Bölüm 174: Madam Sharon

avatar
2070 24

Lord Of Mysteries - Bölüm 174: Madam Sharon


Çevirmen: Dnightshade

 

“Ne?” Tolle bir anda yerinden sıçrayıp endişeyle önce odaya, sonra da Klein’a baktı. Cüssesinden beklenmeyecek bir çeviklikle anında odaya daldı.

 

Cesedin üzerindeki beyaz kumaşı çekip bedeni dikkatle inceledikten sonra rahat bir oh çekti.

 

“Tahmin ettiğimden daha iyi. Ciddi bir sorun değil.”

 

Belki de silahımı çekip Maynard’a kurşun yağdırmalıydım. Onun da ciddi olmadığını düşünür müydün acaba… 

 

Klein adama bakıp dışarıyı işaret etti, “Başka bir konuda yardımıma ihtiyacın yok değil mi?”

 

“Hayır!” diye bağırdı Tolle. “Bekle bir dakika.”

 

Klein şaşkın bir şekilde adama döndü, “Ne oldu?”

 

Tolle’un yüzünde ciddi bir ifade vardı, “Herhangi bir hata olmasına izin veremeyiz. Önce Madam Sharon ile konuşup ifadesini alalım, sonra Zouteland Sokağı’na dönersin.”

 

Maynard on saat boyunca ölü olarak kalıp bir anda dirilebiliyorsa her şey olabilir değil mi? Sen gidersen ben ne yapacağım? Diye ekledi Tolle içinden.

 

“Pekala.” Klein şakaklarını ovuşturdu, “O halde dinlenmem için bana sessiz bir oda bulur musun?”

 

İksiri daha dün içtiğinden pek iyi hissetmiyordu. Az önce birden fazla ritüel gerçekleştirmiş, iki tılsımını kullanmış ve inanılmaz derecede korkmuştu, bir sorun olmaması için transa girip biraz kendisini toparlamak istiyordu.

 

Kontrol kaybı konusunu artık çok ciddiye alıyordu.

 

Tolle beyaz kumaşı yeniden cesedin üzerine çekti. Bariz bir şekilde rahatlamıştı, “Tabii, sorun değil.”

 

Klein’ı, evin güneş alan kısmına yakın olan bir konuk odasına götürdü. 

 

“Müfettiş Moretti, endişelenmeyin. Kimse sizi rahatsız etmeyecek. Ben önce Madam Sharon’u ziyaret edeceğim.”

 

Klein hafifçe başını salladı. Adamın çıktığını gördükten sonra kapıyı kapatıp perdeleri çekti.

 

Loş, sessiz odada yavaşça sallanan sandalyeye yürüyüp oturdu. Ritmik bir şekilde ileri geri sallanmaya başladı.

 

Zihninde, üst üste binen sayısız hayali küresel ışık vardı. Kulaklarındaki uğultu ve başındaki zonklama yavaş yavaş azalmaya başladı.

 

Daha iyi olduğunu hissettiğinde gözlerini açıp karanlık odaya baktı. Yatağı, dolabı ve diğer mobilyaları seçebiliyordu. Sonra sakin bir şekilde önceki girişimlerini gözden geçirmeye başladı.

 

Yaptığım birkaç abartılı şakadan pek bir dönüş alamadım…

 

Belki de henüz Palyaço iksirinin güçlerini kontrol edemiyorumdur, hala negatif etkiler var… Tabii bu şekilde ‘rol yapmanın’ çok az etki ettiği olasılığını da eleyemem.

 

Şahsen, palyaço rolü yapmaya pek de istekli değilim. Ancak bu yolu ben seçtim, gerekeni yapmaktan başka seçeneğim yok…

 

Aslında, hayatının bir noktasında herkes palyaço gibi davranmak zorunda kalıyor. Bu fikirden bu kadar rahatsız olmamalıyım.

 

Palyaço’nun özlerini hemen öğrenmeliyim…

 

Klein bu düşünceler eşliğinde cebinden pirinç bir bozukluk çıkardı.

 

Kısmen alışkanlıktan, Maynard’ın ölümünde doğaüstü etkiler olup olmadığını öğrenmek istiyordu.

 

Belki de bu bir mesleki deformasyondur… Klein başını iki yana sallayarak güldü.

 

“John Maynard’ın ölümünde doğaüstü etkiler söz konusu.”

 

 

Ding!

 

Sandalyede sallanmaya devam ederken bozukluğu havaya attı. Bozukluk parıldayarak havada dönmeye başladı.

 

Pak! ½ yazılı kısım yukarı bakıyordu.

 

Negatif cevap. Yani Maynard’ın ölümünde doğaüstü etkiler söz konusu değildi. Sanırım adam orgazmik zevkten dolayı öldü. Ölünün arkasından gülünmez, bu nedenle onunla alay etmek için tatsız bir Çince ifade kullanmayacağım… Klein bozukluğu cebine atıp düşüncelerinin doğal bir şekilde akmasına izin verdi, neredeyse uykuya dalacaktı.

 

Tak! Tak! Tak!

 

Kapıya vurulduğunu duyduğunda üzerine çeki düzen verip kepini başına geçirdikten sonra kapıya yöneldi.

 

Sağ eli kapı koluna değdiği anda, zihninde bir sahne belirdi.

 

Tolle, yakalarını çekiştirerek kapının önünde bekliyordu. Yüz ifadesinden oldukça rahatsız ve çaresiz hissettiği anlaşılıyordu.

 

Klein kolu çevirip sakince kapıyı açtı.

 

“Çok beklettiğim için üzgünüm.

 

Madam Sharon’u bulduk ve ifadesini aldık. Zouteland Sokağı’na dönebilirsin.

 

Değerli vaktini aldığım için gerçekten çok üzgünüm.”

 

Klein ona neden böyle hissettiğini sormaya niyetli değildi, bunun yerine gülümseyerek şöyle sordu, “Madam Sharon o gece Maynard ile olduğunu itiraf etti mi?”

 

“Evet. Alkolün etkisiyle kendilerini kontrol edemediklerini söyledi. Adamın kalp krizinden öldüğünü öğrenince çok korkmuş ve hemen toparlanıp odadan çıkmış. Kendisine tahsis edilen konuk odasına saklanmış. Henüz ona karşı suçlama yapacak sebebimiz yok, bu nedenle bazı kısıtlamalar eşliğinde gitmesine izin verdik. Otopsiyi beklememiz gerekecek,” diyerek durumu açıkladı Müfettiş Tolle. 

 

Klein başını yana doğru eğip gülümsedi.

 

“Bunu kime açıklıyorsun?”

 

Tolle’un yüzünde acı bir gülümseme belirdi. “Ah doğru ya, sana anlatmama gerek yok. Yalnızca, Madam Maynard çok üstüme geliyor, farkında olmadan söylenmeye başlamışım.”

 

“Maynard’ın karısı döndü mü?” diye sordu Klein.

 

“Evet, ne yazık ki. Buharlı lokomotife ne olduysa, bu kez vaktinde geleceği tuttu.” Dedi Tolle.

 

Klein’ın başka sorusu yoktu, her şeyini alıp almadığını kontrol ettikten sonra Tolle ile merdivenlerden aşağı indi.

 

“Neden tutuklamıyorsun onu?

 

Kadın bir katil! Ona dava açmak istiyorum, görev ihmali yaptığınız için hepinize dava açmak istiyorum!

 

En iyi avukatı tutacağım, hepinizi bitireceğim!”

 

 

Klein başını sesin geldiği yöne çevirdi.

 

Şehvetli, orta yaşlı bir kadın öfkeyle karşısındaki kişiye bakıyordu. Koluna girmiş olan iki genç adama aldırmadan bağırmaya devam ediyordu.

 

Bu yıl Backlund’da oldukça popüler olan bir elbise… Sık Sık Kadınlar Sanatsal dergisini okuyan Klein’ın aklında beliren ilk fikir, konuyla hiç de alakası olmayan bir fikirdi. 

 

Orta yaşlı kadının karşısına baktığında, birkaç erkeğin önüne gerilerek korumaya çalıştığı genç bir hanımefendi gördü.

 

Genç kadın uzun siyah bir elbise giymişti, teni oldukça pürüzsüzdü ve kahverengi saçları, aynı renk gözleriyle uyum içindeydi. Ormandaki bir geyik yavrusu kadar zavallı göründüğünden, insanlarda bir koruma dürtüsü uyandırıyordu.

 

Madam Sharon… Klein’ın aklına aniden kadını gördüğü porno sahnesi geldi. Hemen sağ elini ağzına götürüp iki kez öksürdü.

 

Tabii Ruh Görüsünü aktive etmek için sol azıdişine dokunmayı da ihmal etmemişti.

 

Bayan Maynard’ın bedeninde bir sorun var. Aura renkleri çok açık. Duygu renklerine bakılırsa, kesinlikle yoğun bir öfke ve nefret duyuyor, yansıttığı duygularla tutarlı…

 

Ha? Madam Sharon’un duygu renklerine mavi bir ton hakim, mavi mantıklı düşünme ve sakinliği temsil eder… Oysa panik halinde ve gergin görünüyor, tutarlı değil. Tam da beklediğim gibi, kadın göründüğü kadar masum değil… 

 

Klein tam arkasını dönmek üzereydi ki Madam Sharon’un başını kaldırıp ona doğru baktığını fark etti. Kadın hemen sonra başını yeniden eğip korku dolu bir ifade takındı.

 

Duygu renklerini doğrudan görüyor olmasam beni gerçekten korktuğuna inandırabilirdin… Aktris olmayı düşünmelisin… Klein daha fazla oyalanmadan Müfettiş Tolle ile birlikte Maynard’ın evinden çıktı.

 

Birlikte polis departmanının ayarladığı araca binip Zouteland Sokağı’na gittiler.

 

Klein hemen Chanis Kapısı’na gidip Kaptan’dan nöbeti devraldı. Buradaki boş vaktini, kullandığı tılsımlar için telafi başvurusu yapmaya ayırdı.

 

Olaysız bir gecenin ardından, yukarı çıkıp Rozanne’den sipariş etmesini istediği kahvaltısını aldı.

 

“Hamur işine bayılıyorum!” Kahvaltısından memnundu.

 

Siparişin parasını Rozanne’e önceden vermişti.

 

“Gerçekten mi? O halde yarın ben de deneyeyim!” Onun bu halini gören Rozanne de neşelenmişti.

 

Klein yeniden mutlu bir şekilde önündeki tabağa odaklandı.

 

Sekizi yirmi beş geçe, uykusuzluğunu bastırmaya çalışarak Atış Kulübü’nün yolunu tuttu.

 

Birkaç gün önce, akıl hastanesi doktoru Daxter Guderian ile bugün buluşmak üzere sözleşmişlerdi.

 

 

Bang! Bang! Bang!

 

Klein ve Daxter, tabancalarındaki mermileri bir bir sıkarak hedeflerini delik deşik etmişlerdi.

 

Klink! Klank! 

 

Daxter boş kovanların yere dökülmesine izin verirken dikkatle Klein’ı inceledi.

 

“Önceki haline göre artık çok daha özgüvenlisin.”

 

Elbette, Dizi 8’e geçtim. Artık gerçekten dövüşebiliyorum… Klein bir kez daha maneviyatını kullanarak kendisine üçüncü gözden baktı, kasıtlı olarak kibirli bir tavır takınmıştı.

 

“Çünkü iksirimi tamamen sindirmem yalnızca bir ay sürdü.”

 

Daxter’ın yüzü biraz asılmıştı, “Bu gurur duyulacak bir şey tabii, ancak sürekli bahsetmeye de gerek yok.”

 

Hey, bir Seyirci olmana rağmen performans sergilediğimi fark etmedin… Görünüşe göre Palyaço yolu Seyirci yolundan daha avantajlı. Klein gülümsedi, “Hood Eugen’in son durumu ne?”

 

“… Gerçekten delirdi.” 

 

Daxter kısa bir an durakladıktan sonra devam etti, “Onu çeşitli yöntemlerle sorguladım. Gerçekten delirmiş. Tedavi edip edemeyeceğimi görmek için ilaç kullanmaya başlamayı düşünüyorum.”

 

Dizi 7 bir Psikiyatrist olarak, aslında akıl hastası rolü yapıyordu… Diğer hastaları tedavi etmeye çalışıyordu, ancak bu iksir isminin öz unsurlarıyla pek de uyuşmuyor. ‘Rol yapma yönteminin’ yanlış kullanımı bu olsa gerek. Delirmesine şaşmamalı… Klein kısa bir an düşündükten sonra yeni bir soru sordu, “Delirmeden önce kimlerle iletişime geçtiğini bulabildin mi?”

 

“Doktorlar, hastalar, hemşireler ve akıl hastanesinin işlerini yapan birkaç kişi haricinde kimse onunla temasa geçmemiş,” dedi Daxter kendinden emin bir şekilde.

 

“Peki ya daha öncesi? Ziyaretine gelen kimse oldu mu, ya da Hood hastaneden dışarı çıktı mı?”

 

Klein, ilk sözünü bozmamak için ilk birkaç buluşmalarında Hood Eugen ile ilgili bir şey sormamıştı.

 

Daxter uzun bir süre dikkatle düşündükten sonra şöyle cevap verdi, “Psikoloji Simyacıları dışında, ziyaretine gelen beşten fazla insan olmadı. Bir ziyaretçisi üç kez gelmişti. Adı El.”

 

Klein’ın sormasını beklemeden devam etti, “Ancak Hood Eugen’den, El’in bir takma isim olduğunu öğrendim.

 

Gerçek adı Lanevus imiş.”

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44235 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr