Bölüm 54: Kaçık Dilenci

avatar
9544 20

Martial God Asura - Bölüm 54: Kaçık Dilenci


 

Çeviri, düzenleme için Team Spirit, kontrol için Wertyul arkadaşımıza teşekkürler. Keyifli okumalar..

 

Yoğun baskı dev dalgalar gibiydi. Bir dalga sonra bir tane daha durmadan Chu Feng’in vücuduna akın ediyordu.

 

Bu korkunç güç Chu Feng’in organlarını paramparça edecekti ve kemik delen ağrı Chu Feng’in bağırmak istemesine sebep oldu.

 

Fakat tuhaf olan şey hiç ses çıkmıyordu. Sanki sesi yok olmuş gibiydi. Bu gücün karşısında tüm dayanma gücünü kaybetti.

 

״Bu sensin!!!״

 

Tam o anda dilenci sanki bir şeylerden kormuş gibi korkuyla çığlık attı. Sadece Chu Feng’in bileğindeki kavrayışını gevşetmedi aynı zamanda duvarın köşesine yaslanana kadar dümdüz arkaya doğru gitmeye devam etti. Yalnızca vücudunu arkaya doğru yasladı ve köşeye çöktü.

 

Arada sırada Chu Feng’e göz atıyordu. Fakat o baktıkça daha da endişeleniyordu. Sonunda başını ve vücudunu sardı ve titredi.

 

Chu Feng bu değişimle karşılaştığında gerçekten ne yapacağını bilmiyordu. Ortalıkta dolanıp baktıktan sonra yarım bir gölge bile göremedi. Bu demek oluyordu ki dilenci onunla konuşuyordu. Ama bu Chu Feng’in bir şeylerin yanlış olduğunu hissetmesine sebep oldu böylece sinirini tuttu gitti ve sordu ״Sen beni tanıyor musun?״

 

״Gelme. Yalvarırım beni affet. Benden yapmamı istediğin şeyleri zaten yaptım. Lütfen beni affet. Henüz ölmek istemiyorum!״

 

Fakat Chu Feng yaklaşmadan önce dilenci bağırmaya başladı. Aniden büyük olan elini kaldırdı ve şiddetli bir rüzgâr esti. Tuhaf rüzgâr dağıldığında Chu Feng şaşkınlık içinde farkına vardı ki dilenci basit bir iz bile bırakmadan kaçmıştı.

 

O anda Chu Feng’in yüz ifadesi karmakarışıktı. Gerçekten şoktaydı çünkü sadece bu olayda bile herhangi biri dilencinin ilerlemede uzman olduğunun farkına varabilirdi. Gerçek bir uzmandı, o kadar güçlüydü ki hangi seviyede olduğu belirlenemez ve tahmin edilemezdi.

 

Fakat Chu Feng’in en çok şaşırdığı şey dilenci onu tanıyor ve ondan korkuyor görünmesiydi. Kesin nedenlerini bilmemesine rağmen Chu Feng bu adamın kendi kimliğini bildiğini hissetti.

 

Kimliğine gelince babası Chu Yuan’dan daha önce hiç bahsedilmemişti ve Chu Feng de hiç sormamıştı. Her zaman ailesi onu terk ettiğine göre onları aramak için bir sebebi olmadığı düşünürdü. Ne de olsa onlar gibi aileler aramaya değmezdi.

 

Fakat dilenciyle karşılaştığında onun bu düşüncesi tamamen değişti. Bu kadar etkileyici ilerlemeye sahip olan dilenci nasıl olur da delirmişti? Dilenciyle nasıl bir bağlantısı vardı? Annesi ve babası kimdi? Ya da belki de yıllar önce bir şeyler olmuştu.

 

Gel git gibi her türlü soru Chu Feng’in beynine akın etti, onu kendi kimliği hakkında daha da meraklı hale getirdi. Her şeyin düşündüğü kadar basit olmadığını anladı ve kendi kimliği tahmin ettiği kadar basit olmayabilirdi.

 

״Oi, bir süredir seni arıyordum. Neden buraya geldin?״ Fakat tam o anda tatlı bir ses çınladı. Su Mei sokağın girişinde duruyordu ve ona bakıyordu. Sanki önemli şeyler olmuş gibi hızlıca ona doğru geldi.

 

״Sorun ne?״ Bunu gören Chu Feng hızlı bir şekilde duygularını düzenledi ve gülümserken sordu.

 

״Mezarın yeri anons edildi. Şu anda her türlü güç oraya akın ediyorlar. Bizimde hızlı bir şekilde gitmemiz gerekiyor yoksa artıkları bile alamayacağız.״ Su Mei sabırsızdı ve Chu Feng’i sürükledi.

 

Tam olarak Su Mei’nin dediği gibiydi. Mezarın haritası sonunda anons edilmişti ve kimse haritanın yerini anons edeni bilmemesine rağmen sadece haritaları satarak bile büyük kazanç elde etmişti.

 

Her türlü yerden güçler görkemli bir şekilde bir araya gelmişlerdi. Herkes mezarda başı çekmek için en yüksek hızı kullanıyorlardı. O zamanda da güçlerden gelen barut kokusu daha da güçleniyordu. Özellikle de Azure Ejder Okulu ve Bin Rüzgâr Okulu arasında. Küçük ve büyük çaplı kargaşalar durmaksızın oluyordu.

 

Bu Chu Feng’in şanslı hissetmesine neden oldu. Şanlıydı ki Su Mei ‘i dinledi ve Azure Ejder okulunun kıyafetlerini giymedi. Yoksa Bin Rüzgâr okulundakilere yakalansaydı güçlü olduklarından büyük ihtimal ölü olurdu.

 

״Şuraya bak, bu Azure Ejder okulumuzun çekirdek öğrencisi.״

 

״Neden hala savaşıyorlar? Mezara bile yetişmediler. Eğer hazineler gerçekten bulunsaydı burası kan gölüne dönmez miydi?״

 

Çölün içerisinde Chu Feng ve grubu bir düzine ya da daha fazla Bin Rüzgâr öğrencilerine karşı savaşan başka bir Azure Ejder öğrencisi gördüler.

 

Azure Ejder okulundaki öğrenci mavi bir kaftan giymişti ve çekirdek öğrenci olduğu belliydi. Bin Rüzgâr okulunun birçok avantajı olmasına rağmen hepsi iç kort öğrencisiydi.

 

Çekirdek öğrenci, gizemli tekniklerle yetiştirilmiş 8. Seviye ilerlemeye sahipti ve 4.Kademe becerilerini de biliyordu. Bu yüzden kargaşayla karşılaştığında kesinlikle avantaja sahipti. Hızlı bir şekilde Bin Rüzgar öğrencilerinin oluşturduğu grubu mağlup etti ve birçok gözlemcinin bağırışları dikkat çekti.

 

״Hehe, görünüşe göre Azure Ejder Okulumuzun seçimi doğru. Elitleri gönderme yöntemi lüzumsuz birlikleri göndermekten daha iyi bir yöntem.״ Azure Ejder Okulunun bir öğrencisi olarak kendi okullarının kazandığını görmek her zaman onların çok rahatlamasına neden olur.

 

״Onların işine burnunu sokma. Biz şu anda sadece gelen geçenleriz!״ Fakat Su Mei her zaman olduğu gibi o zamanda tamamen karşıt bir davranışın olmasından zevk almıştı. Sadece bakmayı bırakmadı aynı zamanda adımlarını da hızlandırdı.

 

״Su Mei!״ Ve bu bağırışla Azure Ejder Okulundan gelen öğrenciler aslında Su Mei’i biliyordu.

 

Bu seslenmeleri duyan Su Mei durmayı düşünmedi. Aksine daha da hızlandı ama diğeri de hızlı bir şekilde Su Mei’i yakaladı ve önünde durdu.

 

״Gerçekten sen misin Su Mei, neden sana seslendiğimde arkana bile bakmadın?״ Çekirdek öğrenci dedi ve güldü.

 

״O zaman bu kıdemli Zhou? Burada karşılaşmamız ne tesadüf?״ Su Mei rol yapmayı bir kenara bıraktı ve dedi.

 

״Hey yabancı olmana gerek yok. Bana kardeş Zhiyuan diyebilirsin ve bu daha iyi olur.״ Bu çekirdek öğrencinin şeytansı bir gülümsemesi vardı. Aynı zamanda onun bir çift hırsız gözleri uygun olmayan şekilde Su Mei’nin vücuduna ilişiyordu.

 

Tam o anda Kanatlar Biriliğinden insanlar bağrışıyordu. Herhangi biri diyebilirdi ki bu çekirdek öğrenci Su Mei’e entrika düzenlemek istiyordu.

 

Eğer başka biri olsaydı Kanatlar Birliği gider ve onun önünü keserdi. Beklide ona ders vermek için bile saldırırlardı. Fakat sadece basit bir öğrenciyle karşı karşıya değillerdi aynı zamanda bir çekirdek öğrenciydi. Böyle insanlara karşı Kanatlar Birliği üyeleri az ya da çok korkuya sahiplerdi.

 

Her şeyden önce çekirdek öğrenci olabilmek için çok güçlü olmalılar. Adamlar arasındaki ejderha diye çağrılmalılar. Okuldaki mevkileri çok yüksektir ve dolayısıyla onlar olduğunda iç kort öğrencilerinin kalkmaları ve onlara saygı duymaları gerekiyor. Onlara rahatsızlık vermeye nasıl cesaret edebilirler?

 

״ Su Mei, sen de Kaynak âlemi uzmanının mezarı için buradasın öyle değil mi? Kıyafetine gelince bazı gereksiz belalardan korkuyor olmalısın. Fakat korkmana gerek yok. Beni takip et ve sana garanti ediyorum ki kimse sana bulaşmayacak.״

 

Konuşurken çekirdek öğrenci utanmadan güldü ve kirli ellerini uzattı, Su Mei’yi sahiplenmek istiyordu. Bu adam aynı zamanda çok hızlıydı. Neredeyse Su Mei’nin karşılık vermesine bile şans vermedi ve kesinlikle Su Mei’nin küçük avantajlarından yararlanmak istiyordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44257 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr