Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

"Çiftli kayıp mı?" Zaten kafası karışmış olan Yaşlı Liu ve diğerlerinin kafası daha da karışmıştı bunu duyunca. Zihinleri bulanıktı.

"Haha, efendiler, şöyle şimdi..." Bunu duyan Xuan Xiaochao, Fu Fengming ve You Tonghan aynı anda söze girdi.

Sesleri birbirine karışarak olanları Yaşlı Liu ve diğerlerine anlattılar.

"Ne? Böyle bir şey oldu mu yani?" Olanları öğrenince yüz ifadeleri yine değişti, yüzleri hayranlık içerisindeydi.

Gözlerini Chu Feng'e çevirdiler, ona hayranlık ve saygıyla bakıyorlardı.

"Haha, harika; ne harika! Wuqing gerçekten de Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatıma büyük yardımlar ettin."

"Demek Murong Xun o kadar küstahtı ha? Hahaha. Bakalım bir daha öyle olabilecek mi!" Altın-pelerinli Dokuz Kardeş kahkahalara boğulmuştu. Kahkahalarında heyecan ve rahatlama vardı.

Bugün buraya bu kadar birliklerini yollamalarının sebebi Ölümsüz İnfaz Takımadasının moralini bozmaktı. Ama beklenmedik şeyler olmuştu ve zorluk ardına zorluk yaşamışlardı ve neredeyse Ölümsüz İnfaz Takımadasına yenileceklerdi.

Bugün galip gelmişlerse Chu Feng sayesindeydi bu. En kritik anlarda yardımlarına koşmuştu bu çocuk, savaşın gidişatını değiştirmelerine olanak sağlamıştı.

Yine de birçok kardeşlerini kaybetmişlerdi ama buna değmişti.

Chu Feng'in yaptıklarını yapmayı düşünmeye bile cüret edemezlerdi. Ölümsüz İnfaz Takımadası bu sefer gerçekten de büyük kayıplar vermişti. Bu sadece Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı sayesinde değil, daha çok Chu Feng sayesinde olmuştu.

Bir nişanlı bir de güçlü bir Kraliyet Silahı; işte bunlar Ölümsüz İnfaz Takımadasının bin uzmanının hayatından da kıymetli şeylerdi. Daha fazla adam kaybetmiş olsalar da durumlar eşit olmazdı.

Bu ikisi de Chu Feng'in eline düşmüştü. Murong Xun'un kayıpları devasaydı, Ölümsüz İnfaz Takımadasının kayıpları da aynı şekilde.

"Wuqing kardeş, nasıl bir tekniğin var senin? Neden o saldırılar bir işe yaramadı sende?"

O anda You Tonghan birden öne atladı. Hayranlık dolu bir yüzle Chu Feng'e yakınlaşmıştı.

"Yaklaşma!" Dedi Chu Feng onu durdurmak için.

Ama çok geçti; You Tonghan çok hızlıydı. Gülümseyerek büyük bir sıçramayla yukarıdan aşağı indi.

Sonunda da bam; sanki kafası çelikten bir duvara çarpmıştı. You Tonghan'ın yüzündeki gülümseme kaybolmuştu. Daha Chu Feng'e ulaşmadan geri sıçramıştı ve şiddetle yere çakılmıştı.

"Wuqing kardeş, o arkandaki nedir? O kadar güçlü bir şey mi?" Dedi You Tonghan kafasını okşarken.

"Tıpkı düşündüğüm gibi, Şeytan Armağanı Katliam Oluşumu onu koruyor. Pardon, daha doğrusu Şeytan Mühürleyen Kılıç onu koruyor," dedi bunu gören Toprak Kralı.

"Şeytan Mühürleyen Kılıç mı? Tarikat Başının arkasında bıraktığı Kraliyet Silahından mı bahsediyorsun?" diye sordu kalabalık. Bu sözleri duyunca hepsinin yüz ifadeleri değişmişti.

"Aynen öyle. Kesinlikle onu Şeytan Mühürleyen Kılıç koruyor. Yoksa Sekizinci Ölümsüzün o kadar güçlü bir saldırıyla ona zarar vermemesi mümkün değildi. Şeytan Mühürleyen Kılıcın koruması altında, şüphesiz."

"Ayrıca eğer yanılmıyorsam Şeytan Mühürleyen Kılıç Wuqing'e elindeki Kraliyet Silahını elde etmesine de yardımcı oldu; çok net Şeytan Mühürleyen Kılıçtan siyah bir ışık çıktığını gördüm. O ışık Murong Xun'la Kraliyet Silahı arasındaki bağı bozdu," dedi Toprak Kralı.

"Allahım, ben de gördüm onu!"

Bunu duyan Xuan Xiaochao ve diğerlerinin aklına da o sahne gelmişti. Murong Xun Kraliyet Silahını çağırdığında silah hâlâ ona tepki veriyor, uğraşıyordu. Ama Şeytan Mühürleyen Kılıçtan o ışık çıktıktan sonra Kraliyet Silahı sakinleşmişti. Bu olduğunda da Murong Xun öfkelenmişti.

Bunu hatırlayınca Chu Feng'i koruyan Şeytan Mühürleyen Kılıcın Chu Feng'e Kraliyet Silahını almada yardımcı olduğu anlaşıldı. Herkesin yüzünde karmaşık ifadeler vardı; Chu Feng'e bakan gözlerinde de karmaşık duygular vardı.

Karmaşık bakışlar karşısında Chu Feng kafasını salladı ve "Toprak Kralı Efendi, daha haklı olamazdın. Kendi başıma doğal olarak bu Kraliyet Silahı alamazdım. Gerçekten de bana Şeytan Mühürleyen Kılıç yardım etti." Chu Feng konuşurken kılıca baktı.

Elindeki Kraliyet Silahın ne kadar güçlü olduğunu hissedebiliyordu. Eğer gerçekten de Chu Feng'i ustası olarak kabul ederse dövüş gücü katbekat artardı. Ama bu kadar yakınlarken elindeki Kraliyet Silahıyla Şeytan Mühürleyen Kılıç arasındaki fark çok barizdi.

Chu Feng'in elindeki gümüş renkli mızrak ne kadar güçlü olursa olsun yine de bir silahtı. Ama arkasındaki Şeytan Mühürleyen Kılıç sanki gerçekten canlı gibiydi. Bir hükümdar gibi herkes üzerinde bir baskı oluşturuyordu. Küstahlık, baskınlık, yenilmezlik.

Sonunda neden Şeytan Mühürleyen Kılıcın Doğu Deniz Bölgesindeki bir numaralı Kraliyet Silahı olduğunu anlamıştı.

Diğer silahlarla arasındaki fark çok büyüktü. Karşılaştırılamazlardı bile; farklı seviyedelerdi.

"Bu Şeytan Mühürleyen Kılıç Doğu Deniz Bölgesindeki en güçlü Kraliyet Silahıdır. Zamanında tarikat başımız bile boyun eğdirmek için çok fazla güç ve çaba harcadı, özel teknikler kullandı. Ama yine de tam boyun eğdirebildiği söylenemez."

"Tarikat başı öldüğünden beri Kraliyet Silahı buradadır. Ölmeden önce gücüyle Şeytan Armağanı Katliam Oluşumunu döşedi ve Dört Koruyucuya kendi seviyesine ulaşmadan zorla bu kılıcı almamalarını tembihledi; yoksa sonuçları çok büyük olurdu."

"Hatta bir kere Qiu Canfeng Şeytan Mühürleyen Kılıcını yerinden almaya çalıştı ama yanına bile yaklaşamamıştı." dedi hâlâ şokta olan Yaşlı Liu.

"Evet! Şeytan Mühürleyen Kılıcın burada muhafız olmadan durmasının sebebi en güçlü muhafızın kendisi olmasıdır. Biri dehşet güçlü değilse ya da birini ustası olarak kabul etmediyse yanına bile yaklaşamazlar; bırak buradan almayı." Toprak Kralı da kafasını salladı.

"E o zaman bu Wuqing kardeşin Şeytan Mühürleyen Kılıcın onayı aldığı anlamına gelmiyor mu?!" İnsanlar Chu Feng'e daha da karışık duygularla bakmaya başlamıştı.

"Wuqing kardeş, bu Şeytan Mühürleyen Kılıcına yaklaşabildiğine göre neden bir Şeytan Armağanı Katliam Oluşumundan çıkarmayı denemiyorsun?" dedi Toprak Kralı sakin bir tonla ama gözlerinde garip bir ifade vardı.

"Hı hı." Chu Feng kafasını salladı ve arkasını döndü. Kalabalığın bakışları altında Şeytan Mühürleyen Kılıcına doğru yürüdü.