Bölüm 811: Etrafı Çevrili

avatar
5679 8

Martial God Asura - Bölüm 811: Etrafı Çevrili


 

Bölüm 811: Etrafı Çevrili

 

Yeraltı sarayında Chu Feng ve Zi Ling birbirine sarılıyor ve hiçbiri konuşmuyordu. Öylece duruyorlardı; sanki sonsuza kadar böyle kalsalar bile yeterli olmayacaktı. Bir saat boyunca bırakmadılar birbirlerini.

 

En başta bırakın keyfini çıkarsın diyen Zi Xuanyuan bile sonunda daha fazla dayanamadı, "Chu Feng, hadi hemen gidelim insanlar bizi görmeden."

 

"Evet, hadi çabuk gidelim!"

 

Zi Ling'in annesiyle babası da Zi Xuanyuan'a katıldı. Zi Ling ve Chu Feng birbirine sarılırken Zi Xuanyuan onlara zihinsel mesajlar yolladı ve Chu Feng'in buraya nasıl geldiğini açıkladı. Yani Zi Ling'in ana babası zaten Chu Feng'in buraya onları kurtarmaya geldiğini biliyordu.

 

Zi Ling'in anne babası Chu Feng'in yetiştirmesinin bu kadar kısa bir sürede bu kadar fazla arttığına inanamıyor olsa da gözleriyle görmüşlerdi, inanmaktan başka bir şansı yoktu.

 

"Xuanyuan Efendi, aslında çoktan öğrendiler bizi," dedi Chu Feng umursamazca gülümseyerek.

 

"Ne? Çoktan öğrendiler mi bizi?" Zi Xuanyuan ve Zi Ling'in ana babasını bırakın Zi Ling'in kendisi bile şok olmuştu.

 

"Yeraltı sarayındaki ilk Ruh Oluşumunu etkisizleştirdiğim andan itibaren oluşumu döşeyen kişiye haber gitmiş olması gerekir. Bu yüzden girdiğimiz andan itibaren etrafımız sarılı aslında." Chu Feng konuşurken bakışlarını arkasına çevirdi ve bağırdı, "Gelin hadi. Sinsi sinsi dolanmayın etrafta."

 

"Hahaha, bayağı bir beceriklisin çocuk. Çoktan bizi fark ettin ha?"

 

Devasa yeraltı sarayının geçitlerinden yaşlı bir adamın kahkahaları duyuldu. Aynı anda da havada kıpırtılar oldu ve Gizleme Ruh Oluşumu yavaş yavaş etkisiz hâle geldi. İçinde yüzlerce insan vardı.

 

Erkekler, kadınlar; gençler ve yaşlılar vardı bu grupta. Bu insanlar arasında yüze yakın Dövüş Lordu vardı ve geri kalanı da Gök alemindeydi. Zi ailesindendi hepsi ve liderleri de Zi ailesinin reisi Zi Dingkong'dan başkası değildi.

 

"Sizi tanıştırmayı unuttum, kusuruma bakmayın. Buradaki bu velet Dokuz Eyaletten gelmiştir, Zi Ling'i genç efendi Murong Xun'dan almak isteyen şahıstır kendisi," diye açıkladı reis arkasındaki kalabalığa.

 

"O lanet velet bu demek. Küstahlığına bak şunun; Zi Ling'imizle evlenecekmiş. Genç efendi Murong Xun'a kafa tutabileceğini mi sandın sen?"

 

Reisin dediklerini duyan kalabalıktaki herkes Chu Feng'le dalga geçmeye başladı. Soğuk suratlarından sadece Zi ailesinin değil Murong Xun'un da itleri oldukları anlaşılıyordu.

 

"Hepiniz kesin sesinizi! Ben Chu Feng'e aitim. Murong Xun elini bana sürmeyi düşünmesin bile." Kalabalığın Chu Feng'le dalga geçtiğini duyan Zi Ling öfkeden kudurmuştu. Bağırmaya çağırmaya başladı.

 

"Zi Ling, inatlaşma; yanlış yoldasın. Şu velede kanma. Ne yeteneği, ne erdemi var bu çocuğun? Senle olmaya layık değil."

 

"Evet! Ling'er gözlerini aç da şu çocuğun yanlışlarını gör! Senin için kusursuz eş genç efendi Murong Xun'dan başkası değildir!" dedi Zi ailesinin fertleri. Zi Ling'e bayağı bir nazik davranıyorlardı.

 

"Kes sesini! Murong Xun'la beni bir kefeye koymayın. Kesinlikle onunla olmayacağım," diye bağırdı Zi Ling tekrar. Güzel suratı öfke doluydu.

 

"Ahh, Zi Ling, sen daha genç efendi Murong Xun'u görmedin. Görseydin bu veledin sıradan birinden farklı olmadığını zaten anlardın. Doğu Deniz Bölgesinde bunun gibi sayısız insan var. Genç efendi ise eşsiz bir dâhidir, sana ancak o layıktır."

 

"Zi Ling, endişelenme. Genç efendi bana çoktan haber verdi. Birkaç gün sonra birkaç işini bitirdikten sonra gelip seni görecekmiş. Sen de o zaman nişanlının ne kadar muhteşem biri olduğunu görürsün." Zi ailesi Zi Ling'in dediklerini anlamıyordu sanki; Murong Xun'u övmeye devam edip duruyorlardı.

 

"Hepiniz..." Zi Ling sinirle kaşlarını çatı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu ve sanki gücü yetse hepsini oracıkta öldürecekti.

 

"Zi Ling, bu hayvanlarla tartışma. Bana bırak bu işi." Dedi Chu Feng sonunda. Chu Feng'in dediklerini duyan Zi Ling de kafasını salladı ve geri çekildi. Anne babası ve dedesinin yanına geçti.

 

*bam*

 

Birden Chu Feng ayağını yere bastı; reisin torununun bacaklarından birini kırdı.

 

"AHH—” Torun en başta bilinçsiz olmasına rağmen bacağının acısı onu hemen uyandırmıştı. Önce çığlıklar attı, Zi ailesini gördükten sonra da gözlerine bir sevinç geldi ve avazı çıktığı kadar bağırdı, "Anne, baba, dede yardım edin bana!"

 

"Kun'er!" Orta yaşlı bir karı kocanın da yüz ifadesi değişmişti. Ağlayarak Chu Feng'e doğru koştular; oğullarını, Zi Kun'u, kurtarmak istiyorlardı. Kalbi kırık yüz ifadelerinden Zi Kun'un anne babası olduğu anlaşılıyordu.

 

"Bir adım daha yaklaşırsanız kafasını dümdüz ederim." Ama Chu Feng onlara bu fırsatı vermedi. Daha yanına yaklaşmadan ayağını suratına yerleştirmişti bile.

 

"Yapma!" Zi Kun'un anne babası hemen durdu; aceleci olmaya cüret edemiyorlardı. Yalvaran bakışlarını reise çevirdiler.

 

"Hah, beni torunumla tehdit edip Zi Ling'i kaçırmak mı istiyorsun?" Zi Kun'un ailesine kıyasla Zi ailesinin reisi torunuyla ilgili çok da endişeli durmuyordu. Gözlerinde bir küçümseme vardı; Chu Feng'i küçümseyen bakışlar. Chu Feng'in yetişimi onu şaşırtmıştı ama onun için Chu Feng bir tehdit bile değildi.

 

"Doğru tahmin ettin. Torununun hayatta kalmasını istiyorsan şimdi gitsen iyi edersin. Yoksa kafasını ezerim," dedi Chu Feng. Zi ailesinin uzmanları her yerini sarmış olsa da Chu Feng'in yüzü çok sakindi.

 

Zi ailesi Chu Feng'i ciddiye bile almıyordu ama sanki Chu Feng onları ciddiye alıyor muydu?

 

"Haha, şakaya gel. Daha üçüncü seviye bir Dövüş Lordusun bir de beni mi tehdit ediyorsun?" Diyerek soğuk soğuk güldü Zi ailesi reisi birden. Konuşurken kaşlarını çattı ve görünmez bir şok dalgası vücudundan dışarı yayıldı .

 

Saldırıya geçmişti. Sadece düşüncesiyle altıncı seviye Dövüş SLordu baskısını yaymıştı. Görünmez bir dalga gibi Chu Feng'e doğru akıl almaz bir hızla ilerliyordu. Amacı Chu Feng'in boş bir anını yakalayarak torununu kurtarmaktı.

 

Ama Chu Feng'i hafife almıştı. Chu Feng dudaklarını büktü, elini kaldırdı ve gayet doğal bir şey yapıyormuş gibi reisin saldırısını def etti.

 

"Madem torununun ölmesini istiyorsun, öyle olsun."

 

Hemen sonrasında da Chu Feng ayağını Zi Kun'un yüzüne bastırdı ve aşağı doğru itti. Oluk oluk kanlar akmaya başladı; Zi Kun'un kafasının yarısı dümdüz olmuştu.

 

“AHH—” Zi Kun boğazlanan bir domuz gibi çığlıklar atıyordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44254 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr