Çevirmen: Dnightshade
Çarpan bir kalp, sarımsı yeşil sıvı, sessizce yanan siyah alevler ve yere yığılan bir figür… Bu sahne, bir daha silinmemek üzere Klein’ın hafızasına kazındı.
Bu zamana kadar karşılaştığı en tehlikeli görev, hala iksiri sindirme aşamasında olan Ray Bieber göreviydi. Böylesine korkunç ve tehlikeli bir canavar bile, görevde yer alan Beyonderları yalnızca ağır yaralayabilmişti. Kimse yaşamını yitirmemişti.
Klein’ın tanık olduğu Beyonder ölümlerinin hepsi, kontrol kaybı kaynaklıydı. ‘Katil’ tuhaf ve tarif edilmez olabilirdi, şeytani tanrıların etkisine girmiş bile olabilirdi, ancak bunun, üstlendikleri görevle hiçbir ilgisi yoktu.
Şu anda, gözlerinin önünde ekip arkadaşlarından biri görev üstünde ölüyordu. Ölümün tek sebebi, ufak bir hataydı.
Gece Kuşları deliliğe, aynı zamanda da tehlikeye karşı savaşıyordu.
O tek bir hatayı telafi edecek şansları bile olmayabilirdi…
Düşüncelere dalan Klein’ı kendine getiren bir patlama sesi oldu.
Ağır bir darbe almış gibi dizlerinin üstüne çökse de, hemen sağ elini kaldırıp Madam Sharon’a mermi yağdırdı. Gümüş iblis avlama mermileri görünmez iplikleri aşarak kadının başına ve vücuduna isabet etti.
Madam Sharon aniden, bilinmeyen bir şey tarafından başka yöne çekilerek Klein’ın mermilerinden kurtulmayı başardı.
Klein, ancak beş el ateş edip boş atış sesini duyduğunda kendine gelip yeniden mantıklı düşünmeye başlayabilmişti. Kalbinin sıkıştığını hissediyordu.
Yeni mermi dolduracak vakti yoktu, tabancayı bir kenara atıp tarot kartlarını çıkardı!
Pa!
Madam Sharon hızla yana doğru kaydıktan sonra dönüp arkasına baktı, yanından geçip giden kartın makyaj masasının yüzeyini delip içine saplandığını fark etti.
Gülümsedi, güzel kahverengi gözlerinde yeniden siyah bir parıltı belirmişti.
O sırada, kahverengi saçları aniden görünmez bir güç tarafından kaldırılmış gibi havaya savruldu.
Madam Sharon donup kaldı. Kaçmak istiyordu ancak hareketleri çok ağırdı. Klein bir ‘Sihirbaz’ kartı atarak onu duvara mıhlamıştı.
Pa! Madam Sharon saçlarını çekiştirerek kurtardı, figürü aniden Klein’ın görüş açısından kaybolmuştu.
Yeniden görünmez oldu… Klein, parmaklarının arasında bir tarot kartıyla yavaşça arkasını döndü.
Madam Sharon’un neden saldırıdan vazgeçmek zorunda kaldığını, neden yavaşladığını aniden anlamıştı.
Durum normal bir şekilde gelişse, Klein’ın bu korkunç şeytaniçeyle baş etmek için Azik’in bakır düdüğünü kullanmaktan başka seçeneği kalmayacaktı!
Evet! Kaptan yakınlarda olmalı! Heyecanlanmıştı. Temkinli bir şekilde odayı izleyen bakışları, kısa süre içinde pencerede durdu.
Madam Sharon kaçmak istiyor!
Onu rüyaya sürükleyebilecek bir ekip arkadaşımız olduğunu biliyordu, ancak diğer Beyonder ekiplerinden başka Beyonderlar gelip gelmeyeceğinden emin değildi!
Güçlü olabilir, ancak tek başına bir Beyonder ekibini yok etmesi mümkün değil!
Klein hemen bileğini büküp elindeki tarot kartını pencereye doğru fırlattı.
Voooş! Voooş! Voooş!
Durmaksızın kart atmaya devam ediyordu. Attığı kartların üçü pencereyi, ikisi de kapıyı mühürlemişti.
Çatırt! Pat! Pat!
Cam kırılma sesi eşliğinde, iki kart yatak odası kapısına saplandı. Tam da beklediği gibi, Madam Sharon oradaydı.
Bir kez daha kart atmaya başladı, nereye nişan alacağını Palyaço sezgileri sayesinde belirliyordu.
Kartlar boşluğu delip geçerek hızla sağlam duvara saplandı. Ancak o anda, boşlukta bir figürün hatları belirdi. Transparan geceliği içindeki Madam Sharon’un ta kendisiydi bu!
Açığa çıktığını anladığı anda bakışları odağını kaybetti, derin bir uykuya dalıyormuş gibi görünüyordu.
Kaptan… Klein etrafına baktı, tarot kartlarını elinde tutuyor, atmaya devam ediyordu. Madam Sharon’un rüyadan hızla kurtulabileceğini biliyordu. İki ya da üç saniye içinde ya ağır yaralanacaktı, ya da rakibi kaçacaktı.
Arada büyük bir mesafe varken, bir Kabus’tan kaçmak kolaydı!
Klein dizlerini büküp çapraz bir şekilde yuvarlandı. Yüzünü yere dönüp sağ elini uzatarak yukarı dönük olan Ruh Medyumu Aynası’nı kenarından yakaladı.
Aynanın kendisini yansıtmasına izin vermeden bileğini çevirdi ve hızlı bir hamleyle kaldırıp Madam Sharon’a doğrulttu.
Madam Sharon’un bedeni titredi. Kahverengi gözleri yeniden odak kazanmış, normale dönmüştü.
Derisinin üstünde be sağlam bir kristalize buz tabakası belirdiğini fark etti.
Ancak kartı ya da kendisine yaklaşan iblis avlama mermisini görmemişti. Yalnızca aynayı ve aynadan yansıyan masum, çekici figürünü görüyordu.
Aynadaki o güzel yüz aniden tuhaf bir hal aldı. Kırışıklıklar, kan ve çürüyen parçalar belirdi.
“Olamaz!” Madam Sharon, sanki sevdiği biri gözlerinin önünde ölüyormuş gibi tiz bir çığlık attı.
Derisi hızla yeşil bir renk almış, gözlerinin kenarlarından sarı irinler akmaya başlamıştı.
Bir anlık acıdan sonra, bir şeyi defetmeye çalışıyormuş gibi görünen sessiz, siyah bir alev yayıldı Madam Sharon’un bedeninden.
Alev kısa süre içinde yoğunlaşarak, ebedi istirahat için bir tabut yaratıyoryormuş gibi kalın bir buz tabakasına dönüştü.
Sonunda insan gözünün görebileceği bir renk alan görünmez iplikler de hızla buzu sararak dev bir koza oluşturdular.
Pat. Pat. Pat. Mühürlü Eser 3-0217 yere düşüp yuvarlandıktan sonra Madam Sharon’un dev kozasının önünde durdu.
Tam o anda Dunn, pencereyi kırıp takla atarak odanın içine daldı.
Artık nefes almayan Kenley’i gördüğünde acıyla yüzünü buruşturdu.
Bu sırada koza çatlayarak açılmaya başladı. Siyah alevler ışık tozlarına dönüşüp boşlukta dağılırken buzdan tabut da yavaş yavaş parçalanıyordu.
Madam Sharon’un derisi yeniden normal rengine dönmüştü. Gözlerinde yorgunluk belirtileri olsa da, az önceki irinlerden iz yoktu.
Bakışlarını hala yerde olan Klein’a çevirdi. Bu sırada Dunn Smith’in kaşlarının arasına bastırıp gözlerini kapattığını da fark etmişti.
Kısa süre içinde Dunn’dan biçimsiz bir dalga yayıldığında Madam Sharon’un göz kapakları kontrolsüz bir biçimde düştü. Dunn’ın siyah rüzgarlığının içinde kıvranan, yılana benzer nesneler vardı.
Klein, kaptanın Madam Sharon’u uzun süre tutsak edemeyeceğini biliyordu. Bu yüzden vakit kaybetmeden öne doğru yuvarlanıp tabancasını aldı.
Sol elindeki üç iblis avlama mermisini hızla hazneye doldurdu.
Pa!
Silindiri kapatıp ayağa kalktıktan sonra silahını iki eliyle sıkıca kavrayıp Madam Sharon’a doğrulttu. Tam alnının ortasına nişan almıştı.
Bang!
Palyaço yetenekleri sayesinde bedenini kontrol edip güçlü bir şekilde tetiği çekti.
Madam Sharon’un kaşlarının arasında kanlı bir yarık belirdi, ancak mermi, ona isabet etmeden önce birden fazla engeli aşmaya çalışmış gibi görünüyordu, bu nedenle gücünün büyük kısmını yitirmiş, hedefinin kafatasını delememişti.
Klein, Madam Sharon’un gözlerini açtığını görünce tereddüt etmeden iki el daha ateş etti.
Bang! Bang!
Her yere kan sıçradı. Bu muhteşem güzellik, gören herkesin kabusu olabilecek korkunç bir cesede dönüşmüştü. Zaten seçenekleri uzun zaman önce tükenmişti…
Klein kollarını indirdi, nefes nefese kalmıştı. Başının yalnızca yarısı hala parçalanmamış olan Madam Sharon yere yığıldı, fiziği hala her zamanki kadar muhteşemdi.
Dunn duruşunu dikleştirip gözlerini açtı, rengi solmuştu. Yaralanmamıştı ancak litrelerce kan kaybetmiş gibi görünüyordu.
“Kaçmadan önce birkaç kişiyi öldürmek istedi; Mühürlü Eser 3-0217 şans eseri ona dönmüş olmasa, muhtemelen onu yalnızca yaralayabilmiş olurduk…” Dunn yavaşça Klein’ın yanına doğru geldi, sesi alışılmadık derecede kısıktı.
Eşsiz özelliklerim olmasa, çatışmanın ilk on saniyesinde ben de Kenley ile birlikte ölürdüm… Klein başını siyah küllerin üstünde sessizce yatan Kenley’e çevirdi. “Kaptan, Kenley…”
“Biliyorum…” dedi Dunn boğuk bir tonda. “Bir hata yaptım. Madam Sharon beni kandırmayı başardı. Rüyadan gizlice kaçmasını beklemiyordum.”
Bir an durakladıktan sonra ciddi bir tonda devam etti, “Ancak buna alışman gerekiyor. Gece Kuşları’nın görevler sırasında ölmesi çok normal. Belki de bir sonraki ben olacağım.”
Klein sessiz kaldı, ne cevap vereceğini bilemiyordu. Kenley’nin gözleri hala açıktı, boş boş tavana bakıyordu.
“Tanrıça seni kutsasın. Umarım gerçek huzuru bulursun.” Dunn ekip arkadaşının bedenine yaslanıp göğsünde kızıl ayın sembolünü çizdikten sonra Kenley’nin göz kapaklarını elleriyle indirdi.
Tanrıça seni kutsasın. Sakin gece artık tehlike ya da delilik çağırmasın… Klein da elini göğsüne götürdü.
Birkaç saniye sonra ağır bir tonda, zorlanarak konuştu, “Kaptan, kadının ruhunu hemen kanalize etmeli miyim?”
Dunn belli belirsiz bir şekilde başını salladı.
“İlkel Şeytaniçe hakkında bir şey sorma. Bu çok tehlikeli. Ben burada, başında bekleyeceğim, güvende olacaksın.”
Klein herhangi bir şey söylemeden malzemeleri çıkarıp sunağı hazırladı.
Efsunları fısıldadıktan sonra geri çekilip kehanet ifadesini tekrarlamaya başladı.
“Madam Sharon’un partnerleri.
Madam Sharon’un partnerleri.”
…
Kısa süre içinde rüyaya girdi. Puslu dünyanın içinde, karşısında Madam Sharon’un ruhunu gördü.
Saydam, eterik ruha uzandığında gözlerinin önündeki sahne aniden değişti.
Gece olmuştu, üzerinde uzun, siyah bir pelerin olan Madam Sharon, Azmettirici Trissy’e bir kitap uzatıyordu. Trissy’nin ‘cadı’ kavramına şüpheyle baktığını görünce histerik bir kahkaha attı.
“Üst kademelerin hepsinin neden kadın olduğunu hep merak etmiyor muydun?”
Demek gerçekten de Şeytaniçe Mezhebi’ydi… Leonard doğru tahmin etmiş; bu adamın gerçekten de büyük bir sırrı var… Suikastçı ve Azmettirici’nin Dizi 7’si Cadı mı?
Sahne bir kez daha değiştiğinde Klein düşüncelerinden sıyrıldı. Bu kez, dar pencereleri olan geniş bir salondaydı ve karşısında beyaz pelerinli bir kadın vardı.
Kadın, Madam Sharon’a arkası dönük bir şekilde gülümsedi, “İlkel’e ilerlemeye devam ederek azizliğe ulaşabiliriz. Güç kazanabilir, kurtuluşa erişebiliriz, günlerin sonundan kaçabiliriz.”
Madam Sharon başını eğip merakla sordu, “Neden kadın olmamız gerekiyor? ‘İlkel’ kadın olduğu için mi? Kadınlar yıkımı ve felaketi mi temsil ediyor?”
Diğer kadın sakin bir şekilde cevap verdi, “Hayır, erkekler de böyle, erkek demek savaş demektir. Bu ikisi benzer yollar.”
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..