Bölüm 179: Aptal’a Dua Etmek

avatar
2138 25

Lord Of Mysteries - Bölüm 179: Aptal’a Dua Etmek


Çevirmen: Dnightshade

 

Bay Aptal’ın olumlu cevabını duyan Alger rahat bir oh çekti. 

 

Başını eğip mütevazi bir tavırla şöyle dedi, “Şimdiden teşekkür etmeme izin verin.”

 

Buna izin veriyorum çünkü benim de ilgimi çekti… Qilangos’un peşinde olduğu nesneyi çok merak ediyorum. Dizi 6 seviyesindeki bir Beyonder’ın Dizi 4 seviyesindeki bir Beyonder kadar güçlü olmasını sağlayan nesnenin nasıl bir şey olduğunu öğrenmek istiyorum…

 

Bir korsan amiralin Backlund’da ne yapacağını da merak ediyorum… Klein duruşunu bozmadan gülümsedi.

 

Dualarını duyduğumda sana yardım edeceğim demedim ya! 

 

Ancak artık eskisine göre çok daha kendinden emindi. Gerçek müttefiklere, ve şu anda Backlund’da olan Bay Azik’e sahipti.

 

Eğer gerçekten gerekirse, Azik’in yardımına başvurmak için bronz düdüğü çalabilirdi. Tabii kesinlikle ona Tarot Kulübü’nden bahsetmeyecekti. Rastgele bir kaynaktan bilgi aldığı bahanesini uydurabilirdi.

 

Bu konuda hala sorunlar vardı. Öncelikle, Klein’ın Azik ile olan ilişkisi yalnızca işbirliğiyle sınırlıydı. Qilangos’un peşinde olduğu şey, Azik’in ilgisini çekmezse, Klein’a bu konuda yardımcı olmayabilirdi. 

 

Ayrıca, Klein Azik’in tam olarak ne kadar güçlü olduğunu bilmiyordu. Klein onun Yüksek Dizi bir Beyonder olduğunu düşünüyor olsa da, hafıza kaybının adamın yeteneklerini zayıflatmış olabileceği ihtimalini de göz önünde bulundurmak zorundaydı.

 

Sonuçta bilgi, güçle eşdeğer tutuluyordu, yani bilgi eksikliği Azik’in gücünü muhakkak zayıflatmış olmalıydı.

 

Bu durumda, Azik’in Qilangos ile başa çıkabileceği bile garanti değildi, üstelik Qilangos, Ürpertici Açlık adında bir nesneye sahipti.

 

Klein, onu tehlikeye atmaktan endişelendiğinden, gerçekten gerekmedikçe Azik’in yardımına başvurmak istemiyordu.

 

Şimdi düşününce, Bay Azik’in korkunç elçisini bronz düdükle çağırabilirim… Hayır, o şey hiç de bir elçi gibi görünmüyor; şeytani bir canavarın yerini alabilecek bir şey!

 

Yani Bay Azik, Ürpertici Açlık’ın yardımına sahip olan Qilangos’u yenemese bile, kendisini kolayca koruyabilmeli ve Asılan Adam’ı, Adalet’i ve onun ortaklarını kurtarmaya yetecek kadar gücü kalmış olmalı…Klein duruşunu bozmamaya çalışarak sağ bacağını sol bacağının üstüne attı.

 


Asılan Adam, Aptal’a doğru döndü, “Yakında elime İmparator Roselle’in günlük sayfaları ulaşacak. Bunları bir sonraki, ya da ondan sonraki toplantıda size dunabileceğime inanıyorum.”

 

Fırtınalar Tanrısı Kilisesi’nin düzenlemelerine göre, Pritz Limanı Backlund diyakozluğunun yetki sınırı içindeydi.

 

Bu nedenle Alger, önceki yolculuğuyla ilgili rapor verme bahanesiyle başkente gelip Tuğamiral Kasırga Qilangos’un ortaya çıkmasını bekleyebilirdi.

 

Backlund, son dönemin bitişine kadar Fırtınalar Tanrısı Kilisesi’nin karargahı olmuştu, ancak Loen Krallığı inşa edildikten sonra kutsal sunaklarını Pasu Adası’na taşımışlardı.

 

Buna rağmen, Fırtınalar Tanrısı Kilisesi’nin Backlund’daki statüsü, yalnızca Yedi Büyük Kilise’nin gerisinde kalıyordu. Bu gerçek, Fırtınalar Tanrısı Kilisesi’nin elinde ne kadar bilgi tuttuğunu gösterir nitelikteydi.

 

Alger, bu koşullar altında, araştırma bahanesiyle İmparator Roselle’in günlük sayfalarını alabileceğine inanıyordu. Sonuçta şu anda bu içerikler deşifre edilemiyordu.

 

Klein neşelendiğini gizlemeye çalışmadan, hafifçe başını sallayarak cevap verdi, “Çok iyi.”

 

Şu anda hem mutluluk, hem de endişeyi aynı anda hissediyordu.

 

Kısa süre içinde eline İmparator Roselle’in günlüğünden yeni sayfalar geçecek olması onu mutlu etmişti. Günlük sayfalarında bolca işe yarar bilgi olabilirdi.

 

Ancak bunun karşılığında Asılan Adam’a bir şeyler vermek zorunda olduğundan endişelenmeye de başlamıştı. Sonuçta Asılan Adam’ın günlük içeriğiyle ilgilenip ilgilenmeyeceğini ya da içeriğin yeterince değerli olup olmayacağını kimse bilmiyordu.

 

Bir Kahin bile bunu önceden göremez… Gerçekten ‘hayranımın’ ona yardım etmesini mi sağlamam gerekecek? Klein sessizce iç çekti.

 

Asılan Adam ile Aptal arasındaki sohbetin bittiğini gören Audrey, telaşla konuya girdi.

 

“Saygıdeğer Bay Aptal, vaktinde ve işe yarar bir bilgi edinirsem, ben de isminizi zikrederek ritüel aracılığıyla size haber verebilir miyim?”

 

Vaktinde… Bak, Bayan Adalet’in kelime seçimleri ne kadar harika. Ona kıyasla sen çok kabasın Asılan Adam!Klein hafifçe başını salladı, ‘Tabii.”

 

Harika! Audrey çaktırmadan yumruklarını sıktı.

 

O sırada Klein, konuşmaları sessizce dinleyen Güneş, Derrick Berg’e döndü. 

 

Huzurlu bir tonda şöyle dedi, “Aynısı senin için de geçerli.”

 

“Tabii Bay Aptal,” Derrick başını eğdi.

 

Görkemli sarayda birkaç saniyelik bir sessizlik oldu.

 

Sessizliği bozan, Bayan Adalet'ti, “Bir Gökkuşağı Semenderi’nin tam hipofiz bezine ihtiyacım var.”

 

Telepatist iksirinin ana malzemelerinden biri? Asılan Adam hafifçe başını salladı.

 

“Bende yok. Dürüst olmak gerekirse, o yaratığı yalnızca ders kitaplarında gördüm.” 

 

Sohbetin anlık çevirisini duyduğundan, Gökkuşağı Semenderi Güneş’e Hayalet Ördek olarak aktarılmıştı.

 


Ne tür bir ders kitabında doğaüstü bir yaratıktan bahsedilir ki? Ne güzel… Ben bu tarz bilgileri yalnızca Beyonder toplantılarında falan edinebiliyorum. Bir sistem yok, bilgi arayışım düzenden yoksun…

 

Belki bir gün,  Güneş’in ders kitaplarını isteyebilirim! Ah, o da Ozan iksir formülüyle ilgileniyordu… Diye düşündü Audrey.

 


O anda Alger bir kez daha Bay Aptal’a göz attı. 

 

Hemen sonra karşısındaki Adalet’e dönüp düşünceli bir şekilde şöyle dedi, “Gökkuşağı Semenderi’nin tam hipofiz bezini bulabilirim sanırım.”

 

Sonra da Audrey’nin cevabını beklemeden devam etti, “Tabii önce Qilangos’un bulunması gerekiyor.

 

Vakti geldiğinde söz konusu hipofiz bezi size borçlu olduğum ekstra telafi yerine geçecek.

 

Bayan Adalet, belki bunu bilmiyor olabilirsiniz, ancak bu yaratıkların sonu neredeyse tükenmek üzere. Şu anda yalnızca Sis Denizi, Berserk Denizi ya da Sonia Denizi gibi ilkel adalarda bu hayvanların izlerini bulabiliyoruz.

 

Bu adaların koordinatlarına sahip olan pek kimse yok. Heh, eğer ilginizi çekerse bir anlaşma yapabiliriz, ben de oraya nasıl gidileceğini bilen birkaç kişiden biriyim.”

 

İlkel adalar benim de ilgimi çekti… Klein düşüncelerini dile getirmeden sessizce dinlemeye devam etti.

 

Gökkuşağı Semenderi’nin neslinin tükenmesi meselesini düşünürken, aklına Yaşlı Neil’la yaptıkları bir sohbet gelmişti: Ejderha ve Devleri Koruma Derneği. Klein iç çekti.

 

Bunu duyan Audrey heyecanlanmıştı. 

 

Duygularını bastırmaya çalışarak şöyle dedi, “Bir zamanlar, bu ilkel adaları aramak için yolculuğa çıkmayı hayal ediyordum.”

 

Aman tanrım, Tarot Kulübü çok güçlü, çok harika! İlkel adaların koordinatlarını bilen biri bile var aramızda! Bay Aptal’a şükürler olsun! Audrey Seyirci tavrını bozmadan, sakince gülümsedi.

 

İlkel adalar mı? Klein bir an donup kaldı, aklına, İmparator Roselle’in günlüğünde yazdığı bir şey gelmişti.

 

İmparator bir seferinde kendisinden korsan kral olarak bahsetmişti!

 

Mahşerin Dört Atlısı ile birlikte, güvenli olmayan bir rotadan Sis Denizi’ni geçerken, içinde pek çok doğaüstü varlığın bulunduğu isimsiz bir ada keşfettiğini yazmıştı!

 

Bahsettiği yer, bu ilkel ada olabilir mi? Ne yazık, Büyük İmparator günlüğünde koordinatlardan bahsetmemiş.

 

Belki de ileride elime geçecek sayfalarda buna dair bir şeyler vardır. Ancak şimdiye dek, günlük sayfalarını kronolik sıraya göre almadım… Klein çok meraklanmıştı.

 

Sis Denizi, Berserk Denizi, Sonia Denizi ve ilkel adalar gibi kavramlara bir anlam veremeyen Derrick’in kafası karışmıştı.

 

Bayan Adalet ve Bay Asılan Adam’ın başka bir dünyadan geldiğine olan inancı giderek kuvvetleniyordu.

 


Audrey birkaç saniye sonra merakla sordu, “Gökkuşağı Semenderi’nin soyunun tükeniyor olması, Seyirci yolunun yakın zamanda geçersiz kalacağı anlamına mı geliyor?”

 

“Hayır, kesinlikle bunun yerine geçebilecek malzemeler çıkacaktır.” Dedi Alger kendinden emin bir şkilde

 

“Ne gibi malzemeler?” Audrey’nin gözleri parlamıştı.

 

Alger başını iki yana salladı, “Bilmiyorum. Belki Psikoloji Simyacıları biliyordur.”

 

“O halde, Gökkuşağı Semenderi’nin yerine geçebilecek malzemeler olduğundan nasıl bu kadar eminsiniz?” Audrey buna bir anlam verememişti.

 

Alger güldü, “Zamanla anlayacaksın. Yoksa şu anda, bu bilgi karşılığında sunabileceğin bir şey mi var?”

 

“Sanırım bekleyeceğim,” dedi Audrey iç çekerek. Aynı soruyu Bay Aptal’a yöneltme fikri aklına gelse de, bunu yapmak istememişti.

 

Şimdilik bunu öğrenmemin bana bir faydası yok… Asılan Adam kesinlikle Tuğamiral Kasırga Qilangos’la ilgili sorular soracaktır ve bu meselenin içine gereğinden fazla girmemeliyim… 

 

Audrey, ne kadar mantıklı davrandığını düşünüp kendisiyle gurur duydu. Ancak, şu anda Bay Aptal’ın ne kadar büyük bir hayal kırıklığı yaşadığına dair en ufak bir fikri yoktu.

 

Klein, Alger’in sözlerinin ardındaki gizemi çok merak etmişti. Ne yazık ki, bunca zamandır bu tarz konularda ona en çok yardım etmiş olan Audrey, bu kez bilgi talep etmemişti.

 

Alışverişi hangi yöntemle yapmayı seçerlerse seçsinler, anlaşmanın içeriği sisin sahibinden gizlenemezdi!

 

Eh, Gökkuşağı Semenderi’nin soyu tükeniyor olsa da, Psikoloji Simyacıları hala formüllere bu malzemeyi koyuyor, yerine geçebilecek malzemelerden de bahsetmiyor. Bu, Psikoloji Simyacıları’nın da ilkel adaların yerini bildiği anlamına mı geliyor? Klein, birkaç saniye içinde bu meseleleri düşünmeyi bırakıp yeniden üyelere döndü.

 

Etrafını dikkatle inceledikten sonra bakışları Güneş’in üstünde durdu, “Gümüş Şehir hala tanrılara inanıyor mu?”

 

Klein Gece Kuşları’nın yalnızca resmi bir üyesiydi, kurban sunakları gibi derin mistisizm bilgisi içeren kaynaklara erişimi yoktu. 

 

Bu nedenle, kendisine kurban verme ritüelini daha iyi kavrayabilmek ve malzemeleri gri sisin üstündeki gizemli alana taşıyabilmek için, en kısa sürede bu konuda daha fazla bilgi edinmesi gerekiyordu. 

 

Dikkatli bir şekilde düşünmüş ve üç yöntem belirlemişti: 

 

Birincisi, ritüalistik büyüde usta olan ve diyakozluk görevinde bulunan Ruh Rehberi Daly’e sorabilirdi. Ancak bu, Daly’de şüphe uyandırabileceğinden, Klein’ın konunun açılması için sabırla beklemesi gerekiyordu.

 

İkincisi, Bay Azik’e sorabilirdi ancak adamın bu konudaki bilgilerini hatırlayıp hatırlamadığından emin değildi.

 

Üçüncüsü, dolaylı bir yoldan, Gümüş Şehir’de yaşayan Güneş’e sorabilirdi.

 

Hatta imajını zedelemeden bunu nasıl yapacağını bile düşünmüştü.

 

Soruları tanrılarla ilgili olacaktı!

 

Derrick saygılı bir şekilde yanıt verdi, “Her şeyi yaratmış olan, her şeye gücü yeten ve her şeyi gören Tanrı’ya hala inanıyoruz.”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44312 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr