Bölüm 745: Wang Long Korkudan Altını Islatır

avatar
6520 6

Martial God Asura - Bölüm 745: Wang Long Korkudan Altını Islatır


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

"Aman Allahım! Bu..." Olanlar herkesi afallatmıştı.

 

Chu Feng, Wang Long'u, dördüncü seviye bir Dövüş lordunu tek tokadıyla yere sermişti. Bu gerçekten de biraz fazla güç gerektiren bir şeydi.

 

Öncesinde hepsi Chu Feng'in yetişimiyle ilgili tahminlerde bulunmuştu. En fazla Gök aleminin zirvesindedir demişlerdi. Hiçbiri Chu Feng'in dördüncü seviye bir Dövüş Lordunu yenecek kadar güçlü olduğunu düşünmemişti.

 

Chu Feng'in gücü kalabalığı şok etmişti, özellikle de Lan Yanzhi'yi. Öncesinde ne kadar da küstahlık etmişti öyle. Artık o kendini beğenmiş ifade yoktu yüzlerinde, bunun yerini korku almıştı. Chu Feng'in gerçekte ne kadar güçlü ve dehşet verici biri olduğunu anlamışlardı.

 

Bu delikanlının küstahlığı boş yere değildi. Gerçekten de Wang Long'u yenecek güce sahipti.

 

"İkinci seviye bir Dövüş Lordu mu?"

 

"Onun ikinci seviye bir Dövüş Lordu olmasını beklemezdim. Bu yaşta o seviyeye gelmiş mi cidden?"

 

"Ama ikinci seviye bir Dövüş Lordu olsa bile Wang Long'u nasıl yenebilir? Dövüş kabiliyeti çok sıra dışı." Birçok kişi hâlâ Chu Feng'in geliştirmesini anlayamamıştı. Ama Lan Xi anlayabilmişti.

 

Chu Feng hamlesini yaptığında yetişimini görmüştü. İkinci seviye bir Dövüş Lordu olması onu derinden sarsmıştı ama onu daha da sarsan şey ikinci seviye bir Dövüş Lordu olmasına rağmen dördüncü seviye bir Dövüş Lordunu yere sermiş olmasıydı. Hem de hiç yorulmuş gibi durmuyordu, gücü eskisi gibiydi.

 

*bam*

 

"Ah!"

 

İnsanların Chu Feng'in gücüne şaşarken bir feryat daha koptu. Chu Feng tekrar Wang Long'a saldırmıştı. Ayağıyla Wang Long'un göğsüne bastırıyordu. Dördüncü seviye bir Dövüş Lordu olan Wang Long ise karşılık bile veremiyordu.

 

Normalde dövüşüyor olsalar Wang Long Chu Feng'i belki yine yenemezdi ama en azından karşılık verebilirdi. En azından biraz çarpışma olurdu.

 

Ama şu anda böyle bir şey söz konusu değildi. Demin çok düşüncesizce hareket etmişti. Chu Feng'i ciddiye almamıştı ve bunun sonucunda da büyük bir darbe yemişti.

 

Chu Feng'in tokadı dışarıdan basit gibi duruyordu belki ama aslında bu tokadı Chu Feng bir Ruh Oluşumu tekniğiyle birlikte atmıştı. Wang Long bu tokadı yediğinde sadece yaralanmakla kalmamıştı, yetişimi de mühürlenmişti. Artık Chu Feng'le dövüşecek gücü kalmamıştı. Öyle bir duruma düşmüştü ki Chu Feng istediğini yapabilirdi ona.

 

Chu Feng de tam olarak bunu istiyordu zaten. Bu yüzden doğal olarak merhamet falan etmeyecekti. Öyle bir tekme salladı ki sanki toptan çıkan bir gülle gibiydi ayağı, Wang Long'un vücudunda kırılmadık kemik kalmamıştı. Kırılma seslerinin ardı arkası kesilmiyordu; Chu Feng sonrasında da birkaç tokat daha indirdi. Wang Long artık tanınmayacak bir hâle gelmişti. Kafası bir domuza benziyordu.

 

Bu dayağı izleyenler derinden sarsılmıştı. Önceden olsa kimse Wang Long'un, Dört Deniz Akademisinin en iyi üç dâhisinden birinin Chu Feng gibi biri tarafından böyle dövüleceğine inanmazdı.

 

Ama o anda inanmak istemeseler bile başka şansları yoktu. Ne de olsa bu, gözleri önünde oluyordu.

 

Wang Long'un belki ne yeterli gücü vardı ne de iyi bir karakteri ama hâlâ birazcık cesareti kalmıştı. İçten içe Chu Feng'den dayak yemiş olması onu kudurtuyordu çünkü Lan Xi'yi kurtaran ve hayallerini mahveden kişinin de Chu Feng olduğunu biliyordu.

 

O yüzden kükredi, "Döv beni! Yiyorsa ölümüne döv beni! Beni öldürürsen Dört Deniz Akademisinden canlı çıkmayı aklından bile geçirme ama! Dört Deniz Akademisinden çıksan bile yaşamayı aklından geçirme. Dünyanın sonuna kaçsan bile Wang klanı seni bulacak ve cesedini kuşlara yem edecektir!"

 

"Sadece sen değil, arkadaşların da ölecek! Sen nasıl bana, Wang Long'a dokunmaya cüret edersin? Kimsin lan sen?"

 

Wang Long konuşurken herkes susmuştu, artık hepsi Wang Long'un öldüğünü düşünüyordu. Hepsi de Chu Feng'in nasıl biri olduğunu biliyordu artık. Wang Long'u öldürmekten korkacak biri değildi kesinlikle. Wang Long pes etmemişti daha, bir de Chu Feng'e karşı hâlâ küstah küstah konuşabiliyordu. Bildiğin ölmek istiyordu .

 

Ama kalabalığın beklemediği bir şey oldu, Wang Long'un dediklerini duyan gerçekten de Chu Feng yumruğunu durdurdu.

 

Bu herkesi hayrete düşürmüştü. Wang Long ve diğerleri rahat bir nefes almaktan kendini alamadı, çünkü Wang Long'un küstah konuşmalarından sonra Chu Feng gerçekten de saldırmayı durdurmuştu. Chu Feng'in korktuğunu düşünüyorlardı.

 

Chu Feng'in Wang Long'un klanından korktuğunu düşünen Wang Yue de gururlanmıştı; ne de olsa o da aynı klandandı ve Wang ailesinin böyle bir güce sahip olması gurur duyulacak bir şeydi.

 

Ama sonrasında olanlar herkese yanlış düşündüklerini gösterdi. Kesinlikle yanlışlardı.

 

Chu Feng yavaş yavaş ayağa kalktı, gülümsedi ve Wang Long'a bakarak, "Kim miyim ben? Kim olduğumu öğrenmek ister misin?"

 

*badum badum*

 

Bunu duyan Wang Long'un kalp atışları birden hızlandı. Kalbinin en derin köşelerinden gelen bir rahatsızlık hissi kapladı içini. Birden tekrar Chu Feng'in dışarıdan göründüğü kadar basit biri olmadığını anlamıştı.

 

Ama rahatsız hissetmesine rağmen Wang Long yine de sıkı sıkı kaşlarını çattı ve sordu, "N-ne demek istiyorsun?"

 

"Eminim tanıyacaksın beni." Chu Feng hafifçe gülümsedi ve hemen görünüşünü değiştirerek "Wuqing" kılığına büründü. Sonra gülümseyerek, "Ne yani yoksa hâlâ beni yok etmeyi düşünmüyor musun?" dedi.

 

"Se-se-se-sen Wuqing misin?!" Chu Feng'in yüzünü gören Wang Long'un göz bebekleri birdenbire küçülmüştü. Yüz ifadesi de değişmişti, vücudu bile titremeye başlamıştı. Eski küstah hâlinden eser yoktu, bunun yerini dehşet almıştı. Yüzü tanınmaz bir hâlde olsa da hâlâ gözlerindeki korkuyu görmek mümkündü.

 

Wuqing. Wang Long bu şahsı çok iyi tanıyordu. Bu Ölümsüz İnfaz Takımadasının en iyi üç dâhisini Sisli Tepede yerle bir eden ve binden fazla Dövüş İşareti toplayan, ismi Murong Xun'u geçen o harika dâhiydi.

 

Chu Feng ne kadar güçlü olursa olsun ondan çok korkmuyordu çünkü içten içe Chu Feng'in onu gerçekten öldürmeye cesaret edebileceğine inanmıyordu. Dört Deniz Akademisini bir kenara koysak bile Wang klanının gücü çok büyüktü.

 

Eğer ona bir şey olursa Wang klanı bütün gücünü kullansa bile onun intikamını alırdı. Bu yüzden kim olursa olsun kendisini öldürmeden önce iyi bir düşünmesi gerekirdi. Wang Long'un bu durumda bile bu kadar küstah olmasının sebebi de buydu.

 

Ama karşısındaki Wuqing ise durum çok farklıydı. Dövüş İşareti Ölümsüz Aleminde kendi gözleriyle görmüştü bu çocuğu ve Wuqing'e karşı hem bir korkusu hem de bir saygısı vardı. Onun ne kadar güçlü olduğunu gayet iyi biliyordu. Hem baskın bir gücü vardı hem de deliler gibi cesurdu. Ne gökten ne de yerden korkar deseler yalan olmazdı.

 

En önemlisi de bu Wuqing'in arkasında gizemli ve kavranamayacak kadar güçlü bir ustası ve bu ustanın dışında bir de Qiushui Hanım denen kendisini koruyan bir Dövüş Kralı vardı.

 

Milenyum Antik Kente girmeden önce haberleri almıştı: Wuqing Sisli Tepeden ayrıldıktan sonra birkaç tane ismi iyi bilinen Dövüş Lordu Wuqing'i soymaya kalkışmıştı ama Piaomiao Hanım hepsini öldürmüştü.

 

Piaomiao Hanımın birini öldürdüğü çok nadir görülen bir şeydi, Sisli Tepenin dışından gelen bir yabancı için birini öldürdüğü ise hiç görülmemişti. Yaptıklarıyla tüm dünyaya, Sisli Tepenin muhafızı yani Doğu Deniz Bölgesindeki en güçlü karakterlerden biri olarak Wuqing denen dâhiyi koruması altına aldığını gösteriyordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43991 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr