Bölüm 271: Altın Gül

avatar
1821 29

Lord Of Mysteries - Bölüm 271: Altın Gül


Çevirmen: Dnightshade

Cherwood Bölgesi, Umut Sokağı 19 Numara.

Bu bölge, Backlund'dan geçen Tussock Nehri'nin yakınında bulunuyordu. Oradan geçen yayalar, nehrin bulanık ve alışılmadık derecede geniş olan yüzeyini rahatça görebilirdi.

Daily Observer muhabiri Mike Joseph, arabadan indiğinde kaldırıma geçip ilerideki üç katlı, grimsi mavi binayı işaret etti. "Altın Gül burası, Backlund Köprüsü bölgesindeki ve Cherwood'daki en iyi yasal genelev. Öğleden sonra üçte açılıyor ve sabah ikiye kadar faaliyet gösteriyor."

Cherwood ve Backlund Köprüsü bölgesindeki en iyi yasal genelev mi? Yani bu iki bölgede buradan daha iyi olan, ancak yasal olmayan genelevler var öyle mi? Klein sessizce binanın girişine baktı. Girişte herhangi bir tabela yoktu.

"Burada çalışanlar sokak kızı sayılmaz, değil mi?" diye sordu şaşkın bir şekilde.

"Tabii sayılır, yalnızca biraz daha yüksek bir statüde oldukları söylenebilir." Böylece ikili hızlı adımlarla binaya yönelip hemen içeri girdi.

İçeri girdikleri anda onları keskin bir koku ve yatıştırıcı ancak baştan çıkarıcı bir melodi karşılamıştı.

Klein, içgüdüsel bir şekilde etrafına baktığında girişin iki yanında ve salonun her köşesinde duran fedaileri fark etti. Meşru bir işletme olarak, elbette sarhoşlarla ve serserilerle uğraşmak zorunda kalıyorlardı.

Altın salonda çeşit çeşit kanepe ve sandalye, hatta bir piyano bile vardı. Salonun tam ortasında ise bir dans alanı bulunuyordu.

 

 

 

 

Sarışın, esmer, kızıl saçlı pek çok kadın salonun farklı yerlerinde oturuyordu. Bazıları olgun, bazıları utangaç ve genç, bazıları genç ve çekici, bazıları ise oldukça güzel görünüyordu.

Kimisi hoş melodinin tadını çıkarıp kıkırdaşırken kimisi erkeklerle dans ediyor, kimisi de sessizce gazete ya da dergi okuyordu.

Saat henüz üç buçuk olduğundan pek fazla müşteri yoktu. İlk bakışta, burası bir genelevden daha çok bir balo salonuna benziyordu.

"Akşam sekizden sonra ilginç performanslar sergileniyor. Heh heh, dikkatinizi çeken bir hanım varsa gidip onları dansa kaldırmanız ve ücretlerini sormanız gerekiyor. Böylece iki taraf anlaşırsa ikinci ya da üçüncü kattaki odalardan birine çıkıp güzel vakit geçirebiliyorsunuz. Hehe, yeter ki harcayacak paranız olsun, gece boyu burada kalmanız bile mümkün." Mike başını bir sağa bir sola çeviriyordu, aniden az önceki sakinliğini ve beyefendiliğini kaybetmişti.

Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle salonun ortasına, en fazla on beş-on altı yaşında olabilecek genç bir kıza doğru yöneldi.

Bu onun gerçek doğası mı yoksa profesyonelce mi davranmaya çalışıyor? Klein şaşkın bir şekilde Mike'ı takip etti.

"Kurban, Siber yalnızca 16 yaşındaydı. Teoride, onunla benzer yaşlarda olan birinin arkadaşı olma ve daha fazla şey bilme olasılığı daha yüksek," diye açıkladı Mike kısık sesle.

Sonra da normal sesine geçip hafifçe kaşlarını kaldırdı, "Hangisinden hoşlandın?"

"Ben yalnızca seni korumak için buradayım," dedi Klein hemen.

Mike hafifçe başını salladıktan sonra bir kahkaha attı.

"Bu tarz şeyler yaparken izlenmeye alışık değilim."

"Ben dışarıda nöbet tutarım." Klein, Mike'ın ne demek istediğini anlamış ve ciddi, profesyonel bir tavır takınmıştı.

Bunu duyan Mike genç kıza yaklaşıp elini uzatarak onu dansa kaldırdı.

Bu yaşta seks işçiliği... Backlund gerçekten de göz kamaştırıcı ve iğrenç... Heh, üstelik iyi biri gibi görünen orta yaşlı bir beyefendi bile buraya tenezzül ediyor ha? Hatta saçlarına aklar düşmüş bir beyefendi... Klein ellerini birleştirmiş, bir köşeden Mike'ın genç kızla dans edişini izliyordu.

Birkaç dakika sonra Mike geri döndü, siniri bozulmuş gibi görünüyordu, "Çok pahalı."

Klein'a iyice sokulup kısık sesle devam etti, "Kız Siber'i tanıyor. Ancak buranın sahibi, Madam Lopez bu konuda herhangi biriyle konuşmalarını yasaklamış, konuşurlarsa ağır bir şekilde cezalandırılacaklarını söylemiş. Tanrım, zavallı kız cezalandırılmaktan bahsederken bile ürperdi. Ne kadar korkunç olabileceğini hayal bile edemiyorum."

Klein çaresiz bir şekilde iç çekti, "Ee, ne yapmayı planlıyorsun?"

"O kızların başını derde sokmak istemiyorum. Doğrudan Madama gitmeyi planlıyorum. Lopez'e." Mike Klein'ın omzuna vurup zoraki bir şekilde gülümsedi, "Beni koru!"

Klein bakışlarıyla etrafı kolaçan ettikten sonra ciddi bir tonda cevap verdi, "Tehlikeli bir durumla karşılaşırsak, beni dinlemelisin.

Anladın mı? Beni dinlemelisin!"

"Tamam, tamam." Mike ellerini havaya kaldırıp başını salladı.

Konuşmaya devam ederken hafifçe Klein'dan uzaklaşmış, köşedeki tekli koltuğa biraz daha yaklaşmıştı. Koltukta ağır makyajlı, muhteşem bir elbise giymiş hoş bir kadın oturuyordu.

"Bir danstan sonra vazgeçip kendini bu kızların önünde utandırmak istemiyorsan Madamla konuşmanı öneririm. Önce onunla görüşüp kızların fiyatlarını öğrenebilirsin." Mike bu kez etraftakilerin duyabileceği bir seste konuşmuştu.

Bu sözleri duyan kadın başını kaldırıp onlara baktı. Gülümseyerek yavaşça ayağa kalktı.

"İyi günler, beyler. Lopez benim. Hoşlandığınız bir kız var mı?"

"Evet." Mike hemen gülümsedi, "Size gerçekten hayranım."

Ben de sana hayranım doğrusu... Rol yaparken hiç zorlanmıyorsun... Klein sessizce başını iki yana salladı.

Bir an donup kalan Lopez hemen kendisini toparlayıp yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirdi, "Üzgünüm, bugün pek iyi hissetmiyorum. Kadınların her ay kendilerini kötü hissettikleri zamanlar olur, biliyor olmalısınız."

Lopez'le odaya gidemeyeceğini anlayan Mike birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra aniden ciddi bir tavır takındı.

"Madam Lopez. Ben bir muhabirim. Siber konusunda sizinle konuşmak istiyordum. Belgelerim burada."

Lopez'in yüz ifadesi anında değişti, "Bildiğim her şeyi zaten polise anlattım. Ne soracaksanız onlara sorun!

Siber kimsesiz bir çocuktu, onu evlatlık aldım. O gece, bir konuğun davetini kabul ederek geceyi onun evinde geçirmek üzere buradan ayrıldı, sabah dönerken de öldü.

Pekala, artık gidin lütfen! Ya da kızlarımızdan birini dansa falan kaldırın."

Konuşurken fedailere el işareti yapıp yanına çağırmıştı.

Bunu gören Klein hemen Mike'ın koluna girip onu salona doğru çekti. Hala tetikte olan fedailer gözlerini bir an olsun onlardan ayırmıyordu.

Onlardan yeterince uzaklaştıklarında Klein kısık sesle şöyle dedi, "Kadın yalan söylüyor."

"Öyle mi?" Mike şaşkın bir şekilde başını çevirdi.

"Konuşurken gözlerini kaçırıyordu. Sana doğrudan bakamadı, ancak aynı zamanda da gizlice seni tartıyordu, yani yalan söylüyor ve tepkini izliyordu. Ayrıca, duruşu oldukça savunmacıydı, tedirgin olduğu barizdi." Klein analizlerinin sonucunu bir çırpıda açıkladı.

Mike şok olmuş gibi görünüyordu, "Sen gerçekten de harika bir dedektifsin. Keskin gözlem ve olağanüstü çıkarım yeteneklerinle ne kadar yararlı ayrıntıları fark ediyorsun."

Bunların hepsi Ruh Görüm sayesinde, Lopez'in duygu renklerini görebiliyordum... Sana sunduğum sebeplerin hepsi birer uydurma aslında... Klein gülümsedi, "Teşekkür ederim, artık gitmeliyiz."

Mike başını çevirip yeniden Lopez'e baktı, kadın, kendi odasına çekilecekmiş gibi salonun yan kapısına yönelmişti ve yan kapı odanın bir köşesindeydi. O taraf oldukça sessizdi ve salonun büyük kısmından görünmüyordu. Ayrıca dışarıda nöbet tutan iki fedai daha vardı.

"Belki de Madam Lopez'i takip etmeliyiz. Bakalım neler yapacak. Belki de az önceki gerginliği sebebiyle bir hata yapar..." Mike aniden başını çevirip Klein'a baktı. "O iki fedaiyi halledebilir misin?"

"Beyefendi, ben yalnızca sizi korumakla yükümlüyüm ve bu isteğiniz yasalara aykırı." Dedi Klein gülümseyerek.

"Daha fazla para öderim! Öncekinin üstüne beş pound daha! Başka bir sıkıntı çıkarsa toplam 10 pound olacak!" dedi Mike dişlerini gıcırdatarak.

"Anlaştık!" Klein elini uzatıp Mike'ın elini sıktı.

Böylece ikili, dışarıdaki fedaileri atlatmak için öbür taraftan dolanarak sessizce yan kapıya yaklaştı.

"Konuklar, durun lütfen. Hemen bu alanı terk edin." Aniden karşılarına bir fedai çıktı.

"Üzgünüz, hemen gidiyoruz..." Klein kibarca eğilip özür diledi.

O anda aniden sağ elini yumruk yapmış, fedainin karnına bir darbe indirmişti.

Fedai istemsizce elini karnına bastırdı, adam saniyeler içinde iki büklüm olmuştu. Bunu gören Klein bu kez sol elini kaldırıp fedainin başına dirseğini indirdi.

Pat!

Fedai baygın bir şekilde yere düştü. Bu sahne diğer fedaiyi de şaşırtmıştı. Adam boş boş bakıyordu, tepki veremez haldeydi.

Bu fırsatı kaçırmak istemeyen Klein hemen öne atılıp sağ eliyle adamın ağzını kapattıktan sonra sol yumruğunu karnına indirdi.

Bang!

Fedai aniden öne doğru büküldükten sonra Klein, tıpkı az önceki gibi diğer elini kaldırıp dirseğini adamın başına indirdi.

Aynı zamanda sol eliyle onu tutarak adamın yere düşerken patırtı çıkarmasına engel olmuştu.

O anda Mike ile Klein göz göze geldiler, artık geri dönüş olmadığını ikisi de biliyordu. Klein hemen kolu çevirip yan kapıdan içeri girdi. Mike Joseph de eğilerek onu takip etti.

Neden bu kadar yeteneklisin... Sen yalnızca bir muhabirsin! Klein şaşkın bir şekilde başını iki yana sallayıp hızlı adımlarla koridordan geçti.

O anda aniden Lopez'in sesi duyuldu.

"Capim'e söyle, önümüzdeki birkaç gün boyunca kimseyi göndermesin!"

Capim? Kimseyi göndermesin mi? Klein dönüp Mike'a baktı, ancak o da en az kendisi kadar şaşkındı.

O anca Lopez'in ayak sesleri duyuldu, kadın koridora doğru geliyordu.

"Hadi gidelim!" Klein hemen Mike'ın kolunu tutup çıkışa doğru koştu.

Bu sırada yan kapıyı da kapatmış ve kilidi kırmıştı. Bu, içerideki insanların dışarı çıkmasını bir süre engelleyebilirdi.

Böylece ikili hiçbir şey olmamış gibi hızlı adımlarla salondan geçip çıkışa yöneldi.

Sokağa ulaştıklarında Mike rahat bir oh çekip samimi bir tonda şöyle dedi, "Daha önce pek çok benzer şey yaşadım, ancak hiçbiri bu kadar basit ve rahat değildi.

Teşekkür ederim. Benim gidip Capim'in kim olduğunu öğrenmem gerekiyor."

Bu sırada cüzdanını açıp beş pound çıkarmıştı, "Ancak dürüst olmak gerekirse, ücretin çok pahalı. Bir haftalık maaşımın yarısından fazla."

 

 

 

 

"Ancak çalıştığın yerden tazminat talep edebiliyorsun değil mi?" Dedi Klein sırıtarak. Bir an durakladıktan sonra da endişeli bir tonda devam etti, "Lopez'in çalıştığın gazeteyi bulup seni polise şikayet edeceğinden korkmuyor musun?"

"O sahte bir kimlikti." Mike umursamaz bir tavırla omzunu silkti.

"..." Klein şaşıp kalmıştı, bu adamın profesyonelliği gerçekten hayran kalınacak boyuttaydı.

Mike'ın araca binip uzaklaştığını gördükten sonra sokağın karşısına geçip toplu taşıtı beklemeye başladı, tabii hala tetikteydi, peşinde birileri olup olmadığını kontrol etmeye devam ediyordu.

Çok geçmeden, kiralık bir araç yavaşlayıp önünde durdu.

Araçtan inen siyah ceketli, orta yaşlı adam Klein'a başını salladı.

Adamın mavi gözleri ve ince bir yüzü vardı, şakaklarındaki saçlar griydi. Bu, Klein'ın Altın Gül'de gördüğü orta yaşlı adamın ta kendisiydi.

Bu adam bir müşteri değil... O da aynı bizim gibi... Klein aniden aydınlanmıştı.

"Merhaba, ben Dedektif Isengard Stanton. Bu davada polise yardım ediyorum. Biraz sohbet edebilir miyiz?" Orta yaşlı adam arkasındaki aracı işaret etti.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44336 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr