Bölüm 750: Tahttan Kalanlar

Chu Feng ve Eggy el ele verdiğinde iş bir anda halloluvermişti. Binden fazla Azman Canavar ölmüştü.

Chu Feng tarafından öldürülenlerin ya kellesi uçmuştu ya da uzuvları kesilmişti. Vücutları ne kadar devasa olursa olsun Chu Feng'in şiddetli saldırılarına karşı koyamamışlardı.

Eggy tarafından öldürülenlere ise bakmak bile mümkün değildi. Kara renkli şok dalgalarının geçtiği alanlardaki Azman Canavarlar anında kıymaya dönmüştü, dağlar oluşturmuşlardı.

Chu Feng ve Yumurtacığın bu katliamına tanık olan Su Rou ve diğerleri derin bir nefes almaktan kendilerini alamadı. Chu Feng'in gücünü çok iyi anlamışlardı artık.

"Hah, Chu Feng, haklıymışım! Azman Canavarların Kaynak enerjisini emdikten sonra sonunda ikinci seviye bir Dövüş Lordu oldum! Haha, fena değil, fena değil. Hiç fena değil!"

Azman Canavarlardaki bütün Kaynak enerjisini emen Eggy sonunda ikinci seviye bir Dövüş Sanatı Tanrısı olabilmişti. Bunu zaten bekliyordu Eggy ama yine de çok sevinmişti. Kusursuz suratında öyle bir gülümseme belirmişti ki her canlıyı baştan çıkarabilirdi.

"Sonunda bana yetiştin. İkimiz de ikinci seviye Dövüş Lorduyuz artık. Dördüncü seviye bir Dövüş Lordunu rahat yenerim ama herhalde beşinci seviye bir Dövüş Lordu karşısında bir şey yapamam. Peki ya sen? Senin dövüş kabiliyetin hangi seviyede?" Diye sordu Chu Feng merakla. Onun dövüş kabiliyeti zaten muhteşem bir şeydi ama Eggy'nin kabiliyetinin kendi kabiliyetinden de yüksek olduğunu biliyordu. Bu yüzden Eggy'nin şimdi hangi seviyede olduğunu öğrenmek istiyordu.

Ne de olsa göklerin ardında gökler, insanlardan üstün insanlar vardı. Chu Feng bunu çok iyi biliyordu, bu yüzden kendi dövüş kabiliyetinin diğerlerine kıyasla yüksek olduğunu bilse de kendisinden üstün varlıkların ve insanların olduğunu da unutmamıştı.

"O konu... Söylersem ilginçliği kalmaz. Yenemediğin bir düşmanla karşılaşırsan öğrenirsin, tamam mı?"

Eggy gülümsedi ve Chu Feng'e haylaz bir göz kırptı. Chu Feng'in sorusunu cevaplamamıştı. Ellerini arkasında birleştirerek kar beyazı bacaklarıyla adım adım çıktığı kapıdan Chu Feng'in Dünya Ruh Uzayına geri döndü.

Garip Eggy'nin kaybolduğunu gören grup birbirine bakmaya başladı. Yüzlerinde, kalplerinde tarifi imkânsız duygular vardı. Asura Dünya Ruhunun gücünü gördükten sonra; "İnsandan üstün insan vardır." Sözünü çok daha iyi anlamışlardı.

Eggy'nin yaydığı aura ve sergilediği güç daha önce hiç görmedikleri bir şeydi. Bu güç kesinlikle dünya dışı bir şeydi.

"E artık girişi açma vakti geldi. Umarım bu son engeldir, yoksa korkarım hiç ilerlememiş olacağız." Chu Feng bayağı bir Azman Canavar öldürmüş olmasına rağmen aslında büyük bir kısmını Eggy halletmişti. Alnı kan ter içindeydi, gücünün büyük bir kısmını kullandığı belliydi.

Eggy'nin yardımı olmasa Chu Feng'in bu kadar Azman Canavar karşısında çok da bir şansı olmazdı. Hepsini öldürse bile büyük bir bedel ödemek zorunda kalırdı. O da bir et yığını hâline gelirdi.

Bu yüzden Chu Feng bu Azman Canavarların sarayı koruyan son engel olmasını umuyordu, daha fazlası gelirse şu anki gücüyle onlara karşı koyamazdı. Bu da şu ana kadar yaptığı her şeyin boşa gitmesi anlamına gelirdi.

Chu Feng birden yere vurdu. Aynı anda sınırsız Ruh Gücünü de yerdeki kan oluşumuna yönlendirdi.

 Birden "Açıl!" Diye bağırdı Chu Feng. Sonra da aniden kollarını kaldırdı. Yere bağlı olan kan oluşumu yavaş yavaş kalkmaya başladı.

*güm güm güm*

Bütün saray tekrar titremeye başlamıştı. Kanın parıltısı altında oluşum yoğunlaşmaya ve değişmeye başlamıştı. Sonunda da bir Ruh Oluşumu Kapısı şeklini aldı.

Bu kapı Chu Feng'in önceden gördüğü kapılardan daha farklıydı. Havada asılı duruyordu ve etrafında kan kırmızısı semboller vardı. Garip bir şekli vardı ama bir açıdan da kusursuzdu .

"Chu Feng ağabey, cidden giriş bu mu?" Jiang Wushang ve diğerlerinin etrafındaki Ruh Oluşumu da kaybolmuştu. Havada asılı duran Ruh Oluşumu Kapısına bakıyordu hepsi ama bir türlü karar veremiyorlardı.

Ruh Oluşumu Kapısı cidden de garip bir şeydi. Dışarıdan bakınca kalıntılara çıkıyormuş gibi bir hâli yoktu. Daha çok bir yeraltı kentine çıkan ölüm kapısına benziyordu.

"Açıkçası ben de emin değilim. Ama olup olmadığını da bakmadan anlayamayız."

"Siz burada benden haber bekleyin, birazdan gelirim." Chu Feng konuşurken bütün gücünü bacaklarına vererek sıçradı. Keskin bir kılıç gibi Ruh Oluşumu Kapısından içeri daldı.

*whoosh*

Kapıdan geçen Chu Feng sanki bir uzay ve zaman tüneline girmiş gibi oldu. Sanki hafızası da bozulmuş gibi hissetmişti ama bu garip his kısa bir süreliğine devam edip kayboldu.

Her şey eski hâline döndüğünde Chu Feng kendini büyük bir sarayda buldu.

Bu saray sayısız Azman Canavar kemiğinden yapılmıştı. Kemiklerin şekillerinden Chu Feng bunların gizemli Azman Canavarlar olduğunu anlamıştı.

Ama bu kemiklerin sahibi olan Azman Canavarlar Chu Feng'in öldürdüklerinden çok daha büyüktü. Hayattayken nasıl bir güce sahip olduğunu hayal etmek zor değildi.

Ama ne kadar güçlü olursa olsun artık ölüydüler. Sadece kaynak enerjileri emilmekle kalınmamış kemikleri de süs olarak kullanılmıştı.

Sarayın ortasında devasa bir Ruh Oluşumu vardı. Her tarafa parlaklık saçıyordu, bütün sarayı aydınlatmıştı.

Bu bir Kraliyet-cüppeli Ruh Oluşumuydu. Hâlâ kusursuz işliyordu, içinde sınırsız bir güç mühürlenmiş gibiydi.

Oluşumun altında ise bir taht vardı. Tahtta ise biri oturuyordu. Üstünde ise bir zırh vardı. Ne yazık ki artık hayatta değildi, arkada sadece bir iskelet bırakmıştı.

Üstündeki zırh sıra dışı bir tarza sahipti belki ama Chu Feng yakından bakınca bunun basit metalden farksız olmadığını fark etmişti. Hazine olmayı geçin, paslanmıştı ve bir sürü kusuru vardı.

"Aman Allahım! Bu Azman Canavar ırkını ortadan kaldıran o gizemli kişi mi yoksa?" Birden hayrete düşmüş ve titreyen bir ses duyuldu.

Jiang Wushang ve diğerleri de içeri girmişti. Her birinin yüzünde şok vardı. Korkunun