Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

"Arkadaşım bunu duyduğundan Zhan Feng'le karşı karşıya gelmek zorunda kaldı. Ben de arkadaşıma yardım etmek için Zhan Feng'i sakatladım zaten."

Chu Feng bu bilginin kesinliğinden emin değildi ama doğru olduğunu düşünüyordu çünkü Chun Wu'nun şu ana kadar kendisine söylediği her şey doğruydu.

"Wuqing, bu arkadaşın... Sisli Tepeden Chun Wu Hanım mı?" diye sordu Altın-pelerinli Kardeşlerden ikinci kardeş.

"Hı hı, Chun Wu." Chu Feng kafasını salladı.

"Bunu duymuştum. Zhan Feng Chun Wu Hanıma saldırmış. Chun Wu Hanımı öldürmek istiyormuş gerçekten de, çıkıp o yüzden yardım etmişsin."

"Ve Piaomiao Hanım yüzünden Ölümsüz İnfaz Takımadası bile öyle kolay kolay Sisli Tepeye saldırmaz, Chun Wu Hanım gerçekten de önemli şeyler duymuş olsa gerek." İkinci kardeş de Chu Feng'in dediklerini destekliyordu.

"Wuqing bu ciddi bir konu. Chun Wu Hanımın dediklerinin doğru olduğundan emin misin?" diye sordu Altın-pelerinli Kardeşlerin üçüncüsü.

"Efendim söyledikleri doğru mu değil mi bilmiyorum; sonuçta ne kendi gözlerimle gördüm ne de kendi kulaklarımla duydum. Ama doğru olduğuna inanmak yanlış olduğunu düşünmekten daha hayırlıdır. Ayrıca bu iki binden fazla Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı ferdini etkileyen bir şey. Öyle değil mi?" Diye sordu Chu Feng gülümseyerek.

"Bu..." Üçüncü kardeş diyecek bir şey bulamadı.

"Ağabey, ben de Wuqing'in haklı olduğunu düşünüyorum. Murong Xun'un şu korkusuz yüzüne bakın, hazırlıklı gelmiş olsa gerek."

"Dokuz Ölümsüz gelmese sıkıntı olmazdı. Ama eğer gerçekten de gelirlerse korkarım onları bu gücümüzle yenemeyiz."

"Duydum ki Ölümsüz İnfaz Takımadasının Dokuz Ölümsüzü geçmişle kıyaslanamazmış. Dokuzuncu Ölümsüz dışında hepsi Dövüş Kralıymış."

"Eğer gelen Dokuzuncu Ölümsüzse sıkıntı yok, korkacak bir şey yok demektir. Ama Wuqing'in dedikleri doğruysa ve o ikisi de geliyorsa sonumuz kötü olur. Plana sadık kalalım biz," diye tavsiyede bulundu yedinci kardeş.

"Chun Wu'nun dediğine göre iki tane varmış Sanırım Sekizinci ve Dokuzuncu ölümsüz geliyormuş."

"Hı hı. Haklılar. Kazanmak için bir şansımız var, buna sıkı sıkı tutunalım ve hiçbir şeyi risk etmeyelim." Yaşlı Liu da durumun karmaşıklığının farkındaydı. Bu yüzden plana sadık kalmaya karar verdi.

"Dokuzuncu kardeş, bak. Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatı kendisine Doğu Deniz Bölgesinin en güçlüsü der. Demek ki bu en güçlü olmak dedikleri şey sayıca fazla olup da kabadayılık yapmakmış."

"Ölümsüz İnfaz Takımadasının bin adamına kabadayılık taslıyorlar iki bin kişiyle, bir de üç genç efendi bir kişiyle savaşıyor. Ne düşünüyorsun bu konuda?"

Tam da o anda savaş alanının dışında, gökten iki kişi belirdi. İkisi de yaşlı adamlardı; auraları çok güçlüydü. Havada durmuş gülümseyerek savaş alanını izliyorlardı.

Bir tanesi Dövüş Lordu aleminin zirvesindeydi. Diğeri ise Dövüş Kralıydı. Dövüş Kralı Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatıyla alay ediyordu o sırada.

"Sekizinci kardeş, bakıyorum da bu Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatında utanma falan yok. Onları iyi bir utandırmamız lazım. Yoksa bu küstahlıklarının sonu gelmeyecek," dedi Dövüş Lordu aleminin zirvesinde olan.

"Bu ikisi... Yoksa?"

"Ölümsüz İnfaz Takımadasının Sekizinci ve Dokuzuncu Ölümsüzü mü?"

"Bunlar onlar, gerçekten de onlar! Ölümsüz İnfaz Takımadası bir toplantı yapmıştı ve şans eseri Dokuzuncu Ölümsüzle karşılaşmıştım; bunlar gerçekten de Sekizinci ve Dokuzuncu Ölümsüz!"

"Bunlar bile gelmiş mi! Bu Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatının kaybetmesi demek, değil mi?"

"Akıl almaz bir şey! Burada bu kadar güçlü insanları görmeyi beklemiyordum! Bunlar Ölümsüz İnfaz Takımadasının en güçlü savaş gücü temsilcileri!"

Kalabalıkta tartışmalar başlamıştı bile, çoktan yeni gelenleri tanıyanlar olmuştu. Gerçekten de Chun Wu'nun dediği gibi Ölümsüz İnfaz Takımadasının Sekizinci ve Dokuzuncu Ölümsüzleri de gelmişti.

"Lanet olsun, Ölümsüz İnfaz Takımadasının gerçekten de Dokuz Ölümsüzden bu ikisini yollayacağını düşünmezdim!" Bunu gören Altın-pelerinli On Kardeşlerin yüzleri panik doluydu. Dokuzuncu Ölümsüzü bırakın Sekizinci Ölümsüzün bile tek başına şu anki durumu tersine çevirmeye gücü yeterdi. Bir Dövüş Kralı Dövüş Lordlarının karşı koyabileceği biri değildi.

"Ağabey, ne yapalım? Dokuz Ölümsüzden iki kişinin gelmesini beklemiyorduk, bu Sekizinci Ölümsüz gerçekten de gelmiş! Dövüş Kralına karşı savunamayız orayı açarsak!" Altın-pelerinli Kardeşler bakışlarını patrona, Yaşlı Liu'ya çevirmişti.

"Ölümsüz İnfaz Takımadası gerçekten de böyle insanlar yollamış. Murong Xun'un korkmamasına şaşmamak gerek. Neyse ki acele edip de dışarı çıkmadık yoksa her şey boşa olurdu.

Orayı açınca da yenemeyiz belki Sekizinci Ölümsüzü ama en azından ufak bir şansımız olur. Çabuk! Beni takip edin ve vadiye girin. Orayı hemen açmalıyız!"

Diye emirlerini verdi Yaşlı Liu. Kendinden emin konuşuyordu ama yaşlı suratı terliyordu. Ne kadar gergin olduğu görülüyordu. Bir Dövüş Kralı gerçekten de büyük bir tehditti. Bu sefer üstlerinde büyük bir baskı vardı. Burada yenilmeleri muhtemeldi.

Kendilerinin yenilmesi önemli değildi ancak onların yenilmesi demek Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatının yenilmesi demekti.

"Ağabey, bu hiç iyi değil! Sekizinci Ölümsüz saldırmak üzere!" Diye bağırdı biri birden gökyüzünü göstererek.

Kafasını kaldırıp bakan Yaşlı Liu ve diğerlerinin yüz ifadesi hemen değişti. Gözleri panik doluydu, Ölümsüz İnfaz Takımadasının Sekizinci Ölümsüzü eşsiz Kral-seviyesindeki Dövüş Gücünü yaymıştı.

*bum güm güm*

Parlak ve net gök aniden kapkara olmuştu. Her yere şimşekler çakıyordu, sanki gök yarılmıştı da dünyanın sonu gelmişti.

"Lanet olsun, bir Dövüş Kralı yollamışlar!" Bu sahne herkesin dikkatini çekmişti. Xuan Xiaochao ve diğerleri bile kaşlarını çattı. Dövüş Sanatı Kralları çok güçlü insanlardı; karşı koyabilecekleri bir şey değildi.

Kara gök bir illüzyondu ama dehşet şimşekler gerçekti. Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatından birine çakarsa bu şimşek vurduğunu hemencecik öldürürdü, Dövüş Kralına karşı koymalarının imkanı yoktu.

"Mahvol." Ama tam da Sakatlayan Gece Şeytanı Tarikatının adamları başlarına büyük bir felaket geleceğini düşünürken birden bir ses duyuldu. Çok sakin bir sesti bu ama adamın ruhunu sallamaya yeterdi.

Daha da önemlisi bu sesten sonra gökteki şimşekler dağıldı. Gökyüzü eski parlaklığına dönmüştü.

Sekizinci Ölümsüzün saldırısı defedilmişti!