Bölüm 747: Cinayetin Sebebi

avatar
5870 7

Martial God Asura - Bölüm 747: Cinayetin Sebebi


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

Wang Long'un vücudundan kopmuş kafası havadaki kan damlacıklarıyla birlikte yere düştü.

 

Bunu görenler afallayıp kalmıştı. Hepsi Chu Feng'in Wang Long'u öldüreceğini zaten tahmin etmişti ama bu kadar acımasızca bir şey yapmasını beklemiyorlardı. Hiçbir merhamet göstermeden pat diye öldürmüştü.

 

Chu Feng'in kestiği kafanın hâlâ yerde yuvarlandığını gören Lan Xi kaşlarını çattı. Ağzını açtı, sanki bir şey diyecekti ama sonra kendini durdurdu. Bir şey demedi, Wang Long'un bunu hak ettiğini biliyordu.

 

*bam bam bam*

 

O sırada Chu Feng birden elini salladı. Üç patlama sesi duyuldu. Wang Yue ve diğer iki mürit de patlayarak öldü, üç kan sisi olmuştu hepsi.

 

Chu Feng tekrar saldırıp üç kişiyi  daha öldürdü. Gerçekten de yapacağım dediğini yapmıştı. Kendisini öldürmek isteyenlerden geriye sadece Lan Yanzhi kalmıştı. Diğer herkesi öldürmüştü.

 

Lan Yanzhi bomboş bir yüz ifadesiyle öylece duruyordu. Beti benzi atmıştı korkudan, vücudu titreyip duruyordu. Chu Feng'in elinin bir hareketiyle Wang Long'u bile öldürdüğünü görmüştü, kendisini öldürmek onun için işten bile değildi.

 

Lan Yanzhi de büyük pişmanlık duyuyordu. Korkudan içi büzülmüştü. Bir tehlike atlatmıştı belki ama yine de ölecekti.

 

Ama Chu Feng onu hemen öldürmemişti, şaşırmıştı. Chu Feng Lan Xi'ye baktı ve "Lan Xi, bunu sen kendin yapmalısın diye düşünüyorum." dedi.

 

"Chu Feng — hayır, Wuqing."

 

"Wuqing lütfen benim için Yanzhi'ye bir şans daha tanır mısın? Yalvarıyorum sana, öldürme onu. Yanlışları olmuş olabilir ama kardeşim o benim. Yalvarıyorum, bağışla hayatını." Lan Xi'nin Chu Feng'in niyetini anlamadığı belliydi. Chu Feng'in Lan Yanzhi'ye karşı da kin güttüğünü düşünüyordu ve bu yüzden de Lan Yanzhi'nin hayatı için yalvarıyordu.

 

"Lan Xi, gerçekten bir aptal mısın yoksa öyle mi davranıyorsun? Onun için mi yalvarıyorsun bana?"

 

"Wang Long'un seni nasıl uyuşturduğunu anlamadın mı?"

 

"Sana önceden ne demiştim hatırlamıyor musun? Sana diğerlerinin verdiği şeyleri öyle düşünmeden yeme demedim mi? En yakınındakilere karşı bile gardını indirme demedim mi?" Diye sordu Chu Feng.

 

Bunu duyan Lan Xi'nin göz bebekleri birden küçüldü. Yüz ifadesi de değişmişti. Bir şeyi hatırlamıştı. Hemen sonra Lan Yanzhi'ye döndü ve "Sen miydin? Sattın mı beni?!" dedi.

 

"Ondan başka kim olacak? Çoktan Wang Long'la takım olmuşlardı. Geceleri kaybolduğunda Wang Long'la işi pişirmeye gidiyordu."

 

"Seni nasıl tuzağa düşüreceklerini konuşuyorlardı, ben de planlarını şans eseri duydum. Bu yüzden sonraki gün seni gördüğümde o uyarıda bulundum. Ama boşunaydı tabii, tavsiyemi dinlemedin çünkü. Eğer o gün sana rastlamasam seni kurtaramazdım da. Ve sana bu zararı vermeye hazır olan da bu kadar değer verdiğin kardeşinden başkası değildi," diye sözlerine devam etti Chu Feng. Lan Yanzhi'nin Lan Xi'ye yaptığı her şeyi ortaya saçmıştı.

 

Bunları duyan Lan Xi olanları birden anlamıştı. Geçmişte yaşananları bir bir düşünmeye başladı. Chu Feng gerçekten de kendisini uyarmıştı ama o bu uyarıyı anlayamamıştı. Olanları düşününce Chu Feng'in kendisini Lan Yanzhi'yle ilgili uyarmaya çalıştığını anlayabiliyordu.

 

Chu Feng gerçeği söylemişti belki ama Lan Xi hâlâ inanamıyordu buna. Öfkeden titreyen elini kaldırarak Lan Yanzhi'ye çevirdi ve dişlerini sıkarak sordu, "Yanzhi gerçekten de Wang Long'la el ele verip bana karşı komplo planları kurdun mu? Konuş! Doğru mu bu?!"

 

Lan Yanzhi kendini korumak istiyordu ama Chu Feng'in hiddetli bakışlarını görünce kalbi titremeye başladı. Artık bir şeyi gizlemeye cesaret edemezdi. Hemen yere diz çöktü ve pişmanlık dolu bir suratla ağlamaya başladı, "Abla, yanlış yaptım! Affet beni lütfen! Wang Long zorladı beni, yapmazsam öldürecekti beni!"

 

"Seni..." Lan Yanzhi'nin tepkisini gören Lan Xi sinirden bayılacaktı neredeyse, Chu Feng haklıydı.

 

"Wuqing, lütfen insan biraz içine çıkacak yüzüm kalsın. Öldürme onu." Lan Xi gözlerini kapadı ve birkaç derin nefes aldı.

 

Lan Xi'nin dediklerini duyan Lan Yanzhi içten içe sevinmeye başladı. Ablasının hayatını bağışladığını düşünüyordu. Ama ablasının sonrasında dedikleri onu hayret düşürmüştü.

 

"Bırak da onun işini kendim halledeyim." Birden Lan Xi'nin gözleri genişledi, kana susamış gözlerdi bunlar. Bir Dövüş Lordu gücü patlattı ve bum, Lan Yanzhi paramparçaydı.

 

Bir hamlede Lan Yanzhi'nin işini bitirmişti. Lan Yanzhi ölmeden önce acı çekmemişti.

 

Ama Lan Xi farklıydı. Yüreğinde büyük bir acı vardı. Chu Feng Lan Yanzhi'yi öldüren Lan Xi'nin gözünden akan bir damla göz yaşını görmüştü.

 

Ama Chu Feng Lan Xi'nin yaptığını takdir etmişti. Lan Xi'nin yaptığı doğru olandı.

 

Lan Xi de sıradan biri değildi. Büyük bir keder içerisindeydi belki ama hemen duygularını kontrol altına aldı ve Chu Feng'e döndü, "Sana Chu Feng mi demeliyim yoksa Wuqing mi?"

 

"Aslında ismim Chu Feng ama umarım ileride bunu bir sır olarak saklayabilirsin." Chu Feng gülümseyerek eski hâline döndü. Wuqing'e kıyasla daha gençti ve çok daha yakışıklıydı.

 

"Bu hâlini Sisli Tepede de gösterseydin eminim Doğu Deniz Bölgesinde esen fırtına daha da kuvvetli olurdu." Lan Xi tatlı tatlı gülümsedi ve ekledi, "Merak etme. Bana bir iyilik yaptın. Bugün yaşananları gizlemen için elimden geleni yapacağım."

 

"Teşekkürler Lan Xi." Chu Feng saygıyla ellerini birleştirip Lan Xi'yi selamladı.

 

"Hayır, asıl teşekkür etmesi gereken benim." Lan Xi acı acı güldü. Lan Yanzhi'yi düşündükçe kendini büyük bir aptal gibi hissediyordu. Sonra da sarayın zeminine bir bakış attı. Birden yüz ifadesi değişti. Hemen Chu Feng'e, "Chu Feng kardeş, neden kanları oluşumda toplanamıyor?" diye sordu.

 

"Haklı! Baksanıza kanları oluşuma akamıyor bile! Şimdi ne yapacağız?" Bunu duyan Su Rou ve diğerlerinin de yüz ifadeleri değişmişti. Şok içerisinde Wang Long ve diğerlerinin kanlarının yerde akıyor olmasına rağmen oluşumun çizgilerine katılamadığını fark etmişlerdi.

 

Ancak Azman Canavarın kanı akmaya devam ediyordu. Oluşumun şekli tamamlanmak üzereydi.

 

Ama bunu gören Chu Feng'in yüzünde hiçbir değişiklik yoktu. Her şey zaten olması gereken şekilde ilerliyormuş gibi gülümseyerek, "Paniğe lüzum yok, her şey beklendiği gibi." dedi.

 

"Chu Feng, ne demek istiyorsun?" Lan Xi'nin kafası karışmıştı. Chu Feng'in dediğini anlayamamıştı.

 

"Diyorum ki bu bir adak taşı falan değil. Azman Canavar öldüğünde oluşum zaten harekete geçecekti. Durdurulamaz." diye açıkladı Chu Feng.

 

"Madem adak taşı değil, önceden niye öyle dedin?" Lan Xi'nin kafası hâlâ karışıktı.

 

Lan Xi'nin sorusunu duyan Chu Feng'in yüzündeki gülümseme daha da büyüdü. "Onu demesem Wang Long ve diğerleri bana saldırmazdı, benim onları öldürmek için iyi bir sebebe ihtiyacım vardı."

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43990 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr