Bölüm 270: Muhabir

avatar
1762 33

Lord Of Mysteries - Bölüm 270: Muhabir


Çevirmen: Dnightshade

Bang! Bang! Bang!

Klein, Queelag Kulübü'nden kiraladığı altıpatları tek elinde tutarak tekrar tekrar tetiği çekti. Mermilerin çoğu hedef merkezine ulaşmıştı, en kötü atışı 8. halkadaydı.

Palyaço oluşuyla insanüstü bir kontrol kazanmasından dolayı, artık atıcılığı oldukça mükemmel bir seviyedeydi.

Birkaç ay daha pratik yapmaya devam edersem keskin nişancı bile olabilirim... Klein, halinden memnun bir şekilde tabancasındaki boş kovanları boşalttı. Kovanlar gürültülü bir şekilde yere düşerken Klein Talim'e bakıp gülümsedi.

"Memnun kaldın mı?"

"Çok iyi." Binicilik eğitmeni Talim çoktan ceketini ve süveterini çıkarmış, boks duruşuna geçmişti. "Hadi, görelim bakalım dövüş becerilerin ne durumdaymış. Dürüstçe söylemeliyim, gençliğimden beri şövalyelik eğitimi alıyorum ve bu eğitimlerin boşa gitmesine izin vermedim."

Bir Beyonder olarak, yalnızca eğitim almış sıradan bir adamı alt edemezsem öleyim zaten! Elbette Klein bu düşüncelerini dile getirmemeyi seçmişti. Gülümseyerek tabancasını bir kenara koydu. Sonra da kruvaze ceketini çıkartmadan Talim'in karşısına geçti.

Aslında, atmosferi beslemek için parmaklarını kütürdetmek istemişti, ancak karşı tarafın gücünü göz önünde bulundurarak buna zahmet etmek istemedi.

Talim oldukça heyecanlı görünüyordu, hafifçe hoplayıp zıplamaya başlamış, havaya girmişti. O anda aniden öne doğru çıkıp sağdan bir yumruk attı.

 

 

 

 

Klein, yumruğu sol eliyle yakalayıp hafifçe eğilerek Talim'in bileğini büktükten sonra sağ elini uzatıp ustaca bir dönüş yaptı.

Pat. Talim sırtının üstüne düşmüştü. Aslında Klein sonlara doğru hiç güç kullanmamıştı, yalnızca eylemsizlikten faydalanarak onun ayaklarını hedef almıştı.

"Etkileyici!" Talim hemen ayağa kalkıp baş parmaklarını kaldırarak gülümsedi. "Ünlü bir dedektiften de bu beklenirdi. Atış ve dövüş becerilerin harika."

Yalnızca senin gibi zayıf bir tavuğu alt ettim diye mi bunu söylüyorsun cidden? Klein gülümsedi, "Şimdi durumu daha iyi görebildiğine göre, arkadaşının ne tür bir isteği olduğundan bahsedebilir misin?"

"Heh heh, o da birazdan kulübe gelecek. Doğrudan onunla konuşursun." Talim sırtını ovalamaya çalışırken devam etti, "Tam olarak ne istediğinden ben de emin değilim. Ah, doğru ya, kendisi Daily Observer'da bir muhabir, adı Mike Joseph. Muhtemelen kısa süreli bir koruma istiyordur."

"Pekala." Klein başka soru sormadı. Atış talimine devam ediyordu, ancak tek tabancayla sınırlı kalmak da istememişti. Av tüfeği, tekli tüfek ve mükerrer ateşli tüfek de denemişti. Gelecekte bir sorunla karşılaşırsa çevresindeki herhangi bir ateşli silahı kullanabilecek durumda olmak istiyordu.

Öğlene doğru, atış talimini bitirip birinci kata döndü, açık büfeye gidip bir porsiyon kızarmış tavuk, bir parça biftek ve kulübün sınırlı sayıda yaptığı krem peynirli ıstakozdan aldı.

Tabağını masaya bıraktıktan sonra da yan ürünlere yönelip biraz Feynapotter pirinci, istiridye suyu, meyve salatası ve bir bardak siyah çay hazırladı.

Bu muhteşem yemek ağzının suyunu akıtmıştı.

Dışarda yemeye kalksam muhtemelen 3 soli falan tutardı...Klein keyifle yemeğini yemeye koyuldu.

Tabakları bitmek üzereyken başını kaldırdığında Talim Dumont'un kendisine yaklaştığını gördü.

"Dedektif Moriarty, size bahsettiğim arkadaşım Mike Joseph. Mike, bu da ünlü dedektif Sherlock Moriarty."

"Sizinle tanıştığıma memnun oldum." Mike şapkasını çıkarıp hafifçe eğildi.

Yirmilerinin sonunda gibi görünüyordu, ancak kaşları seyrek, cildi de pürüzlüydü. Gözenekleri alışılmadık derecede belirgindi.

Yine de yüz hatları fena sayılmazdı. Özellikle mavi gözleri oldukça çekiciydi. Cılız bıyıkları ona olgun bir çekicilik kazandırmıştı.

Klein, farkında olmadan elini dudağının yakınında kalınlaşan bıyığına götürdü. Ayağa kalkıp Mike'la tokalaştıktan sonra gülümseyerek şöyle dedi, "Bugünkü krem peynirli ıstakoz harika. Denemelisiniz."

"Pekala." Mike Joseph bu fikirden hoşlanmış gibi görünüyordu. Büfeye dolanıp tabağını güzelce doldurdu.

"Acele geldi, o yüzden henüz öğlen yemeği yememiş," diyerek açıkladı Talim masaya bir yığın gazete bırakırken.

"Belli oluyor." Klein çatal bıçağını bırakıp ağzını sildikten sonra arkasına yaslanıp siyah çayından bir yudum aldı.

Yemekten son derece memnun kalmıştı.

O anda, Mike da elinde iki dolu tabakla geri dönmüştü. Hemen oturup birkaç lokma yedikten sonra başını kaldırıp Klein'a baktı.

"Dedektif Moriarty, son zamanlardaki seri cinayetleri duydunuz mu?"

"İnsanların organlarının çıkarıldığı cinayetler mi?" Klein'ın kalbi heyecanla atmaya başlamıştı.

Talim başını salladı, "Tam da beklediğim gibi, her dedektif bir seri katille yakından ilgileniyor."

Mike gazetelerden birini çekip Klein'a doğru çevirdi. "Son hikaye bu."

Klein gazeteye baktı, bu, Mike'ın çalıştığı Daily Observer gazetesiydi. Ön sayfada şu sözler yazıyordu:

“11! Bir kadın daha öldürüldü! Sivellaus Karargahı çaresiz!"

Backlund Polis Departmanı'nın merkezi, İmparatoriçe Bölgesi'ndeki Sivellaus Sokağı'ndaydı, bu nedenle aynı zamanda Sivellaus Karargahı olarak da anılıyordu.

11? Şimdiden 11 vaka mı olmuş? Klein mimiklerini kontrol altında tutmaya çalışarak okumaya devam etti. Bu gerçekten de daha önce karşılaştığı olaydı. Kurban, muhteşem, uzun bir etek giymiş bir kadındı ve bağırsakları sökülmüştü.

Açıkça şeytani ritüellerle ilgili bir mesele. Sivellaus Karargahı davayı Beyonder ekiplerine devretmiş olmalı. Bu ekiplerde kehanet medyumluk ve her türlü büyüyü yapabilen insan var. Davanın şimdiye kadar çözülmemiş olması çok acayip. Suçluyu şimdiye kadar yakalamış olmaları gerekiyordu. Acaba katilin, hakkındaki araştırmalara engel olabilecek güçleri mi var? Belki ölenlerin ruhlarını yok ediyordur? Ya da, belki de ritüelin tamamlanabilmesi için kişinin hem organları hem de ruhu çıkarılmalıdır? Evet, suçlunun kehanete müdahalede bulunma yeteneği olduğu kesin... Gerçekten de, Şeytan yolunu takip edenler, böyle güçleri olmasa nasıl seri cinayetler işleyebilirlerdi ki... Klein bir süre düşündükten sonra başını kaldırıp Mike'a baktı, "Özel bir soruşturma mı yapmak istiyorsun?

Üzgünüm, bu davayı alamam. Polisten teklif gelmeden böyle bir şey yapmam mümkün değil. Onlarla aramı bozmak istemem."

Aramı bozmak istemem deyince, sanki beni sık sık kahve içmeye karakola çağırıyorlarmış gibi oldu... 

Bu işi reddetmesinin asıl sebebi, seri katilleri araştıran resmi Beyonderlarla karşılaşmak istememesiydi, Backlund diyakozluğunun Gece Kuşları da bu davayı inceliyor olabilirdi.

"Hayır, bir soruşturma değil. Daha doğrusu, katili bulma soruşturması değil demeliyim. Yalnızca raporumu bitirmek istiyorum," dedi Mike karidesini çiğnerken.

"Rapor mu?" Klein beyaz emaye fincanını bırakıp kollarını göğsünde birleştirdi.

"Yarın ya da öbür gün Daily Observer'ın bir kopyasını alırsanız, seri cinayetlerle ilgili ayrıntılı raporumu göreceksiniz. En önemli kısım, kurbanların ortak noktalarını bularak bu gruba düşen insanları uyarmak."

"Oh, ortak noktaları neymiş?" Mike'ın sözleri Klein'ın çok ilgisini çekmişti.

Mike kahvesinden bir yudum aldıktan sonra cevap verdi, "Tüm kurbanların kadın olması ve renkli elbiseler giymesi dışında, çok önemli bir ortak özellikleri daha var. Kurbanların kariyerleri hakkında kapsamlı bir araştırma yaptım ve ilginç bir şeyle karşılaştım.

Kimileri hizmetli, kimileri tekstil işçisi, terzi ve hatta öğretmen. Görünürse, bir ortak yan yokmuş gibi duruyor, ancak aslında, bütün bu kadınlar birer seks işçisi."

"Seks işçisi mi? Bir öğretmen?" Klein şaşkındı.

Loen Krallığı'nda, öğretmenler orta sınıftandı ve haftalık en az iki pound maaş alıyorlardı. Bu da bir kadının gayet iyi bir yaşam sürmesi için yeterliydi, yani seks işçiliği yapmasına gerek yoktu.

Mike derin bir iç çekti, "Evet, geçmişte. Pek çok sıkıntıyla karşılaştıklarından kendi ayakları üstünde durabilmek için bu işe başvurmak zorunda kalmışlar.

 

 

 

 

Daha önce bir anket yapmıştım. Backlund'da, 15 ila 55 yaş arası altı kadından biri seks işçiliği yapıyor ya da yapmış. Heh, işte bizim ülkemiz. Buraya gelen yabancılar, bu kadar muhafazakar bir ülkenin, kalabalık bir metropolün sokaklarının seks işçileriyle dolu olduğunu görünce çok şaşırıyor."

Bu rakam biraz abartılı değil mi... Gerçekliğin kurgudan daha abartılı olması mümkün mü... Kahrolası dünya...  Klein'ın dili tutulmuştu. Bir süre düşündükten sonra şöyle cevap verdi, "Bir sorum var, bir katil, kurbanının önceden seks işçiliği yaptığını nereden bilebilir ki? Sonuçta bu kadınlar üstlerinde etiket taşımıyorlar, ayrıca sizin bile bunu öğrenmek için kapsamlı bir araştırma yapmanız gerekmiş."

"Harika bir dedektiften de bu beklenirdi, bu bir ipucu olabilir," dedi Mike Joseph şaşkın bir şekilde.

Hayır, Şeytan yolunu takip eden bir Beyonder, dibe batmış ancak aslında tamamen yozlaşmamış birini seçerdi. Dahası, onların yozlaşmaya karşı keskin bir sezgisi olmalı ve kişilerin derinliklerindeki ilgili 'rengi' görebiliyor olmalılar. Renkli kıyafetler katili tetikliyor... Klein bir süre düşündükten sonra cevap verdi, "Peki, başka ne araştırmak istiyorsun?"

Mike başını salladı, "Bu on bir kurbandan onu seks işçisiymiş. Ancak tek bir kurban, hala bir seks işçisi olarak çalışmaya devam ediyormuş. Üstelik kurbanların en küçüğü de o, on altı yaşındaki Siber. Bu çok, çok tuhaf. Altın Gül'ü ziyaret etmek istiyorum, burası... ah... burası onun çalıştığı yer. Burada bir şeyler bulup bulamayacağımı görmek istiyorum.

Sorularımın oradaki insanları öfkelendirmesinden korkuyorum, bu nedenle bir süre beni korumanızı isteyecektim. Onlara bir ders vermenize falan gerek yok, yalnızca, kritik bir durum olursa beni korumanız ve kaçmama yardımcı olmanız yeterli.

Hiçbir şey olmazsa size bir pound ödeyeceğim, ancak bir sıkıntı çıkarsa beş pounda çıkaracağım. Ne düşünüyorsunuz?"

Klein güldü, "İzninizle önce lavaboya gidip ellerimi yıkayayım."

Nazik bir şekilde eğilip ayağa kalktı ve tuvaletlere yöneldi. Bu sırada cebinden bir bozukluk çıkartıp havaya fırlatmış ve kehanetinden olumlu cevap almıştı.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44257 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr