Çeviri için Çılgın Hamsi, kontrol / düzenleme için Wertyul arkadaşımıza teşekkürler. Keyifli okumalar…

“Ruh gücüne sahip olsan bile onu böyle kullanamazsın. Gelişme kitabının yavaş gelişme çemberini öneminden bahsettiğini bilmiyor musun? Eğer çok hızlı bir şekilde kırarsan bu senin için çok büyük zorluklara sebep olur gelecekte.”

“Ben on iki yaşındayken eğer istemiş olsaydım ailemin parasının yanında dokuzuncu seviyeyi de kapabilirdim. On dört yaşında neden sekizinci seviyede olduğumu biliyor musun?”

“Çünkü gelişme kaynaklarımı yeni bir şeyler bulmak için kullandım bu aynı zamanda savaşsal gelişme kurallarını da ihlal eden bir şeydi. Yine de bana güç verdi fakat vücudumu ağırlaştırdı ve kavrama yeteneğimi gelecekte bir gün mutlaka düşürecek.”

“Dokuzuncu seviyede çok kısa bir sürede usta olsan bile geleceğin getireceği tek şey asla kök seviyeyi geçemeyeceğin gerçeğidir. Ne söylediğimi anladın mı?”

Su Mei şu anda biraz duygusaldı fakat Chu Feng için endişelendiği belliydi.

Chu Feng Su Mei böyle görünce mutlu oldu fakat biraz endişelendi. Doğal olarak Chu Feng biliyordu ki savaşsal gelişimin yolu yavaş ilerleme gerektirdiğini ve kimsenin çok hızlı başarılar ve yararlar aramaması gerektiğini. Fakat bunlar sadece normal insanlar içindi ve açıkça Chu Feng için normal bir insan diyemezdik.

Chu Feng tüm vücudunu tamamıyla anlıyor ve kavrıyordu. Ayrıca vücudu onun hızlı ilerlemeleri yüzünden hala ağırlaşmamıştı tam tersine vücudu gittikçe güçleniyordu.

Fakat gerçeği Su Mei’ye söyleyemedi çünkü nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Ne ruh gücüne sahip olduğunu ne özel bir bedeni olduğunu ne de göbek deliğinin orada bir yumru şeklinde sakladığı tanrısal bir şimşeğin olduğunu söyleyemedi.

Chu Feng kimseye bu sırrını anlatmayacaktı ve yapabilseydi tüm hayatı boyunca saklayacaktı.

Nasıl açıklayacağını bilmeden Chu Feng gülümsedi ve kısaca şöyle dedi:

“Anladım ve dikkat edeceğim.”

Bu gülümseme üzerine sinirlenen Su Mei:

“Yapsan iyi olur o zaman çünkü senin güzel geleceğini yok ettiğini görmek istemiyorum bu aptalca kısa zaman çıkarların yüzünden.” ve arkasını dönüp evine girdi.

Su Mei’nin arkasından bakan Chu Feng kalbinde çok hoş bir sıcaklık yayıldı. Kendisi için bu kadar endişelenen bir kız olduğu çok mutlu oldu.

Ertesi gün sabahı. Hava aydınlanmaya başladığında Chu Feng çoktan yatağından kalkmıştı. Bu gün çekirdek öğrenci sınavı günüydü.

Çekirdek öğrenciler Azure Ejder Okulunun önemli hedeflerindendiler ve ana güçlerini oluşturmaktaydı. Onların kıdemleri iç çekirdek öğrencileriyle karşılaştırıldığında sanki gökyüzü ve yeryüzü gibiydi.

İlk olarak, çekirdek öğrencileri Azure Ejder Okulunun en iyi gelişim kaynaklarını kullanabilirdiler. İkinci olaraksa, bu öğrencilerin aileleri Azure Ejder Okulunun koruması altında oluyordu. Eğer birisi bu koruma altındaki ailelere dokunmaya kalkarsa bunun anlamı bu kişi aynı zamanda Azure Ejder Okuluna karşı gelmekteydiler.

Ayrıca bütün çekirdek öğrencileri Zhou Zhiyuan gibi değildi. Gerçekte, çoğu çekirdek öğrencisi baya güçlü ve Kök seviyeye geçmişti. Olağanüstü derece güçlüydüler ve bazılarının güçleri çekirdek kıdemlilerinin güçleriyle âşık atabilirdi.

Örneğin, Su Rou. Eğer o bir iç çekirdek kıdemlisi olmayı seçmemiş olsaydı rahat bir şekilde çekirdek öğrencisi olabilirdi. Bu çekirdek öğrencileri arasında Su Rou gibi güçlü insanların olabileceğini gösterirdi.

Yani iç çekirdekle karşılaştırıldığında çekirdek kısmı Chu Feng’in en çok gitmeyi istediği yerdi. Orada daha çok zorluk vardı ve Chu Feng’de böyle bir hayat tarzı istiyordu. Onu güçlenmeye zorlayacak bir hayat tarzıydı.

Çekirdek öğrenci sınav yeri devasa bir yeraltı alanıydı. Fakat bu alan, büyüklüğü iç çekirdek öğrenci sınavındaki alandan kat kat daha büyüktü. İçerdeki mekanizmada ayrıca daha fazla tehlikeliydi.

En önemli şeyse şuydu iç çekirdek öğrenci sınavındaki mekanizmanın hiç bir parçası değişmemişti. Diğer yandan çekirdek öğrenci sınavının mekanizmasıysa neredeyse her yıl  değişmişti. Yüzlerce numara ve mekanizma vardı ve kimse bu yılkilerin neler olacağını bilmiyordu.

Tabii ki de muhteşem güçlerin olduktan sonra burada daha zor numaralar ve mekanizmalar olsa bile geçebilirdin.

Tam bu anda Kanatlar Birliğinin on iki üyesi devasa yeraltı alanına girdiler. Chu Feng ve diğer Kanatlar Birliğinin üyeleri yeraltı alanının ana salonuna girdiğinde alaycı sesler duydular:

“Bu sefer Kanatlar Birliği baya büyük toplulukla hareket ediyor. Çok fazla katılan insan var.”

“Sadece on iki kişi var. Buna nasıl olurda büyük bir topluluk diye hitap edersin.”

“Doğru. Ha ha ha…”

Dikkatle yakından bakıldığında iki grup insan olduğu anlaşılabilirdi. Birinci grup Kılıç Birliği ve diğeri Dünya Birliği.

Chu Feng Kılıç Birliğinin bu sefer otuz kişi gönderdiğini gördü. Dokuzuncu seviye ruhta olan Jian Fengyi’den başka üç kişi sekizinci seviyeydi ve geri kalanlarında yedinci seviyeydi.

Dünya Birliği de otuz kişi göndermişti. Birisi dokuzuncu seviye, ikisi sekizinci seviye ve gerisi yedinci seviyeydi.

Jian Fengyi’yle beraber Kanatlar Birliğiyle alay eden dokuzuncu seviye kişi su götürmez bir şekilde Dünya Birliğinin birlik ustasıydı.

Dünya ve Kılıç Birliğinin sıkı fıkı olduğunu görünce bir şeylerin garip olduğunu düşünen Kanat Birliği üyeleri:

“Dünya Birliği neden Kılıç Birliğiyle beraber?”

“Endişelenmeye gerek yok. Bu çekirdek öğrenci sınavı iç çekirdek öğrenci sınavından farklı olarak kişisel güce bakıyor ne de olsa.”

Situ Yu Dünya ve Kılıç Birliğinden olan insanlar hakkında endişelenmeyerek sınav hakkında önemli noktaları Chu Feng ve diğerlerine anlatmaya başladı:

“Girişe bakın. Bağlanmamış ve herkes tek başına girebilir. Bu da demek ki iç kısımlar sadece bir kişi tarafından tamamlanmış.”

“Fakat sizlere hatırlatmak zorundayım yeraltı alanından çıkmak sınavı geçtiğiniz manasına gelmez. Dışarı çıktıktan sonra, bir çiçek bahçesine gireceksiniz.”

“Bu bahçe pek çok ruhsal ilaç içerir ve o sizin yeraltı palasında çıkışınız için bir ödül. Kaç tane alabileceğinize geldiğimizde ise o tamamen sizin gücünüze bağlı.”

“Ve en çok önemli şey ise sınav süresinin bir limite sahip olması ve bu sürenin dört saat olmasıdır. Yani yeraltı palasına girdikten sonra çiçek bahçesinden dört saat içinde çıkmalısınız yoksa sınavda başarısız olursunuz.”

Kanatlar Birliğinin sayısal üstünlüğü olmamasına rağmen güç bakımından mutlak üstünlüğe sahiptiler. Özelliklede Chu Feng gibi bir canavarları varken hiç bir şey hakkında endişelenmeleri gerekmezdi.

Bu yüzden Kılıç ve Dünya Birliğinden korkmuyorlardı. Onların tek derdi çekirdek öğrencisi olup olamayacaklarıydı.

Eğer başarısız olacak olurlarsaydı iç kısıma geri dönüp gelişimlerine devam edeceklerdi. Kanatlar Birliği için bu bir hakaretti ve hepsi de bunun olmasına izin vermemek için çok kararlıydılar.

Su Mei, Chu Feng’e gözleri istekle dolu bir şekilde şunları söyledi:

“Chu Feng kız kardeşimden duyduğuma göre çiçek bahçesini Azure Ejder Okulunun başkanı yapmış bu yüzden Azure Ejder Çiçek Bahçesi diye çağrılıyormuş.”

“Bahçenin içerisinde yedi renkli çiçek diye çağrılan bir çiçek varmış. Bu çiçek yedi renkliymiş ve çok güzelmiş. Fakat bu bir bitki nadiren görülürmüş ve ruhsal ilaçlardan daha değerlilermiş. Herkesin onu görmek için bir şansı olamaz fakat ben görmek istiyorum.”

Chu Feng gülümsedi ve dedi ki:

“Endişelenmene gerek yok, kesinlikle göreceğiz onu.”

Se Mei Chu Fengin sözlerini küçümseyerek:

“Saçma sapan konuşma. Bahçe oldukça büyük ve o bitkide bir o kadar nadir. Kolay kolay bulunamazlar yani sadece şansa kalmış bir şey.”

Chu Feng hafifçe gülümsedi ve cevap vermedi. Daha sonra, Chu Feng Jian Fengyi’nin yanından geçerken aninden durdu ve şunları söyledi:

“Azure Çicek Bahçesinde seni görmesem iyi olur yoksa seni öyle pis döverim ki annen bir daha seni tanıyamaz.”

Bunları söyledikten sonra Jian Fengyi’ye cevap verme fırsatı vermeden Su Mei ile yürümeye devam etti. Jian Fengyi çok öfkelenmişti.