Çeviri: Aytekin29 Düzenleme: Kharsmi

Chu Feng'in Cennetin Gözlerini kulanışı çok güçlüydü ve sürekli kullanım sayesinde, Chu Feng giderek daha pratik oldu. Görmeyi engelleyen altın sisin ardını gördü.

Cennetin Gözleri sayesinde, Chu Feng uzak siste insanımsı bir organizmayı keşfetmişti.

Yüksekliği, on bin fite ulaşmış dev bir zirveye benziyordu. İnanılmaz derecede büyüktü. Dahası, vücudunun her yerinde kan kırmızısı saçları vardı. Saçlar, sanki taze kanla boyanmış gibi gözüküyordu.

Ayrıca, kan kırmızısı saçları tüm vücudunu kaplamıştı ve Chu Feng'in yüzünü görmesini engelliyordu. Sadece güneş kadar büyük bir çift göz görebiliyordu. Gözleri bomboş bakan bir kan emiciydi.

Şu anda, büyük insanımsı organizma Chu Feng'e korkunç bakışlar atmak dışında uzak duruyordu.

Ayrıca, bu organizmanın sağ elinde kıyaslanamaz büyüklükte bir orak taşıdığını da fark etti. Orağın her tarafında kan izleri vardı. Keskin orak üzerinde akan kan sağnak yağmur gibi yere düşüyordu.

İnsanımsı organizma sol elinde, geniş, bir saray büyüklüğünde bir kafes taşıyordu. Kafes eşyalarla doluydu; ancak daha dikkatli bakınca, Chu Feng titremeye başladı ve soğuk ter içinde kaldı. Büyük kafesin içi aslında insan kafalarıyla doluydu. Dahası, sayı çok büyüktü—on binden fazla kişi vardı.

O anda, Chu Feng gerçekten dehşete kapıldı, çünkü bu insanımsı organizmanın ne kadar korkunç olduğunu hissedebiliyordu. Onu öldürmek isteseydi, kaçmak için en ufak bir şansı olmazdı.

*aoo*

Ama tam o anda, insanımsı organizma aniden, sanki korkmuş gibi gözüktü ve bir parıltıyla aslında hiç görünmemiş gibi ortadan kayboldu. Hala yankılanan korkunç uluyuşundan başka bir iz kalmadı.

“Tanrım! O da neydi? Bu sesi çıkaran nedir? Çok korkunç!” Aynı zamanda Chun Wu da ağladı. Dördüncü derece bir Dövüş Lordu olan o, şimdi ürkek bir küçük kuşa benziyordu. Chu Feng’in kucağına sıkıca kıvrıldı.

Ama onu suçlayamazdı çünkü insanımsı organizmanın uluyuşu gerçekten dehşet vericiydi. Bunu duyacak kadar cesur olanları derinden sarsıyordu.  Korkakların korkudan ölmesi bile muhtemeldi.

Chun Wu’nun tepkisinden Chu Feng, onun insanımsı organizmayı görmediğini anlayabiliyordu. Ancak, bu bir tür şans sayılabilirdi. Aksi halde, güzelliğin daha da korkması muhtemeldi.

Ne de olsa, Chu Feng bile insanımsı organizmayı gördüğü zaman korkudan kalakalmıştı ve Chu Feng tüm o tecrübelerine rağmen böyle hissetmişti. Neleri görmemişti ki? Fakat onu böyle bir dereceye kadar dehşete düşürecek şeylerin sayısı gerçekten azdı.

“Kıdemli Chun Wu, bu bölgede uzun süre kalmamalıyız. Daha derine devam etmeyelim. Bu sis, tüm Dövüş İşaretleri Ölümsüz Alemini çevrelediğinde, belki de sadece etrafı araştırmak hasat elde etmemizi sağlar. ”

İnsanımsı organizmayı gördükten sonra, Chu Feng onun Antik Çağın bir organizması olduğunu düşünmeden edemedi. Sonunda, sisin daha derinlerinin ne kadar tehlikeli olduğunu biliyordu ve yavaş yavaş Dövüş İşaretleri Ölümsüz Aleminin hiç de basit bir yer olmadığını fark etti. Genellikle korkusuz olsa bile, daha derine inmeye cesaret edemedi.

Kişinin kendi güvenliği konusunda mutlak bir garantisi olmadan kendini aşırı tehlikelere atmaya devam etmesi akıllıca bir hareket değildir. Chu Feng, Yan Ruyu'ya yardım etmek istese bile, hayatını bir şaka olarak göremezdi. Ayrıca, daha derin bölgelerde Ölümsüz Dövüş İşareti Nilüferi olduğundan da emin değildi.

“Mm.” Chun Wu, Chu Feng’in sözlerini duyduktan sonra tekrar başını salladı.

Çabucak, Chun Wu ve Chu Feng, geldikleri yere geri döndüler. Yalnızca aura seyreldiğinde ve garip sesler ortadan kaybolduğunda ikisi de tamamen rahatladı.

Daha sonra sis içinde arama yapmaya devam ettiler. Görüşleri engellenmesine rağmen, Chu Feng neyse ki Cennetin Gözlerine sahipti. Katıksız sis bir yana, bu gözlerle karanlık gökyüzü parlak bir güne bile dönüşebiliyordu.

Ancak işler göründüğü kadar basit değildi. Siste, Dövüş İşaretleri kendilerini sakladığı sembolik formasyonları bulabilmesine rağmen, sıradağlara göre daha fazla bulunma olasılığının olsa da, Ölümsüz Dövüş İşareti Nilüferi’nin izlerini henüz görmemişti. Zaten karanlık güne baktıklarında, on gün sınırının oldukça yaklaştığını görüyorlardı. Chu Feng sıkıca kaşlarını çattı, ifadesi karışıktı.

"Bu nasıl olabilir? Ustam açıkça, Ölümsüz Dövüş İşareti Nilüferi’nin, Dövüş İşaretleri Ölümsüz Aleminde olduğunu söyledi. Dövüş İşaretleri Ölümsüz Aleminin tamamını aradıktan sonra onları neden bulamıyoruz?” Chun Wu da, böyle zor bir durumda Chu Feng'i görünce endişeli hissediyordu.

Ancak, tam o anda, Chu Feng’in yüzü aniden değişti çünkü önünde büyük bir formasyon olduğunu keşfetmişti. Dövüş İşaretleri saklayanlardan tamamen farklıydı çünkü formasyonun merkezinde üç büyük söz vardı: “Yeniden Üretme Tapınağı”.

O anda, Chu Feng önce Chun Wu'ya baktı. Yüzünde hiçbir değişiklik olmadığını gördü, bu da formasyonun gizlendiği anlamına geliyordu; Chun Wu görememişti.

Böylece Chu Feng, “Kıdemli Chun Wu, Yeniden Üretme Tapınağı'nı duydunuz mu?” diye sordu.

“Yeniden Üretme Tapınağı mı? Genç Wuqing, Yeniden Üretme tapınağını da duydun mu?” Chun Wu'nun yüzünde şakın bir ifade ortaya çıktı.

“Yeniden Üretme Tapınağı gerçekten var mı?” Chu Feng bir soru daha sordu.

“Ustamın Yeniden Üretme Tapınağı'ndan bahsettiğini duydum. Dövüş İşaretleri Ölümsüz Aleminde olduğunu ve içerisinde çok miktarda Dövüş İşaretinin olduğunu duydum. Ancak, bunu keşfeden hiç kimse olmadı, bu yüzden yabancılar bunu bilmemeli. Genç Wuqing, sen bunu nereden duydun?” Chun Wu çok meraklı bir şekilde sordu.

“Kıdemli Chun Wu, eğer şimdi size önümüzde bir formasyon olduğunu ve bu formasyonun üzerinde “Yeniden Üretme Oluşumu” yazıldığını söylersem, bana inanır mısın?” dedi.

“Tanrım! Genç Wuqing, doğru mu söylediğin şey? Yeniden Üretme Tapınağı sadece Dövüş İşaretlerinin oluşturulduğu bir yer değil, aynı zamanda Dövüş İşaretleri Ölümsüz Aleminde yer alan hemen hemen bütün nesnelerin üretildiği yerdir. Eğer gerçekten var ise, o zaman kesinlikle Ölümsüz Dövüş İşaretleri Nilüferi’ne sahip olacağız!” O anda Chun Wu eşsiz bir şekilde hareket etti ve yüzü heyecanla doluydu.

Chun Wu'nun sözlerini duyduktan sonra, Chu Feng de çok sevindi. Aceleyle başını salladı ve şöyle dedi: “Bu Yeniden Üretme Tapınağı gözlerimin önünde. Şimdi onu açacağım.”

Chu Feng Yeniden Üretme Tapınağı'nın, Dövüş İşaretleri Ölümsüz Alemindeki en büyük hazine sandığı olduğunu anlamıştı. Sadece kıymetli Dövüş İşaretleri içermediğini, Ölümsüz Dövüş İşareti Nilüferi’ni de içerdiğini hatta tuhaf ve özel nesneler bile içerdiğini öğrenen, Chu Feng oyalanmadan mor renkli ruh formasyonunu oluşturmaya başladı.

Aynı zamanda Chun Wu da yardımcı oldu. Yeniden Üretme Tapınağı'nın formasyonu çok büyük olduğundan, açmak basit bir görev değildi. Normalden daha fazla çaba sarf etmek zorundaydılar.

Ve ikisi de iki saat boyunca vızır vızır çalıştıktan sonra, Açılış Ruh Formasyonu nihayet tamamlandı. Bununla birlikte, Açılış Ruh Formasyonunu Yeniden Üretme Tapınağını açmak için etkinleştirdiklerinde, aniden beklemedikleri bir sahne meydana geldi.

*hmm*

İnanılmaz büyüklükteki bir sütun, Yeniden Üretme Tapınağının bulunduğu yerden aniden patladı. Havaya sadece yükselmekle kalmadı, yaydığı parıltı Dövüş İşaretleri Ölümsüz Alemindeki karanlığı güneş gibi aydınlatıyordu.

Ortamın böyle ani değişimi herkesin dikkatini çekti. Dövüş İşaretleri Ölümsüz Alemindeki her türlü mekânda yer alanlar, aynı anda Chu Feng ve Chun Wu’nun bulundukları yöne bakışlarını çevirdiler.