Bölüm 741: Bir Adım İleride

avatar
5847 7

Martial God Asura - Bölüm 741: Bir Adım İleride


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

Zhang Tianyi ve diğerlerinin barikatıyla karşı karşıya kalınca Liu Zhenbiao ve diğerlerinin yüz ifadeleri değişmişti. Hepsi hareket etmeyi bıraktı, daha ileri gitmeye cesaret edemiyorlardı.

 

Ne de olsa Zhang Tianyi'nin grubunun geliştirmesi kendilerinden çok daha yüksekti. Liu Zhenbiao'nun grubu durumu zorlasa büyük bir bedel ödeyecekleri açıktı.

 

Bu yüzden Liu Zhenbiao ve diğerleri hemen bakışlarını Wang Yue'ye çevirdi. O Gök aleminin sekizinci seviyesindeydi, akademi başkan yardımcısının müridiydi.

 

Ancak Wang Yue de ilerlemekten vazgeçmişti. Zhang Tianyi ve diğerlerinden korkmuyordu. Ziang Tianyi ve diğerlerini ciddiye bile almıyordu aslında.

 

Zhang Tianyi'den korkmasına gerek yoktu ama korkmaktan başka çaresi olmayan biri vardı: Chu Feng.

 

Özellikle de Chu Feng'in ne kadar dik başlı olabileceğini görünce onun basit biri olmadığını anlamıştı. Zeki biriydi, gökteki yerdeki hiçbir şeyden korkmayan biri.

 

Normal şartlar altında belki de umursamazdı ama şu anda arkasında Taikou'nun koruması da vardı. Bu yüzden onu sinirlendirmeyi göze alamazdı. Chu Feng'i bir düşündü, böyle bir şeye cesaret ederse kendisini öldürtebilirdi bile. Wang Yue gerçekten de korkmuştu.

 

"Geçmek yasak mı? Niyeymiş?!" O sıra da Lan Yanzhi öne çıktı. Gözlerinden hiddet akıyordu, sesi baskındı. Zhang Tianyi ve diğerlerinden hiç korkmuyor gibiydi. Hatta onları küçümsediği bile söylenebilirdi.

 

Liu Zhenbiao ve diğerleri en başta Lan Yanzhi'nin böyle davranmasını anlamlandıramadılar ancak kısa bir süre sonra işi çözdüler. Chu Feng Wang kardeşleri diz çökmeye zorladığında Lan Yanzhi orada değildi. Bu yüzden Chu Feng'in neler yapabileceğini görmemişti. O delikanlının ne kadar korkutucu olabileceğini görmemişti.

 

Her zamanki küstahlığının üstünde olmasının sebebi de buydu. Zhang Tianyi ve diğerlerini ciddiye almıyordu, Chu Feng'i ise hiç almıyordu.

 

"Niye mi? Burayı biz açtık da ondan, bu yüzden girmenize istediğimiz gibi engel olabiliriz," diye bağırdı Zhang Tianyi.

 

"Bu..." Bunu duyan kalabalık donakaldı, Zhang Tianyi'nin söyledikleri doğruydu. Hepsi de bizzat Jiang Wushang'ın Ruh Oluşumu anahtarıyla Ruh Oluşumu kapısını açtığını görmüştü.

 

"Cehenneme kadar yolun var! Ne kadar utanmazsın. Burayı siz mi açtınız? Bir de burası bizim evimiz deseydin!"

 

"Burası herkese ait unutma. Burası Dört Deniz Akademisinin toprakları. Dört Deniz Akademisinin müridi olarak girmek istersem girerim. Kimse de beni durduramaz, hele siz hiç durduramazsınız." Lan Yanzhi'nin küstahlığı akıl almaz derecelerdeydi. Konuşurken Su Rou'ya doğru koşmaya başladı, "Önümde tanrı durursa tanrıyı öldürürüm, önümde Buda durursa Buda'yı öldürürüm" der gibi bir tavrı vardı.

 

 

Ama tam da Lan Yanzhi Su Rou'yu kenara itecekken şaşırtıcı bir şey oldu.

 

Su Rou'nun eteği havalandı ve bir peri gibi Lan Yanzhi'nin önüne geldi. Sonra da bembeyaz elini salladı ve bum, Lan Yanzhi'nin suratına okkalı bir tokat indi. Lan Yanzhi ancak bir tur döndükten sonra kendine gelebildi.

 

"Se-sen bana vurmaya nasıl cüret edersin?!" Lan Yanzhi'nin gözleri öfkeden kıpkırmızı olmuştu, dişlerini sıkıyordu.

 

"Bir adım daha atarsan gösteririm asıl vurmak nasıl olurmuş." Su Rou'nun yüzü sakindi ama güzel gözleri buz gibiydi, sanki baktığı her şeyi dondurabilirmiş gibi.

 

Lan Yanzhi istemeye istemeye bir adım geriledi. Gerçekten de korkmuştu. Neden olduğunu bilmiyordu ama korkmuştu.

 

Lan Yanzhi'nin afallamış suratını gören Su Mei kenarda gülmeye başladı. Dört Deniz Akademisine geldiğinden beri Su Rou kafasını eğmiş, etliye sütlüye karışmamıştı. Bu yüzden de insanlar onun zayıf biri olduğunu düşünüyordu ama Su Mei ablasının aslında nasıl biri olduğunu çok iyi biliyordu. Su Rou sakindi, zihni keskindi. Gücü yokken katlanırdı ama eğer yeterli güce sahipse asla başını eğmezdi, özellikle de düşmanları karşısında. Ona saldırgan desek aşırıya kaçmış olmazdık, kesinlikle dışarıdan gözüktüğü kadar sıcak kanlı ve nazik biri değildi.

 

"Haha, Milenyum Antik Kent açıldı mı? Ne büyük bir servet bu böyle!" O sırada yakınlardan bir ses geldi.

 

Jiang Wushang ve diğerlerinin yüz ifadesi hemen değişti, bu gelen kişiyi tanımışlardı; bu Wang Long'dan başkası değildi.

 

"Wang Long ağabey, tam da zamanında geldin! Bu kaltak bana vurmaya cüret edebiliyor! Gel de şuna iyi bir ders verelim yardım et bana!" Wang Long'u gören Lan Yanzhi'nin keyfi yerine geldi. Sanki kurtarıcısı gelmiş gibiydi, hemen yardım istedi.

 

"Bana desen ki böyle bir güzelliği sev, onu sarmala hiç sıkıntı olmaz ama ona vurmak? Yo, bunu yapmamın imkânı yok nasıl dayanırım?"

 

Ama Wang Long bırakın Lan Yanzhi'nin intikam almasına yardım etmeyi Su Rou ve Su Mei'ye öyle bir gözle bakıyordu ki onlara karşı ne hissettiğini anlamak imkânsızdı. Yüzünde pis bir gülümseme vardı, fettan gözlerle bakıyordu kız kardeşlere.

 

Wang Long'un yaptıkları Lan Yanzhi'nin betini benzini attırdı öfkeden. Çıldırmak üzereydi.

 

Sonuçta Wang Long'la arasında özel bir ilişki vardı. Ablasına zarar vermesine bile yardım etmişti. Ama gel gör ki Wang Long ona nasıl davranıyordu. Bunu kabul etmesi mümkün değildi.

 

"Güzellikleri bırakabiliriz, ama... Erkekler... Erkekler için böyle bir şeye gerek yok."

 

"Geber." Birden Wang Long'un yüzü buz kesti. Birden vücudundan sınırsız bir baskı yayılmaya başladı, Jiang Wushang ve Zhang Tianyi'ye doğru uçmaya başladı bu baskı.

 

"Siktir." Zhang Tianyi ve Jiang Wushang'ın yüz ifadesi değişmişti. Sadece baskıydı belki ama dördüncü seviye Dövüş Lordunun baskısıydı bu.

 

Bu baskının ne kadar güçlü olduğunu hissedebiliyorlardı. Dayanabilecekleri bir güç değildi bu. Wang Long gerçekten de onları öldürecekti.

 

Zhang Tianyi ve Jiang Wushang tam öldüklerini düşünürken gökten iki tane baskı püskürerek yere indi. Bir bariyer gibi Zhang Tianyi ve Jiang Wushang'ın önünde durdu.

 

*buum buum*

 

Baskılar iç içe geçti ve birden şok dalgaları yayılmaya başladı. Yeni gelen baskılar Wang Long'un saldırısını durdurmuştu ama çok güçlü olduğu için Zhang Tianyi ve Jiang Wushang darbesini yemişti. Birkaç metre gerilediler ama neyse ki hafif yaralanmışlardı, bir şeyleri yoktu.

 

"Lan Xi?" Çarpışmadan sonra herkes Zhang Tianyi ve Jiang Wushang'ı kimin kurtardığını gördü, Lan Xi'ydi bu.

 

Lan Xi'nin cildi bembeyazdı. Vücudu da zayıf duruyordu. Ama gerçekten de toplanma alanında dimdik duruyordu. Eteği dalgalanıyordu, bakışları buz gibiydi ve Wang Long'dan çok uzakta durmuyordu.

 

"Wang Long, gönderdiğin baskı ikisini öldürebilirdi. Kendi akademinin müritlerini mi öldürecektin?" Dedi Lan Xi hiddetle.

 

"Öldürmek mi? Onları öldürmek istesem sence şu an yaşıyor olurlar mıydı?" Lan Xi'yi gören Wang Long dudaklarını büktü ve başka bir şey demedi. Lan Xi'nin vücudundaki uyuşturucunun etkisini kaybettiğini biliyordu. Artık kötü emellerini gerçekleştiremezdi.

 

Ayrıca Lan Xi'ye kıyasla şu anda karşısında duran kent onun için daha çekiciydi. Bu yüzden kıyafetinin kolunu sallayarak kalabalığı Ruh Oluşumu kapısına doğru yönlendirdi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 43988 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr