Bölüm 203: Mutant

avatar
1894 29

Lord Of Mysteries - Bölüm 203: Mutant


Çevirmen: Dnightshade

 

Klein gergin bir şekilde mektubu açıp okumaya başladı.

 

“… Anlattıklarına dair aklıma birkaç olasılık geliyor, Vampirler ve Mutantlarla ilgili birkaç şey anımsadım.

 

Ejderha ve devler dünya tarihi sahnesinden çekilmeden önce, doğal vampirlerin soyu tükenmek üzereydi. Sonrasında zaman zaman bu türe rastlanıldığı olmuştur. Genelde bahsettiğimiz ve edebi eserlerde karşımıza çıkan vampirler, Beyonderlara daha benzerdir. Hatta Vampir isimli bir iksir olduğunu da anımsıyorum.

 

Amirin şu anda yarı delilik halindeyse, yanlışlıkla bu iksiri tüketmiş olma ihtimali yüksek. Farklı yollara ait iki iksiri karıştırmanın sonucu yarı delilik halidir. Evet, Evernight yolu, yani günümüzdeki adıyla Uykusuz yolunun Yüksek Dizilerde Ölüm ve Devler yoluyla değiştirilebileceğini biliyorum. Ancak Vampis yolu mümkün değil.

 

Tabii amirinin bunu bile isteye kabul ettiği olasılığını da gözden çıkarmamamız gerekiyor. Sonuçta Vampirler oldukça uzun yaşıyor, inanılmaz bir bünyeye ve görünüme sahip oluyorlar. Bu faydalar göz önünde bulundurulduğunda, yarı delilik halini kabul etmek mantıklı görünebilir.”

 


Bay Azik’ten bu kadar bilgi edinmeyi beklemeyen Klein okudukları karşısında şok olmuştu.

 

Ölüm yolu aynı zamanda Ceset Toplayıcı yolu olarak da biliniyor, Yüksek Dizilerde Uykusuz yolu ile değiştirilebiliyor. Bunu zaten İmparator Roselle’in günlük sayfalarından öğrenmiştim.

 

Ancak Dev yoluyla da değiştirilebilir olduğunu bilmiyordum… Dev yolu, Gümüş Şehir’in sahip olduğu, günümüzde Savaş Tanrısı olarak bilinen yol… Dev Kral Aurmir’in eski bir Savaş Tanrısı olduğundan hep şüpheleniyordum zaten…

 

Evet, İmparator Roselle günlüğünde Evernight Tanrıçası Kilisesi ve Savaş Tanrısı Kilisesi’nin düşman olduğundan bahsetmişti… Bunun sebebi, sahip oldukları yolların Yüksek Dizilerde değiştirilebilir olması olabilir mi?

 

Bu düşünceyi takip edersem, üç eski kilisenin – Ebedi Yanan Güneş Kilisesi, Bilgi ve Bilgelik Tanrısı Kilisesi ve Fırtınalar Lordu Kilisesi – arasının neden iyi olmadığına da bir açıklama getirebilirim. Çünkü Denizci, Ozan ve Okuyucu yolları da Yüksek Dizilerde birbirleriyle değiştirilebiliyor!

 

Evet, Ölüm’ün önceki çağın sonu, Soluk Dönem’de düşmesi Evernight Tanrıçası ve Savaş Tanrısı’nın işi olabilir…

 

Kaptan genellikle oldukça normal, hafızasının kötü olması dışında herhangi bir tuhaflığı yok. Yarı delilik belirtileri de göstermiyor. O halde Vampir iksiri içtiği olasılığını silebilirim!

 

Bay Azik son zamanlarda pek çok şey hatırladı… Ürpertici Açlık gerçekten hafızasını canlandırmış olabilir mi?

 


Klein düşünceli bir şekilde başını sallayarak mektubu okumaya devam etti.

 

“Mutant, herhangi bir türün adı değil. Daha çok, pek çok benzer yaratığın tanımı olduğunu söyleyebiliriz. Normal şartlar altında, sıradan insanlardan hiçbir farkları yok, ancak kalplerinde doğuştan gelen, bastırılmış, çarpık bir arzu var. Bu arzu, belirli bir sahne ya da nesneyle karşılaştıkları anda patlar. Anında canavarlara dönüşüp kan ve katliam arzularına yenik düşerler.

 

Her şey bittiğinde yeniden normale dönerler. Her arzu patlaması onları biraz daha acımasız, biraz daha duygusuz hale getirir ve sonucunda ruhları tamamen çarpık bir hal alır.

 

Bununla ilgili anımsayabildiğim tek örnek kurt adamlar. Onlar da çoğunlukla insandan farksızdı ve çoğu Beyonder yeteneğiyle ayırt edilmeleri mümkün değildir. Ancak dolunay vakti, kalplerindeki çarpık arzular yoğunlaşır ve bedenleri de bu doğrultuda değişim gösterir.

 

Amirin bir Mutant olabilir. Ekip arkadaşınızın ölümü onun gerçek doğasını tetiklemiş olabilir.

 

Bunlar benim kişisel tahminlerim. Hafızamın yalnızca parçalarına sahip olduğumdan, bunların tek olasılıklar olduğu garantisini veremem. Belki de senin, bunun bir kontrol kaybı belirtisi olduğu teorin doğrudur.

 

Ancak amirin Vampir iksirini içtiyse ya da Mutant ise, onu kurtarman imkansız. Tabii pek çok insan Mutantların aslında sıradan insanlar olduğu ancak şeytani bir tanrı ya da iblis tarafından yoldan çıkarılarak farklı bir canavara dönüştüğü teorisine de inanıyor.

 

Ayrıca, kontrol kaybı belirtileri gösteren kişilerin tedavi edilebilir olup olmadığından da emin değilim. Benim önerim, bunu doğrudan, hala vakit varken amirinin amirine bildirmen.” 

 


Klein mektubu bırakıp düşünceli bir şekilde boşluğa baktı.

 

Mutant teorisi oldukça olası görünüyordu, ancak bunun bir kontrol kaybı işareti olması olasılığını da şimdilik eleyemezdi.

 

Şu anda tek yapabileceğim Madam Daly’nin cevabını beklemek… Mektubu iki gece önce göndermiştim, yani dün sabah kendisine ulaşmış olmalı. Hemen okumuş olsa dün gece ya da bu sabah cevabı bana ulaşırdı… Neredeyse öğlen oldu… Acaba elçi Chanis Kapısı’nın yakınında bulunamıyor mu? Yoksa Madam Daly başka bir şeyle mi meşgul? Klein başını iki yana salladı.

 

Çok bitkindi, uykuya dalabilmek için transa başvurması gerekmişti.

 

Kısa sürede uykuya dalan Klein puslu dünyada aniden kendine geldi. Rüyada olduğunun farkındaydı.

 

Siyah rüzgarlıklı Dunn Smith karşısında duruyordu.

 

Normal bir rüyadaymış gibi davranarak ona selam verdi, “Günaydın… Kaptan…”

 

Dunn hafifçe başını salladı, “Leonard, Lenavus vakasını araştırırken bir ipucu buldu. Yardımına ihtiyacı var. Kutsal Katedral’in gönderdiği Gizemli Gözlemci trendeki bir gecikme sebebiyle ancak yarın sabah buraya ulaşmış olacak.”

 

“Pekala…” dedi Klein şaşkın bir şekilde.

 

Dunn kısa bir an düşündükten sonra ekledi, “Zouteland Sokağı’na uğramana gerek yok. Doğrudan 62 Howes Sokağı’na gir. Leonard seni orada bekliyor olacak. Son olaylar seni çok yıprattı.”

 

O cümlesini tamamladığı anda rüya parçalandı. Klein’ın gözleri anında açılmıştı.

 

Howes Sokağı… Kehanet Kulübü’nün, sınıf arkadaşım Welch’in evinin ve Aurora Düzeni üyesinin evinin bulunduğu yer… Gerçekten de son zamanlarda çok fazla şey oluyor, sanki bir şeyler birikiyor… Klein yavaşça doğruldu.

 

Lavaboya gidip elini yüzünü yıkadıktan sonra beyaz gömleğini, kahverengi yeleğini ve siyah rüzgarlığını giydi. Şapkasını da aldıktan sonra oturma odasına indi.

 

Henüz saat on bir bile olmamıştı, Benson ve Melissa hala dışardaydı. Klein, kendisine öğlen yemeği hazırlaması gerekmediğini söyleyerek Bella’ya dışarı çıktığını haber verdi.

 

Howes Sokağı’na vardığında, dağınık saçlı Gece Yarısı Şairi Leonard Mitchell onu 62 numaralı binanın önünde bekliyordu.

 

Tingen’de Eylül oldukça soğuk geçmesine rağmen Leonard’ın üzerinde hala ince beyaz gömleği vardı. Görünümünü bej bir pantolonla tamamlamıştı. 

 

Aracın durduğunu görünce yeşil gözlerini Klein’a çevirdi, “Lanevus’un sahte isimle kiraladığı ev burası olabilir.”

 

“Nasıl anladın?” diye sordu Klein merakla.

 

Leonard başıyla işaret etti.

 

“Normal araştırmalarım sonuç vermeyince, senin Hood Eugen’den aldığın ipucuyla Lanevus’un Aurora Düzeni’nin bir üyesi olan giysi tüccarı Sirius Arapis ile bağlantılı olabileceğinden şüphelenmen sonucu ben de bakış açımı değiştirdim.

 

Önceki rapor, Sirius’un Howes Sokağı’nda oturan pek çok kişi ile etkileşim içinde olduğunu göstermişti, bu nedenle her birini tek tek araştırdım ve bir tanesinde bir terslik olduğunu fark ettim?”

 

“Nasıl bir terslik?” Klein iyice meraklanmıştı.

 

Leonard kaşlarını kaldırdı, “Bariz bir terslik.

 

Buradaki konuk nadiren ortaya çıkıyor. Hanass Vincent’in ölümünden sonra iş yapmak için Güney Kıtası’na gideceğini iddia etmiş ancak hiç dönmemiş. Kayıtları oldukça gerçekçi olduğundan polis de bir şeyden şüphelenmemiş.”

 

“Bu yalnızca bir tesadüf olabilir.” Klein kaşlarını çattı.

 

“Elbette, bir tesadüf. Ancak buranın sakinlerine Lanevus’un fotoğrafını gösterdiğimde, yaşlı bir adam onun 62 numarada kalan birine benzediğini söyledi, yalnızca farklı gözlükler takıyormuş.” Leonard cebindeki siyah beyaz fotoğrafı çıkardı.

 


Neden daha önce söylemedin… Klein sorgulamayı bırakıp Leonard ile birlikte binaya girdi. Odanın içinde gizli bir bölme olup olmadığını öğrenmek için hızlı bir kehanet gerçekleştirdi.

 

Cevap olumluydu!

 

“Bu binadaki gizli bölme.”

 

Klein yeni bir kehanet ifadesi yazdıktan sonra kanepeye oturup gözlerini kapattı.

 

İfadeyi yedi kez tekrarladıktan sonra bulanık hayal dünyasında gözünü açtı.

 

Önünde, kitaplarla dolu ahşap bir kitaplık vardı. Kitaplardan birinin yeri boştu. Boş alanın yanındaki ahşap yüzeyin açıldığını ve içinde gizli bir bölme olduğunu gördü.

 

Sahne hızla dağılırken Klein gözlerini açtı, “Çalışma odasında.”

 

İki Gece Kuşu hızlı adımlarla çalışma odasına yöneldi. Odadaki, Klein’ın rüyasındaki kitaplığın aynısıydı.

 

“Şu kitabı çek, arkasındaki boşluk gizli bölmeye açılıyor.”

 

“Demek burada… Evin altını üstüne getirdim ancak bir şey bulamayınca mecburen güvenlik şirketine dönüp yardım talep ettim.” Leonard Klein’ın gösterdiği kitabı çekti.

 

Gizli bölmeyi açan mekanizmayı sonunda bulabilmişlerdi.

 


Gizli bölmede bir zarf vardı.

 

Mektup mu? Lanevus buraya mektup mu saklamış? Klein bu durumu çok tuhaf bulmuştu.

 

Zarfın içinde tehlikeli bir şey olup olmadığını öğrenmek için bir kehanet gerçekleştirip negatif cevap aldıktan sonra mektubu okumaya başladılar.

 

“Hahaha, tebrikler. Sonunda bu mektubu bulabildiğiniz için tebrik ederim!

 

Bu, çok da aptal olmadığnız anlamına geliyor, hızınız da fena değilmiş. Tasarladığım bu ölüm kalım oyununa dahil olmaya hak kazandınız.

 

Çocuk işçiler hayatlarını yaşayamadan ölüyorlar. Fabrika işçileri, on yıl bu fabrikalarda çalıştıktan sonra hastalanıyorlar. Kadın işçiler ufak bir ücret karşılığı büyük riskler alıyorlar. Her bir fabrikanın çevresinde sonsuz öfke görüyorum, bu da çevreyi kasvetli bir hale sokuyor. Bu, zamanların en kötüsü, ancak aynı zamanda da en iyisi. Oyunumuzda tam olarak böyle bir ortamda oynanacak.

 

Aptallar, kendinizi hazırlayın, size bir ipucu vereceğim!”






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44263 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr