Bölüm 736: Boyun Eğmeyen Chu Feng

avatar
5875 8

Martial God Asura - Bölüm 736: Boyun Eğmeyen Chu Feng


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

"Seni..."

 

Bu soru Wang Long'u olduğu yere çivi gibi çakmıştı. Chu Feng gibi bir veledin bu kadar boyun eğmez bir karaktere sahip olacağını düşünmezdi. Chu Feng kendisinden hiç korkmuyor gibiydi.

 

Chu Feng korkmuyordu belki ama Wang Long korkmak zorundaydı. Taikou'dan gerçekten de korkuyordu! İçine bir ön sezi doğdu. Yumruklarını sıkı sıkı sıktı, zor bir karar vermesi gerekiyordu.

 

Sonunda iyi yanları ve kötü yanları ölçtü tarttı, aşağılanmaya katlanmaktan başka bir çaresi yoktu. Ama bu pes etmeyi seçtiği anlamına gelmiyordu. Dişlerini sıktı ve öfkeli gözlerle Chu Feng'e bakarak kana susamış aurasını yaydı. Öfkeyle bağırdı, "Cehennemin dibine git, diz çökeceğim tamam! Ama unutma: Ben nasıl burada diz çöküyorsam aynısını sana da yaptıracağım."

 

"Bekle." Ancak Chu Feng onu durdurdu.

 

Bunu duyan Wang Long içten içe sevindi. Hemen dizlerini düzeltti, yüzünde bir gülümseme belirdi. Chu Feng'in kudretinden korktuğunu ve daha fazla ileriye gitmeyeceğini düşündü.

 

Ama kim düşünürdü ki Chu Feng onun yüzüne bile bakmasın? Jiang Wushang'a döndü ve "Wushang kardeş, gel." dedi.

 

Jiang Wushang en başta bir şaşırdı. Sonra olayı anladı ve Chu Feng'in yanına gitti, Chu Feng onu omzundan tuttu ve yanına çekti.

 

Chu Feng sonra da Wang kardeşlere gülümsedi ve "Diz çökün." dedi.

 

"Seni..." Wang Long'un öfkesi bir şimşek gibi beyninde çakıyordu. Göğsü patlayacaktı sanki. En başta Chu Feng'i korkuttuğunu düşünmüştü ama söyledikleri Chu Feng'i korkutmayı bırak onu daha da kışkırtmıştı. Chu Feng Wang Long'un sadece kendi önünde değil Jiang Wushang'ın da önünde eğilmesini istiyordu.

 

"Diz çökmeyi reddedebilirsin, ben, Chu Feng, insanları bir şeylere zorlamayı hiç sevmem. Ama sonuçlarına da kendin katlanırsın." Chu Feng hafiften gülümsedi, kendini beğenmiş birinin gülümsemesiydi bu.

 

"Chu Feng, bunu iyi hatırla! Bugünü sana katbekat ödeteceğim!" Wang Long dişlerini sıktı ve konuşmasını bitirince hemen diz çöktü. Tam çökmemişti belki ama yine de diz çökmüştü.

 

Ağabeyinin diz çöktüğünü gören Wang Yue bunu kabullenemese de daha fazla küstahlık yapmaya cesaret edemezdi. O da abisinin yaptığını yaptı; diz çöktü.

 

Bunu gören Chu Feng kendinden memnun bir şekilde kafasını salladı. Sonra da Jiang Wushang'a, "Wushang kardeş, dinle beni. Dört Deniz Akademisinde seni eğilmeye ya da diz çökmeye zorlayan olursa işte onlara böyle diz çöktürtürüm." dedi.

 

Bunu söyleyen Chu Feng tekrar Wang Long'a baktı, aslında bunları ona söylemişti. Wang Long öncesinde Jiang Wushang'a kendisini her gördüğünde diz çökmesi gerektiğini söylemişti. Chu Feng bu dedikleriyle aslında Jiang Wushang Wang Long'a hürmetlerini sunduğu sürece Wang Long'un da karşılık olarak diz çökmesi gerektiğini ifade ediyordu.

 

"Hmph." Wang Long da aptal değildi, Chu Feng'in ne demek istediğini anlamıştı. Ama bunu kabul etmek hiç mi hiç istemiyordu. Dudağını büktükten sonra ayağa kalktı ve hızla oradan ayrıldı. İnsan içine çıkacak yüzü kaldığını düşünmüyordu, Chu Feng ve diğerleriyle arasındaki düşmanlığın temelleri de atılmıştı. Kendi kendine eline bir fırsat geçerse Chu Feng'i geberteceğine yemin etti .

 

Wang Long gittikten sonra Liu Zhenbiao ve diğerleri de hemen oradan ayrıldı. Chu Feng'den gerçekten de korkuyorlardı.

 

Yaşananlardan Chu Feng'in ne kadar boyun eğmez biri olabileceğini görmüşlerdi. Taikou orada değilken bile Wang Long'a diz çöktürmüştü. Bu sıradan birinin yapabileceği bir şey değildi.

 

Chu Feng'in ne kadar tehlikeli olduğunu daha iyi anlamışlardı. Chu Feng'in göründüğü kadar basit biri değildi. Zhang Tianyi ve diğerlerinden çok daha sert biriydi. Bu yüzden de orada daha fazla kalmaya cüret edemediler. Chu Feng'in rozeti kullanarak kendilerini de aşağılayacağından korkuyorlardı.

 

Hepsi gittikten sonra kenarda olanları izleyen Lan Xi dönüp gitmeden önce Chu Feng'e iyice bir baktı.

 

"Lan Xi, bekle lütfen." Tam da o sırada arkasından Chu Feng'in sesi geldi.

 

"Bana da diz çöktürtmeyeceksin değil mi?" Dedi Lan Xi şen şakrak bir tonla.

 

"Lan Xi ne diyorsun öyle? İnsanlara boş yere diz çöktürtecek kadar küstah biri değilim. Eğer bana karışmazlarsa ben de onlara karışmam. Ama bana karışırlarsa ben de bunu karşılıksız bırakamam."

 

"Jiang Wushang benim kardeşimdir ve buradaki herkes bana yakın olan insanlar. Kendi canımdan çok severim onları. Wang Long'un Wushang kardeşime nasıl davrandığını görünce araya girmem gerekti," diye açıkladı Chu Feng.

 

"Mm. Gördüm ben de canım. Hatalı olan Wang Long'du, katılıyorum. Ama sen de bayağı bir cesursun, burada Wang Long'a böyle davranmak yürek ister."

 

"Wang Long'un öfkeden aklını kaçırıp sana ve arkadaşlarına saldırmasından korkmadın mı?"

 

"Ne de olsa bir araya gelip sizi Azılı Canavarlar öldürdü dese Taikou bile ona bir şey yapamaz," dedi Lan Xi gülümseyerek.

 

"Bunun asıl Wang Long'u endişelendirmesi gerekir, beni değil," dedi Chu Feng kendinden emin bir şekilde. Yüzünde korkudan eser yoktu, hatta Lan Xi'nin sebebini anlayamadığı bir gülümseme bile vardı.

 

"Bayağı yüreklisin ama Doğu Deniz Bölgesinde insanın yürekli olması gerektiği zamanlar da oluyor herhalde." Lan Xi hayranlıkla Chu Feng'e baktı ve hemen sonra da tekrar arkasını döndü.

 

"Lan Xi, kahvaltımız hazır. Bize katılmak ister miydin?" dedi Chu Feng onu kalmaya ikna etmeye çalışarak.

 

"Gerek yok, yapmam gereken şeyler var."  Lan Xi kafasını çevirdi ve güzel dişlerini göstererek gülümsedi, sonra da sıçrayarak binadan binaya atladı ve eski yerine dönerek tekrar ufuğa bakmaya başladı.

 

"Bu Lan Xi diğerlerinden farklı. Ne yazık, ne yazık..." Chu Feng Lan Xi'yi sevmişti, sırf Wang Long Jiang Wushang'la uğraşırken çıkıp da onu savunduğu için. Mantık çerçevesinde bakıldığında aslında Wang Long'un tarafını tutması gerekirdi. Ama o öyle yapmamıştı.

 

Bu yüzden Chu Feng ona bir uyarıda bulunmak istedi.

 

Su Rou ve diğerleri leziz kahvaltının tadını çıkardıktan sonra Chu Feng Oluşum Açıklarını kırmaya devam etmek için kalktı sofradan.

 

"Chu Feng, bunu Lan Xi'ye ver." Chu Feng gitmeden Su Rou ona büyük, leziz, daha buharı üstünde bir Azılı Canavar eti parçası verdi.

 

Chu Feng Su Rou'ya baktı, sonra Su Rou'nun yanında tatlı tatlı gülümseyen Su Mei'ye baktı; kalbinde bir sıcaklık hissetti. Sonra da kafasını salladı, "Tamam." dedi.

 

Chu Feng mutluydu. Kendisini bu kadar seven bu iki kadın hayatında olduğu için mutluydu. Eğer bencil insanlar olsalardı belki de çoktan Lan Xi'yle konuştuğu için kendisine kızmışlardı.

 

Ama Su Mei ve Su Rou bırakın öfkelenmeyi, Chu Feng'e Lan Xi'ye götürmesi için yiyecek bir şeyler bile vermişlerdi. Gerçekten de iki kardeşin diğerlerini düşünen iyi insanlar olduğunu kabul etmek gerekirdi.

 

Chu Feng büyük Azılı Canavar etini de alarak Lan Xi'nin yanına gitti ve ona verdi eti.

 

"Teşekkürler." Lan Xi eti reddetmedi. Azılı Canavar etini aldı ve ağzını açıp utana utana kemirmeye başladı eti.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44226 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr