Bölüm 729: Gizleme Oluşumu

"Milenyum Antik Kentin gerisinde daha da büyük bir orman vardır. Bu büyük ormanda Cennet ilaçları ve farklı hazineler dışında tehlikeli Azılı Canavarlar ve Dövüş Lordu İlaçları da bulunur."

"Neyse ki bu tehlikeli şeyler sadece ormanın içindedir. Milenyum Antik Kente girmeye cesaret etmezler."

"Yani size bir tavsiye: İçeri girdikten sonra Dövüş Lordu İlaçlarıyla savaşacak gücünüz yoksa ormanın çok derinliklerine girmeyin. Dinlenirken de Milenyum Antik Kente dönmek en iyisi. Ormanda çok oyalanmayın."

"İçeride 10 gün duracaksınız. On gün sonra kapıyı tekrar açacağım." dedi Ceza Veren Yaşlı. Kısa bir süre sonra da ekledi, "Evet. Bu maceranızın tehlikeleri vardır. Gidip de dönmemek var. Korkan varsa girmeyebilir."

"Var mı korkak?"

"YOK!" diye cevapladı müritlerin hepsi. Chu Feng ise öylece bakan tek kişi oldu.

"O zaman girin. On gün sonra tekrar burada toplanın."

"On gün sonra dönmeyen olursa girip arayacağız. On günden sonra buraya gelmemiş ve hâlâ hayatta olan olursa kurallara uymamanın cezasını çeker." diye hatırlattı Ceza Veren Yaşlı.

Sonrasında da Chu Feng ve diğerleri girişten geçerek dev ormana giriş yaptı.

Ruh Oluşumundan geçen Chu Feng hemen bütün vücudunu saran kuvvetli bir baskı hissetti.

Kısıtlı. Vücudundaki tüm gücün kısıtlandığını hissedebiliyordu. Çok sinir bozucu bir histi; Chu Feng dövüş kabiliyetinin büyük bir ölçüde azaldığını hissedebiliyordu.

En garibi ise gerçekten de uçma kabiliyetini de kaybetmişti, sanki buradaki hava farklıydı. Yerden bir santim bile havalanamıyordu.

İnsanlar bazı testler yapmaya başlamıştı bile. Uçmaya çalışarak Ceza Veren Yaşlının dedikleri doğru mu diye bakıyorlardı. Ancak anladılar ki uzun sıçramalar yapabilseler de uçamıyorlardı. Burası cidden garip bir yerdi.

Bu garipliğin farkında vardıktan sonra Wang Long, Wang Yue, Lan Xi, Lan Yanzhi, Liu Zhenwei ve diğerleri, hepsi birden ormana koşarak Dövüş lordu İlacı ve Gök ilacı aramaya başladılar, sanki buraya gelme amaçları buymuş gibi.

Geride sadece Chu Feng ve arkadaşları kalmıştı. Hepsi bakışlarını Chu Feng'e çevirmişti. Chu Feng ister istemez grubun omurgası, temeli hâline gelmişti.

"Önce Milenyum Antik Kente gidelim," dedi Chu Feng. Onların buraya gelme amacı Wang Long ve diğerlerinden farklıydı. Ormandaki Gök ve Dövüş Lordu İlaçları umurlarında değildi, onların asıl amacı Milenyum Antik Kentin sırrıydı.

"Mm." Jiang Wushang ve diğerleri kafalarını sallayarak Chu Feng'i onayladı.

Yaşlıların burayı açmalarının bir sebebi vardı.

Burada küçük bir patika vardı. Patikayı takip ederseniz kısa bir süre sonra Milenyum Antik Kente varırdınız. Bu da Chu Feng ve diğerlerinin o anda içinde bulunduğu ormanın çok da fazla bir yer kaplamadığı anlamına geliyordu. Asıl tehlikeli olan orman Milenyum Antik Kentin diğer tarafındaydı.

Chu Feng ve diğerleri patikayı takip ederken bir saat gibi kısa bir süre sonra ormanın dışına çıktılar. Gözleri önünde eski ve devasa bir kent vardı.

Muazzam bir büyüklükteydi bu kent. Akıl almaz bir büyüklük. Binaları da çok özeldi. İnsanların binaları kadar detaylı ve güzel olmasalar da her bir binadan kudret fışkırıyordu. En önemlisi de şehrin antik aurası Chu Feng'i öyle bir vurmuştu ki buranın ne kadar süredir burada olduğunu anlamak zor değildi.

*hmm*

Chu Feng önce Ruh Gücünü bir yaydı ve Milenyum Antik Kenti iyice bir incelemeye başladı. Özel yerler aradı ama farklı olan bir yer bulamadı. Çok bir şey geçmemişti eline.

Dışarıdan görüldüğü kadarıyla şehir bir bütün gibi duruyordu. Kaybolan bir yeri olduğu söylenemezdi.

Ama Chu Feng zaten böyle bir durum bekliyordu. Bu yüzden şehirde biraz dolaştıktan sonra birden çevik bir maymun gibi yukarı çıktı ve binadan binaya atlamaya başladı. Sonunda Milenyum Antik Kentin en yüksek binasının zirvesinde durdu.

Yukarıdan aşağı bakan Chu Feng Cennetin Gözlerini kullanarak her şeyi tekrar ayrıntıyla incelemeye başladı.

"Vay canına, gerçekten de gizlenen bir yeri varmış antik kentin! Ne kuvvetli teknikler ama!"

Cennetin Gözleriyle baktığında Milenyum Antik Kentin gerçek şekli ifşa olmuştu. Eggy bile Milenyum Antik Kentin neresinin kayıp olduğunu görebiliyordu. Kent birleşik parçalardan oluşuyordu. En önemli parça ise kayıptı.

"Eggy, Milenyum Antik Kentle ilgili ne düşünüyorsun?" Chu Feng ve Eggy'nin hisleri birdi, Chu Feng'in Cennetin Gözleriyle görebildiği her şeyi Yumurtacık da görebiliyordu.

"Çok kuvvetli bir oluşum. Çekirdek önce gizlenmiş sonra da kalan parçalarla yeniden inşa edilmiş. Antik kent de üstüne inşa edilmiş. Ama bu oluşum ne kadar güçlü olursa olsun yine de bir oluşum sonuçta. Dünyada kırılamayacak oluşum yoktur. Oluşumun açıkları bulunursa doğal olarak kırılabilir," dedi Yumurtacık.

"Mm. Gördüğüm kadarıyla en az sekiz tane açığı var bu oluşumun ve hepsinin de kırılması gerekiyor. Milenyum Antik Kentte sadece bir tanesi var. Geri kalanların hepsi ormanda."

"En önemlisi ise bu açıkları Ruh Gücüyle bulmak imkânsız. Sadece Cennetin Gözleriyle görülüyorlar. Buna ek olarak yetişimimiz kısıtlı ve uçamıyoruz, on gün içerisinde bu oluşumu kırmak çok zor olacak."

Oluşumla ilgili önemli şeyleri görebilen tek kişi Eggy değildi. Chu Feng daha da derinden kavramıştı. Cennetin Gözlerini kullanmayı gittikçe daha iyi öğreniyordu. Yaptığı analizler de gittikçe daha detaylı oluyordu.

"Heh, Cennetin Gözlerini test etmek için bundan iyi fırsat mı olur?" dedi Eggy kıkırdayarak. Başından beri umursamaz bir tavrı vardı.

"Seni..." Chu Feng çaresizce kafasını salladı ve sonra da aşağı sıçradı. Keskin bir kılıç gibi yere saplandı.

"Kıdemli Kardeş Chu Feng, durum nedir?" Jiang Wushang ve diğerleri aşağıda gözcülük yapıyordu. Chu Feng'in döndüğünü görünce hepsi etrafında toplandı. Beklentili ve kaygılı gözlerle Chu Feng'i izliyorlardı. Özellikle de Jiang Wushang. Burayla ilgili büyük beklentileri vardı.

Kalabalığın bakışları altında Chu Feng hafifçe gülümsedi ve sonra da "İmperiyal Soya sahip olan adam hâlâ burada mı bilmiyorum. Ancak Milenyum Antik Kentin bir kısmının gizli olduğunu keşfettim. Bu gizlenmiş yeri açığa çıkarmanın bir yolunu da buldum."

"Kıdemli Kardeş Chu Feng, gerçek mi diyorsun?" Bunu duyan Jiang Wushang sevinçten havalara uçmuştu. Ama duydukarına inanmakta zorlanıyordu da. Ne de olsa Milenyum Antik Kent ne zamandır çözülememiş bir gizemdi.

Dört Deniz Akademisi kaç yıldır araştırıp duruyordu ama bir sonuç elde edememişti. Ama Chu Feng daha yeni gelmişti ve birkaç bakışta ne kadar fazla şey keşfetmişti. Buna inanması gerçekten de zordu.