Çeviri: PrensesBerke Düzenleme: Kharsmi

“Kıdemli Dong Xue, ne yapıyorsunuz? Genç Wuqing sadece bizim iyiliğimizi düşünüyordu. İşe yarayıp yaramaması önemli değil, bir şans vermeyeceksek nasıl bunu bilebiliriz? Neden böyle çirkin kelimeler kullanmak zorundaydın ki?” O anda, Chun Wu’nun tutumu da değişti. Chu Feng için, beklenmedik şekilde Dong Xue’yi kınadı.

“Bunun nedeni benim kalpsiz olmam mı,ya da onun vicdansızlığı mı? Eğer sadece dördümüz olsaydık, hasadımızın daha iyi olacağına dair garanti verebilim.”

“Ama şimdi, bunu kimin için yapıyoruz? Onun için değil mi? Yine de benle böyle konuşabiliyor, ve beni ‘kendi yoluna gitmek’le bile tehdit ediyor. Ne şaka ama. Gerçekten ondan ayrılmaktan korktuğumu mu düşünüyorsun?”

“Chun Wu; eğer o gün Wuqing’in bizle gelmesi için yalvarmasaydın, ben asla böylesi bir sülüğü yanımızda getirmeye hevesli olmazdım. Ruh Formasyonu tekniklerinde iyiyse ne olmuş yani? Bu yerde, Ruh Formasyonu teknikleri tamamen kullanışsız,” dedi Dong Xue öfkeyle ve kalbindeki hoşnutsuzluğu göstererek. Yüzeyde göründüğü gibi Chu Feng’le Savaş Nişanları’nı paylaşma konusunda aldırışsız değildi. Tam tersi, oldukça kafasına takıyordu.

ÇN: Kalleşsin Dong Xue, okurlar kulaklarını çınlatmıştır zaten.

O anda, Chu Feng’in görünüşü oldukça çirkin bir hal aldı, çünkü sonunda gerçeği öğrendi. En başta, Dong Xue ve diğerlerinin ona içtenlikle yardım etmek istediklerini bile düşünmüştü; fakat şimdi bakınca, durum tamamen farklıymış. En azından Dong Xue’nin kalbinde, Chu Feng’le Savaş Nişanları’nı paylaştığı için sadece burukluk hissetmekle kalmadı, Chu Feng’i bir sülük ve yük olarak gördü. Bu nedenle, şu anda Chu Feng’e karşı duyduğu büyük öfkeyi açığa vurdu. Çünkü zaten en başta, Chu Feng’den hoşlanmamıştı.

ÇN: O da sana bayılmıştı ve sana kalmıştı zaten. Çıkışta görüşürüz.

Chu Feng’in en inanamadığı şey, onların kendisini getirmek ve korumak için ‘heveslerinin’, Chun Wu’nun ricasının sonucu olmasıydı. Sonuç olarak, Chu Feng’in kalbi oldukça karışmıştı. Son zamanlarda Dong Xue için oluşan iyi hisler aniden ince bir sis tabakası gibi dağılmıştı.

“Kıdemli Dong Xue, yanılıyorsunuz. O gün... evet, Genç Wuqing’i bizle getirmeyi önerdim, ama ben kimseye yalvarmadım. Şüphesiz, hepiniz benle aynı düşünürken istekliydiniz.”

“Ne düşündüğünüzü bilmediğimi sanmayın. Kabul ettiğinizde gözlerinin Genç Wuqing’in Ruh Formasyonu tekniklerinde olmasının dışında bir sebep yoktu. Buna güvenerek daha fazla Savaş Nişanı elde etmek istedin.”

“Fakat bu yere vardığımızda, Ruh Formasyonu tekniklerinin tamamen kullanışsız olduğunu fark ettiniz. Ruh gücünün ne kadar fazla olduğu fark etmeksizin, herhangi bir kullanımı yoktu ve aslında bu yöntem Ustamızın en kestirme ve etkili olduğunu söylediği teknikti. Hepiniz Genç Wuqing’in daha fazla önemi kalmadığını düşündünüz. Onu bir yük olarak gördünüz. Böyle bir şeyi nasıl söylersiniz? Eğer bir gün benim değerim kalmazsa, ben de bir yük olacak mıyım?” Chun Wu, oldukça kızgın bir şekilde sordu.

“Chun Wu, ses tonuna dikkat et. Kıdemlilerinle böyle mi konuşuyorsun?” Dong Xue öfkeyle azarladı.

“Chun Wu, sessiz ol. Nasıl böyle terbiyesizce konuşursun.” Aynı zamanda Xia Yu da konuştu ve Chun Wu’yu azarladı.

Qiu Zhu şu anda garip bir durumdaydı. Sessizce öneride bulundu, “Kıdemli Dong Xue, Genç Chun Wu, kimse bir kelime daha söylemesin, daha fazla tartışmayın.”

“Hoho.” Ama o anda Chu Feng aniden kıkırdadı. Kollarını Chun Wu, Xia Yu, Dong Xue, ve Qiu Zhu’ya karşı bağlamıştı, ardından kibarca söyledi, “Kıdemliler; Wuqing, size dünkü ilginiz için teşekkür eder. Bunun için sonsuz minnettarlığımı sunuyorum, ve eğer gelecekte bir şansım olursa, kesinlikle hepinize geri ödeyeceğim.”

“Genç Wuqing, öyle söylemeyin. Bu yapmamız gereken bir şeydi. Geri ödeyip ödememekle ne alakası var? Eğer geri ödemekte ısrarcıysanız, o zaman geri ödeme yapması gereken benim. Sonuçta, o gün orada olmasaydınız; güçlenmesi bir yana, benim Ruh gücümün iyileşememesi oldukça mümkündü.” Qiu Zhu’nun yüzünde biraz utanma vardı.

“Genç Wuqing, lütfen kızmayın. Dong Xue’nin sözleri biraz ölçüsüz olsa da, ona alınmanıza gerek yok. Öfkesinde kötü bir niyet yok.” Xia Yu konuştu ve ısrar etti, ama çok açık bir şekilde tamamen Dong Xue’nin tarafındaydı.

O anda, Xia Yu’nun görüşü açık olmasa da Chu Feng; Dong Xue ve Xia Yu’nun aynı yaradılışa sahip olduğunu söyleyebilirdi. Eğer kendi çıkarlarını ilgilendiren bir durumla karşılaşırsa, farklı bir insana dönüşebilirlerdi.

Chu Feng’in bu tür insanlara söyleyecek hiçbir şeyi yoktu. Küçümsedi, ardından konuştu, “Kıdemli Xia Yu, bir şey söylemenize gerek yok ne demek istediğinizi anladım, ama ben, Wuqing, bir sülük olmayı veya bir başkasının yükü olmayı istemem. Buradan ayrılıyorum.”

Konuşmasının ardından, Chu Feng havada yükseldi ve uzaklara doğru uçtu. O anda, Ya Fei ile karşılaşıp karşılaşmamak umrunda değildi, çünkü bildiği tek şey arkada kalmak istemediğiydi ve onlara tahammül edemiyordu.

“Genç Wuqing! Beni bekle!” Ama Chu Feng uçtuktan kısa bir süre sonra, ardından Chun Wu’nun sesini duydu. Kafasını çevirdiğinde, gerçekten de Chun Wu onu yakalamıştı bile.

“Kıdemli Chun Wu, neden geldiniz?” Chu Feng, Chun Wu’yu görünce biraz şaşırmıştı.

“Dong Xue ve diğerlerinin hatalı olduğunu düşündüğümden, seni takip etmeye karar verdim,” dedi Chun Wu.

“Ama kıdemli Chun Wu, benim sadece palavra attığımdan ve gerçekte Savaş Nişanı toplayacak gücümün olmadığından korkmuyor musunuz?” Chu Feng kendi kendine gülerek cevapladı..

“Öyleyse ne olmuş? Onlardan ayrıldıktan sonra hayatta kalamayacağımı mı düşünüyorsun?” Chun Wu’nun yüzü parlıyordu—tamamen güven doluydu. Ardından sessizce Chu Feng’in kulağına eğildi ve alçak sesle dedi, ”Sana bir sır vereceğim; Hepsi Savaş Lordu seviyesinde olan beş World Spiritist’im var!”

“Benim yetişimim diğer üç kıdemlime uzak olsa bile, gücüm aynı sayılır! Onların yardımıyla, ben de Savaş Nişanı yakalayabilirim. O zaman, hiçbir şey yapmana gerek olmaz. Sadece kenardan izlemen yeterli olacaktır.”

“Bu yüzden endişelenme. Kıdemli Chun Wu’n yanındayken, elin boş dönmeyeceğini söz verebilirim. Yasaklı dövüş becerileri alamayabiliriz, ama en azından dokuzuncu seviye dövüş becerileri kazanabilmemiz lazım, değil mi? Savaş Nişanı Ölümsüz Alemi’ndeki dövüş becerileri Kadim Çağ’dan geliyor. Bu dokuzuncu seviye bir dövüş becerisi olsa da, gücü modern dokuzuncu seviye dövüş becerileri ile kıyaslanamaz!” Chun Wu,yüzünde parlayan bir gülümseme ile, göğsünü güvence vererek okşarken bunları dedi.

ÇN: Önceden söyledim, yine söylüyorum: Burada 10 gün kalıp ayrıldıktan sonra tapınağa gidiyorlar, kazandıkları Savaş Nişanları ile marketten item, beceri, belki de yetişim kaynağı alıyorlar.

Chun Wu’nun böyle davrandığını görünce, Chu Feng, fazla bir şey demese de kalbi ısındı. Chun Wu’nun diğerlerine nasıl davrandığı önemli değildi; kendi için, o samimiydi ve onunla her konuyu konuşabilirdiniz.

ÇN: Haremde boş yer varsa seni de alalım. Zaten soyadlar da benziyor, bürokraside de sıkıntı yaşamazsınız.

Tam o anda, Chu Feng zaten tüm kalbiyle Chun Wu’yu iyi bir arkadaş olarak kabul etmişti. Ne de olsa, “insan kalbi etten yapılmadır”—taşlardan değil, diğer türlü duygusuz olurlardı— ve Chu Feng, dostluğa önem veren biriydi. Eğer diğerleri ona saygı gösterirse, o da diğerlerine saygı gösterirdi. Eğer onu suya atarsanız, o da sizi bir nehre atardı.

Bu yüzden, Chu Feng sadece Savaş Nişanı Ölümsüz Alemi’nde kazandığı Savaş Nişanları’nı paylaşmada değil, gelecekte Chun Wu’nun yardıma ihtiyacı olduğu sürece, mesele ne olursa olsun aldırmadan ona yardım etmeye kararlıydı.

-------------

Daha önce tartıştıkları yerde, Xia Yu, Dong Xue ve Qiu Zhu hâla hareketsiz bir şekilde oldukları yerde duruyordu. Qiu Zhu gözlerini Chun Wu’nun ayrıldığı yere doğru kaydırdı, hafifçe kaşlarını ördü ve endişeli bir şekilde dedi ki, “Kıdemli Xia Yu, Kıdemli Dong Xue, nasıl bu ikisinin böyle gitmesine izin verirsiniz?”