Bölüm 812: Seviyeler Arası Savaş

avatar
5748 7

Martial God Asura - Bölüm 812: Seviyeler Arası Savaş


 

Bölüm 812: Seviyeler Arası Savaş

 

Chu Feng vahşice ezmiş gibi duruyordu ama ayağını nazikçe, doğru bir biçimde azıcık ittirmişti sadece. Zi Kun'un beyninin yarısını yok etmişti ama bu onu öldürmeye yetmezdi. En azından fiziksel olarak. Chu Feng Zi Kun'un bu dehşet vaziyetinden yararlanarak Zi ailesini kızıştırmak istiyordu.

 

"Baba bırak da gitsinler! Yoksa bu hayvan Kun'er'i öldürecek!" Oğullarının beyninin düzleştiğini gören Zi Kun'un anne babası o kadar acı içerisindeydi ki gözlerinden aşağı yaşlar akıyordu. Hemen reisten yardım istediler.

 

"Kesin sesinizi! Kun'er'in hayatı önemli olabilir ama Zi ailesi kadar önemli değil."

 

"Kun'er, merak etme. Zi ailesi için kendini feda ediyorsun. İntikamını alacağımdan emin olabilirsin." Reis dudaklarını ısırdı ve Zi Kun'un canını görmezden gelerek kolunu salladı. Katman katman Dövüş gücü yayıldı; tekrar Chu Feng'e saldırmıştı.

 

"Heh, Zi Kun, görünen o ki ben ne kadar fırsat tanısam da deden senin hayatta kalmanı istemiyor gibi. İsteğini gerçekleştirelim biz de."

 

Öncekinden kat kat daha güçlü saldırıyı gören Chu Feng sanki zaten bunu bekliyor gibiydi. Garip bir şekilde sırıttı, ayağını kaldırdı ve bir tekmeyle Zi Kun'u havaya, reisin yolladığı saldırıya doğru yolladı.

 

"Baba, yapma!" Diye bağırdı Zi Kun'un anne babası.

 

"Lanet olsun!" Reis, Chu Feng'in torununu kalkan olarak kullanmasını beklemiyordu. Çoktan Zi Kun'u feda etmeye hazırdı zaten ama onu kendi öldürmeye hiç hazır değildi.

 

İşlerin kötüye gittiğini gören reis hemen saldırısını geri çekmeye çalıştı. Ama Chu Feng'in tekmesi çok güçlüydü. Saldırısını geri çekemeden Zi Kun çoktan Dövüş gücü kasırgasına girmişti.

 

“AHH—”

 

Kalabalığın bakışları altında Zi ailesinin reisinin torunu, Zi Kun, reisin yolladığı Dövüş gücüyle paramparça oldu. Eti kanı bırakın, geriye Bilinç ve Kaynak Enerjisinden bile bir şey kalmamıştı. Tüm kanı buharlaşıp gitmişti.

 

"Keşke ölsem diyeceksin velet!"

 

Kendi torununu öldüren reis öfkeden çıldırmıştı. Artık kendini tutmadı ve saldırılarını daha da güçlendirdi. Birden Chu Feng'e doğru her yeri alevlendiren bir Dövüş gücü saldırısı yolladı.

 

Bu beceri çok yüksek seviye bir şey değildi ama bir Dövüş Lordu tarafından kullanıldığında çok dehşetti. Alevler belirir belirmez sarayın duvarları kıpkırmızı olmuştu, sanki her şeyi yakabilirdi. Hava bile sıcaklık yayıyordu, Zi Ling ve diğerleri yakınında olmasa bile bu saldırının ısı dalgasını şiddetle hissediyorlardı.

 

*whoosh*

 

Bunu gören Chu Feng hemen kolunu salladı ve Zi Ling ve diğerlerinin önünde iki bariyer belirdi. Biri yok edilmesi imkânsız Ruh Oluşumuydu, diğeri ise üçüncü seviye Dövüş Lordu gücündendi. Bunlarla Zi Ling ve diğerlerini koruma altına almıştı.

 

Chu Feng bunu yaptıktan sonra da sol eliyle bir büyü yaparken sağ eliyle de bir yumruk salladı. Göklere değen bir Dövüş gücünden dalga belirdi. Hava döne döne ucu bucağı görünmeyen bir okyanus olmuştu. Kudretliydi; şiddetli bir gücü vardı.

 

Sekizinci seviye bir dövüş sanatı becerisiydi. Chu Feng bunu diğerlerinin kaynaklarını soyarken bulmuştu. Bu beceride böylesine bir an için yetişim yapmıştı .

 

*buum güm güm*

 

Sonunda büyük bir patlama oldu. Alevler ve dalga çarpıştı ve havada bir kaos oldu. Sonunda reisin ve Chu Feng'in saldırıları birbirini yok etti.

 

Bu sahne Zi ailesinin fertlerini şok etmişti. Sadece onlar değil, Zi Xuanyuan ve Zi Ling'in anne babası da şok olmuştu.

 

Gerçekten de Chu Feng'in tek başına Zi ailesinin reisinin karşısında durabileceğini düşünmüyorlardı. Kendisi de demişti: Chu Feng sadece üçüncü seviye bir Dövüş Lorduydu. Üçüncü seviye bir Dövüş Lordunun altıncı seviye bir Dövüş Lordunun karşısında dayanabilmesi; bu imkânsıza yakın bir şeydi.

 

"Bu velet nasıl bu kadar güçlü? Reisin becerisini nasıl def etti öyle?!" Zi Xuanyuan ve diğerlerine kıyasla Zi ailesinin fertleri gözlerine daha da inanamıyordu. Chu Feng'in dehşet dövüş gücü onları afallatmıştı.

 

Tek sakin kalan Zi Ling'di. Güzel yüzünde şaşkınlıktan eser yoktu, sadece sevinç vardı. O hiçbir zaman ne Chu Feng'in gücünden şüphe duymuştu ne de Chu Feng'in dövüş gücünden. Chu Feng'in bir dâhi olduğunu biliyordu; o her kaideye istisnaydı. Bu yüzden de Chu Feng'in her başarısı onu mutlu ediyordu; Chu Feng ne kadar güçlenirse o da o kadar mutluydu.

 

"Dövüş gücünü nasıl yükseltmiş olursan ol; sana aramızdaki farkı göstereceğim. Ne kadar hünerli olursan ol aramızda üç seviye fark var."

 

Saldırıları Chu Feng tarafından tekrar ve tekrar def edilen reis biraz çıldırmıştı. Konuşurken Chu Feng'e ardı ardına şiddetli becerilerle saldırıp duruyordu. Becerilerin gücünden Chu Feng'i artık esir almayı değil de tamamıyla yok etmeyi amaçladığı anlaşılıyordu.

 

Durum böyle olunca Chu Feng de suratını asmaktan kendini alamadı. Artık dikkatsiz olmaya cüret edemezdi. Ne olursa olsun reis altıncı seviye bir Dövüş Lorduydu. Bu Chu Feng'i normalde aşan bir şeydi ama Chu Feng sınırı zorlamaya kararlıydı.

 

"Hehe, Chu Feng, madem Kraliyet Silahını kullanmayı düşünmüyorsun, yardım edeyim mi sana?" dedi Eggy kıkırdayarak. Zi ailesinin arsızlığını görünce onun da sinirden elleri kaşınmaya başlamıştı.

 

"Gerek yok. Altıncı seviye Dövüş Lordu olsa bile yetişimi sadece bol bol tükettiği kaynaklara dayanıyor. Aynı seviyedeki Dövüş Lordları arasında en zayıfı herhalde budur. Kendimi sınayarak altıncı seviye bir Dövüş Lorduyla başa çıkabiliyor muyum onu görürüm."

 

Chu Feng biraz baskı altında hissetse de korkmamıştı. İleri atladı ve reise saldırmaya başladı.

 

*buum buum buum*

 

Bir anda ikisi kaotik bir durum içerisinde buldu kendini. Her yerde şok dalgaları patlıyordu ve yer altısarayı özel malzemelerden yapılmış olup Ruh Oluşumuyla güçlendirilmiş olmasına rağmen ikisinin saldırılarına dayanamıyordu. Göz açıp kapayıncaya kadar saray mahvoldu. Dövüşerek yeraltından önce yüzeye çıktılar sonra da havaya.

 

Zi ailesinde çok fazla insan yoktu belki ama yine de birkaç bin kişi vardı. Zi ailesine hizmet eden uzmanların sayısı ise on binlerceydi. Zi ailesinin misafirlerinin ise sonu yoktu. Zi ailesinin şöhretine gelen ve Çiçek Vadisinin dışında bekleyen, içeri kabul edilmeyenler bile vardı.

 

Gecenin kör vakitleriydi; her şey sessizdi ve birden patlama sesleri duyulmaya başlamıştı. Gecenin körünün yerini kör edici bir aydınlık almıştı. Bu da doğal olarak herkesin dikkatini çekmişti. Bir anda Çiçek Vadisinin dışındaki ve içindeki herkes kafalarını kaldırıp gökte yaşanan bu korkunç dövüşü izlemeye başladı.

 

Dövüş Sanatı Tanrılarının dövüşü devasa bir şeydi. Chu Feng ve reis birbirine darbeler vurdukça dövüş gittikçe daha da şiddetleniyordu. Binlerce kilometre ötedeki insanlar bile bu dövüşün etkisini hissetmişti, her yerden uzmanlar neler olduğunu anlamak için hızla buraya doğru geliyordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44247 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr