu ve uçma kabiliyetini kaybetti. Gökten düşmeye başladı.

 

"Chu Feng!" Bunu gören Zi Ling ve diğerleri hemen panik olmuştu. Chu Feng'in arkasında duran Zi Ling onu hemen tuttu.

 

Chu Feng'de olan değişiklikleri gören Zi Ling'in çoktan endişeli suratında büyük bir panik vardı. Paniklemeye başlamıştı.

 

Çünkü Chu Feng bilincini kaybetmişti ve Chu Feng'in vücudundaki kara semboller kara alevler olmuştu. Chu Feng'in vücudundan çıkarak yavaş yavaş kayboluyorlardı.

 

Kara alevler kaybolduktan sonra Chu Feng'in üstünde kıyafet falan kalmadığını fark ettiler. Vücudu kömür gibiydi. Kömüre benzeyen cildinde kanlı çatlaklar vardı.

 

Vücudu bir insan vücuduna bile benzemiyordu. Daha çok yanmış bir cesede benziyordu.

 

"Dede, anne, baba, ne oluyor? Çabuk gelin de bakın!" Zi Ling tamamen panik içerisindeydi. Normalde sakin biri olmasına rağmen Chu Feng'i böyle gördükten sonra aklı başından gitmişti.

 

"Bir bakayım." Bunu gören Zi Ling'in anne babası (aralarında geliştirmesi en yüksek olanlar onlardı) hemen kızlarının yanına geldi ve Chu Feng'i incelemeye başladı. Bunu yaparken kaşlarını çattılar ve sessizliklerini korudular.

 

"Nasıl durumu? Ne olmuş? Bir şey söyleyin, ne olur!" Dedi Zi Ling endişe içerisinde.

 

"Bu... Ah..." Zi Ling'in annesi çaresizce bir iç çekti, ne diyeceğini bilemiyordu.

 

Zi Ling'in babası ağzını açtı o sırada, "Ah, Ling'er. Buna hazırlanmış olman gerek. Chu Feng öncesinde Dünya Ruhunun gücünü ödünç almıştı. Ama Dünya Ruhunun gücü Mor-pelerinli bir Dünya Spiritistinin kaldırabileceği bir şey değildir."

 

"Bunun için en azından Altın-pelerinli bir Dünya Spiritisti olmak gerekir. Chu Feng yapmaması gereken bir şey yaptı; hayatta olması bile bir mucize."

 

"Bu gerçekten de inanılmaz bir şey çünkü sıradan biri olsa Dünya Ruhunun gücünü hiç kaldıramazdı. Ama Chu Feng buna dayanmakla kalmadı bir de bu kadar uzun süre dayandı."

 

"Bir de Dünya Ruhu gücünü Dünya Spiritistine verdiğinde bu hep Dünya Spiritistinin beden gücünü arttırmak için olur. Dövüş gücünü bu kadar fazla arttırmaması gerekir."

 

"Bu çocuk gerçekten de nadir görülen bir dâhi. İmkânsız bir şeyi başardı. Ama ne yazık ki..." Zi Ling ve diğerleriyle birlikte Zi ailesini bırakanlar da lafa girmişti. Yüzlerinde hayranlık ve acıma vardı.

 

"Ne diyorsunuz? Ne diyorsunuz siz?!" Diye bağırdı Zi Ling; çok kötü bir şeyler olduğunun farkındaydı.

 

"Ling'er, Chu Feng sakatlandı. Hem vücudu mahvoldu hem de bilinci yaralandı. Korkarım yetişimini kaybedecek. Hayatta kalsa bile sakat olacak," dedi Zi Ling'in babası.

 

"Hayır, inanmıyorum buna inanmıyorum..." Zi Ling duygularının kontrolünü kaybetmişti, Chu Feng'e sarılıp ağlamaya başladı. Chu Feng'in bu hâlde olmasının sebebinin kendisi olduğunu biliyordu. Onu kurtarmaya çalışmasa Chu Feng bu hâlde olmazdı.

 

"Durun, bakın iyi bakın! Vücudu iyileşiyor gibi baksanıza! Yavaş ama iyileşiyor!" Dedi Zi Xuanyuan birden. Gergin yüzünde bir neşe tohumu belirmişti.

 

"Aman Allahım! Gerçekten de! Bu inanılmaz bir şey! Bu küçük çocuk bir canavar mı?" Chu Feng'in vücuduna tekrar bakan Zi Ling'in anne babası ve diğerleri de şok olmuştu.

 

"Çok konuşmadan önce saklanacak bir yer bulalım."

 

"Çiçek Vadisinden çıkmamıza rağmen Chu Feng'in Dünya Ruhunun gücünü kullanmaya devam etmesinin sebebi bizi güvenli bir yere götürmekti. Bu amacını boşa çkarmayalım," dedi Zi Xuanyuan.

 

"Mm." Zi Ling'in anne babası da kafalarını salladı ve Chu Feng'i alıp hemen havaya uçtular, kalacak güvenli bir yer aramaya başladılar.

 

Vakit göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Bir ay geçmişti hemen.

 

Chu Feng bir ay boyunca bilinçsiz yatmıştı. Uzun ve acı dolu bir rüya görmüştü.

 

Tüm vücudu büyük bir fırındaydı. Kara alevler yakıp duruyordu her yerini ve ne kadar bağırırsa bağırsın bir işe yaramıyordu. Alevler kendisini küle çevirecekti.

 

Ama neyse ki Chu Feng'in enerji merkezindeki Kutsal Şimşek ve kanındaki şimşek Chu Feng'i sürekli koruyordu. Alevlerle sürekli savaşıyorlardı. Ellerinden geldiğince Chu Feng'in vücudunu koruyorlardı. Bu da alevlerin gücünü azalttıkça azaltmıştı ve sonunda artık tehlikede değildi.

 

"Mm." Chu Feng birden gözlerini açtı. Bir mağarada yattığını gördü ve burası bir mağara olmasına rağmen içi sembollerle doluydu; gizleme sembolleri. Bir de altında ve üstünde kalın battaniyeler vardı. Bayağı bir rahattı.

 

Vücudunun hâlâ yandığını hissetse de katlanamayacağı bir şey değildi. Bu acı Chu Feng'i çok etkilemiyordu.

 

Etrafına bakan Chu Feng muhteşem güzelliğin yanında yattığını görünce sevindi. İşte bu güzel yüz Zi Ling'di. Ama bu yüzün rengi gitmişti, incelmişti. Gözlerinin kenarlarındaki gözyaşlarını insan görebiliyordu.

 

Chu Feng çok mutluydu yine de çünkü sevdiğini kurtarabilmişti. Ama aynı zamanda yüreği de buruktu çünkü ne olduğunu biliyordu. Elini uzatarak Zi Ling'in kara saçlarını dikkatle okşadı.

 

"Mm." Ama Zi Ling çok hassastı. Chu Feng ona dokunur dokunmaz gözlerini açmıştı. Hemen dikeldi ve etrafına bakındı.

 

Ama Chu Feng'i görünce afallayıp kaldı. Önce gözlerini ovaladı ve Chu Feng'e dikkatle baktı sonra da. Ancak o zaman uzun süredir görülmeyen o tatlı gülümseme belirdi suratında ve hemen kendini Chu Feng'in kollarına attı.

 

"Chu Feng, sonunda uyanmışsın! Ne güzel!"

 

"Zi Ling, seni endişelendirdim." Güzelliğe sarılan Chu Feng kendini çok şanslı hissetti. Çektiği tüm acılar değerdi.

 

*buum*

 

"Hemen yakala! Orada, orada işte, çabuk kaçışını mühürle!" Ama tam da o anda dışarıdan patlama sesleri gelmeye başladı.

 

Bunu duyan Chu Feng hemen ayağa kalktı, kaşlarını çattı. Ciddi bir ifade takındı ve sakince, "Bu ses Xuanyuan Efendi ve diğerlerinin sesi. Ne oluyor dışarıda?"

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43989 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr