Bölüm 717: Birlikte Yaşamak

avatar
6360 9

Martial God Asura - Bölüm 717: Birlikte Yaşamak


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

"Ohh, ne güzel kokuyor! Dedim sana! Zhang bizi boş yere çağırmaz. Hemen girelim içeri! Bugün iyi yiyeceğiz!"

 

"Seni küçük hınzır... Sanki kendi evinde iyi yemiyorsun?"

 

"Hehe, o farklı. Zhang'ın evindeki yemekler benim damak tadıma daha uygun. Bir gün Zhang'ın yemeklerini yapan aşçıyı alacağım kendime, çok lezzetli yapıyor vallahi!"

 

İki ses duyulmuştu, biri canlı diğeri melodik ve olgun. Kısa bir süre sonra da saraya el ele tutuşan iki güzellik girdi.

 

Birinin lekesiz bir cildi, tatlı bir gülümsemesi vardı. Güzelliği adamı bir bakışta sarhoş etmeye yeterdi.

 

Diğeri ise çekiciydi, güçlüydü. O kadar büyüleyiciydi ki ona bakınca adamın kanı kaynardı. Kollarına alası, ona yaklaşası gelirdi.

 

Bunlar tabii ki Su Mei ve Su Rou'ydu.

 

"Su Mei, Su Rou, bakın! Bakın kim bizi görmeye gelmiş!" Su Mei ve Su Rou'yu gören Jiang Wushang Chu Feng'in bile konuşmasına izin vermeden sevinç içerisinde bağırmaya başladı.

 

Jiang Wushang'a doğru bakan Su Rou ve Su Mei'nin bakışları birden dondu, sıkı sıkı sıkıldılar. Geniş ve parlak gözlerinin kapanıp açılmaları ve titreyen kaşları duygularının bir göstergesiydi.

 

“Chu Feng~~~~”

 

Diye bağırdı Su Mei birden. Chu Feng diye bağırarak sanki bütün özlemini, arzusunu dile getirmek istiyordu bir seferde.

 

Konuşurken de seke seke Chu Feng'e yaklaşıyordu. Hiç umursamadan Chu Feng'in önünde duran Jiang Wushang'ı bir kenara itti. Bu güçlü itişi Wushang'ın boş bir anına gelmişti, yere kapaklanıverdi birden.

 

Ama bu Su Mei'nin hiç umrunda değildi. Her Allah'ın günü Chu Feng'i düşünen bu küçük güzellik çoktan kendini Chu Feng'in kollarına bırakmıştı bile. Bir çift bembeyaz el Chu Feng'in boynuna yapışmıştı.

 

"Heh, Tianyi kardeş biz çekilsek mi acaba?" Dedi yerde oturan Jiang Wushang kıkırdayarak.

 

Su Mei ve Su Rou Chu Feng orada değilken çok bir şey dememiş olsa da Jiang Wushang ve Zhang Tianyi iki kızın Chu Feng'i ne kadar özlediğini anlayabiliyordu. Gerçekten de çok seviyorlardı onu.

 

"Çekilmeyi biliyorsan ne diye bakıp duruyorsun? Hadi gidelim!"

 

Zhang Tianyi daha açıktı. Jiang Wushang'ı tuttu ve hemen kayboldu. Saraydan çıkarken de kapıyı kapattı.

 

"Ne? Sonunda gelmeye karar mı verdin yani? Bizi unuttun sanmaya başlamıştım..." Su Rou da yanlarına geldi. Çok zarif gözüküyordu. Daha da olgunlaşmıştı, daha da çekiciydi. Söyledikleri sertti belki ama yine de yüzünde o bilindik gülümsemesi vardı.

 

Ne gülümseme ama... Adamın kalbini eritirdi.

 

"Chu Feng, nerelerdesin bu kadar zamandır? Çok özledik seni." Su Mei kafasını kaldırıp Chu Feng'e baktı ve sonra tekrar kafasını Chu Feng'in göğsüne yasladı.

 

"Ne yapabilirim? Meşguldüm işte." Chu Feng gülümsedi ve sonra da elini Su Rou'nun beline sardı. Olgun ve çekici kadını kollarına aldı. Sonra da ellerini eteğinin derinliklerine doğru soktu ve Su Rou'nun ince, yumuşak ve uzun bacaklarını okşamaya başladı.

 

Su Rou buna hiçbir karşılık göstermedi. Öylece duruyor, Chu Feng'in istediğini yapmasına izin veriyordu. Diğerleri karşısında çok baskın bir karakter olsa da Chu Feng karşısında süt dökmüş kedi gibiydi.

 

"Ne kadar da hızlı gelişmişsin! Yarım seneden az bir sürede ikiniz de Gök aleminin beşinci seviyesine ulaşarak Wushang kardeşi geride bırakmışsınız. Ne kadar etkileyici!" Dedi iki güzelliği kollarına almış olan Chu Feng gülümseyerek.

 

Zhang Tianyi'nin neden Su Rou ve Su Mei'yi görünce daha da şaşıracağını söylemiş olduğunu anlamıştı. Çünkü yetişim hızları gerçekten de dehşetti.

 

"Bizimki doğuştan gelen normal yatkınlık işte, vücudumuza mühürlenen özel inciler olmasa böyle bir şeyi yapamazdık asla. Yani Zi Ling sayesinde bunların hepsi." dedi Su Rou.

 

"Zi Ling mi?" Bunu duyan Chu Feng önce bir kalakaldı, şok olmuştu.

 

"Evet. Zi Ling Dört Deniz Akademisine gideceğimizi biliyordu bu yüzden sen gittikten kısa bir süre sonra akademiye birini yollayıp ona bir sürü yetişim kaynağı verdi."

 

"Yüksek seviye beceriler ve yetişim ipuçları da vermiş. Zhang'ın Gizemli Tekniğinin darboğazını geçmesi de Zi Ling sayesinde oldu."

 

"Daha derin güçleri anlamam o verdiği ipuçları sayesindeydi." dedi Su Rou.

 

"Aynen öyle! Zi Ling bize çok büyük iyilik etti. Hem seni seviyor hem de bize aile gibi davranıyor." Su Mei de onayladı söylenenleri. Zi Ling'i çok sevdiği belliydi.

 

"Bu da sana gönderdiği mektup. Bir bak. Bizi şahsen gelip görmedi ama eminim bir problemi var. Zi ailesi sanırım daha ona özgürlüğünü vermedi." Su Rou konuşurken Chu Feng'e bir mektup verdi.

 

Chu Feng hemen mektubu açtı ve ciddi ciddi okumaya başladı. Mektubu okuyan Chu Feng'in gözleri parladı, yaşlanmıştı hatta.

 

"Ne bencilmişim. Yetişim için başkalarının canına kıyardım."

 

"Hâlâ da bencilim. Ama sizin için canımı veririm."

 

"Seninim, sadece senin. Benim olan senindir, kalbim senindir. Hep senindir."

 

"Bir gün yok olsam bile kalbim seninle kalacak."

 

"Chu Feng, seni özlüyorum... Chu Feng, seni bekliyorum..."

 

Kelimelerin azlığı düşüncelerin bollaşmasına sebep oluyordu. Bu birkaç kelime hislerini anlatmaya yetiyordu.

 

Chu Feng'in yüreği burkulmuştu. Ne kadar güçlü olursa olsun, o anda kalbi titriyordu.

 

Mektubu dikkatle katladı, cebine koydu ve göğsüne bastırdı. İçten içe düşündü, "Zi Ling, bekle beni. Gökleri aşıp gelmem gerekse bile sana geleceğim. Yerleri delmem gerekse bile sana geleceğim. Aramızda milyarlarca kişi bile olsa hepsini yok edip sana geleceğim."

 

"Ölümsüz İnfaz Takımadası dediğin nedir? Durduramazlar beni, hiçbir şey durduramaz beni. Ancak ölüm beni durdurur beni, benim istediğim birlikte yaşayıp birlikte ölmek değil. Benim istediğim birlikte yaşamak, sadece bu."

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44341 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr