Bölüm 699: Wuqing'in Gelişi

avatar
6092 9

Martial God Asura - Bölüm 699: Wuqing'in Gelişi


 

Çeviri: Wolfcobain Düzenleme: Sajapyu

 

"Evet ya nasıl unuttum ben onu?"

 

Eggy'nin dediklerini duyan Chu Feng'in aklına yeni gelmişti işaretler. Hemen kıyafetinin kolunu çekti ancak böylesine önemsiz bir eylemin sonucu Chu Feng'i bile hayrete düşürmüştü. Sol kolu Dövüş İşaretleriyle dolup taşıyordu. Üç bin işaret vardı.

 

Ama hepsi bu değildi... Chu Feng diğer kolunu da çektiğinde iyice aptala çünkü sağ kolu da sol kolu gibiydi, işaretlerle doluydu. Burada da diğer kol gibi üç bin işaret vardı.

 

"Altı bin Dövüş İşareti! Allahım! Chu Feng, zengin oldun!" Dövüş İşaretlerini gören Eggy bağırmaktan kendini alamadı. Doğal olarak fazla fazla deneyime sahip olan bu kraliçe de şok olmuştu.

 

Yüz Dövüş İşareti bir Ölümlü Tabu becerisi için yeterliydi. O zaman altı bin Dövüş İşaretiyle ne tür bir beceri alınabilirdi?

 

Tepedeki kimse Chu Feng'in ölmediğini ve altı bin Dövüş İşareti olduğunu bilmiyordu.

 

Bildikleri tek şey Chun Wu'nun Dövüş İşareti Ölümsüz Aleminde işaretlerini bir Ölümlü Tabu becerisi için takas edip çıkmış olduğu ve altı yılda bir olan bu etkinliğin bittiğiydi.

 

Bu yüzden sona varmışlardı. Şimdi Sisli Tepenin efendisi Piaomiao Hanımın birinciye ödülleri takdim etme zamanıydı.

 

Sisli Tepede sayısız antika vardı. Bu yüzden herkes Piaomiao Hanımın Chun Wu'ya nasıl bir ödül vereceğini merak ediyordu.

 

Piaomiao Hanım sanki kalabalığın ne düşündüğünü biliyormuşçasına yüzünde hafif bir gülümseme vardı, engin ve anlaşılması imkânsız duruyordu. Sahnede oldukça görkemli duruyordu.

 

Hemen kıyafetinin kolunu çekti ve avucunda bir Evren Kesesi belirdi.

 

"Chun Wu, birinci geldiğine göre bu senindir." Piaomiao Hanım konuşurken elindeki Evren Kesesini havaya kaldırdı ve kese yavaş yavaş Chun Wu'ya doğru uçtu.

 

Chun Wu, zeki kız, hemen efendisinin niyetini anladı. Yüksek bir statüye sahipti, bu yüzden ödül olarak verdiği şeyle hava atmak yakışık almazdı. Chun Wu ise farklıydı. Eğer efendisi hava atamıyorsa o atabilirdi onun yerine.

 

Bu yüzden kalabalığın önünde, Chun Wu Evren Kesesini açtı. Keseden bir ışık saçıldı ve bir el büyüklüğünde renkli bir mantar süzülmeye başladı havada. Mantar belirir belirmez bütün tepeyi sivri bir koku sardı. İnsanlar zihinlerinin gençleştiğini hissedebiliyordu.

 

"Bu yüksek-seviye Dövüş Sanatı İlacı, Ölümsüz Mantar!" Garip mantarı gören birçok kişi şok olmuştu.

 

Dövüş Sanatı İlaçları pahalı şeylerdi, yüksek-kalite Dövüş Sanatı İlaçları ise paha biçilemez şeylerdi. Doğu Deniz Bölgesinde nadiren elde edilen hazinelerdi bunlar. Ölümsüz Mantar ise yüksek kalite Dövüş Sanatı İlaçlarının en iyisi sayılabilirdi.

 

İçerdiği Dövüş Sanatı gücü hem çok kuvvetliydi hem de tüketmesi kolaydı. Yan etkileri de yoktu. Dövüş Lordu aleminin altında olanlar kullandığında kısa bir sürede yetişimleri birkaç seviye artardı.

 

Gök aleminin dokuzuncu seviyesinde olan biri Dövüş Lordu alemine geçmeden önce kullanırsa bu mantarı başarı oranlarında büyük bir gelişme görürdü. Dövüş Lordu aleminde olanlar kullandığında bile etkileri çok büyük olurdu.

 

Daha da önemlisi bu Ölümsüz Mantar başka bir yerde bulunmazdı. Bunları büyütmeyi bilen de yoktu. Sadece Sisli Tepede vardı bu mantarlar ancak burada bile bulması zordu.

 

Bu yüzden Ölümsüz Mantarı görenler afallayıp kalmıştı. Gözlerinden arzu okunuyordu. Xia Yu, Dong Xue ve Qiu Zhu'nun yüzlerinde bile, Sisli Tepede büyüyen kişiler olmalarına rağmen, hayranlık vardı, Ölümsüz Mantar gerçekten çok kıymetli bir şeydi. Onlar bile bulamazdı öyle kolay kolay bu mantarı.

 

*hmm*

 

Ama tam da o sırada Chun Wun'nun elindeki Evren Kesesi parlamaya devam etti ve beş adet daha yüksek kalite Dövüş Sanatı İlacı, Ölümsüz Mantar, belirdi.

 

Altı Ölümsüz Mantar vardı. Tamı tamına altı Ölümsüz Mantar! Gençleri bırakın bazı yaşlı uzmanlar bile hayranlık içerisinde derin bir nefes almaktan alamadı kendilerini.

 

Bir Ölümsüz Mantar tek başına zaten çok kıymetliydi ancak Piaomiao Hanım altı tane vermişti ödül olarak! Büyük bir servetti bu.

 

Ancak herkes kıskançlık ve hayranlık içerisinde kendini izlerken Chun Wu mutlu değildi, çünkü biliyordu ki bu mantarlar ona değil Chu Feng'e aitti.

 

O sırada Dövüş İşareti Ölümsüz Aleminde Chu Feng sevinçten havalara uçuyordu çünkü altı bin tane Dövüş İşareti elde etmişti.

 

"Artık geri dönme vakti, yetişimimi gizlemem de lazım bir süreliğine."

 

Chu Feng'in yetişimi Gök aleminin sekizinci seviyesindeydi. Üç şimşeği kullanırsa ikinci seviye bir Dövüş Lordu olurdu. Ancak olay yaratmak istemiyordu, bu yüzden iki şimşek kullandı ve birinci sınıf Dövüş Sanatı Tanrısı oldu.

 

Yetişimini kolayca kontrol edebildiğini hisseden ve kolundaki altı bin Dövüş İşaretini hatırlayan Chu Feng gülümsemekten alamıyordu kendini. Dövüş İşareti Ölümsüz Alemine yaptığı bu yolculuk her bir dakikasına değmişti.

 

*BUUM*

 

*BUUM*

 

*BUUM*

 

Ama tam da o anda uzaktan patlama sesleri duyuldu. Sanki beş bin tonluk bir kaya yere çakılıyor gibi bir sesti bu. Her yer sallanmıştı.

 

Aynı anda Chu Feng'in altındaki toprak da patlamalarla beraber şiddetle sarsılmaya başladı.

 

Bir patlama. İki patlama. Üç patlama. Sarsıntı gittikçe güçleniyordu ve patlamaların sesleri gittikçe artıyordu. Chu Feng hayretler içerisinde uzakta, bulanık ve büyük bir dağa benzeyen bir şey olduğunu gördü. Ama bu şey sadece hareket etmekle kalmıyor bir de gittikçe yaklaşıyordu. Sonunda hafiften seçilebilir hâle geldi. Chu Feng ancak o zaman bunun sol elinde bir orak ve sağ elinde bir kafa olan insanımsı bir yaratık olduğunu anlayabildi.

 

*aooo*

 

Birden kulakları sağır eden bir feryat duyuldu uzaklardan. Bir şey daha belirmişti, kara bir bulut gibi hızlıca hareket ederken toprağı örtüyordu.

 

Chu Feng kafasını kaldırıp baktığında ürktü. Büyük bir kuş vardı gökte. O kadar büyüktü ki tüm göğü kaplıyordu.

 

Bu büyük kuşun vücudu siyahtı ve üstünde kalın şimşekler vardı. Devasa kanatlarını her çırptığında şimşekler çarpıyordu. Geçtiği yerde gök çöküyor ve yeri şimşekler kaplıyordu.

 

Kulakları sağır eden kükremelerin de ardı arkası kesilmiyordu. Garip şekiller, garip bir hava... Chu Feng'in daha önce hiç görmediği dev yaratıklar bir bir beliriyordu.

 

"Burası da ne böyle? Burada mühürlü şeytanlar olabilir mi?" Chu Feng bildiğin aptala dönmüştü. Ne olduklarından emin olamasa da bu yaratıkların kendisini kolayca yok edebileceğinin farkındaydı.

 

Minik. Gerçekten de minik. Sadece boyut olarak değil, güç olarak da devasa bir fark vardı.

 

Chu Feng o anda anladı. Sonunda neden Dövüş İşareti Ölümsüz Aleminin sadece on günlüğüne açık olduğunu ve sadece bir yolu olduğunu anladı, ölüm yolu. Dövüş İşareti Ölümsüz Aleminin neden bu kadar ıssız olduğunu ve neden bir ot bile büyümediğini de anladı.

 

Çünkü burası garip yaratıkların yaşadığı bir alemdi. Bu canavarlar varken bir şeylerin büyüyebilmesi garip olurdu.

 

Ancak daha da garip olanı bu garip yaratıklar Chu Feng'e saldırmak istemiyor gibiydi. Yoksa güçlerini düşünürsek Chu Feng nasıl kaçabilirdi ki?

 

Chu Feng'in böyle bir şeyin neden olduğunu anlaması zor olmadı. Muhtemelen kendisine yetişim bahşeden o garip varlık yüzündendi, bu garip canavarların kendisine dokunmamasının sebebi o kudretli varlıktı.

 

Chu Feng canavarların gözlerinden kendisini ne kadar da yemek istediklerini okuyabiliyordu. Kendisine bir düşmanlık hissettikleri söylenebilirdi.

 

*hmm*

 

Yaratıkların kendisine zarar vermeyeceğini bilse de Chu Feng orada çok vakit geçirmek istemedi. Ne de olsa geç olmuştu. Eğer oyalanmaya devam ederse işaretlerini becerilerle takas etme şansını kaçıracaktı. Bunu düşünen Chu Feng hemen Ölümsüz Muskasını ezdi ve orayı terk etti.

 

O sırada tepede Chun Wu birincilik ödülünü aldıktan sonra Dövüş İşareti Ölümsüz Alemi etkinliğinin de perdeleri kapanmıştı. Dövüş İşareti Ölümsüz Aleminin kapıları daha kapanmamış olsa da ziyafet sona ermişti. Bu yüzden herkes gitmeye hazırlanıyordu.

 

*hmm*

 

Ama tam da hazırlıklarını yaparken tepenin merkezinde baş döndürücü bir parlaklık belirdi. Güneş batıda batıyordu ve gök gittikçe kararıyordu, bu parlaklığın etkisini daha da arttırmıştı. Doğal olarak herkesin dikkatini çekmişti.

 

Parlaklık kaybolduğunda hayretler içerisinde birinin geldiğini fark ettiler. Havada bir delikanlı belirmişti.

 

Bu delikanlı hem çok yakışıklıydı hem de suratında hafif bir gülümseme vardı. Ancak insanlar onun kim olduğunu görünce olduğu yerde donakalmayan kalmadı. Gözlerinde ve yüzlerinde şaşkınlık vardı.

 

Çoktan tepede beliren bu kişinin Wuqing denen şahıs olduğunu anlamışlardı.

 

Kalabalığın şaşkın bakışlarını gören Chu Feng'in gülümsemesi büyüdü ve sakince "Kusura bakmayın, beklettik sizi de bu kadar." dedi.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44260 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr